هَذَا بَلاغٌ لِلنَّاسِ وَلِيُنْذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا "İşte bu, kendisi ile uyarılsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir." [İbrahim 52] Kudüs'ün Geri Alınması, Protestolar ve Gösterilerle Değil Ancak Yahudi Varlığını Kökünden Söküp Ata
- Kategori Hizb
- |
Yahudiler, gece-gündüz Mescid-i Aksa'da Müslümanları tahrik etmek amacıyla bazen onun altını kazıyorlar, bazen üstüne zorla giriyorlar, bazen salah kılanları sıkboğaz ediyorlar, bazen izin veriyorlar, bazen engelliyorlar, bazen de ayin yapmaları için hergelelerini onun içine sürüyorlar... Müslümanlar, onlara karşı durduklarında Yahudiler ateş açarak onları öldürüyorlar, yaralıyorlar ve tutukluyorlar... Müslümanların beldelerindeki yöneticiler ise sadece ölüleri, yaralıları, tutuklananları sayıyorlar. Onların misali, takibat ve tutuklama olmaksızın Yahudiler ve avenelerine karşı insanların protesto ve gösteriler yapmalarına ve bağırıp çağırmalarına izin verme "lütfünde" bulunan kimse gibidir.
Tüm bu yapılanlar, Yahudilerin tek bir kılını dahi kıpırdatmamakta ve zerre kadar onlara geri adım attırmamaktadır. Çünkü onların, bu yöneticilerle Halil'deki el-Haram-il İbrahim'de yaşanmış bir geçmişleri vardır. Zira Yahudiler, onu halkıyla haksız bir paylaşım ile paylaşarak işgalci düşman onun içerisinde gece-gündüz dilediğini yapıyor ve Harem-il İbrahim halkının oraya girmesine ise diledikleri vakitte ve istedikleri zamanda "karneyle" izin veriyorlar!
Ey Müslümanlar! Mescid-i Aksa'ya yardım etmek için işgal altında olanların protesto ve gösteriler yapmaları, ak sayfalara yazılacak olan azme değer ve takdire şayan bir iş olsa da işgal toprakları dışındaki Müslümanların protestolar, gösteriler ve meydanlarda ateşli konuşmalar yapmakla yetinmeleri ak sayfalara yazılacak azme değer ve takdire şayan bir işe değil kapkara sayfalara yazılacak bir iştir..!
Oysa geçmişte de haçlı kafirler Filistin'i işgal etmişler, Mescid-i Aksa'da fitne ve fesat saçmışlar ve mescit alanındaki Müslüman şehitlerin kanları diz boyuna ulaşmıştı! Yine haçlılar, Aksa'nın minberini yıkmışlar ve mescidi atları için bir ahıra çevirmişlerdi de Müslümanlar, onu kurtarmak için protesto ve gösterilerle meşgul olmadıkları gibi işgalin gölgesinde minberin inşası ve tamiriyle de meşgul olmamışlardı. Bilakis gece ve gündüz onların tek derdi, Allah'ın indirdikleriyle hükmeden ve Allah yolunda cihat eden Hilafet'in gölgesinde Mısır ve Şam'a doğru Salahaddin'in komutasında ordular hazırlamak ve sadık mümin askerleri teçhiz etmekti:
Müslümanların protestoları, bizzat askerlerin haçlıların kalelerine yönelik baskınlar düzenlemesi, gösterileri düşmanın başını ezen darbeler indirmesi, ateşli konuşmaları, savaş meydanlarında tekbir çığlıkları atması ve minberin Aksa'ya girdirilmesi işgalin gölgesinde değil onun kurtuluşu gölgesinde olmuştu. Böylece onlar Allah'a, Allah da onlara yardım etti.
إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ "Muhakkak ki Allah, Kaviyy'dir, Aziz'dir." [el-Hacc 40]
Müslümanlar işte böyleydiler! Dinleriyle izzetli, Rableriyle güçlü idiler. Mescid-i Aksa'yı haçlıların pisliğinden kurtarmak için ordular hazırlamakla, onu nusret ve apaçık fetih tekbiri getiren askerlerin nuruyla aydınlatmakla meşgul idiler. O halde çalışanlar bunun için çalışsınlar. Zira Aksa'ya ve onun çevresindekilere yardım etmenin yolu bellidir. Dahası o, güneşin aydınlığından daha açıktır:
Şüphesiz o, Yahudi varlığını kökünden söküp atması için Müslümanların ordularının harekete geçirilmesi ve muktedir olanların onun altında toplanmasıdır. İşte o zaman Mescid-i Aksa, Yahudilerin ve onların arkasında duranların pisliğinden arınmış olarak onurlu bir bağımsızlığa kavuşturulmuş olur...
Şüphesiz o, 1948'de işgal edilen ile 1967'de işgal edilenler arasında bir fark olmaksızın nehirden denize kadar Filistin'in bir bütün olarak ele alınmasıdır. Zira onun küçük bir parçasından taviz veren bir kimsenin daha büyük parçalarından taviz vermesi kolay olur. Zira alçalmak isteyene alçaklık vız gelir...
Şüphesiz Aksa'ya yardım etmek, yol haritasından iki devletli çözüme kadar Yahudilerle olan müzakere projelerinin ayaklar altında çiğnenmesi... Dahası bunları inşa eden, bunları dillendiren ve bunların bayraktarlığını yapanlar olmak üzere ötesinde ve berisinde olanların da ayaklar altında çiğnenmesiyle olur. Zira Filistin'in iki parçaya bölünmesi kabul edilemez. Çünkü o, her karışı şehit kanlarıyla sulanmış ve mücahit süvarilerin ayak tozlarıyla bulanmış tamamen İslami olan mübarek bir arzdır.
Şüphesiz Aksa'ya yardım etmek, orduları savaş için harekete geçirmeleri amacıyla ümmetin, yöneticilerin karşısına dikilmesiyle olur. Eğer karşı koyarlarsa onlara engel olunarak sadık ve mümin bir yönetici getirilir. O ki Allah'ın rızasını isteyerek nefsini satan, arkasında savaşılan ve kendisiyle korunulan Raşit bir Halife'dir. Böylece ordu, bir süs eşyası olarak kutlamalar için kışlalara çakılıp kalmaz. Bilakis iki güzellikten birine nail olmak ve iki kıblenin ilkini kurtarmak için harekete geçer.
Ey Müslümanlar: İslam düşmanları ve ajanları, Filistin'i aslından ve kökünden koparmayı başardılar. Zira "onu budayarak" önce İslami bir meseleden Arap meselesine ardından Filistin'in "milli" meselesine dönüştürdüler. Ardından da Gazze ve Batı Şeria arasında iki parçaya taksim ettiler! Ardından yerleşim meselesine dönüştü ve kelimelerin derinliklerine "dalarak" şöyle dediler: Yahudi yerleşim birimleri durdurulmalı mı yoksa dondurulmalı mı yoksa sınırlandırılmalı mı yoksa kontrol mu edilmeli? Tartışma üzerine tartışma yaptılar. Yahudi varlığı ise bunların hiç birine aldırış etmedi. Aksine yerleşim birimleri hakkında yapılan tüm bu tartışmalar karşısında binalar ve direkler dikmeye ve duvarlar örmeye devam etti... Onlar içi boş laflarla seslerini yükseltirlerken Yahudi varlığı, binalar dikiyor ve bunları mermerlerle döşüyordu.
