Perşembe, 26 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/28
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

هَذَا بَلاغٌ لِلنَّاسِ وَلِيُنْذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا "İşte bu, kendisi ile uyarılsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir." [İbrahim 52] Kudüs'ün Geri Alınması, Protestolar ve Gösterilerle Değil Ancak Yahudi Varlığını Kökünden Söküp Ata

  • Kategori Hizb
  •   |  

Yahudiler, gece-gündüz Mescid-i Aksa'da Müslümanları tahrik etmek amacıyla bazen onun altını kazıyorlar, bazen üstüne zorla giriyorlar, bazen salah kılanları sıkboğaz ediyorlar, bazen izin veriyorlar, bazen engelliyorlar, bazen de ayin yapmaları için hergelelerini onun içine sürüyorlar... Müslümanlar, onlara karşı durduklarında Yahudiler ateş açarak onları öldürüyorlar, yaralıyorlar ve tutukluyorlar... Müslümanların beldelerindeki yöneticiler ise sadece ölüleri, yaralıları, tutuklananları sayıyorlar. Onların misali, takibat ve tutuklama olmaksızın Yahudiler ve avenelerine karşı insanların protesto ve gösteriler yapmalarına ve bağırıp çağırmalarına izin verme "lütfünde" bulunan kimse gibidir.

Tüm bu yapılanlar, Yahudilerin tek bir kılını dahi kıpırdatmamakta ve zerre kadar onlara geri adım attırmamaktadır. Çünkü onların, bu yöneticilerle Halil'deki el-Haram-il İbrahim'de yaşanmış bir geçmişleri vardır. Zira Yahudiler, onu halkıyla haksız bir paylaşım ile paylaşarak işgalci düşman onun içerisinde gece-gündüz dilediğini yapıyor ve Harem-il İbrahim halkının oraya girmesine ise diledikleri vakitte ve istedikleri zamanda "karneyle" izin veriyorlar!

Ey Müslümanlar! Mescid-i Aksa'ya yardım etmek için işgal altında olanların protesto ve gösteriler yapmaları, ak sayfalara yazılacak olan azme değer ve takdire şayan bir iş olsa da işgal toprakları dışındaki Müslümanların protestolar, gösteriler ve meydanlarda ateşli konuşmalar yapmakla yetinmeleri ak sayfalara yazılacak azme değer ve takdire şayan bir işe değil kapkara sayfalara yazılacak bir iştir..!

Oysa geçmişte de haçlı kafirler Filistin'i işgal etmişler, Mescid-i Aksa'da fitne ve fesat saçmışlar ve mescit alanındaki Müslüman şehitlerin kanları diz boyuna ulaşmıştı! Yine haçlılar, Aksa'nın minberini yıkmışlar ve mescidi atları için bir ahıra çevirmişlerdi de Müslümanlar, onu kurtarmak için protesto ve gösterilerle meşgul olmadıkları gibi işgalin gölgesinde minberin inşası ve tamiriyle de meşgul olmamışlardı. Bilakis gece ve gündüz onların tek derdi, Allah'ın indirdikleriyle hükmeden ve Allah yolunda cihat eden Hilafet'in gölgesinde Mısır ve Şam'a doğru Salahaddin'in komutasında ordular hazırlamak ve sadık mümin askerleri teçhiz etmekti:

Müslümanların protestoları, bizzat askerlerin haçlıların kalelerine yönelik baskınlar düzenlemesi, gösterileri düşmanın başını ezen darbeler indirmesi, ateşli konuşmaları, savaş meydanlarında tekbir çığlıkları atması ve minberin Aksa'ya girdirilmesi işgalin gölgesinde değil onun kurtuluşu gölgesinde olmuştu. Böylece onlar Allah'a, Allah da onlara yardım etti.

إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ "Muhakkak ki Allah, Kaviyy'dir, Aziz'dir." [el-Hacc 40]

Müslümanlar işte böyleydiler! Dinleriyle izzetli, Rableriyle güçlü idiler. Mescid-i Aksa'yı haçlıların pisliğinden kurtarmak için ordular hazırlamakla, onu nusret ve apaçık fetih tekbiri getiren askerlerin nuruyla aydınlatmakla meşgul idiler. O halde çalışanlar bunun için çalışsınlar. Zira Aksa'ya ve onun çevresindekilere yardım etmenin yolu bellidir. Dahası o, güneşin aydınlığından daha açıktır:

Şüphesiz o, Yahudi varlığını kökünden söküp atması için Müslümanların ordularının harekete geçirilmesi ve muktedir olanların onun altında toplanmasıdır. İşte o zaman Mescid-i Aksa, Yahudilerin ve onların arkasında duranların pisliğinden arınmış olarak onurlu bir bağımsızlığa kavuşturulmuş olur...

