- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber – Yorum
(Tercüme)
Akan Kanı Sadece Hilafet Devleti Durdurur
Haber:
Güney Darfur eyaletinin, Garida bölgesindeki Masalit ve Fallata kabileleri arasında toprak yüzünden yeniden başlayan silahlı çatışmada 13 kişi öldü ve 34 kişi yaralandı. Sudan Haber Ajansı ise, Güney Darfur Eyaleti Valisi Musa Mehdi'nin devlet güvenlik komitesinin eşlik ettiği bir ziyarette Güney Darfur'un başkenti Nyala'nın yaklaşık 85 km güneyindeki Garida kentinde yaşanan olayları incelediğini bildirdi. Devlet Güvenlik Komitesi, Gereida bölgesindeki askeri ve yerel liderlerle acil bir toplantı düzenleyerek, sivilleri korumak ve failleri yargılamak için güvenlik ve yasal önlemler alma gereğini vurguladı. Vali Musa Mehdi, halkı bilgi ve delil sunarak heyete yardım etmeye çağırdı ve şunları söyledi; “Uzlaşma konferansları dönemi sona erdi ve artık yasaları uygulama dönemi başladı.” Daha önce, Güney Darfur eyaletinin Garida bölgesi, iki kabile arasında son iki yılda çok sayıda ölü ve yaralı bırakan 7 kanlı olaya tanık oldu.
Yorum:
Halk arasında saygınlığını yitiren, saygı ve takdirle bakılmayan ve giderek artan bu tür aşiret çatışmalarına radikal bir çözüm geliştiremeyen bir yönetim sistemi ışığında bu dizinin sık sık tekrarlanması olağan hale geldi. Devlet bu tür sorunlara radikal bir çözüm getirme konusunda ciddi olmadığı için, bu akan kan şelalelerini umursamıyor ve devlet sandalyenin eğri bacaklarını tutmaktan başka bir şeyle ilgilenmiyor veya umursamıyor.
Bu tür savaşlarda kaybeden, böyle bir çekişmeyi her zaman ekmeye çalışan kafir sömürgecinin tuzağına düşen bu beldenin insanlarıdır. Biz Müslümanlardaki temel prensip, uyanık olmak ve bu hayatta Yüce Allah'ın ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in rehberliğinde yürümenin farkında olmamız ve O'nun hükümlerine bağlanmamızdır. Bu akan kanlar Yüce yaratanı öfkelendirmektedir. Allah Subhânehû Ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: ﴿وَمَن يَقْتُلْ مُؤْمِناً مُّتَعَمِّداً فَجَزَاؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِداً فِيهَا وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَاباً عَظِيماً﴾. “Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa 93)
İbn Ömer Allah ondan razı olsun, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle dediğini dedi:
«لَنْ يَزَالَ الْمَرْءُ فِي فُسْحَةٍ مِنْ دِينِهِ، مَا لَمْ يُصِبْ دَماً حَرَاماً». “Mümin, öldürülmesi haram kılınan bir cana kıymadıkça “dinî tesâmüh” içerisindedir.” Yine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: لَزَوَالُ الدُّنْيَا أَهْوَنُ عَلَى اللَّهِ مِنْ قَتْلِ مُؤْمِنٍ بِغَيْرِ حَقٍّ“Dünyanın yok olması, Allah katında bir Müslümanın haksız yere kanının akıtılmasından daha ehvendir.” Allah Subhânehû Ve Teâlâ’nın ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bu tehdidinden ve uyarısından sonra kimse haram olan nefsi öldürmeye cesaret edebilir mi?!
Sudan halkı istikrar, güvenlik veya mutmainlik olmadığını bilsin. Bu tür rejimler var olduğu, akidemiz üzerinde uyanık olmadığımız ve Allah Subhânehû Ve Teâlâ'nın düşmanlarına karşı fırsatı kaçırdığımız sürece, bu aşiret savaşları devam edecektir. Sudan halkının akidesine dayalı ideolojik bir devletin kurulması haricinde, sömürgeci Batı etkisinin ortadan kaldırılması dışında durum istikrara kavuşmayacak ve tahrifat durmayacaktır. O devlet, Nübüvvet Metodu Üzeri İkinci Râşîdi Hilafet Devletidir ve bu devlet bu kabileleri, Allah Subhânehû Ve Teâlâ’nın belirlediği normal durumlarına geri dönecektir. Allah Subhânehû Ve Teâlâ şöyle buyurdu:
﴿يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَأُنْثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوباً وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ﴾
“Ey insanlar! Şüphe yok ki, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdar olandır.”(Hucurât 13)
Devlet, sağlık, eğitim, güvenlik açısından özen gösterme görevini yerine getirir ve insanları tarıma ve sanayiye yetkilendirir ve çiftçiler ile çobanlar arasında sürtüşme olmaması için otlatma yolları açar. Kısaca hayat, insanların güvenlik ve sükûnet ile yaşadığı, istismarcıların ellerinin kesildiği İslami bir hayata döner. İşte buna, tüm Sudan halkının, kâfir sömürgecinin fonunu terk etmeleri ve Allah Subhânehû Ve Teâlâ’nın dediği gibi Allah’a itaat etmeleri için ulaşması gereken tek şeydir. Allah Subhânehû Ve Teâlâ şöyle buyurmaktadır: ﴿يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَافَّةً وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ“Ey iman edenler! Hep birden İslam’a (barış) girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin; çünkü o, apaçık düşmanınızdır.” (Bakara 208)
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdulhalik Abdun