- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
REFERANDUM
Kuzey Irak’ta, 25 Eylül 2018 tarihinde yapılacak olan referandum sadece Kürtleri veya komşu ülkelerini ilgilendiren bir mesele değildir. Mesele İslam ümmetinin meselesidir.
Osmanlı Hilafet devleti 3 Mart 1924’te yıkıldıktan sonra tek devlet olan İslam devleti suni sınırlarla çevrili yaklaşık 50 küsür devletçiklere bölündü. Batılı alçak kafirler bununla da yetinmeyip, İslam ümmetinin arasına nifak tohumları ekti. Bu suni sınırların arasına bir tane daha sınır çizmenin mücadelesini vermektedirler. İslam ümmeti ise tektir ve tek kalmalıdır. Rasulullah Sallahu Aleyhi Vessellem şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Sizin Rabbiniz birdir! Babanız, ananız da birdir! Araplık ne babanızda vardır ne de ananızda. O sadece sizin verdiğiniz isimden ibaret bir tanıtımdır. Arap’ın Arap olmayanlardan üstünlüğü yoktur. Üstünlük, Allah’a iman ve itaattedir. Allah’a iman ve itaat edenler hep birlikte üstündürler. Bunu herkes böyle bilmeli, aranıza ırka dayalı üstünlük ayrımcılığı sokmamalısınız!” (İmam Malik, Muvatta)
Eğer bugün Müslümanlarda ümmet anlayışı ve İslam şuuru kaybolmuş olsaydı, Arakan’da, Suriye’de, Yemen’de, Libya’da ve diğer İslam beldelerindeki çatışmalar ve zulümler canlarını acıtmaz ve bu zulmü yapan kafirlere kin kusmazlardı. Müslümanlar, diğer Müslüman kardeşleriyle akide bağı olmasından dolayı yaşanan olayları yakinen takip etmekte, maddi ve manevi her türlü yardımı yapabilmenin yollarını aramaktadırlar. Hiç gücü yoksa bile, en azından zulmün ortadan kalkması için Allah’a ellerini açıp dua ediyorlar.
Ümmetin gücünü zayıflatan ve adeta etkisiz hale getiren en hayati unsur kafirlerin çizdiği bu suni sınırlar dâhilinde bulunan devletçiklerin başında bulunan yöneticileridir. Bu yöneticiler Allah Subhanehu ve Teâlâ’ya değil, Batı’daki efendilerine hizmet ettiklerini çok iyi bilmektedirler. Reel politika yanılgısına düşen bu siyasiler, İslamiyet’in koymuş olduğu kırmızıçizgileri delip deşmeyi sanki kendilerine görev edinmişlerdir.
Osmanlı Hilafet devleti paylaştırılırken Kürtler bu paylaşımın İslam’a ve Hilafete karşı bir ihanet olduğunu anlamışlar ve verilen bu karara karşı çıkarak haktan yana tavır almışlardı. Aralarında yeniden Hilafet Devletini inşa etmek için Şeyh Said gibi mücahitler ve Abdülkadim Zellum gibi alimler çıkmıştır. Allah onlardan razı olsun. Bugün ise Kürtler büyük bir yanılgıya düşmüş, milli düşünceleri doğrultusunda Müslümanların daha da bölünmesine vesile olacaklardır.
Bu bölünme ancak Batı’nın yararınadır. Her ne kadar ABD şu anki referandum sürecinde biraz suskun kalsa da Irak’ı bölme planlarının tohumunu birinci ve ikinci Körfez savaşlarıyla kendisi atmıştır. Zaten açıkça böyle bir hedeflerinin olduğunu savunmuştur. Nitekim Senatör Joseph Biden Eylül 2007’de Irak’ı üçe bölme tasarısını ABD Senatosu’na sunmuştu. (Yeni mesaj: 29.09.2007)
Sözde işgalci Yahudi Devleti’nin sözde başbakanı Benjamin Netanyahu Ağustos 2017’de ABD Cumhuriyetçi Kongre heyetiyle görüşmesi esnasında bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulmasını şu sözleriyle desteklemiştir; “Bizim değerlerimizi paylaşan cesur, Batı yanlısı bir halk” (Jerusalem Post, 12.08.2017).
Ey Müslüman Kürt kardeşlerim! Bağımsız bir devlet kurmakla kendinizin refaha kavuşacağına inanıyorsanız, büyük bir yanılgıya düşmüş olursunuz. Etrafınızda ki sözde devletleri hiç mi görmüyorsunuz? Her sınır onları bölüp zayıflatmaktan ve aralarına fitne sokmaktan başka bir işe yaramamıştır. Sizin çizeceğiniz sınır da bundan öteye geçmeyecektir. Gün gelecek Türkmenler, gün gelecek Yezidiler ve gün gelecek başkaları size karşı fitne malzemesi olarak kullanılacaklardır. Şimdi sizin kullanıldığınız gibi. Batı dost edinilmez ve onların çizdiği yol bizim yararımıza asla olmaz. Zira onlar biz Müslümanların iyiliğini hiç istemezler. Bunun böyle olduğunu Allah Subhanehu ve Teâlâ yüce Kuran’ı Kerim de şöyle bildirmektedir:
إِنْ تَمْسَسْكُمْ حَسَنَةٌ تَسُؤْهُمْ وَإِنْ تُصِبْكُمْ سَيِّئَةٌ يَفْرَحُوا بِهَا
“Size bir iyilik dokunsa bu onları (Kafirleri) üzer, başınıza bir kötülük gelince de memnun olurlar.” (Al-i İmran 120)
Allah Subhanehu ve Teâlâ her şeyi hakkıyla bilendir. Gelin gücümüzü bölmeye değil, birleştirmek için mücadele verelim. Aramızdaki sınırları kaldırmaya gayret gösterelim. Râşidi Hilafet devletini kurmak için var gücümüzle çalışalım. Umulur ki Allah Subhanehu ve Teâlâ o zaman bizden nusretini esirgemez.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Ahmet Emiroğlu