Şüphesiz o, 1948'de işgal edilen ile 1967'de işgal edilenler arasında bir fark olmaksızın nehirden denize kadar Filistin'in bir bütün olarak ele alınmasıdır. Zira onun küçük bir parçasından taviz veren bir kimsenin daha büyük parçalarından taviz vermesi kolay olur. Zira alçalmak isteyene alçaklık vız gelir...

Şüphesiz Aksa'ya yardım etmek, yol haritasından iki devletli çözüme kadar Yahudilerle olan müzakere projelerinin ayaklar altında çiğnenmesi... Dahası bunları inşa eden, bunları dillendiren ve bunların bayraktarlığını yapanlar olmak üzere ötesinde ve berisinde olanların da ayaklar altında çiğnenmesiyle olur. Zira Filistin'in iki parçaya bölünmesi kabul edilemez. Çünkü o, her karışı şehit kanlarıyla sulanmış ve mücahit süvarilerin ayak tozlarıyla bulanmış tamamen İslami olan mübarek bir arzdır.

Şüphesiz Aksa'ya yardım etmek, orduları savaş için harekete geçirmeleri amacıyla ümmetin, yöneticilerin karşısına dikilmesiyle olur. Eğer karşı koyarlarsa onlara engel olunarak sadık ve mümin bir yönetici getirilir. O ki Allah'ın rızasını isteyerek nefsini satan, arkasında savaşılan ve kendisiyle korunulan Raşit bir Halife'dir. Böylece ordu, bir süs eşyası olarak kutlamalar için kışlalara çakılıp kalmaz. Bilakis iki güzellikten birine nail olmak ve iki kıblenin ilkini kurtarmak için harekete geçer.

Ey Müslümanlar: İslam düşmanları ve ajanları, Filistin'i aslından ve kökünden koparmayı başardılar. Zira "onu budayarak" önce İslami bir meseleden Arap meselesine ardından Filistin'in "milli" meselesine dönüştürdüler. Ardından da Gazze ve Batı Şeria arasında iki parçaya taksim ettiler! Ardından yerleşim meselesine dönüştü ve kelimelerin derinliklerine "dalarak" şöyle dediler: Yahudi yerleşim birimleri durdurulmalı mı yoksa dondurulmalı mı yoksa sınırlandırılmalı mı yoksa kontrol mu edilmeli? Tartışma üzerine tartışma yaptılar. Yahudi varlığı ise bunların hiç birine aldırış etmedi. Aksine yerleşim birimleri hakkında yapılan tüm bu tartışmalar karşısında binalar ve direkler dikmeye ve duvarlar örmeye devam etti... Onlar içi boş laflarla seslerini yükseltirlerken Yahudi varlığı, binalar dikiyor ve bunları mermerlerle döşüyordu.

İslam düşmanları ve onların ajanları işte bu şekilde, meseleyi zirveden aşağı indirgemeyi ve uşak yöneticilerinin sahasını meşrulaştırmayı başardılar... Artık o, bir Filistin yada bunun altında bir meseleydi! Zira yöneticiler ona uzaktan bakmaktadırlar. Dolayısıyla onlar, ya tarafsız kaldılar yada düşmana daha yakın oldular. Allah onları katletsin nasıl da döndürüyorlar. Ancak daha hazin olanı şudur ki Filistin halkı içerisinde gururun kendisini günaha sevk ettiği kimselerin olması ve şöyle haykırmalarıdır: Filistin için bizler varız, sizlerin ordularını istemiyoruz ey yöneticiler! Aklı olan herkes bilir ki Yahudi varlığının yok edilmesi ve Filistin'in İslam diyarına döndürülmesi ancak Yahudi varlığını hezimete uğratacak bir orduyu harekete geçirecek bir devletle mümkündür. Bu olmadan ne Yahudi varlığı yok edilir ne de Filistin bir bütün olarak İslam diyarına döndürülür. O halde fert veya cemaat olsun gerek Filistin içindeki gerekse dışındaki her Müslüman, yöneticilere, Filistin'i kurtarmak üzere ordularını harekete geçirmemeleri ve Filistin'in kurtarılmasını işgal altında ezilen halkına terk etmeleri çağrısında bulunursa Allah'a, resulüne ve müminlere hıyanet etmiş olur. Çünkü o, bu şekilde Filistin'in işgal altında kalmasını istemektedir...

Ey Müslümanlar! Ey Müslüman Orduların Babaları ve Kardeşleri! Ey Mücahit Askerler!

Aksa, sizlere haykırmakta, Filistin sizlerden yardım istemekte ve iffetli Müslümanlar sizlere nidada bulunmaktadır. Onlara icabet edip zafer yada şahadetin olduğu iki güzellikten birini, dahası Allah'ın izniyle ikisini birlikte istemez misiniz? O halde Yahudilerin burunlarını topraklara sürtünüz, ilk kez fatihlerin girdiği gibi mescide giriniz, Aksa'yı ve onun etrafını Yahudilerin pisliklerinden temizleyiniz. Artık icabet edecek misiniz?

