- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Kim Şahin Kim Kümes Hayvanı?
Tavuk şahinin karşısına geçip ona şöyle demiş: “Neden yükseklerde uçup yükseklerde yaşıyorsun? Az bir sayıda olduğunuzu görmüyor musun? Bizimle gel ve bize katıl…. Burada bizi besliyorlar, uçarak kendimizi hiç yormadığımız gibi bizi tehdit eden bir kurt da yok”!!!
Şahin tavuğun sözüne çok gülmüş ve ona şöyle demiş: “Yükseklerde uçtuğunda kendini gururlu, onurlu ve haysiyetli bir şekilde kendinden geçmiş hissediyorsun… Yükseklerde uçtuğunda vadide yaşayanlar seni kıskanıyor…Yorularak elde ettiklerini yerken de çaba ve çalışmanın lezzetine varıyor ve hayatın anlamını biliyorsun…Yemek artıklarıyla sizi doyuranların tavuklarınızı kestiklerini, yumurtalarınızı aldıklarını ve kurt gerekçesiyle her zaman sizi hapsettiklerini görmüyor musun?!”
Tavuk da şahinin sözüne gülerek şöyle demiş: “İnan sen, kendinden geçmek-gurur-onur-haysiyet-hayat… gibi anlaşılmaz sözler sarf ediyorsun… Sanırım ya sen delirdin ya da delirmek üzeresin.”
Şahin de ona şöyle demiş: ”Ben ne dediğimi gayet iyi biliyorum. Çünkü sen kümeste doğup yaşadığın için şu hapisten çıkıp efendinin bu mantığından kurtulmadıkça benim ne dediğimi anlayamazsın!!” (Uyarlanarak aktarılmıştır)
Şahin ile tavuk arasında geçen bu hayali diyalog bize, insanın bu dünyadaki vakıasını hatırlatıyor. Zira tavuk, kümes hayvanlarından olup sana evcilleşmenin anlamını düşündürüyor ve kümes hayvanlarında var olan mantık hakkında bir fikir veriyor. Dolayısıyla onlara, on yıllardır evcilleştirenlerin eli altında yaşadıkları için şahinin mantığını anlamakta zorlandıkları gibi evcillikten kurtulup şahinler ile özgür bir şekilde yükseklerde uçmadıkça da asla onu anlamayacaklardır.
Bu dünyadaki insanlardan bazıları, gerçekte kafeslerde yaşamaya razı olan kümes hayvanları gibi oldukları halde kendilerini özgür şahin sanmaktadırlar. Dahası söyleyin Allah aşkına bu dünyada kaç insan, gerçekte sopayla hayvan pazarlarında sürülen bir halk oldukları halde sesini yükselterek kendisini vakarlı bir kişi olarak görüyor. Dolayısıyla onlarda ne bir gurur ne bir izzet ne de bir onur görülmektedir.
Dünyada insanların sana kükreyen aslan gibi olduklarını söyledikleri halde bir bela veya musibetle imtihana tabi tutulduklarında dilinin tutulduğunu ve korkunun şiddetinden paranoyak tavşan gibi tir tir titremeye başladıklarını görürsün.
Dünyada insanoğlunun hepsi kendilerinin kümes hayvanlarına benzetilmesine karşı çıkarlarken şahine benzetildiklerinde ise gurur duyuyorlar. Peki kendisini kartal, şahin ve doğan sanan tavuğu onaylayabilir miyiz? Ya da kendisini hor görüp tavuk olarak nitelendirdiğimiz şahini de yalanlayabilir miyiz?
Dünyada insanoğlunun sadece kendisi için seçtiği vardır. Dolayısıyla her ne kadar insan ben muhafız bir şövalye ve köle ruhlu olmayan özgür bir kişiyim dese de bu sözün ona bir faydası yoktur. Zira onun lisan-ı hali söylenen sözü doğruluyor. Nitekim herkes, kendinin haklı olduğunu gösteren bir geçmişe şahitlik eder. Dolayısıyla sözleri kendi durumuna uygun olursa doğrular yok eğer uygun olmaz ise yalanlar. Ama özgür olan şahinlerin kendisinin haklı olduğunu gösteren kimselere ihtiyacı olmadığı gibi kuşların ve kümes hayvanlarının ise durumlarını insanlardan gizlemesi imkansızdır. Bu yüzden ya özgür bir şahin ya da kümes hayvanı bir tavuk gibi olacağız.
Durumumuzu anlamanın tek yolu; her birimizin gerek kendisinin gerek karıştıranların gerekse mensubu olduğumuz halkın durumuna bakmasıdır. Yani bize düşen insana, onun fikirlerine, duygularına, kanaatlerine, davranışlarına ve kendisine nereyi vatan edindiğine bakmamız gerektiği gibi aynı şekilde halklara ve onların ne üzerinde olduklarına bakmamızdır.
Gelecek üzerinde düşünmek ve tedebbür etmek bize, her birimize durumunun hakikatini öğretecektir. Dolayısıyla eğer dürüst olunursa ister özgür şahinlerden isterse de kümes hayvanlarından olsunlar kendi kararlarını kendi verecektir.
-İlk olarak: Seçmiş olduğun metoda bakmalısın. Eğer Allah’ın senin için belirlemiş olduğu metodu tercih eder büyük küçük her şeyde Kitap ve sünnete tabi olursan kendine ideoloji olarak İslam’ı seçmiş, uzun bir aradan sonra bugün onu hayat vakıasında oluşturmaya çalışmış, mevcut beşeri sistemlere boyun bükmeyi reddetmiş, kendini, malını ve evladını İslam’ın nusret bulması ve Müslümanların izzeti için feda etmiş, ajanları yoluyla içimizde hüküm süren kafir sömürgeci ülkelerin hegemonyasına karşı çıkmış, onlarla mücadele etmiş, onların komplolarını ve planlarını ifşa etmiş olursun. Şunu çok iyi bilmelisin ki evcilleştirme süreci artık seninle birlikte başarısız olacağı gibi şüphesiz sen, İslam’ını tüm beşeri ideolojilere hakim kılmak için yükseklerde uçan özgür bir şahin olursun. Çünkü Allahu Teala şöyle buyurmuştur:
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ “O (Allah), müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılmak için Resulünü hidayet ve Hak Din ile gönderendir.”[Tevbe-33]
Ve Subhanehu şöyle buyurmuştur:
وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ “Halbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.” [Munafikun-8]
Ve Subhanehu şöyle buyurmuştur:
وَلَن يَجْعَلَ اللّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلاً “Allah kafirler için müminler aleyhine asla bir yol vermeyecektir.” [Nisa-141]
-Eğer aciz, eksik ve sınırlı akıl sahibine muhtaç olan bir insanın koymuş olduğu beşeri metodu tercih eder kafir Batı’nın fikirlerini ve beşeri mefhumlarını ithal edersen, tüm hayatında ya da bir kısmında kendini bunlarla sınırlandırmış, bunlara çağırmış, demokrasi ve sosyalizm gibi sistemlerin hayatta uygulanması ve hakim olması için bu yolda çalışmış, kendini bunları savunanlardan saymış, bunlara ve bunları uygulayanlara boyun bükmüş, bunlara karşı koyan ve bunlarla savaşanlara karşı çıkmış olursun… Şunu çok iyi bilmelisin ki evcilleştirme süreci artık seninle birlikte devam edecek olup sen de kümes hayvanlarından biri olacaksın.
- İkinci olarak: Kendini Muhammedi Risalet sahibi olan bu hayırlı ümmetin fertlerinden bir fert olarak görürsen, kendini İslam’ı yaymak için bu risaleti dünyanın dört bir tarafına taşımaktan sorumlu birisi olarak göreceğin gibi ayrıca şüphesiz ki sen, içeride seni cezaevine koyanların ve bununla seni ümmetinden ayıranların sınırlarını tanımayan ve yeniden İslam dünyasını birleştirmek için bunları ortadan kaldırmaya çalışan birisi olacaksın… Şunu çok iyi bilmelisin ki sen, içerisine koydukları kümeste yaşamayı reddeden özgür bir şahinsin.
- Eğer “Sykes-Picot” bölünmelerine rıza gösterir içeride seni cezaevine koyanların yamalı çözümleriyle gurur duyarsan, senin için tasarladıkları yangını söndürmekle övünen, vatancılık duyguları içerisinde boğulan, vatancılık marşlarını söyleyenlerle birlikte kendinden geçen, mevcut sınırları koruyan, bunun bekası yolunda savaşan, diğer ülkelerde yaşayan ümmetinin evlatlarını ve kardeşlerini kendine yabancı kimseler olduğunu düşünen birisi olursun… Evet eğer duyguların ve kanaatlerin bu şekilde olursa şunu çok bilmelisin ki sen, seni hapsettikleri cezaevine ve içerisine koydukları kümese rıza gösteren kümes hayvanlarından sayılırsın.
- Üçüncü olarak: Eğer yerin üstünde ve altında olan her şeyin Allah’ın sana sunduğu bir rızık olduğunu bilirsen, senin için hak olan şeyin, bunların mülk edinilmesinin mülk edinme hükümlerine ve mülkiyet türlerine göre olması gerektiği, ümmetin elinin altında olan servetlerin hukuksuz bir şekilde yağmalayan sömürgeci devletlere ait olmasının caiz olmadığı olacak ve şüphesiz sen, bu açgözlü kapitalist ülkelerin servetlerinin ve ekonominin üzerinden elini çekmesi için çalışacak, yoksulluk ve işsizlik sorununun sebebinin kapitalist ülkelerin dünya servetleri üzerindeki hegemonyası olduğunu anlayacak, bu servetleri yağmalayan ve aşındıranların karşısında durması için ümmeti harekete geçirmek amacıyla çalışacak ve aynı zamanda petrol, doğalgaz, tuz, fosfat ve benzerleri gibi İslam topraklarındaki mevcut servetlerin tamamının ümmetin hakkı olduğunu, iki habis ülke İngiltere ve Fransa’nın “Sykes-Picot” anlaşmasıyla cetvelle çizdiği bazı ülkelerin ve coğrafi yamaların hakkı olmadığını idrak edeceksin. Eğer böyle bir bilince sahip olursan işte o zaman sen, sınırları kısıtlamayan ve Allah’ın rızkının sınırlarını engellemeyen özgür bir şahin olursun.
- Eğer sana kırıntı kalıntılarını ve yemek artıklarını attığı ve servetlerini senin ve ümmetinin düşmanlarına peşkeş çektiği halde sana hükmeden ajanı kendinle birlikte onurlu görürsen, diğer İslam ülkelerindeki mevcut servetlerin her nerede olursa olsunlar tüm Müslümanların mülkü olduğunu söyleyen kimseleri yalanlayacak, onun bu sözüne şaşırıp hayrete düşecek, fasit yöneticilerin sözlerine ikna olacak, ülkenin servetleri olmadığından dolayı yoksul olduğu şeklindeki yalanlarını doğrulayacak, topraklarına yabancı yatırım projelerinin getirilmesini desteleyecek ve servetlerini geliştirmek için ülkenin evlatlarını köle gibi kullanan bu şirketlerin görevini yerine getirmesinden dolayı mutlu olacaksın. Şunu çok iyi bilmelisin ki o zaman halin, efendilerin sofra artıklarının ve fazlalıklarının atıldığı kümes hayvanlarının hali gibi olacaktır. Nitekim Allah Subhanehu şöyle buyurmuştur:
قُلْ مَنْ حَرَّمَ زِينَةَ اللّهِ الَّتِيَ أَخْرَجَ لِعِبَادِهِ وَالْطَّيِّبَاتِ مِنَ الرِّزْقِ قُلْ هِي لِلَّذِينَ آمَنُواْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا خَالِصَةً يَوْمَ الْقِيَامَةِ كَذَلِكَ نُفَصِّلُ الآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ “De ki: Allah'ın kulları için yarattığı süsü ve temiz rızıkları kim haram kıldı? De ki: Onlar, dünya hayatında, özellikle kıyamet gününde müminlerindir. İşte bilen bir topluluk için ayetleri böyle açıklıyoruz.” [Araf-32]
Ve Subhanehu şöyle buyurmuştur:
هُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ ذَلُولًا فَامْشُوا فِي مَنَاكِبِهَا وَكُلُوا مِن رِّزْقِهِ وَإِلَيْهِ النُّشُورُ “Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.” [Mülk-15]
- Dördüncü olarak: Eğer kendini bu aziz ümmetin vücudunun parçalarından bir parça olarak görürsen, işte o zaman delillerle konuşan kişinin dinde senin kardeşin, ırkları, cinsiyetleri, nesepleri, renkleri ve dilleri farklı olsa da ümmetinin tek bir ümmet olduğunu ve Allahu Teala’nın şu kavlinden dolayı müminlerin kardeş olduğunu göreceksin:
إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.” [Hucurat-10]
Yine eğer kendini bu aziz ümmetin vücudunun parçalarından bir parça olarak görürsen, Ümmetin vücudunu farklı halklara ve ihtilaflı guruplara parçalayan fikirlere karşı koymak için çalışacak ve ister kabilevi isterse mezhepsel olsun cahiliye naralarından olan tüm naraları ayaklarınla çiğneyeceksin. Nitekim İbn-i Hıbban sahihinde Ebi İbn-i Kab’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: Ubeyye’nin Cahiliye davası güden bir adama hiç kinaye yapmadan (üstü kapalı konuşmadan) babasının zekerini ısırttığını ve sonra şöyle dediğini gördüm: Sizin nefsinizde –ya da nefsinde- işitmeye tahammül edemediğim bir şey görüyorum. Dikkat edin! Allah’ın Resulü (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in şöyle dediğini işittiğimi söylüyorum:
مَنْ تَعَزَّى بِعَزَاءِ الْجَاهِلِيَّةِ، فَأَعِضُّوهُ، وَلَا تَكْنُوا “Cahiliye davası güdene hiç kinaye yapmadan (üstü kapalı konuşmadan) babasının zekerini ısırmasını söyleyin” Yine Ebu Davud’un süneninde Ebi Hureyra’nın şöyle dediği geçmektedir:
إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ قَدْ أَذْهَبَ عَنْكُمْ عُبِّيَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ، وَفَخْرَهَا بِالْآبَاءِ مُؤْمِنٌ تَقِيٌّ، وَفَاجِرٌ شَقِيٌّ، أَنْتُمْ بَنُو آدَمَ وَآدَمُ مِنْ تُرَابٍ، لَيَدَعَنَّ رِجَالٌ فَخْرَهُمْ بِأَقْوَامٍ، إِنَّمَا هُمْ فَحْمٌ مِنْ فَحْمِ جَهَنَّمَ، أَوْ لَيَكُونُنَّ أَهْوَنَ عَلَى اللَّهِ مِنَ الْجِعْلَانِ الَّتِي تَدْفَعُ بِأَنْفِهَا النَّتِنَ “Aziz ve Celil olan Allah sizden cahiliyye devrinin kabalığını ve babalarla övünmeyi gidermiştir. Mümin olan, takva sahibidir. Kafir olan ise şakidir. Siz, Adem'in çocuklarısınız. Adem de topraktan yaratılmıştır. Bazı adamlar, (kâfir olarak ölen) kavimleriyle övünmeyi terketsinler. Çünkü onlar cehennemin kömüründen bir kömürdürler, yahut onlar, Allah indinde burnu ile pislik yuvarlayan pislik böceğinden daha aşağıdırlar.” Dolayısıyla eğer bu çizgiyi takip eder bağlı olduğun İslam ümmeti ile övünürsen, işte o zaman sen cehalet hastalığından kurtulmuş onurlu bir özgür olursun.
- Eğer cehalet hastalığına yakalanır cahili asabiyetin kokuşmuşluğunda çürüyünceye kadar onun kurtları seni yer bitirirse, işte o zaman vatanın ve kavminle övünmeye başlayacak, kimliğinin toprağa ve soyunun sopunun da ağaca ait olduğunu düşünecek, vatanına ait olmayan ve senin soyun sopunda olmayan herkese öfkelenecek, ayrılık ve özerklik talep edecek, Kur’an diliyle konuşanlara karşı çıkacak ve kabilevi acemin dilini tercih edeceksin. Ama şunu çok iyi bilmelisin ki; bu kokuşmuş naralarla senin içine kadar giren sömürgeci kafir, seninle birlikte kendi planını başardı ve işte sende de semeresini gördü. Zira sen artık ümmetine öfkelenmeye başladın ve ülkedeki, Ben Arabım, ben Kürdüm, ben Amazigoyum, ben Turanım, ben Farisiyim, ben Suudluyum, ben Haliçliyim ve ben Cezayirliyim şeklindeki nidaları bir övünç kaynağı saydın… Nitekim dilsiz ve akılsız tüm yaratıklar kendi gurubuna, cinsiyetine, inine, deliğine, yuvasına ve çukuruna koştuğu gibi yapmacık çatışmaların ve yapay fitnelerin de seni kendi cinsiyetine, ırkına ve kafesine sevk ettiğini görüyoruz.
-Beşinci olarak: Eğer İslam’ın seni kölelikten kurtarıp özgür bir insan olarak sana onurunu geri vereceğini ve şeriatın egemenliğinden başka hiçbir kimsenin sana egemen olmayacağını bir bilsen, işte o zaman sana Allah’ın metoduna göre hükmeden ve üzerine Kitabın ve sünnetin hükümlerini uygulayan bir kimseyi tercih eder, zulme, baskıya ve sessiz kalmaya karşı çıkar ve kesinlikle Allah’tan başkasından korkmaz ve Allahu Teala’nın şu kavlinden dolayı zalimlere meyletmezsin:
وَلاَ تَرْكَنُواْ إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُواْ فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُم مِّن دُونِ اللّهِ مِنْ أَوْلِيَاء ثُمَّ لاَ تُنصَرُونَ “Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (cehennemde yanarsınız). Sizin Allah'tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O'ndan da) yardım göremezsiniz!” [Hud-113] Ayrıca küfür sistemlerini ortadan kaldırmak ve zalim yöneticilerin tahtlarını yıkmak için kendini feda etmekten mutluluk duyacak, İslami hayatı yeniden başlatmak ve Nübüvvet Metodu Üzere Hilafet’i ikame etmek için çalışacak, polisin copu senin haktan caydırıp vazgeçiremeyecek, cezaevlerinin karanlığı seni korkutamayacak, darağacının ipleri seni İslam’ın ve Müslümanların izzeti yolunda şehit olmaktan vazgeçiremeyeceği gibi İslam yalnız tek bir değer olduğunda hayat bir tat vermeyeceği gibi zulümattan nura kavuşması için insanlığın sana ihtiyacı olduğunu da göreceksin. Şunu çok iyi bil ve emin ol ki sen, yükseklerde uçan ve yükseklerde şakırdayan özgür bir şahinsin.
- Eğer sana demir yumrukla hükmeden diktatörleri, üzerine küfür hükümlerini tatbik ettiğini ve aynı şekilde onun zulmünü, adaletsizliğini, ağızlara gem vurduğunu ve geçimleri engellediğini görürsen, işte o zaman onların istihbarat birimlerinin ve akıl hocalarını seni nasıl izlediklerini, hareketlerini ve meskenlerini nasıl gözlemlediklerini, seni siyasetle meşgul olmaktan nasıl mahrum ettiklerini, kendilerini ve otoritedeki görevlilerini muhasebe etmeni engellediklerini, konuştuğunda sesini kestiklerini ve yazdığında kalemini kırdıklarını, zebanilerinin evine zorla girdiklerini, evlatlarını odandan alıp cezaevlerine koyduklarını, sömürgeci kafirleri dost edindiklerini, onlara sevgi beslediklerini, kafirlerin senin toprağına askeri üs inşa etmelerine izin verdiklerini, senin için casusluk inleri açmalarına izin verdiklerini ve sana vermediklerini onlara verdiklerini göreceksin. Tüm bunlara rağmen hala onların vatanın koruyucusu olduğunu düşünür, baskılarını haklı bulur, küfür ile hükmetmelerine izin verir, onlar için bahaneler arar, onların seni kurtlardan koruyan dostun olduğunu ve Rabbinin sana itaat etmeni emretmiş olduğu yöneticin olduğunu söyler, ömür boyu tahtta kalmaları için buna çağrıda bulunursan…. İşte o zaman çok iyi bilmelisin ki sen, kümes hayvanlarından biri olup senin mantığının da tavuğun şahinle kurmuş olduğu diyalogdaki mantıktan bir farkı kalmaz.
İşte bahsetmiş olduğum bu beş husus, senin vakıanın ve durumunun şahinden mi yoksa kümes hayvanlarından mı olduğunu bilmen için yeterlidir!
Açıkça söylemem gerekirse; benim bu sözlerim özgür şahinler için bir serinlik ve esenlik olacağı gibi bazıları için sıkıntılı ve sinir bozucu olacak, diğer bazıları için anlaşılmaz olacak ve belki de diğer bazı taraflar içinse uyarıcı olacaktır. Herhangi biri bunlardan dolayı bir endişe duyarsa hiç şaşırmasın. Sadece kendine nedenini sorsun?!
Son nasihatim şudur ki:
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَن كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ “Şüphesiz ki bunda aklı olan veya hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır.” [Kaf-37] Dolayısıyla kendini, kültürel, medya, sosyal, ekonomik ve siyasi evcilleştirmeden kurtar, aynı şekilde kendini platformları ve uydu kanallarını tekellerine alan saray mollalarının olduğu din tüccarlarının evcilleştirmesinden kurtar ve yine kendini kurtar ki ümmetine geri dönesin de onlarla birlikte yürüyüp onlara karşı sessiz kalarak ümmetinin üzerindeki karanlığa izin vermeyesin. Eğer nasihatime sırtını döner ve ondan yüz çevirirsen, son söz olarak sana Allah Azze ve Celle’nin şu kavlini söylemekten başka bir söz bulamıyorum:
مَا يَسْتَوِي الْأَحْيَاء وَلَا الْأَمْوَاتُ إِنَّ اللَّهَ يُسْمِعُ مَن يَشَاء وَمَا أَنتَ بِمُسْمِعٍ مَّن فِي الْقُبُور إِنْ أَنتَ إِلَّا نَذِيرٌ “Dirilerle ölüler de bir olmaz. Şüphesiz Allah, dilediğine işittirir. Sen kabirlerdekilere işittiremezsin! Sen sadece bir uyarıcısın.” [Fatır-22-23]
Halid El-Omravi
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Radyosu İçin Yazdı