- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
İSİMLERİYLE MÜSEMMA DEĞİLLER!
(Tercüme)
HABER
İslam İşbirliği Teşkilatı, Rohingya'lı Müslümanların sorunlarını görüşmek üzere Myanmar’ın Arakan vilayetine üst düzey heyet göndermeye karar verdi. Heyete Rohingya'lı azınlığın sorunlarını takip etmek için İslam İşbirliği Teşkilatına Genel sekreter ve Bakanlık temas grubu da dahil oldu. (El Cezire Net 19-01-2017)
Müslüman Konseyi Birliği “Myanmar vatandaşları için insani uygar bir diyaloga doğru-Burma” başlığı altında barışın sağlanması için ilk girişimi başlatacak. (El Cezire 04-01-2017)
YORUM
Adaletsizliğe, cinayetlere, zulme, korkutmalara, açlığa ve teşride maruz kalan Müslümanların sorunlarını yüklendiklerini ve onları kurtarmaya çalıştıklarını iddia eden birçok İslamî örgütler ve kuruluşlar şu an zaten mevcut. Ancak İslam’la hiçbir alakaları olmadığı halde kendilerini İslami isimle vasıflandırıyorlar. İslam İşbirliği Teşkilatı günah ve düşmanlıktan beri olarak İslam’ın teşvik ettiği takva ve iyilik üzerinde yardımlaşmayı yapmıyor. Müslüman Konsey Birliği başkanından üyelerine kadar hiçbiri hikmetle vasıflanamaz.
İslam İşbirliği Teşkilatının, uluslararası toplumu insani yasaların uygulanmasına çağırması ve üyelerini Arakan vilayetinde insanların hareket özgürlüğü önündeki tüm engellerin kaldırılması ve insanî yardımları hızlandırmak için onları davet etmesi; Allah’u Teâlâ’nın bizi sakındırdığı ve haram kıldığı kindar Batıyla günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşma anlamına gelmektedir. Aynı şekilde Myanmar hükümetini dini ya da ırksal nedenlerle korku ya da zulüm olmadan insanların yaşaması, her bireyin hak ve seyahat özgürlüğü ihlallerini önlemek amacıyla hukukun üstünlüğünü ve bireylerin güvenliğini korumak için önlem almaya çağırması da Batıyla günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşma anlamına gelmektedir.
Müslüman Konseyi Birliği Başkanının Budizm, İslamiyet, Hıristiyanlık ve Hinduizm gibi çeşitli dinlere mensup olan Myanmarlı gençlerle oturup uygarca(!) diyaloga girişmesi ve onlara “Konsey barışın sağlanması adına birlikte yaşam için umutlarının olduğunu ve Myanmar’daki sorunların nedenlerini birlikte araştıracaklarını ve bunu sonlandırmak için radikal çözümler geliştirmeye çalışacaklarını” söyledi. (Sanki sorunlar tartışmayla çözülecek sorunlarmış gibi.)
Konuşmasının devamında: “Bize öğretilen Budizm dini insani yönden ilk sırada gelir ve insanlık tarihinde Budistler büyük şahsiyetlerdi. Büyük âlimler de Budistlerin dininin rahmet dini olduğunu söylemişlerdir” dedi. Acaba başkanın bu sözlerinde hikmetten bir iz var mıdır!? Hikmet sahibi amellerini ve sözlerini kasten ve doğru söyleyendir. Allah’u Teâlâ’nın şu sözünü okumadı mı? .﴿إِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللهِ الإِسْلامُ﴾؟ “Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır.”
Cahiliyede Araplar, zulme ve haksızlığa uğradığında cahiliye diyeti ve asabiyeti olmasına rağmen kardeşlerine ve arkadaşlarına karşı gösterdiği yardım etme direnci, onların kardeşine karşı yardım etme duygusunu gösteriyor. Fakat Şeyh Ahmed El-Tayyib Rohingya'lı zayıf Müslüman kardeşlerine karşı zalim Budistlere yardım ediyor hatta Budist kasaplarla kurban edilmiş Müslümanları eşit görerek kurbandan iyi davranışlar sergilemesini istiyor. Onun iddia ettiği İslam, sanki Allah yolunda cihadı emreden İslam değil de düşmanla yardımlaşan ve işbirliği yapan İslam’dır. Şeyhe göre İslam, kafirleri ve Müslümanları seven ve barış sağlayan hatta düşmanlara karşı daha çok güven hissettiren bir dindir.
يقول حذيفة بن اليمان: "كان الناس يسألون رسول الله صلى الله عليه وسلم عن الخير وكنت أسأله عن الشر مخافة أن يدركني، فقلت: يا رسول الله إنا كنا في جاهلية وشر فجاءنا الله بهذا الخير فهل بعد هذا الخير من شر؟ قال: «نعم»، قلت: وهل بعد ذلك الشر من خير؟ قال: «نعم وفيه دخن»، قلت: وما دخنه؟ قال: «قوم يهدون بغير هديي تعرف منهم وتنكر»، قلت: فهل بعد ذلك الخير من شر؟ قال: «نعم دعاة إلى أبواب جهنم من أجابهم إليها قذفوه فيها»، قلت: يا رسول الله صفهم لنا؟ فقال: «هم من جلدتنا ويتكلمون بألسنتنا...»" الحديث
Huzeyfe ibn el-Yaman şöyle dedi:“İnsanlar Rasulullah ﷺ'e hayır hakkında soruyorlardı. Fakat ben, bana dokunmasından korkarak şer hakkında soruyordum. Dedim ki; "Ya Rasulullah biz cahiliye ve şer içindeydik. Allah’u Teâlâ bize bu hayrı getirdi. Peki bu hayırdan sonra şer var mı?" Dedi ki; “Evet.” Tekrar sordum; “O şerden sonra hayır var mı?” Dedi ki; "Evet fakat içinde karışıklık var" Dedim ki; "O karışıklık nedir?" Dedi ki; "Birtakım insanlar benim gösterdiğim yolun/hidayetin dışında/benim Sünnetimin tersine yol takip edecekler. Onları bileceksiniz ve onları kabul etmeyeceksiniz." Dedim ki; “bu hayırdan sonra şer var mı?" Dedi ki; "Evet. Cehennemin kapılarında davetçiler olacaktır. Kim onlara uyarsa onu cehenneme atacaktır" Dedim ki; "Ya Rasulullah, bize onları tarif et? Dedi ki; “onlar bizim milletimizden insanlardır. Bizim dilimizle konuşurlar” (Buhari. Fiten 12).
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Raziye Abdullah