- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Ey Yılbaşını Kutlamak İsteyen Kişi, Allah’tan Kork ve Gazze’yi Unutma!
Bunu Müslüman kardeşimize söylüyoruz; şayet yılbaşını kutlamak istiyorsan öncelikle bu konuda Allah’ın hükmünü hatırla ve izzetli Gazze’yi unutma! Belki o zaman bu küfür bayramını kutlama fikrinden vazgeçersin de böylece Allah’ın gazabından kurtulursun!
Yılbaşını kutlamanın kesinlikle caiz olmadığı açık olmasına rağmen iman ederek yapılması durumunda küfre yol açabilecek potansiyel bir tehlike söz konusudur; ama ne yazık ki ülkemizde bunu dikkate almaksızın yılbaşını kutlayan birçok insan bulunmaktadır. Tabii bu konuda saray mollalarının da katkısı büyüktür; çünkü onlar, bayramları türlere ayırıyorlar ve yılbaşının “dini bir bayram olmadığı, aksine sadece miladi yeni bir yıl olduğu” ve ailenin sofrasında “içki içmek ve diğer haramlar olmaksızın iyi niyetle kutlamanın caiz olduğu” yönünde fetva veriyorlar. Diğer bir ifadeyle şöyle diyorlar; tatil olmasından dolayı Müslümanların bile bugünü bayram olarak kutlamaları caizdir! Ama eğer onlar, “Biz fürûlarda Hanefiyiz, usulde ise Maturidiyiz” iddialarında samimi olsalardı, yılbaşını kutlamanın haram olduğunu, buna para harcamanın da israf olduğunu söylerlerdi.
Hanefi mezhebinde, yılbaşı gibi bayramlar kesinlikle haramdır; zira açık bir şekilde buna iman etmenin küfür olduğu, kutlamanın ise haram olduğu belirtilmiştir. Örneğin “El-Fetava’s Süğra” kitabında şöyle geçmektedir: “Her kim daha önce Nevruz bayramı münasebetiyle kullanmadığı bir şeyi Nevruz gününde satın alırsa, büyük bir günah işlemiş olur ve kâfir olur”; çünkü kâfirlerin bayramını yüceltmiştir. (İmam Ebu Hanife'nin (Allah ona rahmet etsin) “Fıkhu’l-Ekber” kitabından bir yorumdur, 186). Hanefilerin meşhur alimlerinden Molla Ali el-Kâri (Allah ona rahmet etsin) şöyle diyor: “Her kim Nevruz gününde bir Müşrike yumurta verirse, kafir olur”; çünkü o, putperestlerin küfür ve dalaletlerinde yardımcı olmuş veya onlara hediyeler vererek onlara benzemiştir. Bazı insanlar şöyle diyor: “Nevruz gününde bir Müslüman başka bir Müslümana hediye verirse kâfir olmaz.” Bu söze dikkat etmek gerekir; çünkü bu durumda milletlerle benzerlik söz konusudur. Tabii Nevruz’a kasıtsız olarak (bilgisi dışında) gelen bir kişinin hükmü, bundan farklıdır.” Bu konuda, Nevruz ile yılbaşı arasında hiçbir fark yoktur; zira gerek bunlarda gerekse kâfirlerin diğer bayramlarında hüküm aynıdır.
Doğal olarak Özbekistan müftüsünün şöyle bir fetva yayınlamasının arkasında iyi bir neden vardır herhalde: “Halkımızın bu tür küfür bayramlarını kutlaması helaldir.” Bu kişiler, ihanet fetvası yayınlamak için neden ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar?! Çünkü Allah’ın bütün insanlara indirdiği dini değil, sadece hükümetin istediği kısmı tebliğ ediyorlar; hatta onlar, helal olanı haram, haram olanı helal sayma noktasına kadar ulaştılar! Dolayısıyla onlar bunu yaparak, Allah’ın lanetlemiş olduğu İsrailoğullarının-Yahudilerin yaptığı şeyin aynısını yapıyorlar; zira Subhanehu şöyle buyurmuştur: لَقَدْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَأَرْسَلْنَا إِلَيْهِمْ رُسُلاً كُلَّمَا جَاءَهُمْ رَسُولٌ بِمَا لَا تَهْوَى أَنفُسُهُمْ فَرِيقاً كَذَّبُوا وَفَرِيقاً يَقْتُلُونَ “Andolsun biz İsrailoğulları’ndan kesin söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Ne zaman bir peygamber onlara nefislerinin hoşlanmadığı bir şey getirdiyse, bir kısmına yalancı dediler, bir kısmını da öldürdüler.” [Maide 70]
Müslüman halkımıza deriz ki; bu tür saptırıcı fetvalara tabi olmak sizleri kıyamet gününde Allah’a hesap vermekten muaf tutmayacaktır. Şunu diyerek kendinizi kandırmayın: “Müftü fetva verdi ben de onu takip ettim ve ben bundan sorumlu değilim!” Elbette bu tür batıl fetvaları verenlerin sorumluluğu, onları takip edenlerden daha ağır ve daha büyük olması gerekir. Ancak özellikle İslam Devleti’nin olmadığı ve Allah’ın dininin ticaretini yapan Ruveybidaların çok olduğu günümüzde, bu tür batıl fetvalara uymanızdan dolayı kesinlikle hesaba çekileceksiniz.
Ayrıca bu tür küfür bayramlarını kutlama arzusu hissettiğinizde, bunu yapmadan önce Gazze’deki Müslümanları hatırlayın; zira onların mübarek Filistin topraklarını ve tüm Müslümanların mukaddesatlarını korumak için canlarını feda ettikleri bir dönemde, dinimizde hiçbir dayanağı olmayan bu tür bayramları kutlamaktan dolayı hiç Allah'tan haya etmeyecek misiniz?!
Biz bu tür sert sözleri hükümete veya onların saray mollalarına söylemiyoruz; zira onlar, İslam’a ve Müslümanlara ihanette tüm sınırları aştılar. Ancak bu, onlara bu tür kötülüklerden uzak durmaları ve Allah’tan korkmaları yönündeki çağrımızın sona erdiği anlamına gelmiyor. Hayır, çağrımız asla durmayacaktır. Kıymetli halkımız bizler sizlere sesleniyoruz; çünkü bizler, sizlerin bu nidamıza onlardan daha çok kulak vereceğinizi ümit ediyoruz. Ayrıca hükümeti ve onun alimlerini, İslam’ın ve Müslümanların lehine yönlendirmede sizin büyük bir etkiniz vardır. Bu nedenle İslam’ı, sorunları daha kapsamlı bir şekilde çözen siyasi bir sistem olarak anlamanız ve ona olan arzunuzu güçlendirmeniz çok önemlidir. Bu yüzden her ne kadar önemsiz gibi görünse de toplumda doğru bir kamuoyunun oluşmasında ve İslam’ın iktidara ulaşmasında, küfür bayramları olması itibariyle bu tür bayramların terk edilmesi büyük bir adım olacaktır. Zira bu adımlar artış gösterdikçe, ülkemizde İslami atmosfer hakim olmaya başlayacak ve sonunda Allah'ın izniyle yakın zamanda gelmesini beklediğimiz İslam şeriatının hükümleriyle yönetecek Hilafet Devleti’nin yeniden tesis edilmesini gerçekleştireceğiz. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmaktadır: إِنَّ رَحْمَتَ اللهِ قَرِيبٌ مِّنَ الْمُحْسِنِينَ “Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır.” [Araf 56]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
İslam Ebu Halil – Özbekistan