- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Amerika Ukrayna Krizinde Rusya’yı Ödüllendiriyor ve Almanya’yı Cezalandırıyor!
23 Şubat 2022 Salı günü Biden, Rus hükümetindeki bazı yetkilileri etkileyen bir yaptırım paketi açıkladı. ABD Dışişleri Bakanı Blinken bugün düzenlediği basın toplantısında, Almanya’nın (Nord Stream) Kuzey Akım-2 konusundaki kararlı ve hızlı eyleminin koordinasyon ve istişare sonucunda geldiğini söyledi. Biden ise bu adımı, Rusya’nın yaptıklarına bir cevap olarak önemli olarak nitelendirdi.
Şüphesiz geçtiğimiz haftalarda yaşanan Ukrayna krizinin, Ukrayna’nın demografik yapısı ve Rusya’nın stratejik derinliği ile ilgili iç ve bölgesel boyutlar da dahil olmak üzere birçok boyutu vardır. Ancak uluslararası boyutları Amerika ve Avrupa açısından çok daha hassas ve önemlidir. Belki de Amerika’nın Biden ve onun dışişleri bakanının lisanı üzerinden, Rusya’dan Avrupa’ya, özellikle de Almanya’ya, Kuzey Akım-2 ile işaretlenmiş sıvılaştırılmış doğal gaz boru hattına odaklanması, bu projenin özel önemini göstermektedir. Dolayısıyla Amerika’nın sürekli olarak engellemeye çalıştığı şey, Rusya’yı önemli bir gelir kaynağından mahrum etmek değil, bilakis özelde Almanya’yı ve genel olarak da Avrupa’yı doğrudan Amerikan kontrolünde olmayan enerji kaynaklarına güvenmekten mahrum etmektir. Zira Eurasia Online Gazetesinin editörü Mike Whitney şöyle bir yorum yapmıştır, "Ukrayna krizinin Ukrayna ile hiçbir ilgisi yoktur. Almanya ile ilgili husus ise, özellikle Almanya’yı Rusya'ya bağlayan boru hattı olan Kuzey Akım-2’yi ilgilendiriyor.” Ayrıca Stratfor CEO’su George Friedman, bu ilişkiyi Chicago Dış İlişkiler Konseyi’ne şu sözlerle açıkladı: “Birinci ve İkinci Dünya savaşları ve soğuk savaş da dahil kendisi için yüzyıllardır uğrunda savaşlar verdiğimiz ABD’nin temel çıkarı; Almanya ile Rusya arasındaki ilişki konusu oldu. Çünkü bizi tehdit edebilecek tek güç iki ülkenin birleşmesidir. Bunun olmaması için çalışılmalıdır.” İşte buradan Washington’un, bu Kuzey Akım-2 boru hattını Avrupa’daki çıkarları ve öncelikleri için neden ve nasıl bir tehdit olarak gördüğünü anlayabiliriz. Dolayısıyla Amerika, projenin ilerlemesini engellemeye çalıştığı hiçbir münasebeti ihmal etmemiştir. Buna rağmen Kuzey Akım-2 devam etmiş ve gitmeye hazır hale gelmiştir. Nitekim Putin, Alman Şansölyesi Schulz ile yaptığı görüşmede, Kuzey Akım-2 hattının önemine ve mevcut krizdeki merkezi konumuna dikkat çekerek şöyle demiştir: “Kuzey Akım-2 projesi durursa, Alman vatandaşları diğer kaynaklardan beş kat daha fazla enerji fiyatı için finansal portföylerini aramak zorunda kalacaklar.” Dolayısıyla 8 Şubat 2022’de BBC kanalının aktardığına göre Biden’ın şu sözleriyle buna işaret ettiğini anlayabiliriz: “Biden, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi durumunda Kuzey Akım-2’yi kapatmakla tehdit ediyor. Rusya, Ukrayna’yı işgal eder veya iki cumhuriyetin bağlantısını keser ve karşılığında Amerika doğalgaz boru hattını kapatır. Kriz, Ukrayna’nın büyük bir bölümünün kesintiye uğramasıyla Rusya için bir ödül, Almanya’yı ise Amerikan egemenliğine bağlı kaynaklardan akan petrolden daha ucuz ve daha az zararlı bir enerji kaynağından mahrum ederek Almaya için bir ceza olarak sonuçlanıyor.”
Gazeteci Mike Whitney, Rus doğalgaz boru hattının önemi hakkındaki yorumuna şöyle devam ediyor: “Amerika, Almanya'nın Rus gazına daha fazla bağımlı olmasını istemiyor. Çünkü ticaret güven oluşturur ve güven, ticari ve ticari olmayan genişlemeye yol açar. İlişkiler ne kadar sıcak olursa, iki ülke arasındaki ticaret engelleri o kadar kaldırılır, bunlarla birlikte düzenlemeler ve koşullar gevşetilir, seyahat ve turizm sektörleri gelişir ve iki ülke arasında yeni bir güvenlik yapısı kurulur. Almanya ve Rusya iyi arkadaş ve ticaret ortakları olduğunda, ABD askeri üslerine, pahalı ABD füze ve silah sistemlerine ve hatta NATO’nun varlığına bile ihtiyaç kalmaz. Ayrıca ABD doları cinsinden enerji anlaşmaları yapmaya veya hesapları dengelemek için ABD hazine tahvilleri stoklamaya gerek kalmayacaktır. İş ortakları arasındaki işlemler, doğrudan kendi para birimleri ile tamamlamak mümkün hale gelecektir. Bu da doların önemli ölçüde düşmesine ve ekonomik güçte önemli bir kaymanın meydana gelmesine katkı sağlar. Biden yönetiminin “Kuzey Akım-2” projesine karşı çıkmasının ana nedeni budur. Bu sadece bir boru hattı değildir, geleceğe açılan bir penceredir; Avrupa ve Asya’nın karşılıklı güçlerini ve ortak refahlarını artıracak devasa bir serbest ticaret bölgesinde bir araya geleceği bir gelecek. ABD’nin dışlandığı ve hüsrana uğradığı bir gelecek. Almanya ve Rusya arasındaki daha sıcak ilişkiler, ABD’nin son yıllarda tek başına önderlik ettiği “tek kutuplu dünya düzeninin” sona ermesi için bir “gösterge” mesabesinde olacaktır.” Ayrıca Carter Zbigniew Brzezinski dönemindeki eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı, Avrasya adı altında bir Avrupa-Asya gücünün ortaya çıkması tehlikesine atıfta bulunmuş ve böyle yeni bir küresel ittifakın ortaya çıkmasının tehlikesi konusunda Amerika’yı defalarca uyarmıştır.
Belki de bu yüzden Washington, Kuzey Akım-2’yi yok etmek ve Almanya’yı kendi yörüngesinde tutmak için elinden gelen her şeyi yapmaya kararlıdır ve belki de ABD Dışişleri Bakanı Blinken’i Almanya’nın kararını kesin ve hızlı olarak tanımlamaya iten şey de budur. Dolayısıyla Ukrayna krizi, “Kuzey Akım-2’yi” havaya uçurmak ve Almanya’yı ve onun arkasından da Avrupa’yı İkinci Dünya Savaşı’nın ardından inşa edilen ilk kareye döndürmek için altın bir fırsat sağlamıştır. El-Cezire, CNN ve BBC gibi uluslararası medyanın, Blinken’in düzenlediği basın toplantısı sonuçlandıktan hemen sonra konuyu şu şekilde özetlemesi zor olmamıştır: “Doğal gaz savaşı, Rusya ile Batı arasındaki Ukrayna krizinin yansımalarının en belirgin başlığıdır.”
ABD’nin bu krizdeki stratejisi, Rusya’nın Avrupa için bir güvenlik tehdidi olduğu algısını oluşturmaya dayanmaktadır. Ancak asıl hedef Rusya değil, aksine Almanya ve onun arkasında bulunan Avrupa’dır. Nitekim bu, Michael Hudson’un “Amerika’nın gerçek düşmanları, onun Avrupalı ve Avrupalı olmayan müttefikleridir” başlıklı bir makalesinde teyit edilmektedir. Zira makalede şöyle geçmektedir: “ABD’li diplomatların Avrupa alımlarını engellemeleri için geriye kalan tek seçenek, Rusya’yı askeri harekata sürüklemek, ardından da bu eyleme yönelik misillemenin, her türlü ulusal ekonomik çıkardan daha ağır bastığını iddia etmektir.” Macron ve Schultz’un Putin ile yaptıkları görüşmede anladıkları şey de buydu. Nitekim ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland, 27 Ocak’ta Dışişleri Bakanlığı’nın düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Eğer Rusya Ukrayna’yı işgal ederse, o ya da bu şekilde Kuzey Akım-2 de ilerlemeyecek.” Bu da, Biden’ın ekibinin “Kuzey Akım-2’yi sabote etmek için Rusya’yı askeri harekat başlatmaya teşvik etmek” istediği anlamına gelmektedir. Tam olarak olan budur. Nitekim Putin, doğu Ukrayna’daki bölgelerin ayrıldığını ve askeri koruma altına alındığını açıklayana kadar kriz en yüksek seviyelere tırmanmıştır. Bunun üzerine Almanya, Kuzey Akım-2 projesi ile ilgili çalışmayı durdurmak için acele ederek Amerika’nın, Almanya ve Avrupa’yı Amerika’nın soğuk abası altında tutma konusundaki aşırı arzusuna teslim olduğunu ilan etmiştir.
Sonuç olarak küresel sistem, kendi çıkarları dışında hiçbir değere zerre kadar kıymet vermeyen ve kendi arzuları dışında ilahı olmayan kuduz kurtların egemenliğinde olduğu sürece, dünya istikrar bulamayacak, güven sağlanamayacak ve küresel barış gerçekleşmeyecektir. Zira Allahu Teala, şöyle buyurmuştur: أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلاً “Hevasını (arzu ve duygularını) kendisine ilah edineni gördün mü? Şimdi ona sen mi vekil olacaksın?” [Furkan 43]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Muhammed Ceylani