Aksa'yı yaralı bir esir dahası katledilmiş şekilde gördüğünüz halde zalim tağutların emrini yerine getirmek için oturacak mısınız? Allah'a isyan edip efendilerine itaat ederek kendilerini saptıran ve cehennem ateşine ulaştıran kavimlerin başına gelenlerin sizlerin başına da gelmesinden korkmaz mısınız?

يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَالَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولاَ (66) وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلاَ "Yüzleri ateşte evirilip çevrildiği gün derler ki: Yazıklar olsun bize! Keşke Allah'a itaat etseydik, resule itaat etseydik! ve derler ki: Ey Rabbimiz! Biz bu liderlerimize ve büyüklerimize uyduk, onlar da bizi yoldan saptırdılar." [el-Ahzâb 66-67]

Sizler, düşmanınızla savaşmanızı engellemeleri halinde zalimlerin tahtlarını yıkacak ellere sahip güç ve kuvvet ehli değil misiniz? Allah Subhânehu'nun şu ayeti kulaklarınızı hiç mi çınlatmıyor?

إِلاَّ تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَابًا أَلِيمًا "Eğer savaşa çıkmazsanız, (Allah) size elim bir azap ile azap eder." [et-Tevbe 39]

Ey Müslümanlar! Ey Müslüman Orduların Babaları ve Kardeşleri! Ey Kışlalarına Çakılan Ordular!

Aranızda iki kıblenin ilki olan Aksa'nın intikamını alacak aklı başında hiç bir adam yok mu? Aranızda kimsesiz yaşlıların ve iffetli Müslümanların öcünü alacak aklı başında hiç bir adam yok mu? Aranızda sizleri iki güzelliğin birisinden ve iki kıblenin ilkini kurtarmaktan alıkoyan zalim ajan yöneticilerin karşısına dikilecek aklı başında hiçbir adam yok mu? Aranızda bu tağutları yok edecek, Allah yolunda cihat etmek, Allah'ın indirdikleriyle hükmetmek üzere ordulara komutanlık edecek, dolayısıyla Allah katından bir gurubun kendisine nasihat edeceği, yeryüzündeki seçkin kimselerin ve semadaki meleklerin kendisine gıpta edeceği aklı başında hiçbir adam yok mu?

Aranızda Allah Subhânehu'nun Yahudiler hakkındaki şu kavlini idrak edecek aklı başında hiçbir adam yok mu?

لَنْ يَضُرُّوكُمْ إِلاَّ أَذًى وَإِنْ يُقَاتِلُوكُمْ يُوَلُّوكُمُ الأَدْبَارَ ثُمَّ لاَ يُنْصَرُونَ Onlar size eziyetten başka hiçbir zarar veremezler. Eğer onlar sizinle savaşacak olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine zafer de verilmez! [Âl-i ‘İmrân 111]

Ve Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in şu kavlini:

لَتُقَاتِلُنَّ الْيَهُودَ فَلَتَقْتُلُنَّهُمْ حَتَّى يَقُولَ الْحَجَرُ يَا مُسْلِمُ هَذَا يَهُودِيٌّ فَتَعَالَ فَاقْتُلْهُ "Yahudiler ile mutlaka savaşacaksınız ve onları mutlaka öldüreceksiniz. O kadar ki taş şöyle diyecek: "Ey Müslüman! İşte şu Yahudidir, haydi gel de onu öldür!"

Aranızda Kavi ve Aziz olan Allah'ın, Yahudi varlığını yok etmek, Aksa'yı Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in mesrasını ve yüce semalara yükseldiği miracını kurtarmak için askerlere komutanlık yapma şerefiyle şereflendirmesini seven aklı başında hiçbir adam yok mu?

Kenane arzı olan Mısır'ın askerleri nerede? Hilafet'in merkezi olan Şam beldesinin askerleri nerede? el-Râfideyn arzı olan Irak askerleri nerede? İran'ın, Pakistan'ın ve Türkiye'nin füzeleri nerede?
Bileziklerin bileği sardığı gibi Yahudi varlığını sardığınız halde onun karşısında kılınızı dahi kıpırdatmamanız trajikomik bir durum değil midir? O halde onu yok ediniz ve Filistin'i bir bütün olarak İslam diyarına döndürünüz ki Aksa'nın minarelerinden Yahudi pisliğinden arınmış şerefli hür ezanlar yükselesin de hem dünyanın hem de ahretin izzetine nail olasınız.

قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ "Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onları cezalandırsın, onları rezil etsin, sizi onlara karşı muzaffer kılsın ve mümin toplumun gönüllerine şifâ versin." [Tevbe 14]

Şüphesiz lider, halkına yalan söylemez. Hizb-ut Tahrir, beyanlarıyla sizlere doğruyu söylemekte, nasihat etmekte ve uyarmaktadır... İşte bir kez daha sizlere nasihat etmektedir:

Her kim Filistin'i, Kudüs'ü ve Aksa'yı seviyorsa? Her kim mübarek el-Mesra ve'l Miraç arzını seviyorsa? Her kimin Yahudilerin Aksa'daki cürümlerinden dolayı saçları dökülüyorsa? Her kimin Yahudilerin Aksa'da itikafa giren kimselere yönelik vahşi davranışından dolayı damarlarındaki kanı kaynıyorsa? O halde gerçekten mümin ise bir an evvel yardıma koşsun ve Müslüman orduları savaş için harekete geçirmeye çalışanlarla birlikte ciddiyetle çalışsın. Eğer yöneticiler karşı gelirse onları değiştirip arkasında savaşılan ve kendisiyle korunulan mümin, mücahit Raşit Halife olan bir yöneticiyi getirsin... Zira Yahudilerle savaşmak için orduların harekete geçmesi ve askerlerin onun altında toplanmasından başka bir yol yoktur. Evet, Yahudi varlığını yok etmenin, Kudüs'ü kurtarmanın ve Filistin'i bir bütün olarak İslam diyarına döndürmenin bundan başka bir yolu yoktur.

هَذَا بَلاغٌ لِلنَّاسِ وَلِيُنْذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا أَنَّمَا هُوَ إِلَهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُولُو الألْبَابِ "İşte bu, kendisi ile uyarılsınlar, (Allah'ın) ancak tek bir ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir." [İbrâhîm 52]

Devamını oku...

-Basın Açıklaması- Pakistan'ı Amerika'ya Karşı Kim Savunacak?

Hizb-ut Tahrir / İngiltere, Pakistan'da savunma gününün yıldönümü münasebetiyle Walthamstow bölgesinde Ramazan iftar yemeği düzenledi. Bu hadiseye, yerli Pakistan kuşağından önde gelen üyeler katıldı ve Hizb-ut Tahrir / İngiltere'ye bağlı Pakistan Lecnesi Üyesi Atıf Salahaddin, bölgesinden Hizb-ut Tahrir'in önde gelen üyesi Sami Rahman'ın başkanlığını yaptığı bu hadise sırasında detaylı bir sunum yaptı.

Atıf Salahaddin, Pakistanlı politikacıların Ginabor için Ulusal Birlik Hareketi Haritası ve Müşerref'in yargılanması hakkında konuşarak birbirlerini taşladıkları bir kampanyaya daldıkları bir sırada ajan istihbaratlarının Pakistan'da tamamen özgürce dolaşmalarına geçit verecek olup içerisine yüzlerce Amerikan deniz piyadesinin yerleşeceği İslamabad'da "devasa bir konsolosluk" inşa eden Amerika'nın Pakistan üzerinde giderek artan hakimiyeti karşısında nerdeyse hiç birinin konuşmadığını ifade etti. Ayrıca Atıf, Zerdari ve Nevaz Şerif'in, Amerikan varlığını sorgulamak yerine canı gönülden Amerikan yetkililerini karşıladıklarını ve "terörizme karşı savaşlarını" kolaylaştırdıklarını ifade etti. O halde Pakistan, savunma gününü kutlarken şu temel soru ortaya atılmalıdır: Yeni Amerikan egemenliğine karşı Pakistan'ı kim savunacak?

Atıf Salahaddin, şu anda Pakistan'a hükmeden ajan yöneticilerin, ülkenin egemenliğini sömürgeci güçlere teslim ederek Pakistan'ı bitirmek için gayretle çalıştıklarını ifade etti. Pakistan, ancak bu yöneticileri alaşağı edip ülkeyi ve insanları müdafaa edecek muhlis İslami bir liderlik ikame etmekle mümkündür. Zira ortaya çıkmıştır ki hem askeri diktatörlük hem de sözde demokrasi, Pakistan için bir yıkım oluşturmuştur. Amerika'nın bölgeden kovulmasının, Pakistan'ın yıkımdan ve sınırlarındaki mevcut istikrarsızlıktan kurtulmasının garantörü, Pakistan'da İslami Hilafet'in kurulmasıdır. İslami yönetim dışında herhangi bir yönetim, bugün Pakistan'ın karşı karşıya kaldığı hassas sorunları çözmeye yönelik meşruiyeti ve insanların güvenini elde edemeyecektir. İşte Hizb-ut Tahrir, şiddeti benimsemeden, siyasi yolla bu istenen değişimi meydana getirmek amacıyla Pakistan'da çalışmakta ve Pakistan'da İslami Hilafet Devleti'ni kurmak için kendisine destek vermeleri amacıyla güç ve kuvvet ehline seslenmektedir.

 

Devamını oku...

- Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir, Sefaretin Genişletilmesi Gerekçesi Altında Bir Amerikan Askeri Üstünün İnşa Edilmesi Aleyhinde Lahor, Karaçi ve Paşaver'de Bir Dizi Gösteri Düzenledi

Hizb-ut Tahrir, sefaretin ve konsolosluğun genişletilmesi gerekçesi altında Pakistan'ın dört bir tarafında Amerikan askeri üstlerinin inşa edilmesini ve "Blackwater" Şirketi gibi Amerika özel terörist askeri kuvvetlerinin artmasını protesto etmek amacıyla Lahor, Karaçi ve Paşaver'de bir dizi gösteriler düzenledi. Zira Karaçi ve Lahor şehirlerindeki basın kulüplerinin önünde düzenlediği gösterilerde göstericiler, üzerinde "Ey Pakistan Silahlı Kuvvetleri! Blackwater Şirketi'ni Tarihin Çöplüğüne Atın" yazılı pankartlar açtılar. Katılımcılara konuşanlar, bugün iktidarda olan demokratik nizamın, selefi olduğu diktatör Müşerref nizamından daha çok Amerika'ya dost ve köle olduğunu ifade ettiler. Zira onlar, koltuklarını korumak adına Müslümanların kanlarını ucuz şekilde satmaktalar ve Pakistan'ı satıp fiilen bir Amerikan sömürgesine dönüştürmek için Amerikan ordusu için kışlalar inşa etmektedirler. Ayrıca bu yöneticiler, Amerikan sefaretini genişletme ve geliştirme gerekçesi altında askeri bir üst inşa etmesi için İslamabad'taki bir araziyi Amerika'ya yok pahasına sattıkları gibi hayadan yoksun bu yöneticiler, Amerikan deniz piyadelerinin bu sefareti kendileri için bir karargah edineceklerini de bilmektedirler!

Konuşmacılar, kötü geçmişe sahip Blackwater Şirketi'nin fiilen Pakistan'da operasyonlarına başladığını ve bunun Irak'ta rastgele pek çok cürüm işlemesinin yanı sıra iffetli Müslüman bacılarımızı taciz eden aynı şirket olduğunu ifade ettiler. Ayrıca Amerika'nın fiilen Pakistan'ı işgal etmek istediğini ve tek bir kurşun sıkılmaksızın bunun için gerekli adımları atmakta olduğunu belirttiler.

Son olarak konuşmacılar, Pakistan'daki insanların Amerikan askeri üstlerinin inşa edilmesi karşısındaki Hizb-ut Tahrir'in mücadelesine katılmalarını talep ettikleri gibi Allah'ın izniyle Pakistan ile Afganistan'ı Amerikan ordusu ile Blackwater Şirketi için bir mezara çevirecek olan Hilafet Devleti'ni kurması için Pakistan ordusundan Hizb-ut Tahrir'e nusret vermesi talebinde bulundular.

Nâvid Butt

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmi Sözcüsü
Pakistan Vilâyeti

 

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Bir Zamanlar Hilafet'e Başkentlik Yapan İstanbul, Kâfirlerin Küresel Kararlar Aldığı Bir Merkez Haline Getirilmek İsteniyor

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile Dünya Bankası 2009 yıllık toplantısı 6-7 ekim tarihlerinde, Türkiye'nin ev sahipliğinde İstanbul'da yapılacak. Basındaki haberlere göre toplantıda IMF ve Dünya Bankası'nın küresel ekonomik önemi ile küresel krizden çıkış ve küresel mali sistemin, bir daha krizlere neden olmayacak şekilde yeniden düzenlenmesi görüşülecek.

IMF, 1944 yılında kurulduğu günden beri küresel parasal işbirliği geliştirmek, mali istikrar oluşturmak, uluslararası ticareti kolaylaştırmak, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi desteklemek ve dünya çapında yoksulluğu azaltmak için çalışma kılıfı altında başta İslam ülkeleri olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin ekonomik sıkıntıları aşmalarını sağlama bahanesiyle bu ülkelere krediler vererek onları, hem ekonomik hem de siyasi olarak başta Amerika olmak üzere kafir kapitalist Batı ülkelerinin kölesi haline getiren fasit bir kurumdur. Bu tür kurumlar, ekonomik krize gerçekten çözüm getirebilselerdi bizden önce, hamiliğini yapan Amerika'nın ekonomisine çözüm getirirlerdi. Bu kurumların yıllardan beri hiçbir başarılı ekonomik politika üretememeleri gerçeğine rağmen başımızdaki yöneticilerin, bu toplantıyı dev organizasyon olarak nitelemeleri, IMF'den alacakları üç beş kuruş kredinin ülke ekonomisine katkısı olacağı yönündeki açıklamaları, açıkça yalandır.

Bundan daha kötüsü, Başbakan Erdoğan'ın, Uluslararası Finans Enstitüsünün 03.10.2009'daki gala yemeğinde yaptığı "Hedefimiz İstanbul'u öncelikli olarak bölgesel, daha sonra da küresel bir finans merkezi konumuna getirmektir" şeklindeki açıklamasıdır. Zira bu açıklama, kafir Amerika'nın bir sömürü aracı olan IMF ile Dünya Bankası'nın İstanbul'da yapacağı toplantıdan duyulan memnuniyeti dile getirmektedir. Oysa önce askeri alanda NATO'nun, şimdi de ekonomik alanda IMF ile Dünya Bankası toplantılarının yapılacağı İstanbul, bir zamanlar Hilafet'e başkentlik yapıp İslam ümmetinin maslahatları için kararlar alınan bir merkez iken bugün Amerika liderliğindeki kâfir Batı'nın küresel kararlar aldığı bir merkez haline getirilmek istenmektedir.

Ey Türkiye Müslümanları!

Ülkemizi yabancı ekonomik güçlerin kölesi durumuna düşüren, zengin yeraltı ve yerüstü kaynaklarımıza rağmen bizleri fakirleştiren, yalancı yöneticilerin yıllardır uygulayageldiği IMF ve Dünya Bankası'nın ekonomi politikalarıdır. O halde Müslümanları tüm bu bozuk kuruluşlardan kurtarıp sahih İslami ekonomik sisteme kavuşturacak olan Râşidi Hilafet Devleti'nin kurulması için acele ediniz zira gerçek ekonomik refahın tadına ancak o zaman varacaksınız.

 

Devamını oku...

Tebrik

  • Kategori Ukrayna
  •   |  

Ey Kerim İslami Ümmet!

Mübarek Ramazan Bayramı [Iyd-ul Fıtr] münasebetiyle sizleri kutlamaktan kıvanç duyar ve ümmetimiz kendi devletinin gölgesinde birleşmiş bir halde iken hepimize tekrarını yaşatmasını Allah'tan temenni ederiz. O devlet ki sömürgeci kafir tarafından gasp ve işgal edilen Müslümanların beldelerini kurtarmak, haçlı kalesi Roma'yı, Beyaz Sarayı, Kremlin'i ve tüm küfür başkentlerini fethedecek apaçık nusret ordusuna katılmak üzere arkasında savaşılacak Müslümanların Halifesinin Allah'ın kitabı ve resulü [SallAllahu Aelyhi ve Sellem]'in sünnetiyle liderliğini yaptığı Râşidi Hilafet Devleti'dir. Bunu ise onların erkeklerini katletmek, ırzlarını çiğnemek ve servetlerine sahip olmak yerine onları kapitalist küfür zulmünden İslam nuruna, zalimane ideolojilerin zulmünden İslam adaletine, dünyanın sıkıntısından ve mutsuzluklarından dünyanın ve ahiretin refahına çıkarmak amacıyla yapacaktır.

Ey Kerim Ümmet!

Bayram, sevinç ve mutluluktur. Ancak Filistin'deki, Irak'taki, Afganistan'daki, Darfur'daki, Çeçenistan'daki, Keşmir'deki ve Müslümanların gasp edilen diğer beldelerindeki kardeşlerimiz; babalarını, kocalarını, çocuklarını ve yurtlarını kaybetmeleri yüzünden kahır ve hüzün elemleri yaşarlarken, toprakları gaspedilmişken, ırzları çiğnenmişken, kadınlar, erkekler, çocuklar katledilirken, Müslümanların yöneticilerinin en akıllıları, düşmana yardımcı olup Müslümanların beldelerinde kafirlerin planlarını uygulamayıp tarafsız kaldıkları bir sırada bizlerin sevinci bu sene buruk geçmiştir. Dolayısıyla ümmetin mukadderatına uzanan vandalist elleri koparacak, dahası onlara kendi merkezlerinde saldıracak Hilafet'in kurulmasından sonra tüm bunların yok olmasıyla sevincimizi tamama erdirmesini Allah'tan temenni ediyoruz. Ancak bu, artık zamanı girmiş olan Habib-ul Mustafa [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in vaat ettiği ikinci Râşidi Hilafet'i kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışanlarla birlikte sıkı bir çalışmayla bu durumu değiştirmek için Müslümanlar olarak bizlerin samimi çalışmasını gerektirmektedir.

Her yılın, tüm Müslümanlar için binlerce hayır ile geçmesini dileriz.

 

Hizb-ut Tahrir Şebabı

Devamını oku...

Bayram Sevinci, Ümmet için Her Türlü Kölelik ve Bağımlılık Şeklinden Bir Kurtuluş Kapısı Olsun

Hizb-ut Tahrir / Irak Medya Bürosu, mübarek Ramazan Bayramı [Iyd-ul Fıtr] münasebetiyle genelde İslami ümmeti, özelde yaralı Irak halkını en içten ve en sıcak duygularla tebrik eder, Müslümanların oruçlarını, kıyam-ul leylerini, salih amellerini kabul buyurmasını ve trajedilerine son vermesini Allahuteala'dan temenni eder.

Ey Müslümanlar!

Şevval hilalinin görünmesi bizleri, sevinç, mutluluk ve Allah [Azze ve Celle]'yi anma günlerine sevk eder ki bu, kerim Ramazan ayı boyunca salat, oruç, Kur'an tilaveti, sadaka, emr-i bil maruf ve'n nehyi an-il münker gibi ortaya koydukları salih amellerden ötürü müminlerin sevindiği mübarek Ramazan Bayramı günleridir. Müminler, Ramazanda, en azimi Allah'ın kulları için razı olduğu en hayırlı din olan İslam'a hidayete erdirme nimeti olmak üzere kendilerine sayısız bollukta nimet lütfünde bulunan alemlerin Rabbine ubudiyetlerini ispat etmeye hırs gösterirler. الْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِي وَرَضِيتُ لَكُمُ الإِسْلاَمَ دِيناً "İşte bugün, size dininizi kemâle erdirdim. Üzerinize olan nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'a razı oldum." [el-Maide 3]

Bu nedenle görürüz ki Müslümanlar nezdinde bayram, bir insanı veya bir taşı veya tahrif olmuş dinleri veya sapık fikirleri tazim ettikleri diğer küfür ve dalalet ümmetlerinin bayramlarından farklı seçkin bir mefhuma sahiptir. Zira Müslüman'ın bayramı, ancak Allahuteala'nın rızasını isteyerek hayır işlemede ve münkeri terk etmede kendisine yardım etmesi için maksadında ve niyetinde muhlis bir şekilde Rabbini tazim ettiği mübarek çabalardan, kararlı salih amellerden ve tayyip menasiklerden sonra gerçekleşir.

Ancak şahit olduğumuz İslami ümmetin bugünkü hali oldukça bayramın hakikati eksik kalacaktır. Bayramın hakikati, ancak ümmetin, [لا اله إلا الله, محمد رسول الله] rayesi altında birleşmesiyle tamamlanacaktır. Böylece fikri, siyasi ve iktisadi açıdan kafir Batıya bağımlılık tozunu üstünden silkeleyecek ve Allah [Azze ve Celle]'nin kitabı ve nebisi Muhammed [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in sünnetiyle hükmedecek raşit bir halifeye biat edilen ehliyet sahibi adil bir kişi liderliğinde güvenliği, adaleti ve mazluma insaf edilmesini tesis etmesi bakımından hanif İslam şeriatı ile tüm dünyaya hükmetmek üzere önderlik ve liderlik konumuyla karakterize olacaktır. Böylelikle de Allah, mücrimler istemese bile hakkı gerçekleştirecek ve batılı ortadan kaldıracaktır.

Ey Irak'taki Müslümanlar!

Şüphesiz bayram günleri, sevinç ve mutluluk günleridir. Ancak küfrün başı Amerika ve ajanlarının yönetimi tarafından beldemizin işgal edilmesi yüzünden çektiğimiz musibetler bayram sevincimizi yarıda bırakmaktadır. O halde bu sevinç, ancak işgal ile kuyruklarının yok edilmesi ve Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in bizleri müjdelediği Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafet'i ikame ederek İslami hayatın yeniden başlatılması için samimi şekilde çalışmakla tamamlanacaktır ki bu Allah için hiç de zor değildir.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ، بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ İşte o gün müminler de Allah'ın nusretiyle, zaferiyle ferahlayacaklardır. Allah dilediğine nusret, zafer verir. O, Aziz'dir, Rahim'dir. [er-Rûm 4-5]

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti; Karaçi, Lahor ve Paşaver'de "Ramazan, İslam'ın Zafer Ayıdır" Başlıklı Konferanslar Düzenledi Sonuç Bildirgesi: Amerikan Sefaretini Kapatınız, Askeri ve İstihbarati Yardımları Kesiniz ve Hilafet

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, Ramazan'ın on yedinci günündeki Büyük Bedir Muarekesi yıldönümü münasebetiyle Karaçi, Paşaver ve Lahor'da "Ramazan, İslam'ın Zafer Ayıdır" başlıklı bir dizi konferans düzenledi. Konferanslara, civar şehirlerden ve köylerden yüzlerce insan katıldı. Konferanslara katılanlar arasında Hizb üyesi Sa'd Cağrafani, Resmi Sözcü Yardımcısı Şezad Şeyh, Dr. İftihar ve Timur Butt, Prof. Ekmel ve diğer üyeler vardı. Konferanslarda hain yöneticiler yoluyla Pakistan üzerindeki Amerikan hegemonyası etraflıca ele alındığı gibi konuşmacılar, Hilafet Devleti'nin kurulması yoluyla dönüşü olmayacak bir şekilde bölgedeki Amerikan varlığına tamamen son verilmesine yönelik pratik adımları da tartıştılar. Konferansa katılanların ve fikri destekleyenlerin yanı sıra konferansçılar, medya organlarına dağıtılan bir sonuç bildirgesi yayınladılar ki onda şu ifadeler geçmiştir: "Pakistan'daki Müslümanlar, Amerikan Sefaretinin açık kalmasının yanı sıra genişletilmesini reddettikleri gibi kapatılmasını ve büyükelçisinin ülkeden kovulmasını da talep etmektedirler." Ayrıca sonuç bildirgesinde ülkedeki Amerikan askeri ve istihbarati varlığına son verilmesi ve kurtulmasının alt zemini olarak Afganistan'daki Amerikan kuvvetlerine giden tüm ikmal yolarının kesilmesi talep edildi. Keza Pakistan'daki Müslümanların, Hilafet Devleti'ni kurma çalışmasında Hizb-ut Tahrir'e tam destek verilmesini talep ettikleri geçtiği gibi konferansçılar, İslami ümmettin vahdet direği ve insanlığın alternatif liderliği olan Hilafet Devleti'ni bir an evvel kurması için Pakistan Silahlı Kuvvetlerini Hizb-ut Tahrir'e nusret vermeye çağırdılar.

