- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Başörtüsü Dışında İstediğini Giy!
Haber:
Twitter’daki aktivistler, Lübnanlı alışveriş merkezlerinden birinin çalışanını başörtülü olmasından dolayı işten çıkarmasının ardından öfkelerini dile getirdiler. Zira başörtüsünün dini bir simge olduğunu ifade ederek alışveriş merkezinin tanıtımı için “kimliğinizi giyin” sloganına atfen “başörtüsü dışında ne istersen giy!” diyerek tepki vermişlerdir. (Raye’l Ahar web sitesi, 03/02/2022)
Yorum:
Uygar(!) dünyanın yükselttiği özgürlükler ve ötekini kabul etme sloganlarının yalanı bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu uygarlık, (ilerleme ve modernite) adına kadının çıplaklığını onun güzelliğini öne çıkarmaya bağlamakta ve başörtüsü takmayı da geri kalmışlık, gericilik ve kötü bir görüntü olarak kabul etmektedir. Hakikatte ise kadının çıplaklığı, Kapitalist iş piyasasında müşterileri çekmek, mal satmak ve büyük kârlar elde etmek için bir meta olarak istismar edilmektedir. Bu ise kurumlarda, şirketlerde, komplekslerde, okullarda ve üniversitelerde çalışmaları kısıtlanan Müslüman kadınlara yönelik laiklerin savaşının sürekli bir hedefi olmuştur. Hatta ev hanımları bile bu kavramlar savaşından kurtulamamıştır; işte bir mesaj: Müslüman kadının başörtüsünü çıkarması ve Batı’yı taklit ederek kaçamak bir hayat yaşaması.
Lübnan’da siyasi, ekonomik ve sosyal olarak yaşanan birçok krizler, yolsuzluğun, çürümenin, yoksulluğun ve işsizliğin yaygınlaşmasına yol açmışken medya ve rejim, Laiklik kavramlarına göre yaşamanın ve özellikle Fransa ve Amerika olmak üzere sömürgeci kâfir Batı’yı taklit etmenin propagandasını yaparak açıkça İslam’a savaş açmaktadır. Oysa bu kavramlar, Batılı kadını sadece bir zevk aracı olarak görmektedir. Zira Lübnan’da soyunan ve istismar edilen bazı kadınlarda bunun örnekleri görülmektedir. Hatta onların arasında kadın gazeteciler, sunucular ve aktrisler bile vardır. Dolayısıyla medyadaki kadının, yarı çıplak görünmesi, yüzünü makyajlaması ve açık dar giysiler giymesi normal bir hale gelmiştir. Sanki bu doğal görünüm, saygın insanlar, Müslüman ve gayrimüslimler için rahatsız edici bir görünümmüş gibi. Yerel sohbet programlarına gelince; dini görmezden gelerek insanları insanlık ve vatandaşlık kavramlarıyla bir araya getirdiğini belirten “insanlık dini” fikrine teşvik etmektedir. İslam’ın hükümleri eleştiriye ve şüpheye maruz kalırken tartışmalarda, başörtüsü takma meselesine veya Müslüman bir kadının Hristiyan bir erkekle evlenmesi meselesine odaklanılmaktadır. Sanki şerî hüküm, kişisel görüşle değişecekmiş gibi! Sonuç olarak İslami mefhumlara darbe vurmak, şerî hükümler laikleştirilmek ve bu yanlış mefhumları genel bir davranış haline getirmek amaçlanmaktadır. Nitekim Lübnan’da Müslümanların başındaki mevcut yıpranmış ve ajan rejimin uyguladığı politika ve kanunlar da bunu onaylamaktadır. Diğer İslam ülkelerinde de aynı şey olmaktadır.
Sorun, ötekinin kabul edilmemesi veya tabiiyet sorunundan daha büyüktür. Bilakis bu, Batı ve onun takipçilerinin İslam’ı terk etmesi için Müslüman kadına karşı açtığı şiddetli bir savaştır. Bu yüzden Lübnan ve tüm İslam beldelerindeki bu Laik dalgayla savaşmak, ancak İslam ümmetini birleştirecek, kurumlarda ve yasalarda Allah’ın şeriatı ve Rasulü Aleyhissalatu ve’s Selam’ın sünnetiyle hükmedecek, Müslüman ve gayrimüslim kadının onurunu ve insanlığını koruyacak olan tek bir yöneticinin yönettiği tek bir devletin kurulmasıyla mümkün olabilir.
Bu devlet ise, Allahu Teala’nın izniyle çok yakında kurulacak olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’dir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Gâde Muhammed Hamdi - Sudan