Pazartesi, 23 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/25
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Genel Olarak Müslüman Kadınların, Özel Olarak da Sudan’daki Müslüman Kadınların Kimliğini Yok Eden Birleşmiş Milletler Fonu’dur

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Genel Olarak Müslüman Kadınların, Özel Olarak da Sudan’daki Müslüman Kadınların Kimliğini Yok Eden Birleşmiş Milletler Fonu’dur

Haber:

Adalet Bakanı Mevlana Muhammed Said el-Hilu Çarşamba günü Kosti’deki Necef salonunda, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Federal Birimi’nin Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ile ortaklaşa düzenlediği ve güvenlik, adalet ve hukuk hizmetlerinden sorumlu Beyaz Nil Eyaleti Valisi Ömer Halife Abdullah, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Federal Birimi Direktörü Dr. Selma İshak Halife ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu temsilcisi Profesör Suzan Abdurrezzak’ın katıldığı bakıcılar ve adli makamlar için toplumsal cinsiyete dayalı şiddete ilişkin tıbbi-yasal kaygılar ve mağdur odaklı yaklaşımlar üzerinde çalışmanın yapıldığı bir çalıştayda konuştu. Adalet Bakanı, kadınların ailenin en önemli yapı taşlarından biri olduğunu, onlara önem verilmesi ve onların tüm yasal haklarından ve uluslararası anlaşmalardan yararlanması gerektiğini söyledi ve şöyle ekledi: Gelenek, görenek ve dinde kadın haklarıyla çelişen bir toplumsal miras var ve bunların bu tür özel çalıştaylar aracılığıyla yıkılıp sınırlandırılması gerekiyor; ayrıca kadına yönelik şiddetle ilgili yasaların tartışılmasının ve bunlara yer açılmasının önemine çağrıda bulundu ve bakanlığının, kadın hakları ve bakımına ilişkin tavsiyelerin pratikte uygulamaya konulacağına dair söz verdi.

Yorum:

Sudan’daki insanların, devam eden savaşın sıkıntılarıyla, bunun sonucunda mülkiyetlerin ve kurumların yok edilip yıkılmasıyla, ölümle, şehir ve evlerden yerinden edilmeyle, para ve mülkiyetlerin çalınmasıyla meşgul olmasının gölgesinde… Egemenlik Konseyi Başkanı el-Burhan’ın nitelendirdiği gibi ordu ile Hızlı Destek Güçleri arasındaki bu savaşın gölgesinde, savaşın uzun sürmesinden ve vahşetinden maksadın, ülkeyi yok edip sakat duruma getirmek ve Sudan halkını zayıflatmak olduğu ortaya çıktığı gibi aynı şekilde sömürgeci maksatlarını gerçekleştirmek için bu saldırının başlatılmasının ve genişletilmesinin arkasında Amerika’nın olduğu da ortaya çıkmıştır.

Bu lanet olası savaşın ortasında başta CEDAW olmak üzere uluslararası anlaşmaları teşvik etmek ve geçirmek yoluyla aileyi yok etmek ve ortadan kaldırmak için Sudan halkına karşı kadın hakları ve kadına yönelik şiddet adına daha vahşi ve daha tehlikeli bir savaş yürütülmektedir. Tıpkı Adalet Bakanının çalıştaydaki konuşmasında şu şekilde geçtiği gibi: “Gelenek, görenek ve dinde kadın haklarıyla çelişen bir toplumsal miras var ve bunların bu tür özel çalıştaylar aracılığıyla yıkılıp sınırlandırılması gerekiyor.” Bu küstahlık ve aymazlıkla konuşan Adalet Bakanı, devletin, Müslüman kadınların kimliğini silme ve aileyi yok etme planını uygulama ve kadınla ilgili şerî hükümleri ortadan kaldırıp bunların yerine aşağıdakileri dile getiren uluslararası kanunları koyma yönünde çalışmalarını sürdürdüğünü vurgulamıştır:

1- Çok eşliliğin kaldırılması.

2- Kadınlara boşanma talebinde bulunma hakkının tanınması,

3- Kadına velisinin onayı olmadan kendi kendine evlenme hakkının verilmesi (vesayetin kaldırılması).

4- Mirasta eşitliğin olması.

5- Zina cezasının kaldırılması.

Ve Müslüman kadınları dinlerinden ve kimliklerinden soyutlamayı amaçlayan diğer şeytani kanunlar.

Amerika’nın liderliğindeki sömürgeci kâfir Batı, uluslararası kurumlar aracılığıyla Sudan’da ve hatta tüm Müslüman ülkelerdeki Müslüman kadınlara tuzak kurmayı ve bu tuzağı şiddetlendirmeyi planlıyor; nitekim İslam’ın ve Müslümanların koruyucusu Hilafetin ortadan kalktığı gün ümmet, bize kötülük kapılarını açıp iyilik kapılarını kapatan zararlı devletçiklerden oluşan Sykes-Picot devletçiklerinin gölgesinde koruyucusunu ve desteğini kaybetmiştir.

İslam ümmeti olarak karşı karşıya olduğumuz meydan okuma, Haçlı Batı ve onun uluslararası kurumlarının yürüttüğü bu kampanyalara ve bu şiddetli savaşa karşı koyup onu tersine çevirmek ve ümmeti birleştirecek olan Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafetin olduğu siyasi varlığımızı ikame etmektir; zira bu savaşı kazanmamızı, fikri, kültürel, siyasi ve askeri kampanyaları ortadan kaldırmamızı ve İslami kimliğimizi korumamızı sağlayacak olan Hilafettir. Nitekim Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِİmam bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Abdullah Hüseyin (Ebu Muhammed Fatih) - Sudan

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER