- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Özbekistan Hükümeti İslam’a Karşı Savaşını Yoğunlaştırıyor!
Diktatörlük rejimi ve Sovyet rejiminden miras kalan kara güçlere dayanmakla bilinen Özbekistan hükümeti, İslam’a ve Müslümanlara karşı savaşını yoğunlaştırdı.
Örneğin 24 Haziran 2024 itibarıyla 400'den fazla cami ve mescidin yıkılması veya üretim tesisine dönüştürülmek üzere proje sahiplerine teslim edilmesi yönünde bir kararname çıkarıldı.Kayıtsız cami ve okulların kapatılmasına yönelik bu girişimler, Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in dini konular hakkındaki toplantısından bir hafta sonra ortaya çıktı. Bu tür eylemler, tiran Kerimov’un iktidarı döneminde de uygulanıyordu.
Ayrıca Kerimov’un kana susamış baskıcı yaklaşımını sürdüren Özbekistan güvenlik güçleri, 23 Hizb-ut Tahrir mensubunu bir kez daha tutukladı. Zira geçen Mayıs ayında, Kerimov döneminde hüküm giyen ve 1999-2000'den bu yana 20 yıl hapis yatan Müslümanların daha önceki aynı suçlamalar temelinde yargılanmasına başlandı. Yine Taşkent, Andican, Kogon, Karşi ve Semerkant bölgelerinde 16 genç şiddet ve terör suçlamasıyla yeniden tutuklanarak Taşkent'e gönderildiler ve haklarında soruşturma başlatıldı!
25 Haziran’da, Âli (Üst) Meclisi Yasama Meclisi, çocukların yasadışı dini eğitime çekilmesine yönelik idari sorumluluğun artırılmasına ilişkin bir yasa tasarısını ilk okumada kabul etti. Dolayısıyla ülkede yaz tatili boyunca çocuklara Kur’an öğretilen yerler ve okullar bu bahaneyle kapatıldı.
Aynı zamanda imamların elektronik sosyal ağlar üzerinden vaaz vermeleri ve yurt dışına seyahat etmeleri de yasaklandı.
Özbekistan Parlamentosu daha önce de kadınların peçe takmasını yasaklayan bir yasa tasarısını onaylamıştı.
Bütün bunlar Özbekistan rejiminin, İslam’a ve İslam’a davet eden herkese yönelik düşmanlığında ölmüş Kerimov’un izinden gittiğini gösteriyor.
Aslında Şevket Mirziyoyev liderliğindeki Özbekistan rejiminin dini değerlere karşı mücadelesi, yücelttikleri anayasa ve uluslararası yasalara aykırıdır. Daha dakik bir ifadeyle demokrasinin gölgesindeki din özgürlüğü ve bireysel özgürlük, bir kişinin herhangi bir dine inanmasını ve herhangi bir ibadeti yerine getirmesini garanti altına almaktadır. Zira bu “değerler”, laik bir devletin anayasal kanunudur. Ancak Batı ve Müslümanların başındaki ajan yöneticiler, uluslararası sahnede kendi değerlerini çoktan terk etmeye başladılar.
Batı’ya göre bu özgürlükler, İslam ve Müslümanların dışındakiler için geçerlidir. Örneğin şeytana tapma veya diğer sapkınlıklar için dini özgürlüğe izin verildiği gibi gayrimüslimlerin istedikleri kıyafetleri giymelerine ve hatta sokaklarda çıplak dolaşmalarına dahi izin verilmektedir. Ancak konu İslami değerler olduğunda, meseleye farklı bir şekilde bakılmaktadır. Bu da demokratik rejim ile diktatörlük rejiminin aynı madalyonun iki yüzü gibi olduğu, yani her ikisi de kendi iradesini halkın iradesinin üstünde tuttukları anlamına gelmektedir! Nitekim Irak, Afganistan, Suriye ve en son Gazze’deki olaylar, özgürlük sloganları ile kadın ve çocuk hakları sloganlarının bombaların patlamasıyla yerle bir olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Aslında Müslümanların İslam’ın hükümlerine tabi olmaları ve insanları O’nun hükümlerine davet etmeleri sadece Allah Subhanehu’nun emirlerine itaatten dolayı olup sömürgeci kâfirlerin ve onların ajan yöneticilerinin izin vermesi veya bireysel özgürlük nedeniyle değildir. Bu nedenle bu hain yöneticilere diyoruz ki: Allah’tan korkun ve İslam’a dönün! Zira sizin göreviniz, İslami değerlerle veya başörtüsü ve peçeyle savaşmak değildir; bunun tam aksine sizin göreviniz, camiler inşa etmek ve onun içindeki şartları oluşturmaktır! O halde okullar açın ve gençlerin dinlerini öğrenmeleri için uygun şartları oluşturun…
Ama ne yazık ki sizler, Allah Subhanehu ve Teala katında izzetli olmayı tercih etmek yerine, sömürgecilerin ajanı olarak onların yanında zilleti tercih ediyorsunuz. Doğal olarak bu şekilde devam ettiğiniz sürece dünya ve ahiretteki zilletiniz artacaktır! Sömürgeci kâfirlerin ve onların ajanlarının tuzakları, Allah’ın izniyle kesinlikle başarısız olacaktır. Zira Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللهُ وَاللهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ “Onlar (sana) tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Çünkü Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.” [Enfal 30] Ve Subhanehu şöyle buyurmuştur: أَلَا إِنَّ نَصْرَ اللهِ قَرِيبٌ“Bilesiniz ki Allah'ın yardımı yakındır.” [Bakara 214]
#ÖzbekistandanÇağrı
#PleaFromUzbekistan
#ЎЗБЕКИСТОНДАН_ФАРЁД
#صرخة_من_أوزبيكستان
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Mümtaz Maveraünnehrî