Cumartesi, 30 Rebiu’s Sânî 1446 | 2024/11/02
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Bu Soykırım Ancak Müslüman Orduların Tüm Filistin Beldesini Kurtarmasıyla Sona Erecektir!

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları Adına Yapılan Konuşmadır

Bugün Müslüman kadınların sesleri tüm dünyada yankılandı... Arap beldelerinden Avrupa’ya, Asya’dan Afrika’ya, Amerika’dan Avustralya’ya... Tüm Müslüman kadınlar tek ses, tek çağrı ile birleştik... Müslüman ordulardaki kardeşlerimize, babalarımıza, oğullarımıza, “kalkın, İslami farziyetinizi yerine getirin ve Ümmeti savunun, koruyun!” dedik... “Sadece Gazze’nin erkeklerini, kadın ve çocuklarını bu katliamdan kurtarmak için değil, sadece Batı Şeria’daki Müslümanları mücrim ‘siyonist’ varlığın teröründen kurtarmak için değil... Farz olduğu üzere Mübarek Filistin Beldesi’nin her karışını bu katil işgalciden kurtarın” dedik... Çünkü Allah Subhanehu ve Teâlâ size BUNU emretmektedir!

Zira Mübarek Filistin Beldesi sadece Gazze ve Batı Şeria’dan ibaret değildir... Batılı hükümetlerin keyfe keder uydurup dayattığı, ne 1948’de ne de 1967’de çizmiş olduğu sınırlardan ibaret değildir... Neresinin Filistin toprağı olduğunu neresinin olmadığını Birleşmiş Milletler’den öğrenecek değiliz. Onların bu sınırları sadece katliam işlemek, işgal etmek, çocukları tutuklayıp işkence etmek, binlerce Filistinliyi yurdundan sürmek ve saymakla bitmeyecek diğer suçları meşrulaştırmak için çizdiler. Bu siyonist varlık da zaten bu sayede oluşturuldu. Bu sınırlar ve hudutlar sadece bu varlığın ve Filistin’deki Müslümanlara karşı işlenen vahşetin devamını sağlamak için var edildiler. HAYIR! Filistin beldesinin tümü mübarek topraktır. Allah Subhanehu ve Teâlâ bu beldeyi bizzat Kendisi mübarek kılmıştır. Onu sevgili Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e İsra ve Miraç beldesi kılmıştır! Burası Mescid-i Aksa’nın beldesidir! Bu belde İslam ile şereflendi ve yüzyıllarca İslam toprağı olarak var oldu. Bu belde kıyamete kadar Ümmete ait olacaktır! Onun için burada farz olan şey, Mübarek Filistin Beldesi’nin tümünü kurtarmaktır! Zira Allah Subhanehu ve Teâlâ asla cani bir işgalcinin, toplu katliam ve soykırım ile bir savaş ganimeti elde etmesine razı olmaz! Ne kadar zaman geçerse geçsin bunu kabul etmez!

Kıymetli bacılarım! Bugün Gazze kadın ve çocuklar için bir mezarlığa dönüşmüş durumdadır. İşlenmekte olan toplu katliam, tarif edilemeyecek boyuttadır. Binlerce çocuk ve bebek öldürüldü. Binlercesi öksüz bırakıldı. Okulların üzerine beyaz fosfor bombaları atarak çocukları yaktılar. Cani kuşatmadan dolayı küvözdeki bebekler oksijensiz kalarak boğuldu. İnsanlara akla hayale sığmaz acılar çektiriliyor. Bizler, yürek yakan Nekbe olaylarını dinleyerek büyüdük zaten. Şimdi ise ekranlarımızdan bize canlı canlı Nekbe izletiyorlar.

