Pazar, 22 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/24
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Suçlu Amerika, Gazze Soykırımının Sonu Gelmeyen Ateşkes Müzakereleri Yoluyla Döndürülmesi Ve İran’dan Gelmeyen Tepki!

بسم الله الرحمن الرحيم

Suçlu Amerika, Gazze Soykırımının Sonu Gelmeyen Ateşkes Müzakereleri Yoluyla Döndürülmesi Ve İran’dan Gelmeyen Tepki!

Aksa Tufanı ve Gazze Savaşı, geçtiğimiz yüzyılın üçüncü on yılının başlarında Osmanlı Hilafetinin yıkılmasının ardından Batı’nın İslam coğrafyasında oluşturduğu sömürge arenasında eşi benzeri görülmemiş stratejik bir deprem oluşturdu. Zira Aksa Tufanı, İslam coğrafyasının kalbinde, sömürgeci Batı’nın Yahudi varlığının temsil ettiği en tehlikeli stratejik üssüne karşı İslam ümmetinin evlatlarının başlattığı neredeyse ilk gerçek savaştır; zira Yahudi varlığının görevi, sömürgeci Batı’nın durumunu korumak için bir üs olmak, Müslümanların birliğini engellemek için kaçınılmaz bir gerçeklik olarak ulusal sömürge devletçiklerinin temsil ettiği parçalanmışlığı ve dağılmışlığı pekiştirmek ve yerleştirmek, Allah’ın indirdikleriyle olan yönetimi yeniden tesis etme konusundaki Müslümanların hayati meselesine yönelik çabaları dinamitleyip yok etmek, değişim ve sömürgeci kâfirden kökten kurtulma pusulasını tahrif etmektir.

Aksa Tufanı, Yahudi varlığının askeri gücüne ilişkin örülen tüm efsaneleri yıkıp yerle bir eden son derece yıkıcı bir deprem olmuştur; zira birkaç saat içerisinde yüzlerce mücahit, birkaç hafif silahla demir duvarı deldikten sonra Gazze Şeridi’ni çevreleyen kasabalara saldırdılar, işgal ordusundan seçkin askerlerden oluşan bir taburu ezip geçtiler, yerleşim yerlerinin tamamını kontrol altına aldılar, işgalcinin araçlarını, zırhlı araçlarını ve tanklarını yaktılar, onlarca subayını, askerini ve yerleşimci sürüsünü esir aldılar, askeri ve siyasi düzeyde varlığı saran panik, şok ve felç halinin ortasında hassas askeri ve casusluk verilerinin çoğuna el koydular. Nitekim stratejik deprem, çatışmayı ilk gerçekliğine geri döndüren ve Batı ile olan savaşın doğasının varoluşsal bir savaş olduğunu ortaya çıkaran medeniyet geçmişiyle daha da şiddetlendi; zira Batı medeniyetin doğası, onu tüm Batı’nın savaşı haline getirdiği gibi Batı’nın en önemli öncelikleri haline getirmiştir. Bununla birlikte Rusya-Ukrayna savaşı ciddiyetine rağmen marjinal bir hale gelmiştir; böylece Amerika’nın Çin ve Rusya ile karşı karşıya kaldığı büyük stratejik zorluklara rağmen İslam ve bölgesi, hadari bir alternatif ve en büyük stratejik tehdit olması nedeniyle Batı’nın birincil meşgalesi haline geldiği apaçık ortaya çıkmıştır.