İmrân Yûsufzây

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmi Sözcü Yardımcısı
Pakistan Vilâyeti

 

Devamını oku...

- Basın Açıklaması - Hizb-ut Tahrir'in Düzenlediği Toplu İftar Davetinin Ardından Siyasiler, Aydınlar, Alimler ve Medya Mensupları; Hizb-ut Tahrir'in 30 Aktif Üyesinin Tutuklanmasını Eleştirerek Derhal Serbest Bırakılmasını Talep Ettiler

Hizb-ut Tahrir, bugün siyasilerin, aydınların, alimlerin ve medya mensuplarının katıldığı toplu iftar yemeğinin ardından bir diyalog görüşmesi düzenledi. Katılımcılar, bir açıklama yaparak yetkililerin Hizb-ut Tahrir'in 6 eylülde, geçen Cuma günü düzenlediği Büyük Bedir Yürüyüşü'nde otuz aktif üyesini tutuklamasını eleştirdiler ve onların yanı sıra daha önce tutuklanan Hizb şebabının da derhal serbest bırakılmasını talep ettikleri gibi emperyalistler ile ajanlarına meydan okuma ve Hilafet Devleti'ni kurma çalışmasıyla Hizb-ut Tahrir'in oynadığı liderlik rolünü takdir ettiklerini teyit ettiler.

Katılımcılar arasında şu kişiler vardı: Tanınmış siyasetçi Şavol Elam Budahan, Eski Sınır Muhafızı Kuvvet Komutanı General Fazıl Rahman, gazeteci yazar Sadık Han ve Mobido Rahman, günlük İkbal Gazetesi adına katılan bir yazar, Şeyh Cafer Han, Bangladeş Hilafet Hareketi Genel Sekreteri Hamiye Odin, Bangladeş İslami Anayasa Hareketi adına katılan Genel Sekreter Handakar Gulam Murtaza, Bangladeş Ulusal Demokratik Partisi Başkanı el-Mucir Macmidar ve Genel Sekreteri Avukat Abdulmubin, Bangladeş İslami Partisi Başkanı Müfti Fadlullah, Birleşik İslami Cephe Koordinatör Sekreteri İtkal İslam, Bangladeş İslami Birlik Genel Sekreteri Prof. Anamol Hakkı Ezad, Müslüman Birliği Hareketi Genel Sekreteri Ferudaka Anurul Hakki, Ulusal Medya Akademisi Başkanı Mustafa Beyhan ve Genel Sekreteri Şeyh Şah Ataullah.

Hizb-ut Tahrir / Bangladeş Resmi Sözcüsü ve Genel Koordinatörü Muhyiddîn Ahmed, şu hususları içeren bir açılış konuşmasını yaptı:

1. Henüz sekiz ayı bulmayan geride bıraktığı dönem içerisinde iğrenç cürümler işleyen Şeyha Hasina hükümetinin iktidar dönemini, hatta yarısını tamamlamasına izin verilmemelidir.

2. Ulusal Bangladeş Partisi, Şeyha Hasina hükümeti ile Avami Birlik Partisi taraftarlarının bir alternatifi değildir. O halde Müslümanlar, hem emperyalistlerin sözde Avami Birlik Partisi'nin alternatifini oluşturmalarının akıbetine karşı uyanık olmalılar hem de iktidar nizamının cinsinden olduğu ve Amerika, İngiltere ve Hindistan gibi emperyalistlere hizmet ettiği sürece akımlara ve partilere güvenmemelidirler.

3. Müslümanlar, emperyalistlerin ülkeye egemen olma projelerinin tamamını boşa çıkarmalı ve kuvvet sahipleri ile ileri gelenler de ülkenin savunma gücünü zayıflatmayı amaçlayan komploları boşa çıkarmalıdırlar. Dahası orduyu, deniz ve hava kuvvetlerini güçlendirmek için çalışmalıdırlar.

4. Müslümanlar, Hilafet Devleti'ni kurma çalışmasına dahil olmalılar ve bu çalışmanın öncüsü Hizb-ut Tahrir'e yardım etmede acele etmelidirler. Kuvvet sahipleri ile insanların ileri gelenleri de mevcut yöneticileri devirme ve Hilafet'i kurma çalışmasında Hizb-ut Tahrir'e destek vermelidirler.

Muhyiddîn Ahmed

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir

Resmî Sözcüsü ve Genel Koordinatörü

Bangladeş

 

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER