Pazartesi, 21 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Şam Devrimi Erdoğan’ın İçyüzünü Ortaya Çıkardı… Ve Onun Amerikalıların Ajanı Olduğunu Gösterdi Mühendis Kamil Havrani’nin Kaleminden

بسم الله الرحمن الرحيم

Şam Devrimi Erdoğan’ın İçyüzünü Ortaya Çıkardı… Ve Onun Amerikalıların Ajanı Olduğunu Gösterdi

Mühendis Kamil Havrani’nin Kaleminden

Bu gerçek, Şam’daki büyük küçük herkesten, dahası çocukların ağızlarından bile duyulur oldu. Hatta bu günlerde Şam’ın köylerinden herhangi bir köyünün sokaklarına indiğinizde sadece bir olayı işitirsiniz ki o da İdlib ve Halep olayı, toprakların teslim edildiği, Erdoğan’ın aldattığı ve Şam devrimine ihanet ettiğidir. Ayrıca mücrim ajan Erdoğan rejiminin ihanetlerine yönelik hakaretlerin,  küfürlerin ve lanetlerin yağdığını işiteceksiniz.  

Evet, Şam halkının artık bu toprakların teslim edilmesi meselesinde, siyasi analiz kurallarına bağlı kalarak kendilerinin olaylarla bağlantısı, meselelerin açığa çıkarılması, vakıanın belirginleşmesi ve Erdoğan’ın ihanetinin tespiti hakkında siyasi analizler yapmaları gerekiyor. Zira artık Erdoğan’ın gizli sırları ifşa olmuş ve onun hakikati gün yüzüne çıkmıştır…

Mücrim rejim, onlarca köye müdahale etmek ve zahmetsiz bir şekilde geri almak için kısa bir sürede korkunç bir hızla İdlib ve Halep’in köy ve kırsallarına ilerliyor. Tam da sadık muhlislerin darbeleri karşısında çökmenin eşiğine gelmişken

Halkımız rejimin uzak cephelerinde kendilerini koruyan grupların gizli mekanlarında güven ve emin bir şekilde gecelerlerken mücrim rejimin evlerini başlarına yıkmasıyla uyandılar. Peki bu olanlar nedir?! Nasıl böyle bir şey meydana geldi?!  

Bu köy halkları arasında dolaşan kesin bir haber vardır ki o da dilediğinizde size  köylerindeki Erdoğan hikayesinden ve onun toprakları rejime teslim etmesinden bahsedecek olmalarıdır. Hatta gelecekte onların, Erdoğan ve onun cürümlerine eşlik edenlere karşı öfke ve lanetlerin yağdığı hıçkırık ve gözyaşları içerisindeki konuşmalarını işiteceksiniz. 

Mesele zannettiğiniz gibi kuzeydeki köylerin durumu ile sınırlı değildir. Dahası eğer diğer köylerin sokaklarında da yürürseniz, buralarda da aynı hikayeleri işitirsiniz.  Şayet Dera’nın güneyine doğru gelirseniz, size sahneyi özetlemek için üzerinde “Rusya ve İran’ın Yapamadığını Erdoğan Yaptı: Ülkeyi Bedelsiz Sattı!!” şeklinde yazılı olan dövizler hakkında bilgi vereceklerdir. 

Eğer daha fazlasını isterseniz, onlardan 8. Astana Konferansı’nın maddelerinin uygulandığını, demiryolu hattının doğusunun teslim edildiği aşamaları, demiryolu ile karayolu arasındaki silahsızlandırılmış bölgeyi ve Erdoğan’ın eliyle İdlib’in geri kalan yerlerini bekleyen kötü akıbetini işiteceksiniz. Aslında komplonun başlangıcı, Putin’in Japonya’ya yaptığı son ziyarette Halep’in teslim edilmesi konusunda Erdoğan ile yaptığı anlaşmayı açıkladığı gün değildir… Dahası Erdoğan, daha ilk günden itibaren İdlib’deki mücahitleri bir araya getirmeye hırs göstermiştir… 

Afrin’e gelince; İleride insanlar size, Afrin’e yapılan “Zeytin Dalı” harekatını ve Cerablus’a yapılan “Fırat Kalkanı” harekatını haber vereceklerdir; Erdoğan’ın yöntemi, rejime teslim etmek istediği bölgelerden grupları çekmek ki böylece gurupların, Kürt gurupların kendileri için rejimden daha tehlikeli olduğunu ve onlarla savaşmanın rejimle savaşmaktan daha iyi olduğunu düşünmelerini, grup liderlerinin kendi arkasından gitmelerini sağlamış ve böylece kararlarını ipotek altına alarak kirli siyasi paralarına muhalefet etmelerini engellemiş olsun. 

