Perşembe, 08 Zilkâde 1445 | 2024/05/16
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
23 Nisan Bayramı: Çocuk Olmak Sadece İslam’dan Başka Her Şeyi Benimseyen Çocukların Hakkıdır!

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

23 Nisan Bayramı: Çocuk Olmak Sadece İslam’dan Başka Her Şeyi Benimseyen Çocukların Hakkıdır!

Haber:

AKP’lilerin tamamı gibi, AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci de “Müslüman bebek katliamını şiddetle kınıyoruz eyvallah… Ama… “İsrail” serbest ticaret anlaşmamızın olduğu bir ülke, yani 6 satıp 1 aldığımız bir ülke” diyerek “İsrail” ile ticari ilişkileri meşrulaştıran açıklamalarda bulundu. (Ajanslar)

Yorum:

Sadece Zeybekçi’ye yüklenmeyin n’olur... O da ancak sömürgeci laik kapitalist ideolojinin ürünü Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği ve Batı'ya hizmet etmek üzere milliyetçi kuklalar meclisine yerleştirdiği boşboğaz, lafazan, beyni yıkanmış insanlardan birisidir. Türk hükumetinin yaptıklarına zaten dünya çapında milyonlarca Müslüman şahit iken, Zeybekçi bunları sadece kendi sözleriyle, özgürce ve açıkça dile getirmekten başka bir şey yapmadı. Bu hükumetin, bir avuç beynini ve vicdanını sömürgeci efendilerine kiraya vermiş sömürge kuklalarından oluştuğu ve İslam ile olan bağlarının, TC kimliklerinde yazan “Müslüman/İslam” kelimeleri ile sınırlı kaldığı herkesçe malum oldu. İslam düşmanlarıyla, en çok da “israil” ve onun hamisi ile ilişkileri meşrulaştırmayı amaçlayan bu yöneticiler ve milletvekilleri de bu ideolojinin bir ürünüdür. Dolayısıyla, AKPli milletvekillerinin “israil” ile ilişkilere karşı çıkan Müslümanları kınamasına çok da şaşırmıyoruz.

Tüm Ümmet-i Muhammed, onların Allah’ın hükmünü ve İslam Ümmeti’nin kanını ve izzetini az bir ücret karşılığında sattığını, karınlarını ancak ateş ile doldurduklarını biliyor...

İşte Zeybekçi de bir 23 Nisan daha kutlayan bu ideolojinin yetiştirdiği, beyni yıkanmış insanlardan sadece birisidir. Her ideolojinin bir bayramı olduğu gibi, laik, demokratik, cumhuriyetçi Türkiye’nin de bir bayramı var elbette. İşte bu laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı gün de, 1921’den beri kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara armağanı olarak kutlanmaktadır. Dolayısıyla bu yıl da Türkiye’nin her yerinde törenler ve şölenler ile kutlanacaktır. Özellikle TBMM’nin bahçesinde çocuklar için eğlenceli aktiviteler düzenlenecek, meclisin koltuklarında çocuklar yer alacak, “çocuk özel oturumu” düzenleyerek bir günlüğüne temsili olarak devleti yönetecek, seçtikleri başkan, devlet televizyonlarından ulusa seslenecek.

Bu sembolik başkan, konuşmasında nelerden bahsedecek? Muhtemelen, dünyadaki tüm çocukları, özellikle bu günlerde soykırıma uğrayan Gazze’deki çocukları düşündüklerini söyleyecek... Büyüyünce demokrasinin ve insan haklarının en iyi temsilcileri olacaklarını ve çatışma ve savaşla sarsılan dünyadaki çocukları açlıktan kurtaracaklarını, daha iyi bir gelecek inşa edeceklerini söyleyecek... Tüm “Türk çocuklarla” el ele verip tüm dünyadaki çocuklar için daha iyi yarınlar kuracaklarını söyleyecek belki de... Ne şirin, değil mi?!

Bu çocuklar 23 Nisan'da, Gazze'de anestezisiz uzuvları kesilirken acılarını dindirmek için Kur'an okuyan akranları gibi, işlenen bu zulümler karşısında bağırlarındaki acıyı dindirmek için Kur'an okumayacaklar... Onlar yetişkin siyasetçilere, bu soykırıma seyirci kalmamaları için nasihat etmeyecekler... Fakat büyük bir olasılıkla, demokrasiyi erken yaşta ve doğru bir şekilde idrak ederek büyüyen çocukların, gerçek demokrasi ile dünya çocuklarını kurtarmaya muktedir olduğunu söyleyecekler...