Buna göre Amerika’nın liderlik ettiği tüm Batı, bir üs olan varlığı ve mevcut sömürgeci durumu savunmak ve Aksa Tufanının oluşturduğu yakıcı medeniyet durumunu söndürmek için bir araya geldi ve Batı, sömürgeci hareketini “gaspçı varlığın kendisini savunma hakkı vardır” yalanıyla ambalajladı; böylece Batı’nın askeri, mali ve güvenlik desteği ve yardımıyla birlikte Batı’nın ve Yahudi varlığının Gazze’ye yönelik savaşı için uluslararası siyasi destek de seferber edildi. Bunun üzerine Amerika, stratejik depremin Batılı stratejik bir felakete ve korkutucu bir medeniyet gelişimine dönüşmemesi için savaş alanını kontrol altına almaya ve genişlemesini önlemeye hırs gösterdi; bu yüzden Amerika, ajanlarını, yardakçılarını ve uzantılarını, savaş bölgesini çevrelemenin ve sömürgeci çıkarlarına düşman olan her türlü harekete karşı koymanın yanı sıra onları, Gazze halkına yönelik savaşında kendi üssü olan varlığı desteklemeye zorladı.

Nitekim Batı, sömürgeci stratejik üssünün çöküşünü önlemek ve medeniyet durumunu ve bunun bölge ve dünya üzerindeki yansımalarının tehlikesini ortadan kaldırmak için tüm siyasi, askeri, güvenlik ve mali ağırlığı ve Haçlı nefretiyle müdahalede bulundu ve böylece bu, Batı’nın Haçlı seferlerinin vahşeti ve barbarlığı konusundaki geçmişini yeniden canlandırdığı benzersiz bir vahşet ve barbarlık oldu. Zira Gazze savaşı, mevcut yüzyıl için ertelenmiş bir Haçlı savaşı olup Batı ise alternatif olarak İslami bir hadarat projesine sahip olan İslam ümmetine, sömürgeci Batı’dan kurtulmanın bedelinin yok edilmek olduğunu ifade eden bir mesaj vermek istemektedir. Sonra Amerika ve Batı ülkeleri, kendi üsleri olan Yahudi varlığının kendisini savunma hakkı olduğu kılıfı altında Haçlı savaşlarını planladılar ve soykırımı gerçekleştirmek, medeniyet durumunu ortadan kaldırmak ve savaşı, şok, şaşkınlık ve felç durumu oluşturarak birkaç haftayı geçemeyecek şekilde günler içinde bitirmek için Yahudi varlığına tüm maddi araçları temin edip desteklediler; çünkü zaman, Gazze’nin yok edilmesi gibi Haçlı imha savaşında birincil düşman olma zamanıydı.

Ancak Gazze savaşının gidişatı Washington ve Batı’nın beklentilerinin tersi yönünde ilerledi; zira savaşın süresi uzadı, haftalar aylara dönüştü ve işte Gazze savaşı on birinci ayına girdi. Bununla birlikte, savaşın maliyeti ve zaten tükenmiş ve iflas etmiş olan Amerikan bütçesi üzerindeki yükü nedeniyle stratejik çıkmaz, askeri bataklık ve ekonomik yıkım daha da büyüdü ve kötüleşti. Başkanlık seçimlerinin gergin ve baskıcı koşulları göz önüne alındığında Amerika’nın iç bölünmesi, onun uyumsuz siyasi akımları ve siyasi bölünmeyle birlikte bir politika haline gelen Amerikan dış politikası patladı ve böylece Amerika, siyasi, ekonomik ve medeni bir çıkmaz durumu içindeyken durumun kontrolden çıkmasından ve kendisini tüketecek bir savaşa girmekten korkmaya başladı. Zira Batı’nın siyasi iç yapısı parçalandı ve savaş sırasında siyasetçilerinin ve askerlerinin bölünmeleri onun yıkımı için bir balyoz haline geldi. Çünkü Gazze savaşının uzamasıyla birlikte Batı’nın ve üssü olan varlığın krizi daha da kötüleşti ve Gazze savaşının belirsiz ve gerçekleştirilemez hedefleri ve mücahitlerin ve halkının efsanevi akidevi kararlılığı nedeniyle Gazze savaşını bitirmenin zorluğu hakkında varlığın yöneticileri ile Washington'daki yönetim arasında gerginlikler ortaya çıktı.