Peki Şam halkının, Erdoğan’ın hakikatini keşfedebilmeleri için İdlib ve Halep’te bu büyük bedeli ödemeleri kaçınılmaz bir durum mudur yoksa onlar bundan fazlasına mı sahipler?

Gerçek şu ki eğer bir kavmin başında halkına yalan söylemeyen aklı başında bir lider yoksa tecrübeyle sabittir ki onların bu bedeli ödemeleri kaçınılmazdır… Ama şayet aralarında böyle bir lider olur da onun söylediklerini dinler ve onun yaptıklarını da yaparlarsa işte o zaman hepsi kurtulur.

Aslında Şam halkımız, ta devrimin başından beri Cenevre-1’den 8. Astana ve diğer yapılan konferansların tehlikesini işittikleri gibi destek vermenin, destek veren ülkelerle iletişime geçmenin ve Erdoğan rejiminin tehlikesi, bunların başarısız olmasının keyfiyeti ve belki de toprakların rejime teslim edilmesine ilişkin maddeleri içeren 8. Astana konferansının daha tehlikeli olduğu hususunda kayda değer görüşler işitmişlerdir. Ama Şam halkımızın dikkatleri, Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti’nin yapmış olduğu çalışmaya çekilmelidir. Zira Hizb-ut Tahrir / Suriye Vilayeti, birçok bölgelerde birçok gösteriler yapmış, eylemlere liderlik etmiş,  tüm tehlike çanlarını haber vermiş, sonra bu hususta grup liderlerine İdlib’i bekleyen yakın bir tehlikenin olduğu, buraya Erdoğan’ın eliyle tuzak kurulduğuna dair açık mektuplar göndermiş ve meseleyi anlasınlar ve Erdoğan’ın tuzağına düşmesinler diye kendilerine sorumluluk yüklemek için grup liderlerinin ileri gelenleriyle birlikte yürümüştür.

Ancak Şam halkımızın zihinlerine yerleşen gerçek, sömürgeciliğin ülkemizden çıkmaması, dahası hala nüfuzunun devam etmesidir. Ama buna etki eden araçlar artık bilinir hale geldi ki bunlar şunlardır; kirli siyasi para ve sonra bunun Müslümanların başındaki ajan yöneticiler aracılığıyla desteklenmesi.  İşte bu desteğin etkisiyle liderlerin ve siyasilerin sadakati satın alınmıştır. Böylece onlar, avuç dolusu dolarlar ve sahte vaatler karşılığında kendi halklarına ve insanlarına komplo kurmuşlardır. Böylece de kolay kolay kurtulamayacakları bir bağlılık bataklığına saplanmışlardır… Destek ve bağlantının sırrı da işte budur…    

Bu nedenle ey Şam’daki halkımız! Eğer geminizin kurtulmasını istiyorsanız, sömürgeciliğin nüfuzundan kurtulmalı, hem sömürgeciliğin hem de başta Erdoğan rejimi olmak üzere onun ajan rejimleriyle ilişkileri, temasları ve bağlantıları kesmelisiniz. Zira sömürgeci ülkeler ile bunlara bağlı tüm ajan rejimlerle ilişkileri kesip onları destekleyenlerin yüzüne ve gurup liderlerini doğru yoldan saptıran kirli siyasi paralarına kapıları kapatmadığınız sürece hedefinize ulaşmanız ve Nübüvvet Minhacı Üzere Raşidi Hilafeti ikame etmeniz imkansızdır.  

Grup liderlerine yönelik son sözüm şudur; ya münafıkların fustatından (şemsiyesinden) çıkıp iman fustatı olan halkınızın fustatına dahil olacaksınız ya da halkınızın tamamen yok olmasına ve sizlerin de sizin dışınızdaki kimselerin muhlis evlatlarıyla değiştirilmesine seyirci kalacaksınız.

Kaynak: 07/02/2018 tarihinde yayınlanan Raye Gazetesi’nin (168.) sayısı.

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER