- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Özbekistan Kim midir; Gazze’nin Kardeşlerinden Biridir!
Özbekistan’daki suçlu Mirziyoyev rejiminin, Hizb-ut Tahrir’in 23 üyesini yeniden tutuklayarak onların, ölmüş tiran Kerimov döneminde yargılandıkları ve bu sebeple yaklaşık 20 yıllarını hapishanede ve işkence altında geçirdikleri aynı suçlamalarla yargılama süreçlerini başlatması, belki de daha önce dünyanın hiçbir ülkesinde görülmemiş bir durumdur. Zira ne kadar zalim olursa olsun, ülkesindeki kamuoyunu ne kadar küçümserse küçümsesin ve yönettiği insanların duygularını ne kadar hafife alırsa alsın, hiçbir rejimin böylesine çirkin bir eylemde bulunmaya cesaret ettiği görülmemiştir!! Nitekim küresel siyasi meseleleri ve bugün ülkeler arasında egemen olan ilişkileri takip eden bir kişi, bu iğrenç suçların kurbanları Müslümanlar olduğunda, hatta Hizb-ut Tahrir mensubu olduklarında, bu tür aşağılık eylemlerin, ister devletler ister sivil toplum kuruluşu olsun, hiçbir siyasi veya fikri odağın öfkesini uyandırmayacağını kesinlikle fark eder. Burada ahlaki kurallar ve temel yargı örfleri bir kenara bırakıldığı gibi bununla birlikte Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin (ICCPR) 24. maddesinde yer alan “sanığın aynı eylemden dolayı iki kez yargılanamayacağı (Non bis in idem) ilkesine” dair şu metinde bir kenara bırakılmıştır: “Hiç kimse, bir ülkenin yasalarına ve ceza usulüne göre daha önce kesin olarak mahkûm olmuş ya da beraat etmişse, aynı fiil için yeniden yargılanamaz ve cezalandırılamaz.”
Her ne kadar bu tür iğrenç suçların benzerlikleri ve muadilleri olsa da, örneğin bu, Kerimov ve Mirziyoyev gibi İslam’a ve İslami hayatın yeniden başlatılması için İslam davetini taşıyan Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı suç işleyen ve kindar olan Libya gibi İslam ülkesinde yaşanmıştır; zira ölmüş olan Kaddafi 1998 yılında, onlardan (Hizb-ut Tahrir gençlerinden) hayatta kalanları, 15 yıl demir parmaklıklar ardında her türlü işkenceye maruz kalarak geçirmeye sürüklemiş ve tahliye komitesi, boyun eğmeyi, af dilemeyi ve kanaatlerinden vazgeçmeyi reddetmelerinden dolayı onların mahkumiyetlerine 15 yıl daha eklemiştir!
Ümmetin başına bela olan bu tür yöneticilerin paklık ve saflık iddiasında bulunup sonra da ayıplarının ortaya çıkması şaşırtıcı olmasa da onlar, Batılı efendilerinin kendilerinden memnun olduklarından emin oldukları sürece hiçbir şeyden utanmazlar. Bu yüzden Mirziyoyev’in de tutuklulara yönelik işkence ve şiddete karşı olduğunu, düşünce ve inanç özgürlüğünü pekiştirme ve keyfi tutuklamalara karşı çıkma yolunda ilerlediğini iddia etmesi şaşırtıcı değildir. Dolayısıyla İslam beldelerindeki bu mevcut rejimler, gençleri keyfi olarak, barbarca ve vahşi bir şekilde tutuklamaktan, onları uydurma suçlamaları itiraf etmeye zorlamaktan, başlarına çuval geçirmekten veya onlardan birinin karısının ofise getirilip tecavüz edileceği tehdidi altında önceden hazırlanmış bir itirafnameyi imzalamaya zorlamaktan hiç utanmıyorlar. Zaten onların ne zaman kutsallara bir saygısı oldu ki?! Dahası bir itirafı imzalamaya zorlamak ya da elektrikle işkence etmek onlar için basit bir oyundur. Bu yüzden bu tiranlar, tutuklu, Özbekistan halkının ve İslam ümmetinin akidesine davet ettiği ve davetlerinin başlığı da Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin kurulması olduğu sürece, yabani vahşi hayvanlarının bile tiksindiği bu ve diğer korkunçları işlemekten hiç utanmazlar!!
Ancak en yürek parçalayıcı ve akıllara durgunluk veren şeylerden biri de, bu hainlerin vatanın savunucusu ve onun çıkarlarının koruyucusu olarak görünme konusundaki ısrarlarıdır. Ne yazık ki ülkenin evlatlarından bazıları bunlara inanıyor ve ümmetin muhlis ve bilinçli kişilerini şiddet ve terör uygulamakla suçluyorlar. Hem de Özbekistan rejimi, küfrün başı, terörün anası ve babası Amerika’nın kendi ülkesinde askeri üs kurmasına izin verdiği ve aynı zamanda Rusya’nın çıkarlarını da korumaktan hiç utanmayan Kerimov hükümetine ve rejimine verilen destek karşılığında Afganistan'daki halkımızın başını ne kadar çok felaketlere sürüklediği halde!
Ancak bedbaht Özbekistan rejimi de dahil bu rejimler, ümmetin öfkesinden ve teyakkuzundan emin bir şekilde Batı hegemonyasının sarhoşluğunu kapıldıklarından dolayı ne tarihten ne de hayatın kanunlarından ve sünnetlerinden bir ders almıyorlar. Kaddafi ve onun zorbalığı hani nerede; bu akleden bir kimse için bir ibret değil midir? Peki Hafız Esad, onun Allah ve Rasulü’ne karşı ihanetleri ve İslam topraklarını Allah ve Rasulü’nün düşmanlarına peşkeş çeken zamanın lanetlisi hani nerede? Dahası siyasi kölelik pazarında boynunu teslim etmiş olan onun varisi, mübarek ve sarsılmaz bir devrim karşısında nasıl da bir aşağılanmaya maruz kaldı? Çeyrek asırdan fazla bir süre ülkenin işlerini yöneten ve ülkeyi vahşi bir polis devletine dönüştüren Kerimov’un demir yumruğu ona şefaat etti mi? Tüm ülke Kerimov’un olurken referandumların ve seçimlerin ona bir faydası oldu mu? Dolayısıyla ümmetin başına musallat olan bu rejimlere, Allah Subhanehu ve Teala’nın emri gelinceye kadar hiçbir ibret ve nasihat fayda vermez; ancak Mirziyoyev rejimini, kendisine hiçbir şekilde bir faydası olmayacağını ve Allah’ın kendileri hakkında adil bir hüküm ve hakkın ortaya çıkmasına izin verinceye kadar tiranların yöntemlerinin davet taşıyıcılarının cesaretlerini kıramayacağını ve Allah’ın onları sapasağlam tuttuğunu kesin olarak bildiği halde Kerimov’un yöntemlerini benimsemeye sevk eden şey nedir? Nitekim Allah Subhanehu ve Teala şöyle buyurmuştur: يُثَبِّتُ اللهُ الَّذِينَ آمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاة الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَة وَيُضِلُّ اللهُ الظَّالِمِينَ وَيَفْعَلُ اللهُ مَا يَشَاءُ“Allahu Teala sağlam sözle iman edenleri hem dünya hayatında hem de ahirette sapasağlam tutar. Zalimleri ise Allah saptırır. Allah dilediğini yapar.” [İbrahim 27] Peki Allah’ın sağlam sözle hem dünya hayatında hem de ahirette sapasağlam tuttuğu kimselere nail olanlar kimlerdir?!
#ÖzbekistandanÇağrı
#PleaFromUzbekistan
#ЎЗБЕКИСТОНДАН_ФАРЁД
#صرخة_من_أوزبيكستان
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdurrauf Âmiri – Tunus