- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Modern Savaş, Sömürgecinin Avlama Şekillerinden Biridir!
Haber:
İranlı dört yetkili bu hafta yaptıkları telefon görüşmelerinde dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in orduya Yahudilerin saldırısına karşılık vermek için birden fazla askeri plan geliştirmesi emrini verdiğini söyledi. (New York Times)
Yorum:
Müslüman ülkelerdeki durum ve buna verilen tepki, ciddi anlamda trajik ve bir felakettir. Bu kadar toplumsal bir bilinç varken bu düzeydeki ölüm ve yıkımı gizlemek kolay değildir; bu yüzden aynı akideyi (İslam) paylaştığını iddia edenlerin tepki vermeleri, dolayısıyla açıklamaların dolup taşması kaçınılmazdır.
Bu açıklamalar üzerinde analizler yapılmakta, diyalog programları ve röportajlar düzenlenmekte ve görüşler oluşturmak için girişimlerde bulunulmaktadır. Nitekim Ekim 2023'ten bu yana insanlar, Batılı çözümlere olan inançlarını tamamen yitirdiler ve “Amerikan Rüyası” kimsenin kendisinden kaçamadığı bir kâbusa dönüştü.
İnsanlar çatışmaların ve savaşların gelişmiş bir versiyonuna tanık olmaktadırlar. Nitekim tarihteki savaşlar değişime uğradı; zira Hilafet yıkılmadan önce Müslümanlar Allah’ın dininin egemenliğini tesis edip ilan etmek için savaşırlarken diğerleri ise bölgeyi genişletmek ve kontrol altına almak için savaşıyorlardı. Kapitalizmin açgözlülüğün faydaları dahil olunca dünya haritası ilk kez siyasi bölünmeler ve ulusal sınırlarla birlikte siyasi bir haritaya dönüşmüştür; bu bölünme ise aslında bir aldatma sanatı olan modern diplomasinin doğmasına yol açmıştır.
İranlı şahinler tarafından atılan sloganlara rağmen, İran’ın stratejik düşüncesinin gerçekliği daha temkinlidir. Zira İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nasser Kanani geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada resmi düşünceyi şu şekilde dile getirmiştir: “İran “İslam” Cumhuriyeti'nin ek veya gönüllü güç göndermesine gerek yoktur.” Ayrıca Lübnan ve Filistin topraklarındaki savaşçılar, saldırganlığına karşı kendilerini savunabilecek kabiliyet ve güce sahiptir” eklemesinde bulundu.
İranlı siyasetçilerden ve diğer Müslümanların başındaki yöneticilerden sürekli çelişkili açıklamalar okuyor ve işitiyor olsak da, bunu kesinlikle dini bir vacip olarak ifade ettiklerini düşünmüyoruz.Bu bir tercih meselesi değildir ve kendilerine savaş açılan insanların gücünü ölçmek de onların yetki kapsamına girmiyor. Gazze’deki masum insanları bombalamak, aç bırakmak ve hastalık yoluyla öldürülmesine ortak olan Allah'ın düşmanlarına karşı tüm İslam ülkelerinin birleşmesi gerekmez mi?Bu bir savaş değil, bir sömürge avıdır; zira avlar, belirlenmiş ve koruma altına alınmış bir bölgede toplanmış olup avcılar da kapana kısılmış ve çaresiz olanları avlamaktadır. İran’ın fiili bir eylemden kaçınması kaçınılmaz olanı geciktirebilir ancak onu takip edilmekten kurtarmayacaktır. Müslümanların başındaki yöneticilerin mevcut tepkisi, Allah’ın hükmüne dayanmadığı gibi vahşi kafirin içgüdüsüne de dayanmamaktadır. Aksine onların tepkisi, düşman kardeşini yiyip yutarken onu izleyen ve sıranın kendisine geleceğini fark etmeyen kapana kısılmış bir hayvan gibidir!
Müslümanlara sebat etmeleri ve Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaları emredilmiştir; ancak o zaman zaferin yolunu görme imkanları olacaktır. Nitekim Muğire İbn-i Zer’a Pers kralına üç seçeneği sunup kral da İslam’a girmeyi ya da cizye vermeyi reddettiğinde Muğire Sa’d İbn-i Vakkas’a dönerek ona şöyle dedi: “Sevinin, Allah bize onların krallığının anahtarlarını vermiştir.”
Kardeşlerimiz ve bacılarımız savaş alanında öldürülmüyorlar; şayet İran bir kez güçlerini hareket geçirmiş olsa ve bu ümmetin eğitimli evlatları da savaşıp şehit olsalardı, o zaman buna bir savaş olarak adlandırabilirdik. Şu anda ise bir katliam vardır; hiç kimsenin katledilenlerin savaşmak için yeterli güce sahip olduklarını ve yardıma ihtiyaç duymadıklarını iddia etme hakkı yoktur!
İran'ın Dini Lideri Hamaney kötü bir eli tuttuğunu ve Yahudi varlığının baskısı karşısında defalarca geri adım attığını biliyor. Bu yüzden Müslümanların kumar oynamalarının yasak olduğunu hatırlaması gerekiyor. Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti olarak bizler, Gazze’deki Müslümanlara ve doğrudan kontrol ettiğiniz Müslümanlara ihanet ettiğinizi biliyoruz. Müslüman olduklarını iddia eden ve Gazze krizine öncelik vermeyen güç ve kaynak sahibi herkesin, Allah Subhanehu ve Teala'nın Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurduğu kavlini hatırlamaları gerekir: وَمَن يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذٍ دُبُرَهُ إِلَّا مُتَحَرِّفاً لِّقِتَالٍ أَوْ مُتَحَيِّزاً إِلَى فِئَةٍ فَقَدْ بَاءَ بِغَضَبٍ مِّنَ اللهِ وَمَأْوَاهُ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ“Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilme veya diğer bölüğe ulaşıp mevzi tutma durumu dışında, kim öyle bir günde onlara arka çevirirse muhakkak ki o, Allah'ın gazabını hak etmiş olarak döner. Onun yeri de cehennemdir. Orası, varılacak ne kötü bir yerdir!” [Enfal 16]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahlak Cihan