- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Onların Düşmanları Müslümanların Yöneticileridir!
Haber:
06/03/2022 Pazar günü el-Kuds el-Arabi Gazetesi şu haberi yayınladı: Ürdün makamları, Ukrayna’dan gelen mültecilerin kabulünü kolaylaştırmak ve onlara geçici ikamet izni vermek için bir karar aldı. Bu ise, resmi bir açıklamanın “yetkili makamların düzenlemeleri” olarak adlandırdığı şey kapsamında geldi ve şimdiye kadar Ürdün hükümeti bu düzenlemeleri veya yetkili makamların kimliğini açıklamadı.
Yorum:
Öncelikle belirtmek gerekir ki, İslam yardıma ve desteğe ihtiyacı olanlara yardım eli uzatmaya teşvik etmiştir. Bu nedenle insani değerler İslam’da bulunmaktadır. Bu yüzden Müslüman, bu insani değeri gerçekleştirmek için dinlerini, ırklarını ve benzerlerini sormaksızın boğulmakta olan bir insanı kurtarmaya veya yanmakta olan bir evi söndürmeye ve içindekileri kurtarmaya koşar. Bu hususta Müslümanlar harika örnekliklerde bulunmuştur: 1492 yılında Osmanlı Devleti, İspanya’daki Engizisyon mahkemelerinden kaçan on binlerce Yahudi’yi kabul etmiş, 1874 yılında Osmanlı Devleti, patates kıtlığı olarak bilinen şiddetli bir kıtlığa maruz kaldığında İrlanda’ya yardım elini uzatmış, Osmanlı Sultanı İrlanda’ya 10.000 sterlin göndermiş, ancak İngiltere Kraliçesi Victoria, kendisi sadece iki bin sterlin gönderdiğinden dolayı bu miktarı kabul etmeyi reddetmiş ve bu miktarı bin sterline indirmesini istemişti! Sultan da bunu kabul etmiş ancak bu paraya ek olarak gıda, ilaç ve tarım için tohum yüklü üç gemi göndermiştir. Bu nedenle savaş mağdurlarına yardım eli uzatmak ve barınma, güvenlik, yiyecek ve içecek sağlamakta hiçbir sorun yoktur. Zira bu, azim İslam’ın teşvik etmiş olduğu bir şeydir. Şayet bugün Hilafet Devleti olsaydı, Allah Azze ve Celle’nin şu kavlini uygulamak için güvenlik talebiyle kapısını çalan herkese yardım ederdi: وَإِنْ أَحَدٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ اسْتَجَارَكَ فَأَجِرْهُ حَتَّى يَسْمَعَ كَلَامَ اللَّهِ ثُمَّ أَبْلِغْهُ مَأْمَنَهُ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَعْلَمُونَ “Ve eğer müşriklerden biri senden aman dilerse, Allah’ın kelamını işitip dinleyinceye kadar ona aman ver, sonra (Müslüman olmazsa) onu güven içinde bulunacağı bir yere ulaştır. İşte bu (müsamaha), onların, bilmeyen bir kavim olmalarından dolayıdır.” [Tevbe 6] Dolayısıyla Nebi’ye hitap, onu tahsis eden bir delil varit olmadıkça ümmetine olan bir hitap olup bunun Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e has olduğuna dair bir şey varit olmamıştır.
Ancak bizim Ürdün yöneticilerinin ve diğerlerinin, Ukraynalı mültecilere yaptıklarını ve vizesiz de olsa ülkeye girişlerini kolaylaştırmalarını onaylamamamız, onların Ukraynalı mültecileri kabul ettikleri için değildir. Ancak onların, tüm genişliğine rağmen yeryüzü kendilerine dar gelmesinin ardından onlara başvurduklarında ve mücrim Rusya ile mücrim Beşar’ın alevlendirdiği savaştan kaçtıklarında kendi derilerinden ve kendi milletlerinden olan Şam halkının evlatlarına karşı koydukları ve rejimin zebanilerinin Sykes-Picot sınırına yaklaşan herkese ateş açtıkları içindir. Nitekim Şam’ın evlatlarından binlercesi Ürdün’e kaçtıklarında, rejim onları çok iğrenç bir şekilde karşılamıştır. Zira onları çok uzak olan bölgelere yerleştirmiş ve onlar için güneşin sıcağından ve kışın soğuğundan korumayan çadırlar kurmuştur!
Bu zavallı yöneticilerimizin küstahlığı, artık hiç kimseyi şok etmiyor ve hatta hiç şaşırtmıyor. Zira onların ayıpları uzun zamandan beri açığa çıkmış olup büyüklerden önce küçükler bile bu yöneticilerin ümmetlerinin düşmanları olduklarını, ümmetle hiçbir ilgilerinin olmadığını ve ümmetin bir vadide onların ise başka bir vadide olduklarını bilmektedir. Bu sadece Ürdün yöneticileri ile sınırlı değildir. Bilakis Müslümanların başındaki tüm yöneticiler aynı olup kendi halklarına zulmedip onları taciz ederken sömürgeci kâfir Batı’ya yalakalık yaptıkları gibi onların sevgisini ve rızasını talep etmektedirler.
Bu şerir yöneticilerin düşmanlarının bizzat kendi ümmetleri olduğu apaçık ortaya çıkmıştır. Bu yüzden ümmetin yapacağı tek şey, onlara karşı düşmanca bir tavır takınmak, onları ve rejimlerini kökünden söküp atmak için çalışmak ve bu rejimlerin ve tahtlarının enkazının üzerine Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Raşidi Hilafeti ikame ederek İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışan Hizb-ut Tahrir’e yardım ve nusret elini uzatmaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Velid Belibel