- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Amerika’nın Habis İki Devletli Çözümü, Sadece Siyonizm’in Filistinlilere Yönelik Suçlarının Meşrulaştırılmasına ve Sürdürülmesine Yol Açacaktır
Haber:
Gazze’deki soykırım sürerken ABD ve diğer Batılı hükümetlerin yanı sıra Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler ve Müslüman ülkelerin yöneticileri tarafından, Filistin’de iki devletli çözümün gerçekleşmesine yönelik çabalarının artırılması yönünde yoğun çağrılar yapılıyor… Zira Avrupa Birliği’nin dış politika koordinatörü 6 Ocak Cumartesi günü Beyrut’a yaptığı ziyaret sırasında, “İsrail”-Filistin çatışması için iki devletli çözüme yol açacak barış sürecini canlandırmak için bir Avrupa-Arap girişimi başlatmayı hedeflediğini açıkladı ve şöyle dedi: “İki devletli çözüm fikrimizi gerçeğe dönüştürmenin zamanı geldi, aksi takdirde şiddet döngüsü nesilden nesle ve cenazeden cenazeye devam edecektir; çünkü bir fikri öldürmeniz mümkün değildir.” ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken son Ortadoğu turu sırasında, “İsrailliler” ve Filistinliler için iki devletli çözümün temeli olarak Batı Şeria ile Gazze'yi bir araya getirecek bir gelecek senaryosunu tartıştığı Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi ile bir araya geldi.
Yorum:
Filistin için sözde iki devletli çözüm, onlarca yıldır Batılı hükümetler ve onların Müslüman ülkelerdeki kukla rejimleri tarafından, yeryüzündeki herkes için barışı, güvenliği ve adaleti sağlamanın tek yolu olarak lanse edilmektedir. Ama hakikatte o, Siyonist işgalin varlığını ve hakimiyetini sürdürmenin ve güçlendirmenin aracından başka bir şey değildir. Robert F., 2024 ABD başkan adayı Kennedy Jr. ile yaptığı bir röportajda şunları söyledi: “‘İsrail’ bizim kalemizdir… Adeta Ortadoğu’da bir uçak gemisine sahip olmak gibidir, en eski müttefikimizdir; şayet “İsrail” ortadan kaybolursa Rusya, Çin ve BRICS+ ülkeleri dünya petrolünün %90’ını kontrol edecek, bu da Amerika’nın ulusal güvenliği açısından bir felaket olacaktır.” Siyonist varlığın, sömürgeci Amerika’nın Müslüman ülkelerdeki sadık bekçisi olduğu açıktır. Bu nedenle Amerikan hükümeti tarafından bölge için teşvik edilen herhangi bir çözüm, yalnızca kendisinin ve Siyonist yuvasının çıkarlarına hizmet edecek olup Filistinli Müslümanlara hiçbir hayrı dokunmayacaktır.
Ayrıca 1967 sınırlarında bir Filistin devleti kurmayı öneren ve temelde Siyonist varlığa tarihi Filistin topraklarının yaklaşık %80’ini verirken Filistinlilere ise toprakların sadece beşte birini bırakan iki devletli çözüm ne kadar adil acaba?! Hırsızın çaldığı şeyi korumasına izin veren, toprakların gasp edilmesini, evlerin buldozerlerle yıkılmasını, kitlesel katliamları, insanların kendi vatanlarında etnik temizliğini, bu vahşi işgalin gerçekleştirdiği ve mübarek topraklar üzerinde hegemonyasını genişlettiği dağlar kadar olan diğer suçları meşrulaştıran ve yasallaştıran herhangi bir plan ne kadar adil olabilir ki? Peki bu, bu cani Siyonist varlığın uyguladığı saldırganlık, soykırım ve terörizm ve Filistin halkına yönelik devam eden zulmü için bir ödül değil midir? Bir gazetecinin nitelendirdiği gibi liberal Batılı güçler, “çirkin gerçekleri örtbas etmek” için yerine “iki devletli” çözüm ifadesiyle oyalanıyorlar.
