Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
GÜVENLİ BÖLGE, BAŞTA SÖMÜRGECİ KÂFİR AMERİKA OLMAK ÜZERE DİĞER SÖMÜRGECİLERİN OLMADIĞI BÖLGELERDİR

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber - Yorum

GÜVENLİ BÖLGE, BAŞTA SÖMÜRGECİ KÂFİR AMERİKA OLMAK ÜZERE DİĞER SÖMÜRGECİLERİN OLMADIĞI BÖLGELERDİR

HABER:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'de güvenli bölge konusunda ABD'yle mutabakata varıldığını ve Amerikalılarla harekât merkezinin kurulmasıyla, buradaki sürecin başlayacağını söyledi. Devamla, görüşmelerin süreceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ancak şimdi bir adım atılıyor. Tarih vermeyeceğim, şimdi Amerikalılar ile birlikte bir harekât merkezinin kurulması kararı verildi, bu harekât merkezini kurmak suretiyle buradaki süreç başlatılacaktır. Dolayısıyla adım atıldı mı, atılmadı mı bu soru cevabını buluyor, demek ki adım birlikte atılıyor. Burada aslolan Fırat'ın doğusunda bu adımın atılması meselesiydi ve bu da şimdi Amerikalılarla birlikte gerçekleştiriliyor" diye konuştu. (Ajanslar)

YORUM:

Amerika ile Türkiye arasında uzun bir zamandan beri Suriye’nin kuzeyinde oluşturulması öngörülen güvenli bölge tartışmaları devam ediyor. Bu konuda taraflar arasında “Müşterek Harekât Merkezi” kurulması kararlaştırıldı. Bu konuda Amerika’dan gelen askeri bir heyet Şanlıurfa’da birtakım incelemelerde bulundu.

Türkiye bir an önce Suriye’nin kuzeyine bir operasyon gerçekleştirmek isterken Amerika ise bu konuda Türkiye’yi oyalama taktiği siyaseti gütmektedir. Amerika bir taraftan Türkiye’nin taleplerine olumlu cevaplar veriyormuş gibi görünüyorken diğer taraftan Türkiye’yi oyalamaktadır. Bu konuda ABD ve Türkiye yetkilileri arasında görüşmeler devam etmekle beraber görüşmelerden ciddi bir sonuç alınmadığı bilinmektedir. Bununla birlikte şayet Türkiye Fırat’ın doğusuna bir operasyon gerçekleştirecekse bu Amerika’nın onayı ve rızası ile mümkün olacaktır. Türkiye Amerika’dan habersiz veya ona rağmen tek bir adım dahi atamaz.

Türkiye’nin istemiş olduğu güvenli bölge meselesini birkaç açıdan değerlendirmek mümkündür:

1. Türkiye’nin daha önce gerçekleştirmiş olduğu “Zeytin Dalı” ve “Fırat Kalkanı” operasyonları ile Guta ve Halep şehirleri rejime teslim edilmiştir. Şimdi de aynı hain plan devreye sokulmuştur. Türkiye, İdlib’de oluşturduğu gözlem noktaları aracılığı ile orada bulunan, başta HTŞ olmak üzere diğer silahlı grupları kontrol altına alarak onları Amerikan planına boyun büktürmüştür. Ayrıca bu gözlem noktaları vasıtasıyla Rusya ile istihbarat paylaşarak Rusya’nın ve rejimin İdlib’de operasyon yapmasının önünü açmıştır. Dolayısıyla Türkiye’nin atmış olduğu bu tür adımlarla ihanet zincirin son halkası da tamamlanmış ve İdlib’in rejime teslim edilmesinin önü açılmıştır. Başka bir tabirle Rusya ve rejimin İdlib’i bombardımanı sonucu oradaki halkın sözde güvenli bölge ve başka bölgelere intikali sağlanarak İdlib’in rejime teslimi gerçekleştirilmiş olacaktır.

2. Devrimin sonu nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın kâfir Amerika, artık eskisi gibi Suriye’den asla emin olamayacaktır. İstediği sonucu elde etse dahi Suriye bundan sonra eski Suriye olmayacaktır. Amerika bu korku ile yaşayacaktır. Oluşturulmak istenen güvenli bölge veya tampon bölge ile ajanı olan Esed ile arasına bir engel koymak istemektedir. Başka bir tabirle küllerinden yeniden doğacak olan samimi Müslümanların Şam’ı ele geçireceklerini engellemek istemektedir.

3. 31 Mart ve 23 Haziran’da Türkiye’de yapılan mahalli seçimlerde Erdoğan ve partisi oy kaybı yaşamış ve başta İstanbul ve Ankara olmak üzere diğer büyükşehirlerde seçimi kaybetmiştir. Amerika, adamı olan Erdoğan’ı kamuoyu nezdinde yıldızını yeniden parlatmak için kendisinin bile karşı çıktığı S400 füzelerinin Türkiye’ye gelmesini kabul etmiştir. Yine aynı şekilde seçim kaybı yaşayan Erdoğan’ın elini toplum ve partisi karşısında güçlendirmek için “güvenli bölge” konusunda bazı konularda mutabakat sağlandığını söyleyerek diğer yandan da Türkiye’yi güvenli bölge konusunda oyalamaktadır.

İşin hakikati ise Türkiye devrimin başladığı 2011 yılından bu zamana kadar Suriye siyasetinde tamamıyla Amerikan çizgisinde yürümüştür. Onun izni ve rızası olmadan kesinlikle bir adım dahi atmamıştır. Yukarıda zikretmiş olduğum ve Türkiye tarafından gerçekleştirilen “Zeytin Dalı” ve “Fırat Kalkanı” operasyonları Amerika’nın izni dâhilinde gerçekleştirilmiştir. Buna ilave olarak Türkiye, Rusya ve İran arasında imzalanan Soçi ve Astana mutabakatları hep bu çerçevede atılan adımlar olmuştur. Türkiye bu tür adımlarla Suriye devrimine ihanet etmiş ve Suriye halkını az bir paha karşılığında rejime satmıştır. Hatta bununla yetinmeyip İdlib’de rejim tarafından kendi üslerine karşı yapılan saldırılara en ufak bir karşılık dahi vermemiştir. Türkiye zillet üzerine zillet tatmaktadır. Terör örgütü olarak kabul ettiği PYD’ye on binlerce TIR dolusu yardım eden Amerika’yı hala müttefik olarak görmektedir. Yine aynı şekilde Suriye ve İdlib’de Müslümanları katleden Rusya’yı dost olarak görmekte ve Rusya’nın katliamları karşısında sükût etmektedir.

Dolayısıyla Amerika tarafından Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmak istenen güvenli bölge eliyle Türkiye İdlib’i rejime teslim edecektir. Türkiye bu ihaneti yapmakla Amerika, Rusya ve aşağılık rejimin katliamlarına ortak olmaktadır.

Son olarak sadece Suriye değil bugün dünyanın tamamı güvenli değildir. Sömürgeci kâfirlerin olduğu her yer ve her belde güvensizdir. Sömürgeci Batılılar dünyayı güvenli ve yaşanılabilir bir yer haline getirmekte başarısız olmuşlardır. Geçmişte olduğu gibi dünyanın yeniden güvenli bir liman haline getirilmesi ancak Raşidi Hilafet Devleti ile mümkün olacaktır bi İznillah…

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Yılmaz Çelik

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER