- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
YÖNETİCİLERİN MÜLTECİLER KONUSUNDAKİ SUÇU, MÜCRİM ESAD’IN SUÇU GİBİDİR
ATEŞ ALTINDA ÖLMEKLE SOĞUK VE AÇLIKTAN ÖLMEK AYNIDIR!
(Tercüme)
HABER:
Aktivistlerin bildirdiğine göre, Suriyeli iki çocuk, Ürdün’ün kuzeydoğusundaki (el-Rukban) mülteci kampında bulunan ısıtma ve kötü sağlık şartlarından dolayı öldü. Ölen çocuklardan birisi bir buçuk, diğeri yedi yaşındaydı. El-Rukban kampında yetmiş bin mülteci kalmaktadır.
YORUM:
Suriye’de Amerika tarafından öldürülerek yüzbinlerce kurban verilmesi, Rusya, İran ve partisi, paralı çeteler ve mücrim Esad rejiminin Halep ve diğer yerlerdeki yürekleri yakan katliam görüntüleri ve bütün bu yaşanan korkunç olayların yanında El-Rukban mülteci kampından gelen iki çocuğun ölüm haberi hafifsenecek bir durum değildir.
Çünkü bu çocuklar ve diğer binlerce aileler Suriye’deki katliam ve işkencelerden kaçıp Ürdün’deki Müslüman kardeşlerinin ve ailelerin yanına korunma ve barınmak için çare aradılar. Halbuki Ürdün, ordusunu harekete geçirip kardeşlerine nusret verip, onları mücrim Esad’ın cürümlerinden koruyabilirdi. Fakat mülteciler, ülkeye girmelerini engelleyen orduyu karşısında buldu ve kendi kaderlerine terk edilerek en iğrenç şartlara maruz kaldılar. Bu insanlar ya bombardıman altında ya da açlık ve soğuğun altında hayata tutunmaya çalışıyorlar.
Peki, karar ve yetki sahipleri, Allah’u Teâlâ’nın onlara ne vaad ettiğini biliyorlar mı! Rasûlullah SallAllahu Aleyhi Ve Sellem şöyle buyurdu:
مَا مِنْ امْرِئٍ يَخْذُلُ امْرَأً مُسْلِمًا عِنْدَ مَوْطِنٍ تُنْتَهَكُ فِيهِ حُرْمَتُهُ وَيُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ إِلَّا خَذَلَهُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ. وَمَا مِنْ امْرِئٍ يَنْصُرُ مُسْلِمًا فِي مَوْطِنٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ وَيُنْتَهَكُ فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ إِلَّا نَصَرَهُ اللَّهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ
“Her kim bir Müslümanı saygınlığının kaybolması, şerefinin elden gitmesi söz konusu olan bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah’u Teâlâ da onu kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde yalnız bırakır. Kim de bir Müslümana şerefinin elden gitmesi ve saygınlığının yitirilmesi söz konusu olan bir yerde yardım ederse, Allah’u Teâlâ da ona kendisine yardım edilmesini çok arzu ettiği bir yerde yardım eder.” Rasûlullah SallAllahu Aleyhi Ve Sellem yine şöyle buyurdu.
مَن أُذِلَّ عندَهُ مؤمِنٌ فلَمْ ينصرْهُ وهو يَقْدِرُ علَى أن ينصرَهُ أذلَّهُ اللهُ عزَّ وجلَّ على رؤوسِ الخلائقِ يومَ القيامَةِ
“Kim ki yanında Müslüman kardeşini gücü yettiği halde onu zelil eder ve ona yardım etmezse, Allah onu dünya ve ahirette zelil kılar.”
Bunlar yardıma muhtaç kimselere yapılan ihanetle ilgilidir, peki ya zayıfların karşısında duranlar ve yardım yerine onlara ihanet edenlerin durumu nasıl olacak?!
Müslümanların ordularının ve liderlerinin sessizlikleri kendilerine emir veren yöneticiler karşısındadır. Artık kardeşlerine ve halkına karşı ihanete itaat ettiklerini idrak etmeleri gerekir. Bu ihanetle onlar Allah’ın azabından asla kaçamayacaklardır. Allah’u Teâlâ yöneticilerin emrine itaat edenlerin özrünü geçersiz kılmıştır. Allah’u Teâlâ şöyle buyurdu:
يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَا لَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولَا ۞ وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَا ۞ رَبَّنَا آتِهِمْ ضِعْفَيْنِ مِنَ الْعَذَابِ وَالْعَنْهُمْ لَعْنًا كَبِيرًا
“Yüzlerinin ateşte bir yandan bir yana döndürüleceği gün, ‘Keşke Allah’a ve Rasul’e itaat edeydik’ diyecekler. Yine şöyle diyecekler: ‘Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.’ ‘Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânete uğrat.” (Ahzab 66-68) Allah’u Teâlâ şöyle buyurdu:
حَتَّىٰ إِذَا ادَّارَكُوا فِيهَا جَمِيعًا قَالَتْ أُخْرَاهُمْ لِأُولَاهُمْ رَبَّنَا هَٰؤُلَاءِ أَضَلُّونَا فَآتِهِمْ عَذَابًا ضِعْفًا مِّنَ النَّارِ قَالَ لِكُلٍّ ضِعْفٌ وَلَٰكِن لَّا تَعْلَمُونَ -
“Nihayet hepsi orada toplandığı zaman peşlerinden gidenler, kendilerine öncülük edenler için, ‘Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı ver’ derler. Allah, der ki: ‘Her biriniz için bir kat daha fazla azap vardır. Fakat bilmiyorsunuz.” (Araf 38)
Yöneticilerin ve liderlerin ihanet etmesi, Müslümanların ordusuna vacib olan kardeşlerine yardım etmek için harekete geçme görevinden geri durmaması ve ayrıca Nübüvvet Metodu üzere Râşidi Hilafet Devletini kurmak için çalışanlara nusret vermesi gerekir.
Bu çığlıkları duyan uyanık insanlar varmı?!
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Abdullah El-Mahmud