- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
El-Raye Gazetesi
Şam Devrimine Liderlik Etmeye Ehil Olan Net Proje Sahibi Olup Halkına Yalan Söylemeyen Liderdir
Üstad Ahmed el-Sûranî’nin Kaleminden
Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun mücrim rejimin uzlaştırılması gerektiğine ilişkin açıklamalarının ardından son hareketlenmeleri takip eden biri, devrimci kitlelerin kurtarılmış bölgelerde ayaklandıklarını, Türkiye rejimini durdurmak ve Şam devriminin işlerine karışmaya devam etmesini engellemek için seslerini yükselttiklerini görecektir. Ayrıca grup liderlerinin görevden alınmasını ve liderliğin hak eden ve cephelerin açılıp rejimi devirmek ve Şam halkını on bir yıldan fazla süredir öldürme, yerinden etme, tutuklama ve hayatın acılarından kurtarmak için Şam’a doğru yönelerek devrimin sabitelerini ve Şam halkının özlemlerini gerçekleştirecek olan kimselere teslim edilmesini talep eden sesler de işittik.
Bütün bunlardan sonra şu önemli soru ortaya çıkıyor: Devrim için mevcut türetilmiş liderliğin alternatifi nedir ve devrimi güvenliğe götürecek olan liderliğe ehil olan kimdir?
Başlangıç olarak devrimin siyasi liderliğini kontrol eden Türkiye rejimidir. Dolayısıyla ister sözde ulusal ordunun kontrol ettiği Kuzey Halep kırsalında olsun isterse sözde Heyet Tahrir eş-Şam’ın kontrol ettiği İdlib ve batı Halep kırsalında olsun kurtarılmış bölgelerde devrimin siyasi ve askeri kararını kontrol eden Türkiye rejimidir.
Mevcut liderliğin alternatifinin ne olduğunu belirlemek için, uygun siyasi liderliğin sıfatlarını tanımlamamız ve bir sonraki aşamada liderlik etmeye ehil olması için bu sıfatları gerçekleştirecek olanın kim olduğu hakkında araştırma yapmamız gerekir. Bu sıfatlar şunlardır:
1- Mücrim Esad rejimine alternatif bir sistem için net bir vizyona ve ayrıntılı siyasi bir projeye sahip olan siyasi bir partinin temsil ettiği fikri bir liderliğin olması.
2- Bu partinin, sunduğu siyasi projenin İslam ümmetinin akidesinden ve onun fıkhi mirasından kaynaklanmış olmasıdır ki böylece devletin anayasası ve uygulayacağı tüm kanunlar Kur’an, sünnet ve bu ikisinin irşad ettiklerinden olsun.
3- Bu siyasi partinin, büyük siyasi bir bilince sahip olması. Böylece devrime karşı olan ülkelerin komplolarına meydan okusun, onların planlarını ifşa etsin ve bunları başarısız kılmak için siyasi eylemlerde bulunsun. Böylece de ümmet, İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık eden Batı politikalarının dehlizlerinde kurulmuş tuzaklar için kolay bir av olmasın.
4- Partinin, herhangi bir ülkeyle bağlantısı olmayan ve uluslararası sistemi tanımayan bağımsız karar sahibi olması.
5- Partinin, ideolojinde sebatkar olup ondan sapmaması ve İslami projesini gerçekleştirme yolunda uzun bir siyasi mücadele ve çatışma tarihine sahip olması gerekir.
6- Partinin doğru olması, yalan söylediği, ikiyüzlülük yaptığı ve ümmetini aldattığı kanıtlanmamış olması ve ümmetin meselelerini yürütürken ihanet ve ihmalden uzak bir şekilde dürüst olması. Böylece doğruluk ve güvenilirlik sıfatı için kerim Rasulümüz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i örnek aldığı tasdik edilmiş olsun.
7- Partinin, metot ve devrimin sabitelerinden sapması veya şeriata aykırı herhangi bir ihlalde bulunması durumunda insanların kendisini muhasebe etmesini kabul etmesi.
Şam devriminin vakıasına dakik bir şekilde bakıldığında, doğru bir liderliğin az önce belirtilen sıfatlarının, Hizb-ut Tahrir için uygun olduğunu ve Şam devrimini güvenliğe ulaştırmak amacıyla onun dümenini teslim almaya layık olanın Hizb-ut Tahrir olduğunu görürüz.
Parti, on yıllardır ümmete sunduğu net bir vizyona ve ayrıntılı bir İslami projeye sahiptir; zira parti, İslam Devleti için, tamamı Kur’an, sünnet ve bu ikisinin irşad ettiği sahabenin icması ve şerî kıyastan istinbat edilmiş 191 maddeden oluşan bir anayasa hazırlamıştır.
Ayrıca parti, gerek yönetim nizamı gerekse devletin cihazlarıyla ilgili hükümlerde olsun birçok kitaplarda devletin şekli hakkında tam bir ayrıntı sunduğu gibi iktisat nizamı, içtimai nizam, ukubatlar nizamı, eğitim siyaseti ve İslam Devleti hakkında net bir fikir veren diğerleri hakkında da detaylar sunmuştur.
Siyasi bilince gelince; Hizb-ut Tahrir, kâfir Batı ve onun araçları tarafından yürütülen tüm siyasi komplolara karşı koyabilecek niteliklere sahiptir. Örneğin Şam devrimiyle ilgili olarak partinin, devrimi ortadan kaldırmak için devrimi kuşatan komplonun boyutunu nasıl ifşa ettiği takip eden herkes için net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Zira parti, Türkiye rejiminin devrimi kontrol etmeye yönelik çalışmasındaki habis rolünü erkenden ifşa etmiştir. Nitekim 16/09/2011 tarihinde Suriye Vilayetinde parti tarafından şu başlık altında bir beyan yayınlanmıştır: “Türkiye Rejiminin Suriye’deki Rolü İfşa Oldu: Albay Hüseyin Harmuş’u Kaçırıp Suriye Rejimine Teslim Etmek.” Ayrıca parti, Cenevre, Viyana, Riyad, Soçi ve Astana konferansları gibi Batılı siyasi eylemlerin, devrimi ortadan kaldırma noktasındaki tehlikesinin boyutunu da fark etmiştir. Zira Şam halkına, bu habis siyasi eylemlerin nihai amacının, devrimcileri mücrim rejimle uzlaşmaya sürüklemek, devrim halkının fedakarlıklarını ihmal etmek ve onları Esad rejiminin ana destekçisi olan uluslararası sistemin ambarına geri göndermek olduğunu açıklamıştır.
Ayrıca parti, gruplar arasındaki savaş suçunu, onların devrim karşıtı ülkeler tarafından kışkırtıldıkları, bundaki amacın ise iç cepheyi zayıflatmak ve savaşçıları mücrim rejime karşı savaşmanın odağından uzaklaştırarak iç çatışmalarla yormak olduğu noktasında da uyarıda bulunmuştur.
Aynı şekilde parti, mücrim rejimle ateşkes ve müzakerelere karşı uyarıda bulunurken bazıları ise Zabadani-Kefraya ve Fua ateşkesinde olduğu gibi bu ateşkesin İslam ve Müslümanlar için bir zafer olduğunu ileri sürmüştür.
Ayrıca parti, Amerikan siyasi çözümünün tehlikesini ve Rusya, İran ve Türkiye gibi Suriye dosyasında etkin olan ülkelerin tamamının, devrimi ortadan kaldırmayı ve Şam halkını mücrim rejimin ambarına geri göndermeyi amaçlayan bu habis çözümü uygulamak için karşılıklı rol değiştiren araçlar olduğunu da ifşa etmiştir.
Hizb-ut Tahrir’in kararının bağımsız olduğuna ve ülkelerle bağlantısının olmadığına gelince; bu, uzak yakın herkesin şahit olduğu bir durumdur. Zira parti, kararını etkilemesini önlemek için kendisine her türlü şüpheli mali desteğin yapılmasını yasaklamıştır.
İdeoloji üzerinde sebat etmesi açısından olana gelince; parti, maruz kaldığı tüm baskılar karşısında yüce bir dağ gibi durmuştur. Zira kurtarılmış bölgelerdeki gruplar ve nüfuzlu kimseler tarafından eziyet ve baskılara maruz kaldığı gibi gençleri de, davetlerinden caydırmak ve mevcut otoriteyi hoşnut edecek tavizler vermesi için tutuklamalara maruz kalmış ama Allah’a hamd olsun tüm bu girişimler başarısız olmuş, parti ve gençleri gördükleri hak üzerinde sebat etmiştir. Halkın bağrına basıp takdirini kazandıran şey işte budur. Bu arada bizler, devrimci olduğunu iddia eden birçok grup ve odakların, vakıaya göre renk değiştirdiklerini ve bu da onları devrim meselesini ihmal etmeye ve Amerika’nın siyasi bir çözüm empoze edip devrimi sona erdirmeye yönelik planı kapsamında hareket etmeye sevk ettiğini gördük.
Partinin doğru ve güvenilir olmasına gelince; partinin 1953 yılında kuruluşundan bugüne kadar ki tüm beyan ve tutumlarını takip eden biri, onun sürekli olarak ümmetine sadık olduğunu ve türetilmiş ve ajan muhalefetten devrim sahnesine öncülük edenlerin ve yıllarca aldatan ve bugün vakıası en basit insanlar tarafından bile ifşa olan ülkelerin durumda olduğu gibi ümmeti kandırıp aldatmadığını görecektir.
Uygun liderlik için son sıfata gelince; bu, muhasebe ilkesini kabul etmek ve eleştiren ve muhasebe edenleri dinlemek. Nitekim parti, herhangi bir eylem veya açıklamalarında projesinden sapması veya şeriata muhalefet etmesi durumunda ümmeti kendisini muhasebe etmekle sorumlu tutmuştur. Allah’ın izniyle bu, nusret gerçekleşinceye kadar liderliğin sorunsuz bir şekilde çalışmasını sağlayacaktır. Ayrıca sürekli muhasebe etmek yoluyla ümmet, liderliği hak eden kimseye veren ve ümmetin işlerini gözetmeyi ve onun maslahatlarını gerçekleştirmeyi ihmal ettiğinde ise liderliğe ehil olmayandan çekip alan otoritenin sahibinin kendisi olduğunu anlayacaktır.
Askeri liderlik açısından olana gelince; güç sahipleri, aralarındaki sadık olanlardan buna ehil gördükleri kimseleri seçmelidirler ki böylece başta istismarcıların ve komplocuların ellerini kopardıktan sonra mücrim rejimi devirmek ve İslam’ın yönetimini kurmak olmak üzere Şam devriminin sabitelerini gerçekleştirme yönünde hidayet ve basiret üzere siyasi merkezleri ve liderlikleriyle birlikte hareket edebilsinler.
Kaynak: El-Raye Gazetesi-409. Sayı-21/09/2022