Böylece Batı’nın ve onun üssü olan varlığın stratejik çıkmazı daha da kötüleşti; nitekim tüm bu barbarlık ve vahşetin, Gazze Şeridi’nin alanının Filistin topraklarının yaklaşık %1.33’nü oluşturan bir karış toprağa ve düşmanının maddi güç nedenlerinin çok azına sahip olan inançlı mümin bir gruba karşı olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla bu vahşi ve barbar savaş, medeniyet, siyasi ve askeri olarak Amerika ve Batı’nın yanı sıra kendi üssü olan Yahudi varlığının alçaklığını açığa çıkarıp ifşa etmiş ve savaşın uzaması ve onların vahşetlerinin ve barbarlıklarının devam etmesi hem Amerika'nın uluslararası konumu hem de liderlik ve medeniyet krizi üzerinde feci yansımaları olan stratejik bir ikilem haline gelmiştir.

Bunlardan daha da tehlikelisi, (Amerikan sokaklarında ve üniversitelerindeki ayaklanmalar gibi) kendi içini vuran ve felsefi ve medeni yapısının iskeletlerini sarsan devasa medeniyet dalgasıdır.

(Gazze’nin daha süt emen ve prematüre bebeklerinin, çocuklarının, kadınlarının, yaşlılarının, hastalarının ve yaralılarının katledilmesine, evlerin, camilerin, okulların ve mülteci kamplarının bombalanmasına ve esirlerin öldürülüp işkence edilerek canlı olarak gömülmesine yönelik korkunç sahneler, yaklaşık bir yıl boyunca Batı silahları, Batı’nın askeri desteği ve Batılı siyasi örtüyle yapılan bu katliamlarının sonunun gelmemesi gibi) Gazze’nin imha edilmesi yüzünden Amerika ve Batı, liderlik krizi ve Batılı medeniyet modelinin yankılanan çöküşü nedeniyle ciddi kan kaybı yaşamaktadır; dolayısıyla Batı medeniyetinin bu rezaletinin, hadari olarak son derece patlayıcı ve (Şam devrimi ve onun alevlerine yeniden geri dönmesi nedeniyle) zaten alevli olan bölgede ciddi yansımaları olacaktır.

Amerika ve Batı’nın, Gazze savaşının barbarlık ve vahşetini örtbas etmeye ve Gazze soykırımını yoğun bir siyasi kurnazlıkla yüzdürüp döndürmeye ihtiyacı vardır; dolayısıyla Washington'un politikası, zehirli ateşkes yöntemi ve müzakere maratonları, soykırımın devam etmesi için zaman kazanmak için olduğu gibi bununla birlikte Amerika ile Yahudi varlığı arasındaki gerilimleri abartan yoğun medya pompalaması ve tekrarlanan analizler de Amerika’nın Gazze soykırımından sıyrılma ve onu Yahudi varlığına yapıştırma girişimi içindir. Bu yüzden Washington, Sisi rejimini, Katar Şeyhi’ni ve Erdoğan'ı müzakereleri yönetmek ve döndürmek için görevlendirmiştir. Dolayısıyla doğrudan Doha ve Kahire toplantıları ile perde arkasından yapılan Ankara toplantıları, Batı'nın ve onun aşağılık varlığının içinde bulunduğu ölümcül çıkmazdan belki bir çıkış yolu bulmak için zaman kazanmaya yöneliktir. Bu yüzden Kahire ve Doha’da müzakere turları devam etmekte ve buralarda Gazze katliamı ele alınmaktadır; yani Kahire, Katar ve Ankara rejimleri, sonu gelmeyen zehirli ABD ateşkes müzakereleri yoluyla Gazze’nin yok edilmesini döndürmek için görevlendirilmiş olup siyasi sahne, kamuoyunun dikkatini Gazze halkının kan ve ceset parçalarından oluşan denizden uzaklaştırmak için bu tür müzakerelerle doldurulmaktadır. Dolayısıyla Amerika’nın zehirli ateşkesleri ve sonu gelmeyen müzakereleri, Amerika’nın Gazze soykırımını döndürme ve bunun devam etmesi için zaman kazanma politikasıdır; zira Gazze soykırımını durdurmaya yönelik tüm projeleri baltalayan ve BM Güvenlik Konseyi'ndeki vetosunu defalarca kullanarak soykırımın durmasına karşı çıkan bizzat Amerika'dır. Dolayısıyla bu, ABD’nin zehirli ateşkes müzakerelerinin siyasi yönü, kurnazlığı ve entrikası ile ilgilidir.

Askeri açıdan olana gelince; İran’ın Lübnan, Irak ve Yemen’deki araçlarını, yandaşlarını ve uzantılarını harekete geçirme kötülüğünün bizzat Tahran’daki Molla rejimiyle son bulması, orduların hareketini etkisiz hale getirmek, ufukları dolduran yardım çağrılarını geri püskürtmek, savunmasız Gazze halkına malzeme tedarik etme, destekleme ve yardım etme aldatmacasını hayata geçirmek ve onların tam bir siyasi, askeri ve stratejik belirsizlik içinde olmadıklarını ve onların kafire terk edilmediklerini göstermek içindir. Ayrıca bu habis askeri hareketler, Gazze’nin bir karış toprağına saplanıp askeri skandalı yankılanırken Yahudi varlığının aşağılanması ve hor görülmesi skandalını örtbas etmek ve varlığı yeniden birçok cephede savaşan bir savaşçı olarak tasvir etmek içindir. Dolayısıyla molla rejimi, adeti olduğu üzere (Amerika’nın Irak ve Afganistan’ı işgal etmesine yardım etmek, ABD’nin bölgedeki askeri yığınakları ve üsleri için bahaneler oluşturmak ve Müslümanlar arasında mezhepsel anlaşmazlık tohumları ekmek yoluyla) Lübnan, Yemen ve Irak’taki yandaşları ve uzantılarıyla büyük şeytanına ve sömürgeci Amerika’nın bölgedeki projelerine yardım etmektedir. Böylece Tahran’daki molla rejimi, lakırdıları ve içi boş tehditleriyle ve gelmeyen bir tepkiyle Gazze soykırımını yönetmektedir. Şayet bir tepki gelse de bu, sömürgeci Amerika’nın bölgedeki politikasına ve kendi üssü olan Yahudi varlığının güvenliğine hizmet etmek için Amerika’nın belirlemesine ve Washington’un zamanlamasına göre olacaktır.

İşte bu suçlu Amerika, İslam ve halkı karşısında stratejik ve medeniyet çıkmazıyla tükenmiş ve elinde vahşet ve barbarlıktan başka bir şey kalmamıştır. Bu yüzden Gazze bugün onun arenası olup Mısır, Katar, Türkiye, İran ve onun Lübnan’daki yandaşları ve uzantıları, Yemen ve Irak’taki hain ve utanç verici rejimler de, Amerika’nın barbarlığını gerçekleştirmek ve Gazze soykırımını döndürmek için kullandığı araçlarıdır. Yani bu ajan rejimlerin iplerini elinde tutan ve onları kendi sömürgeci çıkarlarına hizmet edecek şekilde harekete geçiren bizzat suçlu Amerika’dır.

O halde Müslüman ordular, küfrün iplerini kesmek, hain ve utanç verici tahtları yıkmak, ümmeti onların şerlerinden kurtarmak ve İslam’a yardım etmek, onun Hilafetini kurmak ve tüm topraklarını Haçlıların ve onların gazaba uğramış köpeklerinin pisliklerinden kurtarıp temizlemek amacıyla Rabbani ve bilinçli muhlislerin nidasına ve yardım çağrısına cevap vermek için harekete geçmeyecek mi? وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ   “Sizden din konusunda yardım istediklerinde yardıma icabet etmeniz sizin üzerinize vaciptir.” [Enfal 72]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Münâcî Muhammed

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER