Müslümanların Katili Rusya İle Görüşmek Katliamına Ortak Olmaktır

Haber:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, iki ülke arasında 2015’in Kasım ayında yaşanan uçak krizinin ardından beşinci kez bugün Soçi’deki Devlet Başkanlığı Rezidansı’nda bir araya gelecek. ^{[03.05.2017 Anadolu Ajansı]}

Yorum:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Keşmir’de Müslümanlar kasabı Hindistan ile görüştükten sonra bugün de Suriye Müslümanları katili Rusya ile görüşmek üzere Soçi’nin yolunu tuttu. Halep’i Suriye rejimine teslim etmek yetmemiş olmalı ki Rusya ziyareti öncesi Esenboğa Havalimanı’nda basın mensuplarına açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Müslümanlar kıyımını ya da kıyım işbirlikçiliğini veya Amerikan çözümüne sağlayacağı katkıyı artırmak amacıyla “Görüşülecek konuların başında Suriye geliyor” dedi.

Ziyarete ilişkin açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, “Suriye meselesiyle ilgili olarak da Cenevre ve Astana süreçlerinin takibi, aralık ayında hayata geçirilen ateşkesin yaygınlaştırılması, ateşkes ihlallerinin son bulması, akan kanın durması, sivillere yardım ulaştırılması ve siyasi geçişin sağlanması için atılması gereken adımlar görüşülecektir.” ifadesini kullandı. ^{[02.05.2017 Ahaber]}

Referandum sonrası yeni başkanlık sistemine geçiş sürecinde Erdoğan’ın ilk yurtdışı ziyaretini Amerikan güdümündeki Hindistan’ın ardından ABD’nin Suriye’deki emir eri durumundaki Rusya’ya yapması, bu ziyaretlerin Amerika’nın talimatları, politikası ya da çıkarları doğrultusunda olduğu aşikâr. Erdoğan Rusya’nın ardından daha sonra Çin ve ABD’ye ziyaret gerçekleştirecek. Bu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nerede Müslüman katili ve kasabı var onlarla işbirliği yapmak için can attığını gösteriyor.

Bu ziyaretleri birkaç açıdan değerlendirmek mümkün: Birincisi, şeri hüküm açısından ki ilahi kanunlara göre, Müslümanlar ve İslam düşmanı muharip bir devlet ile Hindistan ve Rusya gibi, ekonomik ilişkiler kurmak ya da karşılıklı ziyaretlerde bulunmak dinen yasaktır. Muharip ülkelerle tek bir surette ilişki caizdir, o da savaştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْ عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ  “İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın.” ^{[Maide 3]}

Dinen yasak olduğu halde ve savaş ilan etmesi gerekirken Erdoğan’ın bu ülkelere yaptığı ziyaret, bu ülkelerin Müslüman ülkelerde işledikleri cürüm, soykırım, katliam ve cinayetlere ortak olması, dahası Müslümanları katletmesi anlamına gelir. Her ne kadar Erdoğan tersini iddia etse de, zira ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Kaldı ki Halep şehrinin Suriye rejimine tesliminde işlediği cürüm ve oynadığı rol ins ve cin bütün mahlûkat nazarında ayan beyan ortadadır.

İkincisi, politik açıdan ki, referandum sonrası Avrupa ile girdiği polemik akabinde Trump siyaseti gereği Erdoğan, Çin’i çevreleme kapsamında Hindistan’a, Suriye’de Müslüman katliamı ve Amerikan çözümüne katkı sağlamak amacıyla da Rusya’ya ziyarette bulunmuştur. Erdoğan’ın Rusya ziyareti ile Astana-4 görüşmelerinin aynı güne rast gelmesi ve bu kez ABD’nin üst düzey bir temsilci göndermesi tesadüf olmasa gerek.  

Üçüncüsü, ekonomik açıdan ki Körfez sermayesinin efendileri İngiltere ile Amerika arasında paylaşımının ardından ve Avrupa ile yaşanan kriz sonrası Erdoğan, kalıntı ve kırıntıları toplamak üzere yönünü Hindistan, Rusya ve Çin gibi ülkelere çevirmiştir. Kırıntı diyoruz, zira Erdoğan Hintli turist ve düğünlere kadar düşmüştür. Pastadan büyük payı her zaman efendiler kapar, kırıntılar ise kapıkullarına kalır.

Şu bir gerçek ki Müslümanlar, İslam ile yönetilmedikleri sürece bir ABD, bir Avrupa, bir Asya rüzgârı önünde oradan oraya savrulup duracaklardır. Müslümanlar, bu rüzgâr karşısında sadece İslam ve Hilafetle savrulmadan dimdik durabilirler, hatta hızı yüz kilometreleri bulan sert rüzgâra karşı yıkılmadan yürüyeceklerdir. Umarız bu günler çok yakındır.

Hizb ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına

Ercan Tekinbaş