- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Gazze ve Orada Yaşananlar; Ciddi Bir Uyanış İçin Bir Kıvılcım ve Dünyanın En Ücra Köşelerine Kadar Ulaşan Büyük Bir Değişim
Bugün Gazze, Şam, Irak, Libya, Yemen ve başka yerlerde yaşanan her şeyin İslam ümmeti için bir imtihan olduğu, olmuş ve olacak her şeyin İslam ümmetinin lehine olduğu konusunda hiçbir şüphem yoktur; zira işler doğru yönde ilerliyor ve Allah’ın izniyle buluşma yerimiz Mescid-i Aksa olacaktır. Ancak Allah’tan, takdirini hızlandırmasını ve bizlere gücünü göstermesini niyaz ediyoruz.
İşler tamamen kontrolden çıktı ve tüm İslam beldeleri sıcak bir fay üzerinde; Amerika’nın düşmanları çoğaldı ve onun dönemi ve yönetimi sıkıntıya girdi; Allah’ın izniyle yakında onun bağrında binbir bıçak göreceksiniz ve kontrolünü tamamen kaybedecektir.
Allah’ın yardımının, Allah’ın izniyle yakında geleceği konusunda paniğe, ümitsizliğe ve tereddüde yer yoktur. فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراً إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراً “Demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık vardır. Evet, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” [İnşirah 5-6] Nitekim kriz yoğunlaşıp şiddetlendi ve geceniz sabah aydınlığının habercisi oldu; bu yüzden her kim bir hayır bulursa Allah’a hamdetsin, her kim de bundan başkasını bulursa sadece kendisini suçlasın.
Şüphesiz insanların çoğu olayları gözleriyle görüyor, bunun aksini görenler ise onların çoğu gafildirler; nitekim Allah onları Kitabı’nda şöyle zikretmiştir: لَهُمْ قُلُوبٌ لَّا يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لَّا يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لَّا يَسْمَعُونَ بِهَا أُولَئِكَ كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُولَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ “Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.” [Araf 179] Dolayısıyla onlar, cihadı bir tehlike ve imtihanı da kaybetmenin alameti olarak görüyorlar, direnişi düşmanları kışkırtmanın bir yolu olarak görüyorlar, cesareti ve fedakârlığı pervasızlık olarak görüyorlar ve her fazileti değersiz görüyorlar; evet, çünkü onlar, basiretsiz, hikmetsiz ve akletmez bir şekilde görüyorlar ve onlar kendilerini derin hikmet sahibi kişiler olarak görüyorlar; ancak onlar, gafil, cesaret kırıcı, komplocu ve alçak kimselerdir; Allah bizleri onların fikir ve görüşlerinden korusun, doğru yola iletsin ve yolumuzu basiretle, hikmetle, Kur’an ve sünnetle aydınlatsın; aşağılık ve bayağı haydutların ve aptalların aktif olduğu bu zor günlerde buna ne kadar da ihtiyacımız var.
Allah’ın olaylara basiret gözüyle bakmayı bahşettiği kimse, ufukta zaferin belirdiğini görecektir; bunun başı yaralı Gazze ve sonu ise, Daru’l İzzet yani Allah’ın izniyle yakında gelecek, Roma’yı fethedecek ve başkenti de Beytu’l Makdis olacak Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti olacaktır. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: فِي بِضْعِ سِنِينَ لِلَّهِ الْأَمْرُ مِن قَبْلُ وَمِن بَعْدُ وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللهِ يَنصُرُ مَن يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “Birkaç yıl içinde; onların bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah’ındır. O gün Allah’ın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-7]
Ümmetimiz, zaferin ve cennetin ancak imtihan, denenme, çaba, azim ve zorlukla elde edileceğini biliyor; zira acılara, imtihana ve denenmeye bizden daha hayırlı olanlar da tabi tutuldu ki bunlar, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve Sahabe-i Kiram’dır. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur: أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُم مَّثَلُ الَّذِينَ خَلَوْا مِن قَبْلِكُم مَّسَّتْهُمُ الْبَأْسَاءُ وَالضَّرَّاءُ وَزُلْزِلُوا حَتَّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذِينَ آمَنُوا مَعَهُ مَتَى نَصْرُ اللهِ أَلَا إِنَّ نَصْرَ اللهِ قَرِيبٌ “(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokunmuş ve öyle sarsılmışlardı ki, nihayet Peygamber ve beraberindeki müminler: Allah'ın yardımı ne zaman! dediler. Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır.” [Bakara 214]
