- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Özür Dileriz Gazze…
Haber:
Aksa Tufanı operasyonu ve Yahudi varlığının Gazze Şeridi’ne yönelik saldırısının üzerinden yaklaşık iki ay geçti...
Yorum:
Adam kılıklı adamların yüceltildiği ve bu türden adamların çok olduğu bir zamanda ben, İngiliz Sandhurst, American Point ve birçok benzerleri gibi Batının en prestijli askeri akademilerinden mezun olmaktan gurur duyan Arap ordularının komutanlarından bahsedeceğim; nitekim bu komutanlar, bu akademilerde korkuyu ve teslimiyeti öğrendiler, efendileri de onlara sivillere karşı yapılan bu katliamları izlerken çocukları, yaşlıları öldürmenin nasıl bir şey olduğunu öğrettiler, onlara askeri doktrinin ajan ve hain yöneticilere sadık olmayı gerektirdiğini öğrettiler, yozlaşmış yöneticilerin tahtlarını nasıl savunacaklarını öğrettiler ve onlara hak olan sesi kurşunlarla ve göz yaşartıcı gazla nasıl susturacaklarını öğrettiler!
Gazze’nin kahramanlarına gelince; akademilerde, onuru, izzeti nefsi, cesareti, Allah’a imanı, basit kişisel yeteneklerle Allah Subhanehu’nun vaadine güveni, şehadeti elde etmeyi, en kısa yoldan -ki bu, Allah yolunda şehit olmak ve ona nail oluncaya kadar savaşmaktır- fani dünyadan baki olan dünyaya gitme arzusunu öğrendiler; bu nedenle onlar, şerefin en yüksek mertebelerine yükselirken diğerleri ise aşağılanmanın ve utancın en aşağı mertebelerine düştüler.
Aksa Tufanında Yahudi ordusu, güçlü bir Arap ordusuyla ve zimmetlerini satın almak için hain liderler ve ajanlar tarafından göğüslerine sahte madalyalar takılan rozet sahibi liderlerle karşılaşmadı, bilakis cesareti, mertliği, imanı ve zaferi öğrenerek tarihe en geniş kapılardan giren Halid İbn Velid, Sa’d, Ka’ka, Tarık İbn Ziyad ve Selahaddin’in torunlarıyla karşılaştı.
Kahramanların kararlı bir şekilde direnmelerinin üzerinden yaklaşık iki ay geçti ancak bizler, tek bir Arap veya yabancı ülkenin onlara silah veya mühimmat temin ettiğini duymadık ve duymayacağız, bilakis kardeşlerin en fazla yaptıkları şey, şişe suları ve basit insani yardımlar olmuştur! Amerika liderliğindeki kâfir Batı’ya gelince; suçlu Yahudi varlığına bomba, silah, teçhizat ve silah taşımak için bir hava köprüsü inşa ettiler.
Ey Gazze halkı: Sizler bizim hepimizden daha değerlisiniz, sizler o yüzüstü bırakanlardan daha safsınız ve sizler şuanda saraylarında şarap, içki ve fuhuş ziyafetleri vermekten zevk alan bu yöneticilerden daha temizsiniz. Zira onlar, Allah’ın dünyada ve ahirette rezil ettiği Ebu Rigal’ın varisleridir. O halde Suudi Arabistan, Ürdün ve Fas krallarına ve Arap ülkelerinin başkanlarına ve liderlerine güvenmeyin; zira onlar, zevkleriyle meşgul olup yas tutanların feryatlarını ve dul kadınların ağıtlarını umursamıyorlar… Allah onları rezil etsin.
Suyun ve elektriğin olmadığı sınırlı bir alandaki küçük ve basit sayılardan oluşan, bombardımanın altında karanlıkta yaşayan ve sabırlı bir şekilde yaralarını saran bir halk dünyayı ve yöneticileri korkutmakta, zalim zorbaların tahtlarını ve nükleer ve askeri güce sahip ülkeleri tehdit etmektedir; garip olan şey ise aşağılık ve utanç verici yöneticilerin gerilimin tırmandırılmamasını talep etmeleridir; çünkü onlar, füzelere, uçaklara, tanklara ve bombalara sahip olan ve Washington ve Avrupa tarafından desteklene gâsıp suçlu varlık ile uğrunda yaşayıp öldüğü inancından başka hiçbir şeyi olmayan, tek tesellisi atalarından miras aldığı akidesi olan ve tüm silahlardan daha tehlikeli olan erkekliği ve direnişi miras alan bir halkın arasını eşit tutuyorlar. Bu yüzden Yahudi varlığının, masum ve savunmasız insanlara karşı işlemiş olduğu tüm katliamları hiç umursamadığını görmekteyiz. Çünkü Yahudi varlığı, olacak olanların, günlerce uydu kanallarında çığlıklar atan kitlelerin yürüyüşleri ve toplantılarının ardından hepsinin bir lokma ekmeğin peşinde solumak için evlerine geri dönmelerinden ibaret olacağından emindir!
Allah sizleri korusun ey Gazze halkı! Tek dertleri geçimlerini sağlamak olan halklara ve kınamak ve eleştirmekten başka hiçbir şey yapmayan yöneticilere güvenmeyin; bizler sizin için kan ağlasak da yanan sizlersiniz; bizler sadece hain yöneticilerin paralarıyla sponsor olup destekledikleri, sonra da sizin ölüm sahnelerinizle bizleri öldürdükleri uydu kanallarından bu alevin dumanını izleyen kimseleriz.
Medyanın bahsetmiş olduğu Nekbe (felaket günü), Filistin’in kaybedildiği Nekbe değildir; aksine gerçek Nekbe, İslam Devleti’nin kaybedildiği gündür ve İslam beldelerinin yöneticilerinden oluşan hainlerin ona komplo kurdukları gündür. Zira İslam Devleti’nin kaybedilmesiyle Filistin kaybedildi, Keşmir kaybedildi, Kıbrıs kaybedildi ve büyük atalarımızın tüm mirası kaybedildi. Dolayısıyla Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Halifesi Faruk Ömer İbn Hattab’ın fethettiği ve kendi döneminde Ömer Ahitnamesi olarak hükmedilen Filistin kaybedildi.
Tekrar kaybedildi ve İslam orduları onu kurtarıp yeniden İslam Devleti’ne geri iade ettiler. Osmanlı Hilafeti yıkılınca Filistin tamamen kaybedildiği gibi onunla birlikte izzet ve onur da kayboldu. Bu yüzden İslami hamiyeti açgözlülerin tamahkarlığından ve ziyankârların saçmalığından koruyup savunacak bir devlet olmadıkça izzet, haysiyet ve onurlu bir yaşam olmayacaktır.
Allahu Teala’dan, devletimizi, izzetimizi ve onurumuzu bir an önce yeniden nasip etmesini niyaz ediyoruz. Bu ise aziz olan Allah’a hiç de uzak değildir.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Munis Hamid – Irak