Ayrıca bu sözde Filistin devleti ne kadar hayatta kalabilecek ki? Zira bu devlet silahtan arındırılacağı gibi tüm direniş hareketleri de silahsızlandırılacaktır; böylece giderek daha fazla toprak ele geçirmeyi amaçlayan Siyonizm’in gelecekteki herhangi bir saldırısından kendisini koruyamayacaktır. Nitekim “İsrail” Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçen yıl Şubat ayında verdiği bir röportajda, gelecekteki Filistin devletinin güvenlik kontrolünü “İsrail’e” bırakması gerektiğini açıklamış ve bunun “tam egemenlik olmadığını” itiraf etmişti.Aslında bu, egemenliği olmayan bir devlet olacaktır; zira sınırları, hava sahası, ordusu veya ekonomisi üzerinde hiçbir kontrolü olmayacaktır; dahası gerçek kaynakları olmayan ve hayatta kalması Siyonist varlığa bağımlı olan bir devlet olacaktır. Bu ne tür bir devlet olacak ki?!! Üstelik Batı Şeria’da 600.000’den fazla Yahudi yerleşimci ve bir kısmı kasaba ve şehirlere eşdeğer onlarca Yahudi yerleşim yeri bulunuyorken ve buraların kendilerine özel okulları, hastaneleri ve üniversiteleri varken bu, sahada bir Filistin devleti kurma hedefini pratik olarak imkansız hale getiriyor. Bu nedenle eski Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Craig Mokhiber, Filistin için iki devletli çözümü “Birleşmiş Milletler koridorlarında yapılan açık bir mizah” olarak nitelendirdi… İster bunun mutlak imkansızlığı şeklinde olsun isterse Filistin halkının vazgeçilemez insan haklarının gözetilmesi konusunda tam bir başarısızlık şeklinde olsun fark etmez.”
Son olarak Filistin topraklarında bir Filistin devletinin kurulması, sözde “Yahudi vatanını” inşa etmek için tüm Filistin topraklarının kontrol altına alınması gerektiğine inanan Siyonist felsefeyle tamamen çelişmektedir. Nitekim 1940’lı ve 1950’li yıllarda ABD başkanı olan Harry Truman, o dönemdeki bir videoda şunları açıklamıştı: “Siyonistler, Filistin’in tamamını alamamaları halinde yapılabilecek her şeye karşı olurlar… Bunu yapmak ise mümkün değildir. Bunu küçük dozlarda yapmamız gerekiyor…”İşgal hükümetinin İletişim Bakanı Shlomo Kahri ise geçen Aralık ayında şunları söyledi: “Burada bir Filistin devleti olmayacak. Ürdün ile Akdeniz arasında başka bir devletin kurulmasına asla izin vermeyeceğiz.” Ayrıca Likud sözleşmesinin sözlerini tekrarladı. Yine Netanyahu, geçtiğimiz Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “İsrail’in” nehirden denize kadar tüm Filistin’i kapsadığını gösteren bir Ortadoğu haritasını sallamıştı. Yani Siyonist varlığın, Filistin topraklarının tamamı üzerinde tam kontrolden daha azını kabul etmeyeceği açıktır.
Sözde iki devletli çözüm, Filistin’deki Müslümanlar açısından aşağılanmadan başka bir şey olmayacaktır. Yani onlar, Filistin’in geri kalanından etnik temizlik de dahil olmak üzere suçlu Siyonist varlığın kontrolünde olan ve onun iradesine tabi olacakları bir hayata teslim olacaklardır. Ayrıca bu, Allah Subhanehu ve Teala’ya, Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e ve müminlere bir ihanettir. Zira Filistin topraklarının tamamı, Allah Subhanehu ve Teala katında kutsal olup Raşidi Hilafet döneminde İslam’ın yönetimine tabi olmuş ve yüzyıllarca bu şekilde kalmıştır… Bu nedenle şerî olarak mübarek Filistin topraklarının tamamı kıyamete kadar Müslümanlara aittir. Dolayısıyla onun tek bir karışından dahi vazgeçilemez! Dahası onun tüm topraklarının Müslüman orduların eliyle kurtarılması ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet Devleti’nin altında İslami yönetimin tatbik edilmesi yoluyla onun üzerinde İslam’ın otoritesinin tesis edilmesi gerekir. Bundan daha azını kabul etmek ise, bu vahşi ve kanlı işgalin katliamının ve diğer suçlarının devamına yol açmaktan başka bir işe yaramayacaktır! Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَخُونُواْ اللهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُواْ أَمَانَاتِكُمْ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ “Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber e hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz.” [Enfal 27]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Nesrin Nevaz