Bebekleri katletmeyi bir savaş stratejisi olarak gören ve tüm Filistinlileri imha etmeyi hedefleyen bu barbar işgalcilerin soykırımına neyle son verilir? Daha fazla BM kararları ile mi? BM Genel Kurulu, sadece 2015 yılından bu yana, siyonist varlığı kınayan 140 karar çıkardı... Yani, başka ülkelere karşı benimsediği kararlardan iki misli daha fazlasını... Peki, bu kararlarla ne elde etti? İşte bu BM, Gazze’de kendine ait okulları, sığınakları ve çalışanlarını dahi korumaya tenezzül etmiyor! Kaç Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesi daha yapılması gerekiyor? Arap ve diğer Müslüman liderlerden daha ne kadar çok içi boş laf, açıklama ve diplomasi gerekiyor? 75 yıldır bunlara doymadık mı? Tüm bunlar, kana susamış işgalcinin daha fazla toplu katliam işlemesi, daha fazla toprak işgal etmesi için zaman kazanmaktan, kılıf olmaktan başka ne işe yaradı?

HAYIR bacılarım! Soykırım işleyen ve Filistinli Müslümanlara 7 asırdır terör estiren bir güce karşı koyacak sadece ve sadece cesur bir ordudur! Yüreği imanla dolu, Allah Subhanehu ve Teâlâ’yı ve Rasulünü Sallallahu Aleyhi ve Sellem seven, Rabbinin emirlerine icabet etme farziyetini idrak etmiş askerlerin oluşturduğu bir ordu! وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ “Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.”[Enfal 72] Irkçı siyonist varlığın Filistinli Müslümanlara karşı işlemekte olduğu soykırımı başka kim durdurabilir? Müslümanları yeniden yurduna kim yerleştirebilir? Bu vahşi işgalcinin her zerresini kökünden kazıyıp tüm Filistin beldesini kurtarmayı İslami bir farziyet olarak idrak etmiş bir ordudan başka kim yapabilir?

Kıymetli bacılarım! Müslüman ordular harekete geçmeden, Filistin beldesinin tümünü kurtarmadan, Filistinli Müslümanların akan kanları durmaz, çektiği acı ve ıstırabı sona ermez, yaslı annelerin ve öksüz yavruların göz yaşı dinmez! Zira bu vahşi işgalcinin anladığı tek dil terör ve toplu katliam dilidir! 70 yıldır sürmekte olan bu kâbusu sonlandırmanın YEGANE İslami, hakiki ve kalıcı çözümü budur! Çünkü bu katliamı sonlandırabilecek ve İslam beldelerini kurtarabilecek tanklara, uçaklara, mühimmata ve askere sahip olan bizim ordularımızdır! Batılı güçler bile silahlarını ve servetlerini bu siyonistin soykırımını desteklemek için birleştirmişken, bu kan gölünü bitirmek için bizim Müslüman ordularımızın da birleşmesi gerekmez mi?

Kimileri; “Filistin’i kurtarmak için Müslüman orduların harekete geçmesi bir hayaldir”, diyebilir. “Gerçekçi değil, hatta imkansızdır çünkü Batılı güçler ve siyonistin diğer destekçileri buna izin vermez, ordularını birleştirir de İslam topraklarını kurtarmak isteyen her güce karşı savaşır”, diyenler olabilir. Öyleyse ben şöyle sorayım: “Kalbinde iman olan için, Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın herhangi bir emrini yerine getirmek ne zamandan beri bir hayal, gerçek dışı veya imkânsız olmuştur? El-Alîm, El-Habîr, El-Hakîm olan, her şeyi en ince noktasına kadar bilen; her şeyin iç yüzünden, gizli tarafından haberdar olan; emirleri, kelamı ve bütün işleri hikmetli olan yüce Allah Subhanehu ve Teâlâ değil midir? Neyin gerçekçi olduğunu neyin gerçekçi olmadığını Allah bilmiyor mu? Allah (cc) şöyle buyurmadı mı? إِنَّمَا كَانَ قَوۡلَ ٱلۡمُؤۡمِنِينَ إِذَا دُعُوٓاْ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِۦ لِيَحۡكُمَ بَيۡنَهُمۡ أَن يَقُولُواْ سَمِعۡنَا وَأَطَعۡنَاۚ وَأُوْلَـٰٓٮِٕكَ هُمُ ٱلۡمُفۡلِحُونَ “Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kur’an’a) ve Rasulüne davet edildiklerinde, Mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.”[Nur 51].