İslam düşmanları ve onların ajanları işte bu şekilde, meseleyi zirveden aşağı indirgemeyi ve uşak yöneticilerinin sahasını meşrulaştırmayı başardılar... Artık o, bir Filistin yada bunun altında bir meseleydi! Zira yöneticiler ona uzaktan bakmaktadırlar. Dolayısıyla onlar, ya tarafsız kaldılar yada düşmana daha yakın oldular. Allah onları katletsin nasıl da döndürüyorlar. Ancak daha hazin olanı şudur ki Filistin halkı içerisinde gururun kendisini günaha sevk ettiği kimselerin olması ve şöyle haykırmalarıdır: Filistin için bizler varız, sizlerin ordularını istemiyoruz ey yöneticiler! Aklı olan herkes bilir ki Yahudi varlığının yok edilmesi ve Filistin'in İslam diyarına döndürülmesi ancak Yahudi varlığını hezimete uğratacak bir orduyu harekete geçirecek bir devletle mümkündür. Bu olmadan ne Yahudi varlığı yok edilir ne de Filistin bir bütün olarak İslam diyarına döndürülür. O halde fert veya cemaat olsun gerek Filistin içindeki gerekse dışındaki her Müslüman, yöneticilere, Filistin'i kurtarmak üzere ordularını harekete geçirmemeleri ve Filistin'in kurtarılmasını işgal altında ezilen halkına terk etmeleri çağrısında bulunursa Allah'a, resulüne ve müminlere hıyanet etmiş olur. Çünkü o, bu şekilde Filistin'in işgal altında kalmasını istemektedir...
Ey Müslümanlar! Ey Müslüman Orduların Babaları ve Kardeşleri! Ey Mücahit Askerler!
Aksa, sizlere haykırmakta, Filistin sizlerden yardım istemekte ve iffetli Müslümanlar sizlere nidada bulunmaktadır. Onlara icabet edip zafer yada şahadetin olduğu iki güzellikten birini, dahası Allah'ın izniyle ikisini birlikte istemez misiniz? O halde Yahudilerin burunlarını topraklara sürtünüz, ilk kez fatihlerin girdiği gibi mescide giriniz, Aksa'yı ve onun etrafını Yahudilerin pisliklerinden temizleyiniz. Artık icabet edecek misiniz?
Aksa'yı yaralı bir esir dahası katledilmiş şekilde gördüğünüz halde zalim tağutların emrini yerine getirmek için oturacak mısınız? Allah'a isyan edip efendilerine itaat ederek kendilerini saptıran ve cehennem ateşine ulaştıran kavimlerin başına gelenlerin sizlerin başına da gelmesinden korkmaz mısınız?
يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَالَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولاَ (66) وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلاَ "Yüzleri ateşte evirilip çevrildiği gün derler ki: Yazıklar olsun bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, resule itaat etseydik! ve derler ki: Ey Rabbimiz! Biz bu liderlerimize ve büyüklerimize uyduk, onlar da bizi yoldan saptırdılar." [el-Ahzâb 66-67]
Sizler, düşmanınızla savaşmanızı engellemeleri halinde zalimlerin tahtlarını yıkacak ellere sahip güç ve kuvvet ehli değil misiniz? Allah Subhânehu'nun şu ayeti kulaklarınızı hiç mi çınlatmıyor?
إِلاَّ تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَابًا أَلِيمًا "Eğer savaşa çıkmazsanız, (Allah) size elim bir azap ile azap eder." [et-Tevbe 39]
Ey Müslümanlar! Ey Müslüman Orduların Babaları ve Kardeşleri! Ey Kışlalarına Çakılan Ordular!
Aranızda iki kıblenin ilki olan Aksa'nın intikamını alacak aklı başında hiç bir adam yok mu? Aranızda kimsesiz yaşlıların ve iffetli Müslümanların öcünü alacak aklı başında hiç bir adam yok mu? Aranızda sizleri iki güzelliğin birisinden ve iki kıblenin ilkini kurtarmaktan alıkoyan zalim ajan yöneticilerin karşısına dikilecek aklı başında hiçbir adam yok mu? Aranızda bu tağutları yok edecek, Allah yolunda cihat etmek, Allah'ın indirdikleriyle hükmetmek üzere ordulara komutanlık edecek, dolayısıyla Allah katından bir gurubun kendisine nasihat edeceği, yeryüzündeki seçkin kimselerin ve semadaki meleklerin kendisine gıpta edeceği aklı başında hiçbir adam yok mu?
