- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Kafirler Kerih Görseler de Allah’ın Nusreti Gelecektir!
Muhammed'i hak ile gönderene yemin olsun ki yüce Rabbimiz Celle ve Âla'ya olan inancımız daha da artmaktadır; özellikle de Azze ve Celle'nin kelamının nasıl da en açık ve en doğru bir şekilde tecelli ettiğini bizzat gözlerimizle görünce. Bakın işte domuzların kardeşleri, sadece Müslümanlara karşı değil, aksine tüm dünyaya karşı kibirleniyorlar ve onların Birleşmiş Milletler’deki büyükelçileri orada dünya ülkelerinin temsilcileriyle aşağılayıcı bir şekilde konuşuyor, hatta Birleşmiş Milletlerin lağvedilmesi çağrısında bulunacak kadar ileri gitmiştir. Çünkü -onun iddiasına göre- Birleşmiş Milletler, gasıp varlığın kendini savunma hakkına ve dünyayı aşağılama, kadınları ve çocukları öldürme hakkına karşı çıkıyor...
Ne kadar kibirlenip büyüklük taslarsa düşüşü de aynı şekilde olacaktır; Allah bir an önce onların düşüşünü nasip etsin.
Bu varlık, bölgenin ve onu takip eden bölgelerin tüm yöneticilerinin cani Batı rejiminin hizmetkârlarından başka bir şey olmadığını ve Yahudi varlığına doğru bir milim dahi hareket etmeyeceklerini bilmeseydi övünemez, kibirlenemez ve sağa sola saldıramazdı. Bu yöneticileri ise en kirli kaynaklardan ihanet ve alçaklık sütü emmiş olan askerleri takip etmektedir; bu yüzden onlardan hiçbir hayır umulmaz veya bir zararı defetmesi ve bir fayda sağlaması da beklenmez.
İşte Yahudi varlığı bunları çok iyi biliyor; nitekim Aksa Tufanı operasyonu, Yahudileri kibirleri, gururları ve küstahlıkları içinde küçük düşürmüştür; bu nedenle düşmanlarını ezmek için ne kadar güçlü, kudretli ve muktedir olduklarını tüm dünyaya göstermek istiyorlar ama kimi ezecekler? Özellikle Mısır, Ürdün, Suriye, Türkiye, İran, Suudi Arabistan ve diğer Müslümanların başındaki yöneticilerin hain ve alçakça suç ortaklıklarının ardından mahsur kalan çocukları, kadınları ve savunmasız sivilleri eziyorlar.
Bu acı gerçekliğin içinde merhametsiz, kuralsız ve kanunsuz bir savaşın üzerinden tam bir yıl geçmesinden sonra bile domuzların varlığı, mahkumları kurtarmak, Hamas'ı devirmek ve diğer gerçekçi olmayan kaypak hedefleri gibi ilan ettiği hedeflerinin hiçbirini gerçekleştiremedi. Dolayısıyla bu suç savaşından gerçek kazanımlar elde etmeyi umdukları bazı hedefleri vurmaları gerekiyordu. Bu yüzden İran’ın Lübnan'daki partisini hedef aldılar ve partinin birinci, ikinci ve üçüncü derecedeki liderlerini öldürdüler ve partinin lideri Hassan Nasrallah’ı öldürerek bunu sonlandırdılar.
Bakın işte mutant varlık, Hamas lideri Yahya Sinvar’ın şehit edilmesinin ardından, sanki mesele liderler meselesiymiş gibi zaferini ilan ediyor ve küfrün başı Amerika’dan tebrikler ve kutlamalar yağıyor; ama cüce bir devletin zannına göre bu büyük zaferlerden biridir!
Ey Yahudiler topluluğu; sizinle en basit silahlarla savaşan, sizi aşağılayan, yaralarınızı derinleştiren, milyarlık ümmetin binde birini bile oluşturmayan küçük örgütlerin liderlerini öldürmekten dolayı havalara uçtunuz, keyif aldınız ve sevindiniz; ancak sizler bunu, tüm kafir Batı güçlerinin ihtiyaç duyduğunuz tüm maddi, medya, askeri ve istihbarat desteğiyle sizi desteklediği ve Müslüman ülkelerdeki sefih yöneticilerin sizinle suç ortaklığı yaptıkları bir yıldan fazla süren bir savaştan sonra gerçekleştirebildiniz. Peki Müslüman ülkelerin dört bir yanından gelen lejyonlara liderlik eden tek bir yöneticinin liderliği altında tüm İslam ümmetiyle karşılaştığınızda ve karadan gelen sadık ordularımız Yahudilere kendi yaptıkları eziyetin aynısını tattırmak için yarıştıklarında haliniz nasıl olacak acaba?
Ey Müslüman orduları ve ey kendilerine umut bağlanan kişiler; bu ümmetin zayıflığından, gerilemesinden ve aşağılanmasından kurtuluşun anahtarı sizlersiniz; o halde ne zamana kadar pasif, sakin ve donuk bir şekilde kalmaya devam edeceksiniz?!
Ümmetin tüm evlatları gibi sizin de Allah yolunda cihat etmeyi, Allah ve Rasulü’nün düşmanlarına karşı açık bir zafer elde etmeyi arzuladığınızı yakinen biliyoruz; ama sizler işlerinizi ve hareketinizi liderlerinizin ve yöneticilerinizin ellerine teslim ettiniz. Siz de biliyorsunuz ki onlar Allah’a, Rasulü’ne ve İslam ümmetine ihanet etmektedirler; 1948 ve 1967 savaşlarında ve onlar yüzünden İslam ümmetinin başına gelen diğer felaketlerde olduğu gibi hareketiniz helakiniz için olmadıkça hareket geçme emriniz asla onlardan gelmeyecektir.
O halde onlardan çıkmayacak bir emri beklemeyin; bu yüzden sizin yapmanız gereken şey, bu yöneticileri kökünden söküp atmak, ümmeti onların iğrençliklerinden, kirlerinden ve ihanetlerinden kurtarmak ve sancağı, İslam’ı iktidara taşımak için uzun yıllar boyunca gecesini gündüzüne katarak çalışan, yani halkına asla yalan söylemeyen ve Rablerine, dinlerine ve ümmetlerine sadık olan Hizb-ut Tahrir gençlerinden oluşan öncülere vermek için ciddi ve hızlı bir şekilde çalışmaktır. Böylece ümmet gafletinden ve uykusundan uyansın ve uzun süredir devam eden aşağılanmayı omuzlarından atsın.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
“Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasulü’ne icabet edin. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Reyyan Adil – Irak