Kıymetli kardeşlerim, Medine'de küçük bir devletin, kudretli Roma ve Pers imparatorluklarını yenmesi ne kadar gerçekçiydi? Selahaddin Eyyubi'nin Alman, Fransız ve İngiliz haçlı ordularının ittifakıyla karşı karşıya gelmesine rağmen Hıttin Muharebesi'nde zafer kazanması ve Kudüs'ü kurtarması ne kadar gerçekçiydi? Ve genç kumandan Tarık bin Ziyad'ın, İspanya'nın kendi ordusundan 10 kat daha büyük olduğu söylenen Vizigot ordusuyla savaşıp düşmanını mağlup etmesi ve on yıldan az bir sürede İber Yarımadası'nın büyük bir kısmını İslam hakimiyeti altına alması ne kadar gerçekçiydi? Bunların hangisi gerçekçiydi? Müslümanlar olarak siyerimizden, İslam tarihimizden, dinimizden şunu öğrendik: Bizim gücümüz ve zaferimiz, sayımıza veya siyasi, ekonomik ya da askeri güç dengelerine bağlı değildir! Zira Allah Subhanehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur: يَـٰٓأَيُّہَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِن تَنصُرُواْ ٱللَّهَ يَنصُرۡكُمۡ وَيُثَبِّتۡ أَقۡدَامَكُمۡ “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır.” [Muhammed 7] Bu Allah’ın vaadidir ve Allah asla vaadinden dönmez!

Ümmetimizin zayıf olduğunu zannedenlere gelince: Onlar çok fena yanılıyorlar! Çünkü bizler hem insan gücü açısından hem kaynak hem askeri güç açısından devasayız! Sayımız 2 milyar! İslam beldelerimiz yeryüzünün en çok petrolüne ve dünyanın doğalgaz rezervlerinin neredeyse yüzde 55’ine sahip! Sadece Ortadoğu tek başına, dünya petrol kaynaklarının %50’isine sahip. Katar, dünyanın üçüncü büyük doğalgaz kaynaklarını kontrol ediyor ve 2022 yılında dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz ihracatçısı olmuştur. İslam beldeleri dünyanın en önemli stratejik hava sahalarına ve su yollarına sahip... Umman ve İran arasındaki Hürmüz Boğazı’ndan dünya petrolünün %40’ı geçiyor. Asya piyasalarını Akdeniz ve Avrupa'ya bağlayan Süveyş Kanalı Mısır'ın kuzeydoğusundan geçiyor.

Tüm bunlar siyonist varlığın ekonomisini çökertmek için yetmez mi? Ama bunu yapacak siyasi iradeye sahip Müslüman yöneticiler gerek! Tüm bunlar, bu işgali destekleyenlerin kalbine, bu soykırımcı varlığa olan sarsılmaz desteklerini yeniden gözden geçirtecek kadar korku salmaya yetmez mi? Ama bunu yapacak siyasi iradeye sahip Müslüman yöneticiler gerek! Heyhat, gel gör ki bugün işgalci, petrolünün %60'ını 2 Müslüman ülkeden, Kazakistan ve Azerbaycan'dan alıyor. Ve Erdoğan'ın siyonist oluşuma karşı ateşli konuşmalarına rağmen işgalciye giden petrolün yaklaşık %40'ı Türkiye üzerinden akıyor! Bu işgalci, Gazze'yi 17 yıldır acımasız bir kuşatma altında tutuyor ama İslam dünyasının başındaki yöneticilerde siyonist varlığı 1 gün bile kuşatacak yürek yok! Hatta 11 Kasım'da Riyad'da düzenlenen Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında, tam da Gazze'de Müslümanlara karşı kitlesel katliam yoğunlaşırken, Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn, Sudan, Fas, Ürdün, Mısır ve diğer Müslüman ülkelerin rejimleri, Siyonist oluşumla diplomatik ve ekonomik ilişkilerin kesilmesi yönündeki talepleri engellediler. Neyi reddettiler biliyor musunuz? “Bölgedeki ABD üslerinden 'israil'e Amerikan askeri teçhizatının ulaştırılmasını... 'israil'le tüm diplomatik ve ekonomik temasların dondurulmasını... Petrolü bir baskı aracı olarak kullanmakla tehdit etmeyi... Arap ülkelerinin hava sahası üzerinden 'israil'e giden ve dönen uçuşların yasaklanmasını...” La havle vela kuvvete illa billah! Bu yöneticilerin Ümmete karşı ihaneti hiçbir sınır tanımıyor!

Kıymetli bacılarım! Bu Ümmet, dünyanın en büyük, en donanımlı ve en iyi eğitilmiş ordularına sahiptir. Türk Silahlı Kuvvetleri, NATO'nun daimî orduları arasında ikinci büyük askeri gücüdür. Pakistan dünyanın 6’ıncı büyük ordusuna ve 10’uncu büyük hava kuvvetlerine sahip. Suudi Arabistan, 700’den fazla savaş uçağına sahip. Mısır; 400 bin aktif askeri personele ve 1000’den fazla askeri uçağa sahip. Öyleyse nasıl oluyor da Ümmet kan ağlarken bu kadar heybetli olan bu ordular kışlalarında prangalı duruyor?

Golda Meir, siyonist varlığın 1970li yıllardaki başbakanı, şöyle demiş: “O gece sabaha kadar korkudan uyuyamadık. Zannettik ki Müslüman ülkeler dört taraftan bize saldıracaklar. Ama korkulan olmadı. O zaman idrak ettik ki: Biz dilediğimizi yapabiliriz, zira Müslüman ümmeti uyuyan bir ümmettir.” Kıymetli kardeşlerim! İslam dünyasındaki yöneticiler ve rejimler, Filistin kan ağlarken uyumakla yetinmediler. Onlar, bu siyonist işgalin gerçekleşmesinde suç ortağı oldular, onu korudular, güçlendirdiler ve bekasını sağladılar. Ama bu şaşılacak bir şey değil! Zira bu yöneticiler ve ardından gelenler, İslam beldelerinde Batı’nın menfaatlerini gözetmek üzere zaten Batılı sömürgeci devletlerin eliyle yerleştirildi ve desteklendi. İşte bu Müslüman yöneticiler ve rejimler, barış anlaşmaları ve normalleşme politikaları ile bu gayri meşru yapının varlığından razı oldular. Gazze'deki bu soykırımın sürmekte olduğu esnada bile, Suudi Arabistan Yatırım Bakanı Khalid Al-Falih, 'israil'le ilişkilerin normalleşmesine yönelik görüşmelerin devam ettiğini belirtti. Müslümanların işgale karşı savaşında ihanet etmeyi alışkanlık haline getirenler, işte bu Müslüman yöneticiler ve rejimlerdir. 1968'de Ürdün tugayları Mescid-i Aksa'ya doğru ilerlerken onları geri çağıran kendi hain hükumetleriydi. 1967'deki “Altı Gün Savaşı”nda Mısır, Suriye ve Ürdün rejimlerinin icraatları, kendi ordularının devasa askeri üstünlüğüne rağmen siyonistleri zafere götüren yolu açtı. 1973'te Mısır’ın askeri birlikleri, hükumetlerinin ihanetine uğrayana kadar işgal altındaki Filistin'e ilerlemekteydiler. Kıymetli bacılarım! Biz hiçbir zaman Filistin’i kaybetmedik ki... Geçmiş ve mevcut yöneticilerimiz Filistin’i sattı! Bu katil işgalcinin elini güçlendiren işte bu yöneticiler ve rejimlerdir! Milyarlarca dolarlık ticaret anlaşmaları ile bu soykırımcı varlığın elini güçlendirdiler. Savaş makinesinin yakıtını doldurdular... Filistinlilerin kanlarıyla imzaladılar bu anlaşmaları! Türkiye, 9,5 milyar dolarlık ticaret hacmiyle bu varlığın 6. büyük ticaret ortağıdır.

Tüm dünyadaki Müslümanların hamisi olmak şöyle dursun, Ümmetin topraklarını, hava sahasını, askeri üslerini, kaynaklarını ve hatta ordularını siyonistin ileri karakollarını korumak ve Batılı efendilerinin çıkarları doğrultusunda savaştırmak üzere Batılı güçlere devredenler, işte Batı'nın başımıza diktiği bu Müslüman yöneticiler ve rejimlerdir. İşgalcinin cephe hattını oluşturan, karanlık 7 asır boyunca onu himaye eden, koruyan ve bekasını sağlamak için her türlü desteği veren işte bu Müslüman yöneticiler ve rejimlerdir! Ümmete karşı işledikleri ihanetleriyle, Müslümanların zihnine, düşmana karşı yenilmişlik duygusu ve yeis aşıladılar. Ve 1924'te Hilafetin yıkılmasından bu yana, Ümmetin önünde Müslümanlar ve Dinimiz adına zaferler elde etmesine en büyük engel, bu Batı'nın yerleştirdiği Müslüman yöneticiler ve rejimler olmuştur. Hala olmaya devam ediyorlar. Mübarek Filistin beldesinin kurtuluşuna engel olanlar da onlardır!

Kıymetli kardeşlerim! Bu hain yöneticiler, rejimler ve onların yozlaşmış sistemleri var olduğu müddetçe ne Filistin’de ne Suriye'de, Keşmir'de veya herhangi bir yerde asla düşmanlarımıza galip gelemeyeceğiz. Onları ortadan kaldırıp yerlerine Müslümanların müdafisi, koruyucusu ve kalkanı olmayı İslami bir vecibe olarak gören bir lideri ve nizamı getirmek elzemdir. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in dediği gibi, «الْإِمَامُ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ»“İmam bir çobandır ve güttüklerinden sorumludur.” Her nerede olursa olsun, mazlum Müslümanların imdadına yetişmeyi ve işgal edilmiş İslam beldelerini kurtarmayı Allah’ın emri olarak gören bir liderlik getirmeliyiz. Düşmanlara karşı Dinimizin ve Müslümanların samimi savunucusu olan bir liderliğe muhtacız. İslam beldelerinin sömürge prangalarını kıran ve Ümmetin ve Dinimizin savunuculuğunu hakkıyla yerine getirmek için ordularını harekete geçiren bir liderliğe muhtacız.

Tüm bunları gerçekleştirebilecek tek bir liderlik vardır, o da Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın nizamı, Nübüvvet Metodu üzere Hilafetin liderliğidir. Zira Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: «إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ»“İmâm (Halîfe) ancak bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”Müslümanların topraklarını, kaynaklarını, zenginliklerini ve ordusunu birleştirerek bir süper güç inşa edecek, muazzam siyasi, ekonomik, stratejik ve askeri güce sahip olacak, gücünü kullanarak Müslümanlara veya dinimize zarar vermeye cüret eden her milletin kalbine korku salacak olan Hilafet devletidir. 9. yüzyılda Türkiye'nin Amuriye kentinde Romalılar tarafından esir alınıp eziyet edilen tek bir Müslüman kadını kurtarmak için devasa bir ordu gönderen bu devlettir.8. Yüzyılda Hindistan'da zorba Hindu Kralı Raja Dahir tarafından hapsedilen Müslüman kadınların çığlıklarına icabet etmek ve onları kurtarmak için müthiş bir orduyu seferber eden de bu devletti.16. yüzyılda Endülüs'te Hıristiyan yöneticilerin zulmüne uğrayan 70 bin Müslümanı kurtarmak için İspanya'ya 36 gemilik bir donanma gönderen ve onları Hilafet topraklarına yerleştiren de bu devletti. Bu devlette Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler aynı refah ve vatandaşlık haklarından yararlanarak barış içinde yan yana yaşadılar. Yine Filistin'i Hristiyan haçlıların pençesinden kurtaran da bu devlet olmuştur. Ve Allah'ın izniyle Filistin, siyonist haçlıların pençesinden de yine bu devletin eliyle kurtulacaktır!

Ancak kardeşlerim! Filistin'in kurtuluşu ve Hilafetin kurulmasının önünde bir engel daha bulunmaktadır. O da, Batılı sömürgeci güçlerin bu Ümmete enjekte etmiş olduğu milliyetçilik zehridir! Bir daha Hilafetin yönetimi altında müthiş ve küresel bir güç olarak bir araya gelmemize engel olabilme ümidiyle, kumun üzerine ve zihinlerimize hayali çizgiler çekerek bizleri ulus devletlere böldüler. Kıymetli bacılarım! İslam beldelerinin yöneticileri ve rejimleri; bu Ümmeti bölük pörçük yapan milliyetçiliği ve milli sınırları, eylemsiz ve kayıtsız kalmalarına ve askerlerini kışlalara hapsetmelerine bir bahane olarak kullandılar. Filistin’de, Suriye’de, Keşmir’de ve nice yerde Ümmetin kanı oluk oluk akarken, işlenen soykırımları kendi uluslarıyla alakası olmayan bir dış sorun olarak gördüler. Sanki Müslümanlar yabancı ülkelerin yabancı vatandaşlarıymış gibi onlara karşı bir sorumluluk hissetmediler. Ordularını ise sadece kendi tahtlarını ve bencil ulusal sınırları veya menfaatlerini korumak için harekete geçirdiler. Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın sözlerini göz ardı ettiler: ﴿إِنَّمَا ٱلۡمُؤۡمِنُونَ إِخۡوَةٌ۬﴾ “Mü’minler ancak kardeştirler…” [Hucurat 10] Milliyetçilik ve milli çıkarlar, bu yöneticilerin, Filistinli Müslümanları kurtların önüne atmak ve cani siyonist varlıkla yaptıkları normalleşme anlaşmalarını meşrulaştırmak için kullandığı bir silahtır.

Kıymetli kardeşlerim! Filistin’de ve başka yerlerde Müslümanların uğradığı saldırılar KESİNLİKE BİR DIŞ SORUN DEĞİLDİR! Bu, bizim, biz Müslümanların sorunudur! Gazze’ye yapılan saldırı, bir Filistin savaşı veya Arap savaşı değildir. Aksine bizim Ümmetimize ve bizim Dinimize karşı yürütülen bir savaştır! Bu bizim savaşımızdır! Onun için bizim Müslüman ordularımız en önde yer almalı ve KENDİ kardeşlerini kurtarmalıdırlar. Zira Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle demiştir: «الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ، لاَ يَظْلِمُهُ وَلاَ يُسْلِمُهُ»“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu düşmana teslim etmez.” Kıymetli kardeşlerim! Batılı sömürgeciler Ümmeti bölmek için kuma çizgi çizmiş olabilirler ama bu çizgileri kalplerimize çizemediler. Çünkü Allah Subhanehu ve Teâlâ buyuruyor ki: ﴿وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ لَوْ أَنفَقْتَ مَا فِي الأَرْضِ جَمِيعاً مَّا أَلَّفَتْ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَـكِنَّ اللّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ “Ve (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı. Çünkü O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.”[Enfal 63] Bugün kalplerimiz Filistin’le birlikte çarpıyor. Ümmet için bu hep böyleydi. Müslüman orduların içindekilerin kalpleri de aynı. Onların birçoğu Selahaddin Eyyubi’nin izinden gidip Mescid-i Aksa’yı özgürlüğüne kavuşturmak için fırsat kolluyor.

Sevgili kardeşlerim! Nasıl kalplerimiz Filistin’le çarpıyorsa ve nasıl siyonist varlığa ve Ümmetimize karşı işlediği cürümlere karşı öfke ve nefret hissediyorsak, aynı şekilde bu cani işgalci varlığı kurmaya, güçlendirmeye ve korumaya yarayan milliyetçiliğe, milli sınırlara ve ulus devlet politikalarına karşı da öfke ve nefret hissetmeliyiz. Sizleri, İslam beldelerine bulaşmış ve İslam kardeşliği bağlarını çürütmüş bu milli sınırları, ulus devlet politikalarını ve milliyetçi rejimleri ve sistemleri ortadan kaldırmaya davet ediyoruz. Bu zehirli mefhumları reddedin. Tıpkı siyonist varlığın kendisi gibi, bu yapay sınırlar da Batılı sömürgeliğin bir ürünüdür. Ümmetten tek bir nizam, tek bir devlet altında, Rabbinizin emirlerini tatbik eden Nübüvvet Metodu üzere Raşidi Hilafet altında birleşmesini isteyin.

Zira kardeşlerim, Filistin’in tümü kurtulmadıkça Filistin’deki kadın ve çocukların gözyaşları dinmeyecektir. Ancak Müslüman ordular harekete geçmeden kurtuluş olmayacaktır. Ve Müslüman ordular, Hilafet devletinin samimi liderliği olmadan harekete geçirilmeyecektir. Bunun için kardeşlerim. Güçlü ve net bir şekilde Müslüman ordulara seslenin! Her yolu, her aracı ve her fırsatı kullanın. Sosyal medyayı kullanın, İslami medya kullanın, meclislere gidin, protestolara katılın, özellikle tanıdığınız ordu mensuplarına seslenin! Ordularımızın bir an evvel harekete geçip Filistin’deki Müslümanları kurtarmasını ve bu soykırımcı işgalcinin ilelebet kökünü kazıyacak olan Hilafete nusret (maddi destek) vermelerini talep edin. Allah’a ve Ümmete karşı olan vazifelerini hatırlatın. Bu çağrıyı tekrar tekrar yapın. Ta ki ordularımızın içinde var olan ve Mescid-i Aksa’nın yeni kurtarıcısı ve Ümmetin kahramanı olmak için fırsat kollayan bir sonraki Selahaddin’in kulaklarına ulaşıncaya kadar. İşte sizin sözünüz ve amelleriniz bu kadar hayati öneme sahiptir, kardeşlerim! Bu davayı var gücünüzle taşıyın. Zira Filistin’in kurtuluşu çok yakın. Ve İnşaallah sizler de bu kurtuluşa şahit olacaksınız ve Ümmetin tekbir sesleri Mübarek Beldeden yükselirken sizin de kalpleriniz bu sevinci tadacaktır!