Aranızda Allah Subhânehu'nun Yahudiler hakkındaki şu kavlini idrak edecek aklı başında hiçbir adam yok mu?
لَنْ يَضُرُّوكُمْ إِلاَّ أَذًى وَإِنْ يُقَاتِلُوكُمْ يُوَلُّوكُمُ الأَدْبَارَ ثُمَّ لاَ يُنْصَرُونَ Onlar size eziyetten başka hiçbir zarar veremezler. Eğer onlar sizinle savaşacak olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine zafer de verilmez! [Âl-i ‘İmrân 111]
Ve Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şu kavlini:
لَتُقَاتِلُنَّ الْيَهُودَ فَلَتَقْتُلُنَّهُمْ حَتَّى يَقُولَ الْحَجَرُ يَا مُسْلِمُ هَذَا يَهُودِيٌّ فَتَعَالَ فَاقْتُلْهُ "Yahudiler ile mutlaka savaşacaksınız ve onları mutlaka öldüreceksiniz. O kadar ki taş şöyle diyecek: "Ey Müslüman! İşte şu Yahudidir, haydi gel de onu öldür!"
Aranızda Kavi ve Aziz olan Allah'ın, Yahudi varlığını yok etmek, Aksa'yı Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in mesrasını ve yüce semalara yükseldiği miracını kurtarmak için askerlere komutanlık yapma şerefiyle şereflendirmesini seven aklı başında hiçbir adam yok mu?
Kenane arzı olan Mısır'ın askerleri nerede? Hilafet'in merkezi olan Şam beldesinin askerleri nerede? el-Râfideyn arzı olan Irak askerleri nerede? İran'ın, Pakistan'ın ve Türkiye'nin füzeleri nerede?
Bileziklerin bileği sardığı gibi Yahudi varlığını sardığınız halde onun karşısında kılınızı dahi kıpırdatmamanız trajikomik bir durum değil midir? O halde onu yok ediniz ve Filistin'i bir bütün olarak İslam diyarına döndürünüz ki Aksa'nın minarelerinden Yahudi pisliğinden arınmış şerefli hür ezanlar yükselesin de hem dünyanın hem de ahretin izzetine nail olasınız.
قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ "Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onları cezalandırsın, onları rezil etsin, sizi onlara karşı muzaffer kılsın ve mümin toplumun gönüllerine şifâ versin." [Tevbe 14]
Şüphesiz lider, halkına yalan söylemez. Hizb-ut Tahrir, beyanlarıyla sizlere doğruyu söylemekte, nasihat etmekte ve uyarmaktadır... İşte bir kez daha sizlere nasihat etmektedir:
Her kim Filistin'i, Kudüs'ü ve Aksa'yı seviyorsa? Her kim mübarek el-Mesra ve'l Miraç arzını seviyorsa? Her kimin Yahudilerin Aksa'daki cürümlerinden dolayı saçları dökülüyorsa? Her kimin Yahudilerin Aksa'da itikafa giren kimselere yönelik vahşi davranışından dolayı damarlarındaki kanı kaynıyorsa? O halde gerçekten mümin ise bir an evvel yardıma koşsun ve Müslüman orduları savaş için harekete geçirmeye çalışanlarla birlikte ciddiyetle çalışsın. Eğer yöneticiler karşı gelirse onları değiştirip arkasında savaşılan ve kendisiyle korunulan mümin, mücahit Raşit Halife olan bir yöneticiyi getirsin... Zira Yahudilerle savaşmak için orduların harekete geçmesi ve askerlerin onun altında toplanmasından başka bir yol yoktur. Evet, Yahudi varlığını yok etmenin, Kudüs'ü kurtarmanın ve Filistin'i bir bütün olarak İslam diyarına döndürmenin bundan başka bir yolu yoktur.
هَذَا بَلاغٌ لِلنَّاسِ وَلِيُنْذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا أَنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُولُو الألْبَابِ "İşte bu, kendisi ile uyarılsınlar, (Allah'ın) ancak tek bir ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir." [İbrâhîm 52]