- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Şam Tiranının Rehabilite Edilmesi An Meselesi Haline Gelmiştir!
Haber:
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price, ABD’nin Beşar Esad rejimi ile diplomatik ilişkilerin kurulmasına teşvik etmediğini vurguladı. Price, el-Hurra kanalına yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Esad rejimini rehabilite etmenin zamanı değil ve bu rejim halkına karşı yaptıklarından dolayı rehabilite edilemez.” Price, yönetimin Arap ülkelerinin Esad rejimiyle normalleşme yapmasını engellemek için müdahale etmemesinin nedeni hakkında da şöyle dedi: “Ülkeler diplomatik yollarını seçmekte özgürdür.” (el-Hurra)
Yorum:
Şam tiranının rehabilite edilmesi meselesi, bugün ortaya çıkmış bir mesele değildir. Bilakis Müslümanların başındaki yöneticilerin kendilerine verilen rolleri sona erdirmelerinin ardından başlamıştır. Zira Amerika, ajanı Şam tiranını devrimin ilk gününden beri desteklemiş, tüm yaşam araçlarını genişletmiş, onu serbest bırakmış, öldürmek, yerinden etmek ve toplu katliam yapmak gibi her türlü cürmü işlemesi ve kimyasal silahlarda dahil her türlü silahı kullanması için ona yeşil ışık yakmıştır. Dolayısıyla Arap ülkeleri ve diğerlerinin Esad rejimini boykot etmesi, komedi sahnesinden başka bir şey değildir. Zira bundan amacı, kamuoyunu yanıltmak ve grup liderlerini kontrol altına alma ve Şam devriminin tasfiyesine yalancı tanıklar üretme noktasında oynadığı kirli rolü kolaylaştırmaktır.
İşte Şam tiranı, Suriye topraklarının çoğu üzerinde kontrolü yeniden ele geçirdikten sonra; Amerika’nın habis çözüm planını uygulamasının ardından kendisini, Arap ülkelerinin havzasına geri dönmenin ve uluslararası toplumla entegre olmanın eşiğinde bulmuştur. Zira Müslümanların başındaki hiçbir yönetici veya efendileri onu devirmek için çalışmamış, bilakis güzel bir şekilde davranışlarını değiştirmesini talep etmişlerdir.
Hatta geçtiğimiz yıllarda Arap ve Avrupa ülkeleri Şam’a doğru yola çıkmışlardır. Zira 2018 yılında BAE Şam’daki büyükelçiliğini yeniden açmış, onu Bahreyn ve Ürdün takip etmiş, Amman büyükelçisini Şam’a geri göndermiş, Ürdün Kralı II. Abdullah, Şam tiranıyla telefon görüşmesi yapmış, Cezayir Dışişleri Bakanı Ramtane Lamamra Suriye'nin Arap Birliği’ne geri dönmesi çağrısında bulunmuş ve ülkesinin bu konuda bir Arap uzlaşmasını dört gözle beklediğini söylemiş ve Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oturum aralarında Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad ile bir araya gelmiştir.
Avrupa Birliği’nin Suriye rejimini kınayan kararlarına rağmen ancak Bulgaristan, Macaristan, Yunanistan ve Kıbrıs gibi ülkeler, maslahatgüzar düzeyinde temsiliyetlerini sürdürseler de Şam’daki büyükelçiliklerini yeniden açmışlardır.
ABD’nin rehabilitasyonu reddeden resmi tutumunun, Arapların Esad rejimiyle normalleşme girişimlerine yönelik aleni veya fiili bir muhalefete dönüştürülmediği açıktır. Dolayısıyla Amerika’nın ajanı Şam tiranını rehabilite etme arzusu, davranışını değiştirmesine ve anayasal reformları gerçekleştirmesine bağlıdır. Şarkul Avsat Gazetesine göre, Demokrat ve Cumhuriyetçi liderlerin, Esad rejimini reformlar olmadan uluslararası topluma entegre etmeyi reddetmesi için Biden’e çağrıda bulundukları şey budur.
Müslümanların başındaki yöneticilerin Şam tiranı ile normalleşmeleri meselesinin, kendi iradelerine bağlı olmadığını herkes bilmelidir. Zira onların tamamı kafir Batı’nın ajanları olup onun çıkarlarına göre hareket etmekte ve onun politikalarını uygulamaktadırlar. Amerika’nın politikası ise, Mısır örneğinde olduğu gibi bazen ajanlarını değiştirmek zorunda kalsa da ajan rejimlerini korumaya dayanmaktadır. Dolayısıyla Amerika Suriye’de, ajanı Şam tiranının devam etmesi ve yakın bir gelecekte bile olsa onu yeniden rehabilite etmeye çalışmaktadır. Bunu ise, bir alternatifin olmadığı ve onun iktidarda kalmaya devam etmesinin zorluğunu ve işlediği cürümlerin boyutu göz önüne alındığında Şam halkının onu kabul etmesinin imkansızlığını anladığı için yapmaktadır. Buna binaen Şam halkı, şayet kafir Batı’nın egemenliğinden ve İslam beldelerini sömürgeleştirmesinden kurtulmak istiyorlarsa rejimi tüm biçim ve sembolleriyle devirmek, ardından da Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in geri dönüşünü müjdelediği Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’ni kurmak için çalışmalıdır. Zira Allah Azze ve Celle’nin şeriatının ve hükümlerinin gölgesinde onurlu bir hayat yaşamanın tek yolu budur. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: مَنْ عَمِلَ صَالِحاً مِنْ ذَكَرٍ أَوْ أُنْثَىٰ وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَلَنُحْيِيَنَّهُ حَيَاةً طَيِّبَةً وَلَنَجْزِيَنَّهُمْ أَجْرَهُمْ بِأَحْسَنِ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ “Erkek veya kadın, kim mü’min olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” [Nahl-97]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahmed Abdulvahhab - Suriye