Hazırlıklar haftalar hatta aylar öncesinden ulusun “İslam prangalarından” ve kadının İslami kıyafet baskısından kurtarılması fikirleriyle çocukların beyinleri yıkanarak başlıyor. Bu bayram, liberal yaşam tarzının, hedonist ve egoist duyguların, Yaratıcıya ve anne babaya isyanın hayatta kalabilmenin şartı olarak yüceltilmesini kutluyor. Çoğu zaman bu kutlamaların icra edilme şekli sadece küfür nitelikli kalmayıp bir gayrimüslimin gözünden bile skandal derecede pedofili niteliği taşıyabiliyor. Yıllar içinde medyada biriken yeterli delil sayesinde burada çok fazla detaya girmeye gerek kalmadı. Her sene yeniden Atatürk’ün değerleri, ilkeleri ve başarıları, hatta heykeli karşısında minicik çocukların resmen secde ettirildiklerine şahit oluyoruz.

Her ideolojinin bir bayramı vardır. İşte bu ideoloji de Hilafetin parçalanmasını, uzuvların gövdeden kesilip atılması gibi, İslam beldelerinin gövdesinden, Türkiye’den, koparılıp atılmasını kutluyor. Milliyetçi laik çıkarların Ümmet içindeki kardeşlik bağından daha kıymetli kılınmasını kutluyor. Nijerya’da, Kongo’da, Somali’de, Orta Afrika’da ve dünyanın her yerinde çocukların açlıkla, bombalarla öldürülmesine öksüz ve yetim bırakılmasına seyirci olmayı kutluyor. Müslüman halkların, Suriye’de, Yemen’de ve nice yerde Müslüman katillerine dost ve müttefik dedikleri halde başlarındaki yöneticilere ram olmalarını kutluyor... Doğu Türkistan’da Müslüman çocuklar anne babalarından çalınıp beyinleri küfür fikirleriyle yıkanırken, Çinli emniyet memurları Müslüman ailelerin evlerine yerleşip zorla Müslüman kızlarla evlenirken Ümmetin sessiz kalıyor olmasını kutluyor. Liberal hürriyetler denen anestezi ile Myanmar’da çocukların doğranmasına, diri diri yakılmasına karşı hissizleşmeyi kutluyor... Şehadetten nefret ettiği ve dünya hayatını delicesine sevdiği için Gazze’deki binlerce çocuğun kahramanca şehadetini görmek istemeyen bir gençlik yetiştirmiş olmayı kutluyor.

Yani Türkiye, çocuk olarak hayattan tat alabilmenin sadece İslam'dan başka her şeyi benimseyen çocukların hakkı olduğu, riyakâr nesiller yetiştirmiş olmanın başarısını kutluyor!

Evet, bu ideoloji ve onun savunucuları bayram etmek için her türlü nedene sahipler. Ancak buna rağmen kendilerini tam anlamıyla başarı elde etmiş olarak görmemekteler. Çünkü hâlâ, Türk yöneticilerin Mübarek Belde’de yürütülen soykırıma sessiz kalmasını protesto eden, Türkiye’nin şerir işgalci ile ticaretini sürdürmesine itiraz eden gençler var bu topraklarda... Bunun için Türkiye’nin sömürgeci siyonist menfaatlerine tabi olmasına karşı gelenleri, cürm ve ihanet ile suçlamaktalar.

وَلَن يَجْعَلَ ٱللَّهُ لِلْكَٰفِرِينَ عَلَى ٱلْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا

“Allah, Mü’minlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.” [Nisa 141]

Allah, Mü’minlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyeceğine göre, bu iki yüzlü, soykırımcı katil destekçilerinin Müslümanlar üzerine daha fazla hâkim olmasına neden izin versin ki?! Halbuki, Aziz ve Celil olan Allah, sadece Ümmetin birlik olup ayağa kalkmasını bekliyor.

Ahiret hayatını dünya hayatının geçici menfaatleri karşılığında satan bu aciz politikacılara ve yöneticilere diyoruz ki:

قُلْ إِن كَانَ ءَابَآؤُكُمْ وَأَبْنَآؤُكُمْ وَإِخْوَٰنُكُمْ وَأَزْوَٰجُكُمْ وَعَشِيرَتُكُمْ وَأَمْوَٰلٌ ٱقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَٰرَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَٰكِنُ تَرْضَوْنَهَآ أَحَبَّ إِلَيْكُم مِّنَ ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ وَجِهَادٍ فِى سَبِيلِهِۦ فَتَرَبَّصُوا۟ حَتَّىٰ يَأْتِىَ ٱللَّهُ بِأَمْرِهِۦ ۗ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلْفَٰسِقِينَ

“De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.” [Tevbe 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Zehra Malik

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER