- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Dünya Tatar Kongresi'nin 30. Yılı Kazan’da Kutlandı!
Haber:
30 Temmuz 2022’de Tatar Haber Ajansı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Tataristan Devlet Başkanı Rüstem Minnikhanov’u ve Sekizinci Dünya Tatar Kongresi’ne katılan heyetleri selamladığını ve kongrenin 30. yıl dönümünü kutladığını yayınladı.
Rusya'nın birçok bölgesi ile yurtdışındaki Tatar ulusal kültür örgütlerini bir araya getiren Dünya Tatar Kongresi, Putin’in Kremlin web sitesinde yayınlanan tebriğinde belirttiği gibi yıldönümünü büyük bir başarıyla karşıladı. Devlet idareleri ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yapan Kongre, Putin’in de belirttiği gibi Tatar halkının ulusal dilini korumak ve eski kültürünü geliştirmek için birçok çalışmalar yapıyor.
Yorum:
Varşova Paktı bölgelerinde yaşayan halklar kendi kaderlerini belirlemeye karar verdiklerinde Sovyetler Birliği’nin ve komünizm ideolojisinin dağılmasının üzerinden 30 yıl geçti. Rusya’nın kalkınması noktasında herhangi bir ideolojinin varlığını reddetmesi, farklı bölgelerde, cumhuriyetlerde ve hareketlerde ortaya çıkan ve şahıslarda somutlaşan birçok ulusun ortaya çıkmasına ve değişen oranlarda gruplaşmasına yol açtı.
Belarus, Ukrayna, Gürcistan ve Ermenistan gibi komşularla akrabalık dairesinde bulunan cumhuriyetler, Rusya ile birlikte yürüme ve bir süre ondan uzaklaşmama kararı aldı. Zira Rusya gibi bu ülkelerin de hangi temel üzerine kalkınabileceklerine dair hiçbir fikirleri yoktur. Dolayısıyla onlar, Batılı değerleri ve hedefleri almasalar da ekonomide, yönetimde ve sosyal sistemlerde kapitalist modeli almışlardır. Bu ülkeleri bir araya getiren, ortak tarihleri ve halkların birbirleriyle karışmaları olmuştur.
Doğu Avrupa ülkelerine gelince; kapitalizmi aldıkları gibi onun bakış açısını da alarak kalkınmak için onu uygulamışlar, onun değerlerini ve vizyonlarını almışlar ve daha önceki imparatorluktan uzaklaşıp kapitalist dünyayla birleşmişlerdir. Bunlar, Polonya ve Baltık ülkeleri gibi ülkelerdir.
Geçmişte imparatorluk tarafından işgal edilen Orta Asya ülkeleri ve Rusya içindeki Müslüman bölgelere gelince; İslam’a geri dönmüşler ve Hilafet Devleti’nin uluslararası arenada kaybolmasıyla birlikte kalkınmak için bir fikir olarak İslam’ı benimsemişlerdir. Ama hedeflerine ulaşamamışlar ve ulusal birlik tezahürleriyle sınırlı kalmışlardır. Ancak Moskova, onların bölgelerinde bir tehdit veya nüfuz haline gelmelerine izin vermemiştir. Bilakis Müslüman halkları bölmek ve onları İslam’dan uzaklaştırmak için milliyetçiliği kullanmıştır.
Bu nedenle Tatar Kongresi’nin çalışma protokollerinin halk için iyi bir sonuç getirmemesi hiç şaşırtıcı değildir. Zira bir zamanlar Rusya’dan ayrılmak isteyen Tatar halkının tanınmış temsilcilerine dava açılmış, dolayısıyla bu kongrede ya ülkeyi terk etmişler ya da oy hakkını kaybetmişlerdir. Bu yüzden bugün, Dünya Tatar Kongresi, Moskova’nın emperyal hayalleri için herhangi bir tehlike oluşturmuyor.
Milliyetçi bir yönelimin varlığına bakılmaksızın İslam beldeleri arasında en yaygın olan fikir İslam olup İslam’ın destekçilerinin sayısı da mutlak olarak artmakta ve onlarla birlikte İslam kültürü de artmaktadır.Tevhid dini olması ve halkları birleştirmeye ve onları kalkınma yoluna götürmeye muktedir olması bakımından dinin hakikatinin herkes farkında değildir. Bu yüzden demokrasi ve bağımsız bir blok oluşturmak yoluyla bir çıkış yolu bulmaya çalışanlar olduğu gibi onlardan bazıları da birliği Rusya ile birlikte olmakta görmektedirler. Ancak Müslüman halklar arasında bir İslam Devleti oluşturmak yoluyla vahdet fikri toplumda yankılanacak ve tartışılır bir hale gelecektir. Dolayısıyla bu halkların İslam’a ve onları kalkındırmaya muktedir olan akidesine geri dönme hızı, Nübüvvet Minhacı üzere Hilafetin siyaset sahnesine geri dönme hızına bağlıdır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ali Ebu Eyyub