- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Duma’daki Kimyasal Saldırı!
Haber:
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Siirt İl Kongresi'nde konuştu. Doğu Guta'daki kimyasal saldırıya dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı'ya seslenerek, “Doğu Guta'da yavruları bugün yine şehit ettiler. Suriye'deki rejimi hala savunanlar var. Acımasız bir şekilde, biz bu ikiyüzlülüğe isyan ediyoruz. Ey Batı, Doğu Guta'da şehit edilen bu insanlara ne zaman dönüp bakacaksınız da biz size 'bunlar adil davranıyor' diyeceğiz” diye konuştu.
http://www.haberturk.com/cumhurbaskani-erdogan-siirt-te-aciklamalarda-bulundu-1910760
Yorum:
Kâfirler, kâfirliklerinin gereğini yapıyor. Hiçbir kutsalı gözetmiyor. Hele hele ölenler Müslümanlarsa, onlar için istatiksel rakamdan başka bir şey değil. Bu nedenle daha önce Esed rejimine kırmızıçizgi olarak kimyasal silah kullanmasını belirlemişti Amerika. Yani sivil, çoluk, çocuk demeden her türlü silahla öldürebilirsin ama bunu kimyasal silah kullanarak yapma diyordu. Sonra rejim, kimyasal silah da kullanmaya başladı. 21 Ağustos 2013 tarihinde Şam'ın Doğu Guta bölgesinde zehirli gaz saldırısı düzenlenmiş ve 1400'den fazla kişi katledilmişti. Daha sonra Washington ile Moskova arasında bir anlaşma imzalanmış ve Esed rejimi, bu anlaşmayla elindeki kimyasal silah stoklarını teslim etmeyi kabul etmişti. Lahey merkezli ve Nobel Barış Ödülü sahibi Kimyasal Silahları Yasaklama Örgütü (KSYÖ), Suriye’nin varılan anlaşmadan sonra bildirdiği ve daha sonra aşamalı olarak teslim ettiği 1300 ton kimyasal silah stokunun teslim alınıp sonra da imha edilmesi sürecini bizzat “denetlemişti(!)”. Böylece bir daha kimyasal saldırı olmayacaktı. Sonuç, o günden bugüne Esed rejimi tüm katliamlarının üstüne onlarca kez daha kimyasal silah kullanmaya devam etti. İşte en son 08.04.2018 tarihinde Duma kentinde yine kimyasal silah kullanıldı. Kimyasal silah saldırısında 70 sivilin öldüğü, yüzlerce sivilin de gazdan etkilendiği bildirildi.
Birleşmiş Milletler, “endişeli(!)” olduklarına dair açıklama yaptı. Kim bilir bu kaçıncı “endişeliyiz” açıklaması. Geçtiğimiz hafta Afganistan’da bir medresede hafızlık merasimini bombalayan Amerika’nın Başkanı Trump Twitter’dan Duma'daki saldırıyı kınadığını açıkladı. Trump, Esed'in saldırı dolayısıyla büyük bir bedel ödeyeceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözcüsü İbrahim Kalın ise; "Rejim üzerinde etkisi olan ülkeler gerekli adımları atmalı. Suriye rejimi saldırılar için hesap vermelidir. Bu saldırıların kabul edilmesi mümkün değildir" şeklinde bir açıklama yaptı. Yani bizden bir şey beklemeyin diyerek İslam’ın ve Müslümanların düşmanı Trump ve Putin’e topu attı. Yani Suriye halkını, Müslümanları, iki katil devletin insafına bıraktı.
Amerika’nın Afganistan’da öldürdüğü hafız çocuklar için bir kınama açıklaması dahi yapamayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Guta’da ölen çocuklar için timsah gözyaşı döküyor. Sanki daha bir hafta önce Esed rejiminin hamisi, Amerika’nın kiralık katilleri Rusya ve İran devlet başkanlarıyla mutluluk pozları veren kendisi değilmiş gibi. Putin’in basın açıklamasında; “Guta’da eşi benzeri olmayan bir operasyon (katliam) gerçekleştirdik” derken sanki yanında duran kendisi değilmiş gibi. Amerika adına vekâlet savaşı yürüten Rusya ve İran ile anlaşma yapmak, aslında rejimi desteklemek değilmiş gibi. Bir de Batının ikiyüzlülüğünden bahsediyor! Batı, elbette ikiyüzlü. Peki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batının ikiyüzlülüğüne dikkat çekerek diğer yüzünü gizleyeceğini mi düşünüyor? Amerika, Rusya ve İran ile yaptığı işbirliğini gizleyeceğini mi düşünüyor? “Hala bu rejimi savunanlar var” derken acaba aynaya bakmayı düşünüyor mu? Rejimi savunanlarla işbirliği yapmak, rejimi savunmak değilse, rejimi savunmak nedir? Bugün tüm dünya devletleri, özellikle de Müslümanların başındaki yöneticiler, Suriye’deki katliamın ortaklarıdır. Her türlü konvansiyonel silahlarla, kimyasal silahlarla Suriye’deki Müslümanları öldürerek, göçe zorlayarak teslim almak ve bir daha İslam Devleti –Hilafet- talebini, hiçbir şekilde duymak istemiyorlar. Ancak korkunun ecele faydası yok! Şam İslam Dar’ının merkezi olmaya devam edecek. Eninde, sonunda insanlık Raşid-i Hilafetin güneşi ile aydınlanacak, kâfirler ve zalimler de onun gazabını tadacaktır!
Hizb ut-Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Osman Ebu Erva