- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Hicret, Ümmetin Hayatında Belirleyici Bir Olaydır
Hicret, ümmetin tarihinde sadece belirleyici bir olay değil, aynı zamanda insanların işlerini İslam ile gözetecek ve İslam’ı davet ve cihat yoluyla dünyaya taşıyacak bir devlet sayesinde İslami hayatı başlatmaktır; bu nedenle Ensar’ın sevinci yoğun ve belirgindi; çünkü Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu, onların yüzlerinden anlamıştı. Zira Mekke halkının kendisine ve Ashabına nasıl düşmanlık yaptıklarını, işkence, hakaret, yasaklama ve saptırıcı iddialarla ona nasıl zarar verdiklerini hatırlatıyor gibi, evet sanki tüm bunları hatırlıyor gibi nusret ehline bakıyordu ve onlar da ey Allah’ın Rasulü bize gel, ey Allah’ın Rasulü sayı, teçhizat, güç ve nusret sahiplerine gel diye haykırıyorlardı. Evet, onlar, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in kendilerinden ne istediğini biliyorlardı ve hepsi O’na yardım etmek, O’nu ve davetini korumak istiyordu. Bu yüzden seslerini yükselterek bize gel ey Allah’ın Rasulü, biz Sana yardım edeceğiz, biz Seni, davetini ve Ashabını koruyacağız, bize gel biz nusret ehliyiz diyorlardı; zira hepsi nusret verme, İslam’a, Peygamberine, davetine ve devletine yardım etme şerefi olan bu şerefe nail olmak istiyorlardı.
Sanki Sallallahu Aleyhi ve Sellem bu haldeyken, tıpkı şu anda her zaman ve her yerde hainler ve ajanlar tarafından ümmetin evlatlarının çoğunun başına geldiği gibi Ashabının nasıl terk edildiklerini, kovulduklarını ve mallarının nasıl müsadere edildiğini hatırlıyor gibiydi.
Sanki Sallallahu Aleyhi ve Sellem hicret gecesi, Arapların kırk kabilesini veya evlerini temsil eden kırk adamın, Allah’ın Rasulünü bir adamın darbesiyle öldürmek için bir araya gelerek bir bilezik gibi nasıl etrafını kuşattıklarını hatırlıyor gibiydi; nitekim Allah’ın yardımına güvenerek ve Allahu Teala’nın şu kavlini okuyarak onların önünden çıktı: وَجَعَلْنَا مِنْ بَيْنِ أَيْدِيهِمْ سَدّاً وَمِنْ خَلْفِهِمْ سَدّاً فَأَغْشَيْنَاهُمْ فَهُمْ لَا يُبْصِرُونَ “Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerine perde indirdik. Artık göremezler.” [Yasin 9] Böylece Allahu Teala’nın şu kavli gerçekleşti: وَإِذْ يَمْكُرُ بِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِيُثْبِتُوكَ أَوْ يَقْتُلُوكَ أَوْ يُخْرِجُوكَ وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللَّهُ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ “Hatırla ki, kâfirler seni tutup bağlamaları veya öldürmeleri yahut seni (yurdundan) çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en iyisidir.” [Enfal 30] İşte şimdi tüm bunlar, Mısır’dan Gazze’ye ve tüm Filistin’den Şam’a kadar ümmetin evlatlarının başına gelmektedir; zira tüm Batı güçleri, tüm yönleriyle rejimi devirmek, Batı’ya, kuyruklarına ve ajanlarına bağımlılıktan kurtulmak ve kamil ve kapsamlı bir şekilde eksiksiz olarak İslam ile hükmedecek Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurmak gibi üç sabite üzerinde birleşen ümmetin devrimini bastırmak için ittifak etmiştir.
Sanki Sallallahu Aleyhi ve Sellem tüm bunları hatırlayarak, gerek Kendisinden gerek gelişinden gerekse Kendisine ve davetine destek verilmesi ve daveti Kendisi ve Ashabıyla birlikte davet ve cihat yoluyla taşımak için gelişinden dolayı nusret ehlinin yüzündeki sevinci görüyor gibiydi.
Sanki Sallallahu Aleyhi ve Sellem, o zaman tüm dünyanın düşmanlığına rağmen onların sevincini görüyor gibiydi; tıpkı şu anda İslami hayatı yeniden başlatmaya davete destek verenlerin durumu gibi; çünkü bu davete ve onun taşınmasına destek vermesi, tüm dünyanın kendisine düşmanlık etmesine ve her türlü saldırıyı yapmasına neden oldu; ancak sadece etrafı dört bir yandan kuşatılanlar bu dine yardım edecektir.
Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in aralarına itaat edilen bir yönetici olarak gelmesinden dolayı sevinçli ve mutlu bir şekilde dışarı çıkan Evs ve Hazreç’de gerçekleşen şey işte buydu; zira doğaçlama sevinçlerini ve şükürlerini ifade eden harika sözler söyleyip gür bir şekilde ağızlarından döküldü. Nitekim Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i görür görmez kılıçlarını çektiler ve iki saf halinde etrafını sardılar ve şöyle dediler; “Ay doğdu üzerimize, veda tepesinden.” Artık ayları doğmuş, nurları görünmüş ve en hayırlı akide ve en hayırlı komutan sayesinde izzet ve onurlarının şafağı doğmuştu ki şöyle dediler; “Şükür gerekti bizlere, Allah’ın davetinden.” Bizi yaşatan ve bize konuşan bir nefes ve atan bir damar veren Allah’a şükretmemiz gerekir. Sonra Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e olan mutlak itaatlerini ilan ederek şöyle dediler; “Ey bizden seçilen elçi, yüce bir davetle geldin.” Nitekim Allah bize güzel bir lütufta bulundu, Seni bize göndererek ve Seni bizim için Rasul ve itaat edilen bir lider kılarak bizi en güzel şekilde şereflendi; zira Sen Medine’ye şeref verdin, nurunla, bereketinle ve Ashabınla onu nurlandırdın. Bunu şu sözleriyle tercüme ettiler; “Sen bu şehre şeref verdin, ey sevgili hoş geldin.” Merhaba ey bize gelişiyle ve evimize inişiyle şeref veren ve bize bereketler getiren! Sonra şöyle dediler; “Yamaları yırttıktan sonra izzet elbisesini giydik.” Senin bize gelişinle, içinde izzetimizin, onurumuzun ve üstünlüğümüzün olduğu şeref elbisesini giydik ve yamalarımızın parçalanmasından ve fitne ve asabiyetin, kardeşin kardeşe düşman olduğu birçok parçalara bölündükten sonra kalplerimiz birleşti. Zira Allah Seni bizim için kurtuluş kıldı ve Senin ve davetin sayesinde kalplerimizi birleştirdi. Böylece Allah’ın nimeti sayesinde kardeş olduk ve bu akide ayırmayıp birleştiren bir bağ olduğundan dolayı iki savaşçılar kardeş olduk. Zira bu akide, Arap olan Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile Selam-ı Farisi, Bilal-i Habeşi ve Suheyb er-Rûmî’nin arasını birleştirdi, aralarında kavmiyetçilik bağı olmasından dolayı Araplardan bir Arap olan Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile amcası Ebu Leheb’in arasını ayırdı, aralarındaki vatancılık bağından dolayı Onunla Ebu Cehil’in arasını ayırdı, Medine’yi O’nun hicret ve yönetiminin yurdu yaptı ve Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Mescidi ve kabri de oradadır.
Böylece Ensar, kendilerine bunu hatırlatan ve onlar için şöyle diyen Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Ensarı oldular: يَا مَعْشَرَ الْأَنْصَارِ أَمَا تَرْضَوْنَ أَنْ يَذْهَبَ النَّاسُ بِالدُّنْيَا وَتَذْهَبُونَ بِمُحَمَّدٍ تَحُوزُونَهُ إِلَى بُيُوتِكُمْ؟ “Ey Ensar topluluğu! İnsanlar dünyalığı alıp giderken sizler Muhammed ile birlikte onu alıp evlerinize gitmeye razı değil misiniz?” Onlar da razıyız ey Allah’ın Rasulü deyince Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: لَوْ سَلَكَ النَّاسُ وَادِياً وَسَلَكَتْ الْأَنْصَارُ شِعْباً لَأَخَذْتُ شِعْبَ الْأَنْصَارِ“Diğer insanlar bir vadiden gitseler, Ensar ise bir dağ yolundan gitse elbette ki ben Ensarın gittiği dağ yolundan giderim.” [Müslim rivayet etti.]
İşte bizler de bir asırdan fazla bir süredir bu ümmetin ayını ve izzetinin, onurunun, şerefinin ve egemenliğinin şafağının doğuşunu beklediğimiz gibi sadece Allah’ın rızasını umarak cennete girmek için kayıtsız şartsız bu dine ve bu davete yardım eden Sa’d, Esad ve Useyd gibi Ensarların olduğu dünün Ensarları gibi Ensarlar bekliyoruz.
İslam’ın hakim olması insanların istediği ve kendileri için onun dışında bir kurtuluşun olmadığı kamuoyu haline geldikten sonra ümmetten, dinine yardım etmesini, Hilafetini kurmak için harekete geçmesini ve Hilafeti aralarında ikame etmek için muhlis bir şekilde çalışanlara kucak açmasını bekliyoruz; bunun için sadece ümmetin orduları içerisindeki muhlis evlatlarından güç ve kuvvet ehlinin nusret vermesine ihtiyaç vardır. O halde ümmetin muhlis evlatlarına yönetimi teslim etsinler ki böylece Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti altında eksiksiz kamil ve kapsamlı bir şekilde İslam ile hükmetsinler.
Şayet kamuoyu, İslam projesini taşıyanlara ve onu, ümmetin evlatlarından güç ve kuvvet ehliyle birlikte hakiki ve ivedi bir şekilde uygulamaya muktedir olanlara kucak açarsa, o zaman İslam’ı yeniden iktidara ulaştırabilecek verimli bir iklim oluşur; tıpkı Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in eliyle ilk devlette ulaştığı gibi.
Allah’ım bizim için nusret ehline kolaylık ver ki Ensar’ın siretini tekrarlasınlar, bu dine ve ehline yardım etsinler ve onlarla birlikte Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin olduğu İslam Devleti’nde İslam’ı yeniden tatbik konumuna getirsinler.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Said Fazıl - Mısır