Sömürgeci düşmanımız bize ne kadar galip gelirse gelsin, onların zulümleri ne kadar artarsa artsın, bize vuran elleriyle, bize eziyet eden kırbaçlarıyla ve bizi bölen sınırlarıyla yöneticilerimiz sömürgeci düşmanlara ne kadar destek verirlerse versin ve ümmet-i Muhammed’e ne kadar zulmedip baskı yaparlarsa yapsınlar ümmetimiz, Yusuf suresini okudu, hâlâ okuyor, okumaya devam edecek ve şunları tekrarlayacaktır: Daha önce de Kudüs’ü işgal etmediler mi? Yaklaşık yüz yıldır Mescid-i Aksa’yı atlarına ahır yapmadılar mı? Daha önce Filistin’de on binlerce insanı katletmediler mi? Sonra Selahaddin orayı kurtarmadı mı? Kutuz ve Baybars Moğolları kovmadılar mı? Kudüs’ün fethedilmesinin ardından Kostantiniyye fethedilmedi mi? Bütün bunları unutup da düzenbazların, cesaret kırıcıların, ajanların ve aptalların (sefihlerin) peşinden mi gideceğiz? Onların sözlerini dinleyip de Allahu Teala’nın şu kavlini terk mi edeceğiz: وَاللهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ “Muhakkak ki Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.” [Yusuf 21]
Gazze ve bütün her yerdeki ümmetimiz ve evlatları Âl-i İmran suresini okuyorlar ve okumaya devam edeceklerdir: وَلَا تَهِنُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَنتُمُ الْأَعْلَوْنَ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ * إِن يَمْسَسْكُمْ قَرْحٌ فَقَدْ مَسَّ الْقَوْمَ قَرْحٌ مِّثْلُهُ وَتِلْكَ الْأَيَّامُ نُدَاوِلُهَا بَيْنَ النَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَيَتَّخِذَ مِنكُمْ شُهَدَاءَ وَاللهُ لَا يُحِبُّ الظَّالِمِينَ “Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz. Eğer siz (Uhud’da) bir acıya uğradınızsa, (Bedir’de de düşmanınız olan) o kavim de benzer bir acıya uğramıştır. O günleri biz insanlar arasında döndürür dururuz (zaferi bazen bir topluma bazen öteki topluma nasip ederiz.) Ta ki Allah, iman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızdan şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez.” [Âl-i İmrân 139-140]
Evet, onlar bizi ezebilirler, şehirlerimizi yok edebilirler, evet onlar gülleri ezebilirler ama baharın gelişini asla geciktiremezler; işte o zaman Allah bize zaferi nasip ettiğinde, rahmetinin ve kereminin (cömertliğinin) kapılarını açtığında ordu içerisindeki evlatlarımızdan ümmetimizi yardımsız bırakanlar, keşke topraklarda onlarla beraber olsaydık temennisinde bulunacaklar, keşke bireyler, seriyyeler, birimler ve ekipler olarak Gazze’ye destek vermek ve Allah’ın dinine yardım etmek için hareke geçseydik dileğinde bulunacaklar ve keşke zamanı geri alabilsek de yöneticilerimize isyan edip dinimize ve ümmetimize destek olabilseydik temennisinde bulunacaklar ama heyhat ki heyhat! Zira o gün pişmanlık ve yürek acısı hiçbir fayda vermeyecektir. Nitekim Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَا “Ey Rabbimiz! Biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk da onlar bizi yoldan saptırdılar, derler.” [Ahzab 67] Ve Allahu Teala şöyle buyurmuştur: إِذْ تَبَرَّأَ الَّذِينَ اتُّبِعُوا مِنَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا وَرَأَوُا الْعَذَابَ وَتَقَطَّعَتْ بِهِمُ الأَسْبَابُ، وَقَالَ الَّذِينَ اتَّبَعُوا لَوْ أَنَّ لَنَا كَرَّةً فَنَتَبَرَّأَ مِنْهُمْ كَمَا تَبَرَّءُوا مِنَّا كَذَلِكَ يُرِيهِمُ اللهُ أَعْمَالَهُمْ حَسَرَاتٍ عَلَيْهِمْ وَمَا هُمْ بِخَارِجِينَ مِنَ النَّارِ “İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır. (Kötülere) uyanlar şöyle derler: Ah, keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da, şimdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık! Böylece Allah onlara, işlerini, pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar.” [Bakara166-167]
Ancak hâlâ Rabbi katında ve ümmetin tarihinde sayfasını beyazlatmak isteyenler için zaman var; hâlâ adlarını, Sahabelerin, tâbiinlerin ve onlardan sonraki mücahitlerin arasında şeref listesine kaydetmeleri için zaman var; o halde haydi Gazze’nin ve İslam ümmetinin zaferini kolaylaştırın; şüphesiz Allah kesinlikle dinine yardım edecektir; ancak Allah, Kendisine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemek için sizlere fırsat veriyor ey orduların evlatları! وَأَنزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللهُ مَن يَنصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّ اللهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ “Biz demiri de indirdik ki onda büyük bir kuvvet ve insanlar için faydalar vardır. Bu, Allah’ın, dinine ve peygamberlerine gayba inanarak yardım edenleri belirlemesi içindir. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, daima üstündür.” [Hadid 25]
Allah’ım, bizleri Sana yardım edenler eyle, bizleri yardımsız bırakanlardan, yürek acısı çekenlerden ve pişmanlık duyanlardan eyleme; Allahumme Amin.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Memduh Ferec