Son olarak hitabımız Müslüman ordular içindeki muhlis kardeşlerimizedir. Gazze’de katledilen erkekleri, kadınları ve çocukları gördükçe yüreğinizin kan ağladığını biliyoruz. Yaslı annelerin ve öksüz bırakılan çocukların gözyaşları yüreklerinizi nasıl yakıyor biliyoruz. Kız kardeşlerinize ve Mescid-i Aksa’ya uzanan necis elleri gördükçe içinizi saran o öfkeyi biliyoruz. Ve kalbinizin bizimle birlikte Filistin için çarptığını biliyoruz. Öyleyse, sizi Ümmetin müdafisi, koruyucusu ve kurtarıcısı olma vazifesinden alıkoyan nedir? Filistin’i siyonist varlığa peşkeş çeken, ruhlarını bir taht uğruna satan, Ümmetin kanı akarken sizi kışlalara hapsederek şerefinizi beş paralık eden bu korkak yöneticilere olan sadakatiniz midir sizi alıkoyan? Müslümanlara ve Dininize ihanet etmekle kariyer elde etmiş, düşmana olan sadakatini gizlemeye bile tenezzül etmemiş ve sizi asli görevinizden -Müslümanların koruyucusu olmaktan- alıkoyan bu liderlere hizmet etmeyi kendinize nasıl yakıştırıyorsunuz? Eğer Ümmetinizi korumak ve Mescid-i Aksa’yı korumak için değilse o silahlarınız, aldığınız eğitiminiz ve askeri gücünüz neye yarar? Gazze’nin kadın ve çocukları, bizi kurtarın diye, size yalvarıyor. İcabet etmeyecek misiniz? Allah Subhanehu ve Teâlâ size sorduğunda ne cevap vereceksiniz: ﴿وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَـذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيرًا“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” [An-Nisa 75]. Kardeşleriniz yok edilirken ne kadar daha sessiz sedasız kalmayı düşünüyorsunuz?

Sevgili Peygamberinizin Sallallahu Aleyhi ve Sellem İsra ve Miraç beldesini kurtararak hem bu dünyanın hem ahiretin izzet ve şerefine nail olmak istemiyor musunuz? Dinimize büyük zaferler kazandırmış, Ümmetin tarihinde eşsiz saygınlıkla anılan, Selahaddin Eyyubi, Muhammed bin Kasım, Muhammed El-Fatih gibi büyük kumandanların şanlı mirasına sahip çıkmak istemiyor musunuz? Öyleyse kalkın ayağa! Doğrulun! Bu hain yöneticilerin tahtlarını devirin! Bizi bölmek ve sizi gerçek rolünüzü yerine getirmekten alıkoymak için sömürgecilerin topraklarımızın arasına dayattığı sahte ulusal sınırları ortadan kaldırın! Yürüyün Kudüs'e! Haydin Allah'ın rızasını kazanmaya! Ümmetin tezahüratları eşliğinde yürüyün Filistin'i kurtarmaya! Çünkü sizi bekleyen ya zaferdir ya şehadet! Haydin, İkinci Raşidi Hilafete Nusret vererek günümüzün Ensarı olmaya! Cenazesine 70 bin meleğin katıldığı Sa’d ibn Muaz (ra)’ın şerefine nail olmaya. Peygamberin Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine’de devlet kurması için nusret vermenin ne büyük bir şeref olduğunu onda gördük. Ey Müslüman orduları içinde muhlis evlatlar! Ümmetiniz dört gözle sizin tekbir sesleriyle Kudüs’e gireceğiniz ve hem Kudüs’ü hem tüm Filistin’i bu şerir işgalden kurtaracağınız günü bekliyor. Şehrin üzerinde yeniden La-ilahe-illallah sancağını dalgalandıracağınız ve İkinci Raşidi Hilafet’in başkenti yapacağınız o günü hasretle bekliyoruz. Ey Müslüman ordulardaki askerler! Cennetin kapıları sizin için ardına kadar açıldı! Mescid-i Aksa’yı kurtarmanıza karşılık şereflerin en yücesi sizi bekliyor. Sizin arkanızda Allah Subhanehu ve Teâlâ var! Sizin arkanızda Ümmetiniz var! Öyleyse neyi bekliyorsunuz? Beklemeyin artık! Vakit ŞİMDİ harekete geçme vaktidir!

Dr. Nesrin Nevaz
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Kadın Kolları Müdiresi

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER