- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
"مَنْ حَمَلَ عَلَيْنَا السِّلَاحَ فَلَيْسَ مِنَّا"
“Bize Karşı Silah Taşıyan (Çeken) Bizden Değildir”
Haber:
Mavi Nil Güvenlik Komitesi, bölgenin birçok farklı il ve bölgesinde meydana gelen olayların sonucunu hakkında açıklama yaptı. Roseires, Kuneis, Kaisan, Bakuri, Amura ve Umm Darfa’da meydana gelen olaylarda ölü sayısının 31’e ulaştığını, 39’unun yaralandığını ve 16 iş yerinin yıkıldığını söyledi. (Sudan Daily News) ve Sudan Pulse web sitesi de Federal Sağlık Bakanlığı’nın 17/7 Cumartesi akşamı yaptığı açıklamada,Mavi Nil'den gelen raporun 33 ölüm ve 108 yaralanmanın olduğundan ve bunlardan beşinin bölge dışına nakledildiğinden bahsettiğini bildirdi.
Yorum:
Sudan’da kabile savaşlarının olması şaşırtıcı bir şey değildir. Bu tür fitneleri işitmediğimiz bir ay, hatta daha az bir zaman bile geçmez. Devletin olmadığı bir durumda yaşıyorsak nasıl olmasın ki! Devlet denen bir şey yok. Zira yöneticiler, şiddet olayları sona erdikten ve ölüm insanları aldıktan sonra, insanların endişe ve kaygılarına dair onları aldatan açıklamalarla ortaya çıkıyorlar. İşte Mavi Nil bölgesinin valisi Korgeneral Ahmed el-Umda Badi, ölüm canları aldıktan, canlar kaybolduktan, tahribatların, yıkımların ve ölüm sahnelerinin meydana gelmesinin ardından Vallahi kalpleri ve gözleri kan bürümüş şeklinde açıklama yapıyor. Yani savaşın beşinci gününde savaş hakkında ne besleyen ne de açlığı gideren açıklamalarla karşımıza çıkıyor ve tekrar etmekten bıktığımız şu ifadeleri kullanıyor: “Fitne kışkırtıcılarına karşı yasal önlemler alacağız, bölge hükümeti vatandaşların güvenliğini ve istikrarını öncelikler listesine koyacak ve eyaletin güvenliğini sağlamak için elinden gelen her şeyi yapacaktır.” Şöyle bir eklemede bulunuyor: “Fitne kışkırtıcılarına karşı yasal önlemler alacağız ve kaçıp kutulan herkese demir yumruk indireceğiz.” Şimdi soru şu; bu olaylar göz ve kulaklarınız önünde patlak verdiğinde neredeydiniz?
Ey Roseires ve diğer çatışma bölgelerindeki halkımız: Bu savaşların birincil faydalanıcıları düşmanlarınızdır. Sakın onlar için kolay bir av olmayın. Zira bu, onların gündemlerine hizmet ediyor ki bu da söz birliğinizi bölmektir. O halde onlara karşı tek bir el olun. Zira bu onları öfkelendirir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sizin hakkınızda şöyle buyurduğu gibi olun: مَثَلُ الْمُؤْمِنِينَ فِي تَوَادِّهِمْ وَتَرَاحُمِهِمْ وَتَعَاطُفِهِمْ مَثَلُ الْجَسَدِ إِذَا اشْتَكَى مِنْهُ عُضْوٌ تَدَاعَى لَهُ سَائِرُ الْجَسَدِ بِالسَّهَرِ وَالْحُمَّى “Müminler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar." Ve Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu gibi olun: الْمُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِنِ كَالْبُنْيَانِ يَشُدُّ بَعْضُهُ بَعْضًا وَشَبَّكَ بَيْنَ أَصَابِعِهِ “(Parmaklarını birbirine kenetleyerek) Müminler birbirlerine kenetlenmiş bir binanın tuğlaları gibidirler.” Yine Allah’ın kulları olarak kardeşler olun ve Kerim Nebimiz Aleyhissalatu ve Sellem’in şöyle buyurarak bizleri sakındırdığı cahiliye naralarını kaldırıp atın: مَنْ دَعَا بِدَعْوَى الْجَاهِلِيَّةِ، فَإِنَّهُ مِنْ جُثَا جَهَنَّمَ “İnsanlara cahiliye adetlerinde olduğu gibi seslenen kişiler cehennem odunu olacaktır.” Bir adam: “Ey Allah’ın Rasulü! Oruç tutsa, namaz kılsa da mı?” dedi. Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi: نَعَمْ، وَإِنْ صَامَ وَصَلَّى، فَادْعُوا بِدَعْوَةِ اللَّهِ الَّتِي سَمَّاكُمُ اللَّهُ بِهَا الْمُسْلِمِينَ الْمُؤْمِنِينَ عِبَادَ اللَّهِ “Evet, oruç tutsa da, namaz kılsa da öyledir. Allah nasıl size Müslümanlar, müminler ve Allah’ın kulları demişse, siz de birbirinizi buna uygun şekilde çağırın.”
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Veda Haccı’ndaki hutbesine baktığımızda, Müslümanın kanı, malı ve ırzı gibi kutsallarına hürmet göstermeye teşvik ettiğini ve bir Müslümanın Müslüman kardeşini öldürmesine ve cahiliye dönemindeki bölgecilik bayrakları altında fitne içinde savaşmaya karşı uyarıda bulunduğunu görmekteyiz. Nitekim Ebu Bekre’den, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Veda Haccı’nda Mina’da Kurban Bayramı günü verdiği hutbesinde şöyle dediğini rivayet etmiştir: إنَّ دِماءَكُم، وأمْوالَكم وأعْراضَكُم حرامٌ عَلَيْكُم كَحُرْمة يومِكُم هَذَا، في شهرِكُمْ هَذَا، في بلَدِكُم هَذَا، ألا هَلْ بلَّغْتُ؟“Şüphesiz ki, sizin kanlarınız, mallarınız, ırz ve namusunuz, şeref ve haysiyetiniz, şu gününüzün, şu beldenizin ve şu ayınızın haram olduğu gibi, birbirinize haram kılınmıştır.Dikkat edin, tebliğ ettim mi?” [Müttefekun Aleyh.] Ayrıca Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kişiyi kardeşine karşı silah taşımasından (çekmesinden) beri kılmıştır. Zira İbn Ömer’den Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: مَنْ حَمَلَ عَلَيْنَا السِّلَاحَ فَلَيْسَ مِنَّا “Bize karşı silah taşıyan (çeken) bizden değildir.”
Roseires’deki halkımız, ulusal hükümetler altında birbirlerini öldürmek için kullanılan ucuz araçlardan başka bir şey olmadığını artık anlamalıdır. Bu yüzden onlar, bu ciddi meseleye dikkat etmeli ve Müslüman olduklarını bilmelidirler. Zira İslamları, kabile savaşını yasakladığı gibi aralarında bu fitneyi ateşleyenlerin varlığını da yasaklayıp haram kılmaktadır. Bu da ancak sömürgecinin kurduğu bu ulusal hükümetleri yıkıp onun yerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in kurduğu İslam Devleti’ni ikame etmekle mümkün olacaktır. Zira fitne ateşini söndürecek ve bizlerin sevgi dolu kardeşler olmamızı sağlayacak olan sadece Hilafet Devleti’dir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdulhâlik Abdûn Ali