Ey Pakistan'daki Müslümanlar!
Bizleri, bu seneki mübarek Ramazan ayına ulaştıran Allah'a hamdolsun. Madem ki bizler, bu ayda Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'ya yaklaşma çabası içerisine girmeyi seviyoruz, o halde bizlere, bu mübarek ayda İslam düşmanlarına karşı zaferler elde etmek için çaba sarf eden salih selefimizi hatırlamak yaraşır. Zira Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmayan Müslümanlar, İslami Devlet altındaki İslami yönetim ve ordusunun mızrakları gölgesinde, sayıca ve donanımca düşmanlarının kendilerinden üstün oldukları zamanlarda bile düşmanlarına karşı nice zaferler kazandılar. Mesela Müslümanlar Bedir'de müşriklere karşı zafer kazandılar, Mekke-til Mükkerrme'yi fethettiler, Mescid-il Aksa'yı haçlılardan kurtardılar ve Tatarlı savaşçıları hezimete uğrattılar. İslami ordular, azgın düşmanlarını kahretmeyi siyasi ve askeri liderler sayesinde başardılar. İşte tüm bunlar, hak üzerinde ısrar etmeleri ve ancak Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'dan korkmaları sebebiyle olmuştur. Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] şöyle buyurmuştur:
لاَ تَزَالُ طَائِفَةٌ مِنْ أُمَّتِي يُقَاتِلُونَ عَلَى الْحَقِّ ظَاهِرِينَ إِلَى يَوْمِ الْقِيَامَةِ قَالَ فَيَنْزِلُ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَيَقُولُ أَمِيرُهُمْ تَعَالَ صَلِّ لَنَا فَيَقُولُ لاَ إِنَّ بَعْضَكُمْ عَلَى بَعْضٍ أُمَرَاءُ تَكْرِمَةَ اللَّهِ هَذِهِ الأُمَّةَ"Ümmetimden hak üzere savaşan bir taife kıyamet gününe kadar var olacaktır. Nihayet İsa İbn-u Meryem [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] iner ve Müslümanların emiri ona der ki: Gel bize salah kıldır. Bunun üzerine İsa derki: Hayır, Allah'ın bu ümmete bir ikramı olarak sizin bir kısmınız diğer bir kısmınız üzerine emirlersiniz."
Ey Müslümanlar, bu hadis-i şerif ışığında mevcut vakıanızı dikkatle inceleyiniz. İşte kafir Yahudiler, Filistin'de, Hindu müşrikler Keşmir'de ve haçlı Amerikalılar Afganistan ve Irak'ta Müslümanları katletmekteler. Ve de kafirler, bizlerle savaşmayı ve bizleri katletmeyi sürdüreceklerdir. Ancak bizler, İslam'a tamamen sarıldığımızda onlar hezimete uğrayacaklardır. O halde düşmanlarımızdan veya onların heybetlerinden korkmamalıyız. Zira beraberinde dev gibi bir ordu ve en modern silahlar dahi olsa ödlek olan kimse hezimete uğramıştır.
Nitekim Afganistan'daki kardeşlerimiz, canlı örnektir. Zira onlar, İslami bir devlet ve İslami bir ordu olmadan cesur direnişleri sayesinde Amerikalıların kalbine korku salmayı başardılar ve geçen sekiz sene boyunca mağlup etmeye çalışmalarına rağmen halen Amerikalılara büyük oranda zarar vermekteler. Mesela Los Angeles Times Gazetesi'nin, 19 Temmuz 2009'da, yayınladığı bir raporda Amerikan Savaş Bakanı Robert Gates'in şu sözleri yer almıştır: "Irak savaşı deneyiminden sonra başka bir yerde başka bir deneyime girmeye muktedir hiçbir kimse yoktur... Zira askerler bittiği gibi Amerikan halkı da bitmiştir." Dolayısıyla onların sorunu, Amerikan askerlerinin intihara kalkışması veya korkudan kaçış bilinçlerini kaybetmek için içki içmeleri boyutuna varacak derecede tehlikelidir. Bunun yanı sıra Amerikalı uzmanlar, askerlerinin zayıflıklarını bilmeleri nedeniyle Müslümanlara karşı zafer elde edilmesi amacıyla 600.000 ek askere gerek duyulduğunu teyit ettiler. Yani onlar, şu anda sahip oldukları sayının dokuz katından daha fazlasına muhtaçtırlar.
Ey Müslümanlar! Her ne kadar cesur Müslümanlar, İslami bir devlet olmaksızın sömürgeci kafire karşı zafer elde edemiyor olsa da onun yerleşmesini ve istikrar bulmasının engelleyebilmektedir. O halde Müslümanlar, İslami devletleri ve ordularıyla düşmanlarının karşısına çıkmış olsalar nice olur? O zaman altın dönem olarak tanımlanan geçmiş dönemlerdeki birçok asır boyunca oldukları gibi zafer üzerine zafer elde etmezler mi?
Ey Pakistan'daki Müslümanlar!
Düşmanlarımız, gücümüzün kaynağının İslam olduğunun bizlerden daha çok farkındadır. Amerika'nın İslami beldeleri ve güçlü ordularını istismar ederek korku yaymaya çalışmasının sebebi işte budur. İşte o, bazen Pakistan'a saldırmakla, bazen nükleer silahlarına el koymakla, tehdit ediyor. Bazen de Reagan Enstitüsü, Carter Kuruluşu ve Güney Asya Araştırmaları Amerikan Enstitüsü tarafından yayınlanan araştırmada geçtiği gibi Pakistan'ı birçok parçaya bölmekle tehdit ediyor.
Pakistan'ın ajan yöneticileri, Amerika'nın İslam'a yönelik savaşının her aşamasında Amerika'yı dost edinip uşaklık ederek Müslümanları bizlerin büyük bir tehlike içerisinde olduğumuz vehmine düşürmek amacıyla insanlar arasına korku yaydı. Mesela Amerika, Afganistan'a saldırmasına imkan verecek olanaklara sahip olmadığı halde 2001 yılında Müşerref, "Pakistan'ı korumak" bahanesi altında Amerika'ya istihbarati bilgiler, askeri üstler ve havaalanları temin edebilmek için ordu safları ve kamuoyu arasında korku yaydı. O kadar ki bu çabalarında kendisine karşı çıkan subayları bile ordudan uzaklaştırdı. Şu anki durum ise, Amerika'nın Afganistan'daki varlığını fesat saçsın diye Hindistan'ın önündeki kapıların açılması için kullandığı, Müşerref'in de Amerika istihbarat birimlerinin ve Pakistan'ın dört bir tarafında bürolar açmasının önünü açmak için korkuyu kullandığı durumdan daha beter. Evet, bugün, dünden daha beter. Çünkü bu istihbarat birimleri, başıboş herhangi bir çeteden daha çok zarar veren terör örgütü haline geldiler. Zira patlama ve suikast eylemleri gerçekleştirmek yoluyla ülkede kaos hali oluşturdukları gibi Latin Amerika'dan Güney Doğu Asya'ya varana kadar bir çok yerde yuvalanmaktalar. Böylece Zerdari ve taraftarları, askerlerimiz Amerika'nın kabileler bölgesindeki savaşı uğrunda canlarını feda etsinler diye korku yaydılar ki bu da durumu daha da kötüleştirdi.
Kendimizi, ajan ve düşman yöneticilerimizin istediği gibi korku ve dehşetin birer esiri kılmak yerine bize yaraşan şu soruları sormaktır: Ödlek haçlılar yoğun uğraşlara rağmen sekiz sene boyunca zayıf ve yetersiz kaynakları olan Afganistan ile başa çıkamadıkları halde nasıl olur da Amerika, Pakistan'a hakim olmayı başarabilir? Amerika'nın gıda ve ikmal temin etme yolları Pakistan üzerinden geçtiği halde nasıl olur da Amerika Pakistan'a saldırabilir? Nasıl? Nasıl? Nasıl? Amerika'nın Pakistan'ı tehdit etmesi, doğruluktan yoksun ve eksiktir. Zira onlar, sanki en büyük İslami ordu bir sinekmişçesine Pakistan'ı yerle bir edeceklerini iddia ediyorlar! Amerika'nın, Afganistan bataklığından kurtulmasında kendisine yardım etmeye sadece Pakistan'ın muktedir olduğunda ısrar etmesi bir paradokstur! Dolayısıyla asıl olan bizlerin Amerika'dan değil, Amerika'nın bizim kuvvetlerimizden korkmasıdır.
Ey Pakistan'daki Müslümanlar!
Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in zikrettiği var olacak olan taife, İslami Devlet'in erlerini, maiyetini ve ordusunu oluşturacak cesur Müslümanlardan oluşan taifedir. O halde Müslümanların bir devletinin olmadığı mevcut taife ise kendilerinden düşmanlara galip geleceği bir orduyu oluşturacak olan Hilafet Devleti'ni kurmak için çalışan kimselerdir. O devlet ki ister Yahudilerle savaşıp onları öldürmemiz ister Roma'nın fethi isterse İsa [Aleyhi's Selam]'ın geri geleceğini ve Müslümanların bir devleti ile emiri olacağını ifade eden hadiste geçtiği gibi kıyamet gününden önce İsa [Aleyh's Selam]'ın gelmesi müjdesi olsun Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in müjdelediği müjdeler, onun tarafından gerçekleşecektir! Yani Allah'ın izniyle İslam Devleti kurulacak ve uzun seneler devam edecektir ki bu süre içerisinde de bu müjdeleri gerçekleştirecektir. Böylece İslam ile Müslümanlar izzetlenecek, küfür ile kafirler zelilleşecek, dünyanın gözü ve kulağı dolacaktır...
Bu Ramazan ayında şu iki seçenek arasındayız: Ya ajan yöneticilerin bizlere yaptıklarına teslim olur ve bunun sonucunda dünyada ve ahirette Allah'ın gazabına maruz kalırız. Ya da Hilafet Devleti'ni kurmak için çalışan muhlislerle birlikte çalışarak var gücümüzle bu hain yöneticilerden kurtulmak için çalışır ve bunun sonucunda en hayırlı ve güçlü bir ümmet olarak geçmişteki şerefli dönemimize geri döneriz.
Ey Güç ve Kuvvet Sahipleri! Ey Silahlı Kuvvetlerdeki Müslümanlar!
Artık Müslümanların beldeleri, Allah [Subhânehu ve Te'alâ]'nın kelimesini en yücelere çıkartmak amacıyla asırlar boyunca kafirlerle savaşan şehit kanlarına susamıştır. Şayet atalarınız bu beldeleri fethetmemiş ve İslam'a giren milyonlarca kişinin önündeki yolu hazırlamamış olsalardı, bugün çoğumuz Müslüman olmazdık. Zaferler ayı olan bu ayda sizlere sorarız: Müslümanları bugünün haçlılarından kurtarmak için aranızdan kim Salahaddin gibi olmak ister? Canlarınızla korumaya yemin ettiğiniz toprakları bombalarlarken sizlere emir veren ve nehyeden Amerikalıların ellerinde zelilleşip aşağılanmadınız mı? O halde Hilafet Devleti'ni kurması için Hizb-ut Tahrir'e nusret vermeye koşunuz, daha önce İngilizlere ve Ruslara yaptığınız gibi kabileler bölgesini haçlı Amerikalılar için bir mezara çeviriniz, bugünü tüm İslami ümmetin tarihindeki bir dönüm noktası yapınız ve hiçbir şeyin size zarar vermemesi için çalışınız. Muhakkak ki Allah [Subhânehu ve Te'alâ], sizlerin yardımcısıdır ve asla amellerinizi zayi etmeyecektir. Zira Allah [Subhânehu ve Te'alâ], şöyle buyurmaktadır:
فَلاَ تَهِنُوا وَتَدْعُوا إِلَى السَّلْمِ وَأَنْتُمْ الأَعْلَوْنَ وَاللَّهُ مَعَكُمْ وَلَنْ يَتِرَكُمْ أَعْمَالَكُمْ ْ "Sakın gevşekliğe kapılmayın ve sakın üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Muhakkak ki Allah sizinle beraberdir ve O, amellerinizi asla heder etmeyecektir." [Muhammed 35]