- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Yahudi Varlığı, Onu Caydıracak Birinin Yokluğunda Bölgede Arbede Çıkarıyor!
Haber:
Yahudi varlığının Başbakanı Netanyahu, Ulusal Güvenlik Teşkilatı başkanı Tümgeneral Aharon Haliva ve diğer liderlerle İstihbarat Birimi üssüne yaptığı ziyarette İran'a bir mesaj gönderdi. Netanyahu şöyle dedi: “ “İsrail” her zaman İran’ı şaşırtıyor ve tüm düşmanlarını da şaşırtacaktır.” Ve şöyle ekledi: “Bugün burada gördüğü şey zaten gelecek, bu yüzden tüm düşmanlarımız bilsin ki biz sizden açık ara öndeyiz.”
Yahudi varlığının Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi Salı günü yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Ayrıntılara girmeden İran’ı vurma gücümüz olduğu gibi ufukta bu eylemi tetikleyebilecek olası olumsuz gelişmeler de var.”Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi ise aynı konferansta şunları söyledi: “Ülkem, İran'ın Natanz yakınlarında yeraltına inşa ettiği nükleer tesisin ve uzmanların sığınakları delen Amerikan bombalarının ulaşamayacağı bir yer olacağı yönündeki tahminlerine rağmen İran’ın inşa etmekte olduğu yeni nükleer tesisin saldırılara karşı güvende olamayacağının farkındadır.” (Sputnik Arabic, “Uyarlanmıştır” 24/05/2023)
Yorum:
Yahudi varlığının liderlerinin açıklamalarındaki bu tırmanış, İran rejimini ne kadar küçümsediklerini ve gerek onun liderlerinin açıklamalarına, gerekse varlıklarını tehdit ve yok etme sloganlarına kayıtsız kaldıklarını gösteriyor; zira Yahudi varlığının liderleri gerçekten de İran nükleer reaktörlerine askeri bir saldırı başlatma fırsatını bekliyorlar, bunu yapmalarını engelleyen şey ise -sanıldığı gibi- İran rejimi ve tepkisinden korkmak değil, aksine Amerika’nın yeşil ışık yakmaması, bunun da ötesinde herhangi bir doğrudan askeri eyleme karşı kırmızı ışık yakmasıdır. Korkak ve zayıf Yahudi varlığının, İran gibi kendisini yok edebilecek ve büyük bir bedel ödetebilecek askeri ve insani güce sahip bir ülkeye karşı bu cüretkarlığı göstermesinin nedeni, nükleer reaktörlerine art arda düzenlenen saldırılara, bilim adamlarının ve askeri personelin öldürülmesine sessiz kalan İran rejiminin ezik siyasi durumudur. Hem de bu suçların arkasında, sıra dışı bir şekilde buna dair açıklamalarıyla bu eylemleri benimseyen Yahudi varlığının olduğunu bilmesine rağmen.
İran rejimi, -Natanz reaktöründe olduğu gibi- nükleer reaktörlerini etkileyen ve Fahrizade gibi bilim adamlarını öldüren Yahudi varlığının suçlarına tepkisini gösterdi; nitekim buna yönelik tepkiyi, Umman Denizi’ndeki petrol tankerlerini ve gemileri savaş ilan etmeden vurarak, orduyu seferber ederek ve balistik füzeler fırlatarak verdi. Nitekim Yahudi varlığında bu duyguyu (bunları İran’ın yaptığı duygusunu) pekiştiren, Netanyahu ve Genelkurmay Başkanı’nın tehditlerinin ardından gelen son açıklamalar olmuştur. Zira İranlı bir yetkili, el-Cezire kanalına yaptığı açıklamalarda şöyle demiştir: “İran bir savaş çığırtkanı değil ama dünya, Tahran’ın “İsrail’e” tepkisinde hiçbir kırmızı çizgisinin olmadığını anlamalıdır.” Hakeza İran rejimi saldırı bekleyip savunma pozisyonu aldığı gibi Yahudi varlığının kendisini karşılık vermeye ve savunmaya zorlamayacağını, yörüngesinde döndüğü Amerika’yı utanç verici bir duruma sokmayacağını veya kendisini halkın karşısında daha da utanç verici bir duruma sokmayacağını ümit ediyor!
İran rejimi ve Lübnan’daki partisinin Yahudi varlığı gibi zayıf ve korkak bir varlık karşısında gösterdiği tereddüt ve titreme hali, bu rejimlerin (köklü bir) geçmişi olan halka yakışmadığını gösteriyor. Peki Müslüman ülkelerin ve azim ümmetin hali ve konuşması nasıl olmalıdır; bu ümmetin, sadece halkının kanlarına ve ırzlarına aslan kesilen ve düşmanlarının karşısında boyun eğen bu rejimleri devirmesi ve Yahudi varlığı ve Batı’ya karşı savunma ve geri çekilme pozisyonu değil de saldırı pozisyonu alacak güçlü bir liderlik kurması gerekir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. İbrahim et-Temimi - Mübarek Toprak (Filistin)