- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Onlar En yüksek Zirvelere Çıkıyorlar, Peki Topraklarda Dolaşmak İçin Avucunda Kor Ateşi Tutanlar Neredeler?
Haber:
Anadolu Ajansı internet sitesinde, Yahudi varlığının Milli Güvenlik Bakanı'nın Mescid-i Aksa’ya baskın yaptığı haberini, “Ben Gvir, savaşın başlangıcından bu yana ilk kez Mescid-i Aksa’ya saldırdı” başlığı altında aktardı.
Yorum:
Yahudiler mübarek topraklarda arbede çıkarıp liderleri de kibirli bir şekilde saldırının devam ettiğini ve mübarek topraklardaki Müslümanları öldürmeye ve kanlarını dökmeye devam ettiklerini açıklarken, Ben Gvir, Hamas’ı kökünden söküp atmak için Refah’ın derinliklerine girmeye ve tüm gücüyle saldırmaya devam etmeleri gerektiğini belirtirken ve savaş Bakanı, yerleşimcilerin Batı Şeria’nın kuzeyindeki dört yerleşim yerine geri dönmesine izin verecek geri çekilme yasasının iptal edildiğini ilan ederken... Evet bu kibir ve bu kara nefret devam ederken ümmetin aktif güçleri ne yazık ki sessiz kalmaya ve bizi Filistin’de hayal kırıklığına uğratmaya devam ediyor! Ordular, sanki Filistin kendi davaları değilmiş ve kendilerinden yardım isteyenler de kendileri gibi Müslüman değillermiş gibi kışlalarında oturuyorlar ve kıllarını dahi kıpırdatmıyorlar! Ekranlara çıkan ve kadın fıkhıyla ilgili fetvalar veren medya şeyhlerine gelince; mesele Gazzeli kadınlar olunca ortadan kayboldukları gibi onlardan, şehitlerin ve yaslı esirlerin eşleri ve anneleri gibi mübarek topraklardaki murabıta kadınlar da kaybolup gitti. Zira Dolarlar onları dizginledi ve Sultanın emirleri, cihadı teşvik etme ve mustazaflara yardım etmenin vacip olduğuna dair fetva konusunda dillerini düğümledi! Kendisinden haberi aktardığım Anadolu Ajansı gibi resmi ve gayri resmi medya kanalları ise sustular, kör oldular ve doğru yoldan saptılar!
Nitekim işgal liderlerinin kibrini ve nefretleri tüm açıklığı ve ayrıntılarıyla aktarırlarken, Filistin halkından bahsederken ise tüm küstahlıklarıyla saptırdıklarını görmekteyiz. Dolayısıyla meseleyi bize iki taraf arasındaki bir çatışma olarak gösteriyorlar; “İsrail” ve 1967 sınırlarında umut ettikleri devlet için savaşan Filistin halkı.” Çember kendi etraflarında döndüğünde ihmalkâr davrananlardan ve destek vermek için sevinecekleri yerde hayal kırıklığına uğratanlardan dolayı yüreğim parçalanıyor.
Yahudiler insanların ipine sarılıyorlar ve Allah Subhanehu onlardan ipini koparacağına dair söz vermiştir; o halde neden bazı Müslümanlar ellerini Allah’ın ipinden çekip, Yahudilerin sarıldığı insanların iplerine başvurmakta ısrar ediyorlar?! Bu siyasi ve askeri bir intihar değil midir? Birleşmiş Milletler ve onun uluslararası suç örgütleri ve diğerleri tarafından uygulanan tüm bu suçlar ve komplolar, ümmetin medyasının ve siyasetçilerinin, düşmanın bir parçası olduklarından, dahası bizzat sakınmaları gereken düşman olduklarından emin olmak için yeterli değil midir?
Hâlâ bu insanlara karşı umut besleyenler dinleyin ve anlayın; Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı açıkça şunu belirtiyor: “Büyük Batılı liderlerden biri bana şunu söyledi: Bu mahkeme Afrika ve Putin ile ilgilenmek için kuruldu.” Ayrıca bu mahkemenin, Gazze'de savaş suçları işledikleri suçlamasıyla hem Hamas liderleri hem de Yahudi liderleri hakkında tutuklama emri çıkardığını dikkat çekti. Dolayısıyla mahkeme, meseleleri bizim standartlarımıza göre ölçmüyor veya meseleye hak ve batıl olarak bakmıyor. Zira onların dengeleri, işgalin pekiştirilmesini ve iki devletli çözümün yerleşmesini gerektiren kaprisleri ve çıkarlarıdır. Bizim dengemize gelince; işgalin kaldırılması ve mübarek toprakların tamamen onların pisliklerden temizlenmesi gerektiğini söyleyen şeriattır. Onların bu pislikleri ise ancak ümmetin ordularının harekete geçirilmesi ve Alemlerin Rabbinin onlara yüklediği emaneti taşımları yoluyla cihat gücüyle ortadan kaldırılacaktır. وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ وَلِيّاً وَاجْعَلْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ نَصِيراً“Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!" diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz!” [Nisa 75]
Ömrüme yemin olsun ki aldatıcı günler sona ermek üzeredir ve bizler, insanların kamplarda kalmalarının sona ereceği bir eleme dönemindeyiz; hak olan da belli batıl olan da bellidir; artık farkına varmanın, ciddi olmanın ve muhasebe etmenin zamanı gelmiştir. O halde düşüncelerinizle, sözlerinizle ve amellerinizle nereye gittiğinize ve hangi tarafta durduğunuza bir bakın. Filistin şerî bir mesele olup yol cihat ve kurtuluştur; artık Batı’nın iplerine ya da onun antlaşma ve sözleşmelerine tutunmaya yer yoktur. Zafer şüphesiz gelmektedir; ancak Allah dilediğini seçecektir; o halde Allah’tan sebat isteyin; doğrulardan ve muhlislerden başkası için de sebat yoktur.
Allah’ım kalplerimizi ve adımlarımızı sabit kıl, bizleri kulan ve bizim yerimize başka bir kavim getirme ve ümmetimiz için yaklaşan zaferi bizim için göz aydınlığı kıl ey alemlerin Rabbi.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Beyan Cemal