- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Saldırganlığa Rağmen… Mısır’ın İşgalci Devlete İhracatı İkiye Katlandı
BAE ve Ürdün de İhracat Oranlarını Artırıyor
Haber:
“İsrail” Merkezi İstatistik Bürosu tarafından hazırlanan bir rapor, Gazze’ye yönelik yıkıcı saldırganlığına rağmen Mısır’ın işgalci devlete ihracatının 2024 yılında, geçen yıla kıyasla iki katına çıktığını ortaya çıkardı.“İsrail” İstatistik Bürosu tarafından yayınlanan veriler, Mısır’ın Mayıs 2024’teki ihracatının 25 milyon Dolar olduğunu, yani 2023’ün aynı dönemindeki ihracatın iki katı olduğunu ortaya çıkardı.
Giderek gerginleşen ilişkilere rağmen Mısır ile işgalci arasında enerji ve güvenlik alanında işbirliği Ekim ayından bu yana yoğunlaştı, “İsrail” ofisinin raporuna göre “İsrail’in” Mısır’a yönelik doğal gaz ihracatı geçen yıl hızla artış gösterdi.
Aynı bağlamda raporda, BAE’den işgalci devlete yapılan ihracatın da Mayıs 2023’teki 238,5 milyon Dolardan Mayıs 2024’te 242 milyon Dolara yükseldiği belirtildi.
Ayrıca Ürdün’ün işgalciye yönelik ihracatı da 2024 yılında artmaya devam ederek geçen yılın aynı dönemindeki 32,3 milyon Dolardan Mayıs 2024’te 35,7 milyon Dolara ulaştı.(Arabi 21, 21/06/2024)
Yorum:
Vakıa zemininde hainliği ve ihaneti işitip görmemiz hiç şaşırtıcı değildir; zira Yahudi varlığı hainlik ve ihanet üzerine kurulmuş olup aşağılık hainlerin ihaneti dışında Araplara karşı bir zafer elde edememişler, ihanetlerinden dolayı hiç utanç duymamışlar, aksine ihaneti daha da artırmışlardır. Nitekim bir hain gittiğinde hemen onun altındaki hain devreye girmiş ve ihanet projesini tamamlamıştır; örneğin Mısır’ın Sisi’si aslını ve faslını bilmediği gibi Ürdün’ün yöneticileri de atalarından ihaneti miras almışlardır. Size gelince ey Emirliklerin yöneticileri; Yahudilere olan sadakati, sevgiyi ve muhabbeti nereden öğrendiğinizi bilmiyoruz... Aynı durum Müslüman ülkelerin diğer yöneticileri için de geçerlidir. Dolayısıyla şayet onlar olmasaydı, mübarek Filistin topraklarında tek bir Yahudi bile kalmazdı.
Yahudi varlığı başlangıçta hainlerden oluşan bir dağın üzerinde kurulmuştu ve durum bununla da sınırlı kalmadı; aksine Filistin’in evlatlarından, bu varlığı koruyan ve geri kalanı da sadece Yahudi ordusuna hizmet eden hain bir otorite getirdiler! Nitekim medya organları, Macid Ferec’e bağlı orduların Gazze’ye girdiğini aktardılar ve bu onlar için şaşırtıcı değildi; zira bundan fazlasını yapabilirlerdi. Bizler sadece şehit ve yaralıların fedakarlıklarının, kanlarının ve yıkımın, Filistin davasına karşı komplo kuranların inlerinde kaybolmasından korkuyoruz.
Tüm İslam ümmetinin, Filistin halkına destek olmak için güçlerini birleştirmesi, Yahudi varlığıyla tüm bağlarını kesmesi, Filistin halkını içinde bulundukları durumdan kurtarmak için en kısa sürede orduları hareke geçirmesi, bu hainlere karşı ayaklanması, onlardan intikam alması, onları ortadan kaldırması ve şerli katilleri öldürmesi şerî bir vacibidir.
Bizim felaketimiz, hainlerin Osmanlı Hilafetine karşı Yahudilerle ve Avrupa ülkeleriyle komplo kurmasıyla başladı; böylece Osmanlı Hilafetini yıktılar, onun enkazı üzerine kırılgan varlıklar yerleştirdiler ve kutsal topraklarda bir Yahudi varlığı kuruluncaya kadar ülkeyi ve insanları demir yumrukla yönetsinler diye her bir varlığın başına da casuslar ve ajanlar yerleştirdiler; işte ihaneti miras alanlar hâlâ bu varlığı destekliyorlar. Allah'ın, Rasulü’nün, meleklerin ve tüm insanların laneti, Filistin’i ve halkını terk eden ve onlara ihanet eden herkesin üzerine olsun.
Bu hainlerin kökünün kazınması, sadece Batı’nın ve Yahudilerin kurduğu bu varlıkların ortadan kaldırılması ve buralarda Allah’ın hükmünün ikame edilmesiyle mümkündür; bu yüzden bizim tek düşünmemiz gereken şey, varlığında Müslüman ülkeleri birleştirenin ve yıkıldığında ise Müslümanların mafsallarının parçalandığı Hilafet olmalıdır. O halde haydi ey Müslümanlar, Hilafeti yeniden tesis etmek, hainlerin boyunlarını koparmak ve Kudüs’ü ve diğer Müslüman ülkeleri Yahudilerden ve hainlerden kurtarmak için harekete geçin. Vallahi Azze ve Celle bizimle beraberdir ve asla amellerimizi zayi etmeyecektir; haydi o zaman daha önceki muhlis Müslümanların dediği gibi deyin: رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْراً وَثَبِّتْ أَقْدَامَنَا وَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ “Ey Rabbimiz! Yüreğimizi sabırla doldur; bize direnme gücü ver; kâfir kavme karşı bize yardım et, dediler.” [Bakara 250]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Selim – Mübarek Toprak (Filistin)