- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Otoritenin Alimleri: Bir Eliyle Taviz Veriyor Diğeriyle Delil Getiriyor!
﴿غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُواْ بِمَا قَالُوا﴾
“Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lanet olasılar!” [Maide 64]
Boyun eğme ve taviz verme zihniyeti, kendi iradeleriyle bizzat inanarak otoriteyi destekleyen alimlerin siyasi bir yaklaşımı ve anayasası haline gelmiştir. Otoriteyi isteyerek desteklemeyen ancak onun zulmünden ve eziyetinden korkan ve rahat bir hayat arzulayan alimlerin olduğu kısım da az değildir.
Yöneticiyi destekleyen, seven ve ona yardım edenlere gelince; bunlar yöneticinin askeri, yakını, eli, gözü ve kulağıdır. Dolayısıyla onlar tehlikeli değillerdir ya da tehlikelerinin az olduğu söylenebilir. Nitekim onlar ümmet tarafından biliniyorlar, ümmet onlardan nefret ediyor, onları düşman olarak kabul ediyor ve onları otoritenin sadık alimleri ve ümmetin düşmanları olarak görüyorlar.
Yöneticilerden korkan ve onların zulümlerinden sakındıkları, ailelerini, menfaatlerini ve geleceğini korumak ve müreffeh bir hayat için yöneticilerin peşinden giden alimlere gelince; bunlar çok tehlikelidirler; çünkü ümmet onları kendilerinden saydıkları gibi onlar da kendilerini ümmetten sayıyorlar. Ancak onlar bir ayaklarını yöneticinin sarayına diğer ayaklarını da ümmetlerinin bağrına koyuyorlar. مُّذَبْذَبِينَ بَيْنَ ذَلِكَ لاَ إِلَى هَـؤُلاء وَلاَ إِلَى هَـؤُلاء “Bunların arasında bocalayıp durmaktalar, ne onlara (bağlanıyorlar) ne bunlara.” [Nisa 143] Dolayısıyla alimlerin bu kısmı, bir yandan taviz verip boyun eğen, diğer yandan da haramların ve tavizlerin mubah olduğuna dair nâsslardan delil getiren münafıklardır.
Ümmete ve ümmetin maslahatlarına düşkün olduklarına dair yemin ediyorlar ancak ümmeti kolay bir duruma getirmek için makul, ölçülü ve esnek davranıyorlar. Çünkü onlar, dırar mescidini inşa edenlerin söylediği gibi ümmetin maslahatlarını çok iyi biliyorlar. وَلَيَحْلِفُنَّ إِنْ أَرَدْنَا إِلَّا الْحُسْنَى وَاللَّهُ يَشْهَدُ إِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ “(Bununla) iyilikten başka bir şey istemedik, diye mutlaka yemin edecek olanlar da vardır. Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder.” [Tevbe 107] Tüm bu argümanlarla, nâssları eğip büktüler, dini değiştirdiler ve taviz verme, tutarsızlık ve boyun eğme hükümlerinden küçümsenmeyecek bir sistem inşa ettiler. وَيَحْلِفُونَ بِاللَّهِ إِنَّهُمْ لَمِنكُمْ وَمَا هُم مِّنكُمْ وَلَكِنَّهُمْ قَوْمٌ يَفْرَقُونَ” Onlar, sizden olmadıkları halde mutlaka sizden olduklarına Allah’a yemin ederler. Onlar, korkak bir kavimdir (topluluktur).” [Tevbe 56]
Tüm bunlarla birlikte Hudeybiye Anlaşması ile Filistin satıldı ve barıştırmak için yöneticilerin yanında duruldu ve onlar desteklendi! Faiz yemek, fakirler için kolay bir hale geldi ve onların ekonomik durumlarını canlandırdı! Haddi aşanlarla oturmak ve iş birliği yapmak, siyaset, liderlik, kurnazlık ve dahilik oldu!!
أَفَلاَ يَتُوبُونَ إِلَى اللَّهِ وَيَسْتَغْفِرُونَهُ “Hala Allah’a tevbe edip O’ndan bağışlanmayı dilemeyecekler mi?” [Maide 74] Allahu Teala’nın şu kavlini işitmediler mi: اِلَّا الَّذ۪ينَ تَابُوا وَاَصْلَحُوا وَاعْتَصَمُوا بِاللّٰهِ وَاَخْلَصُوا د۪ينَهُمْ لِلّٰهِ فَاُو۬لٰٓئِكَ مَعَ الْمُؤْمِن۪ينَۜ وَسَوْفَ يُؤْتِ اللّٰهُ الْمُؤْمِن۪ينَ اَجْراً عَظ۪يماً “Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a sımsıkı sarılıp dinlerini (ibadetlerini) yalnız onun için yapanlar başkadır. İşte bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakında büyük mükâfat verecektir.”?! [Nisa 146] Yoksa vaz geçmeyecekler mi? Allah’ın şu kavlini işitmiyorlar mı: وَمَن يَتَوَلَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَالَّذِينَ آمَنُواْ فَإِنَّ حِزْبَ اللَّهِ هُمُ الْغَالِبُونَ “Kim Allah’ı, Rasulü’nü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah’ın tarafını tutanlardır.”?! [Maide 56]
Allahu Allah kendiniz için ey Müslümanların alimleri! Zira ümmetin düşmanları olan kafirler ve yöneticileriniz bir kefede ve ümmet de diğer kefede olup bu ikisi arasında tamiri imkânsız olan, dahası tamir edilmemesi gereken bir çatlak vardır. Nitekim Allah, Kendisine karşı çıkanlara ve emrine yüz çevirenlere savaş ve düşmanlık ilan etmiştir. O halde seçiminizi yapın, tarafınızı tutun ve yeryüzünde bocalayıp sarsılanlardan olmayın. وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ بَعْدَ إِصْلَاحِهَا “Islah edildikten sonra, yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.” [Araf 56] Ey alimler: Arkanızı dönüp kaçmayın. Ey alimler: بَقِيَّتُ اللَّهِ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ “Eğer mümin iseniz Allah'ın (helalinden) bıraktığı (kâr) sizin için daha hayırlıdır.” [Hud 86] Ey alimler: وَمَن يَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ فَهُوَ حَسْبُهُ إِنَّ اللَّهَ بَالِغُ أَمْرِهِ “Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir.” [Talak 3] Allahu Allah kendiniz için, Allahu Allah ümmetiniz için.
Alimlerin bir diğer kısmına gelince; onlar, sadece Allah’tan korkan, tüm ümmeti aileleri, namusları, evlatları, babaları ve kadınları olarak gören Rabbani alimlerdir. Dolayısıyla bu alimler, Allah’ın onları şu şekilde nitelendirdiği gibidir: الَّذِينَ يُبَلِّغُونَ رِسَالَاتِ اللَّهِ وَيَخْشَوْنَهُ وَلَا يَخْشَوْنَ أَحَداً إِلَّا اللَّهَ وَكَفَى بِاللَّهِ حَسِيباً “Onlar ki Allah'ın gönderdiği emirleri duyururlar, Allah'tan korkarlar ve O'ndan başka kimseden korkmazlar. Hesap görücü olarak Allah (herkese) yeter.” [Ahzab 39] Burası, onları arama yeri değildir. Çünkü onlar, en yüce ve en üstün makamı arıyorlar. Çünkü onlar, illiyyunu, Firdevs-i Alâ’yı ve ümmetin parlak tarihini arıyorlar ve onlar, ümmetin ileri gelenleri ve ümmetten ve onun içindeki görkemli olanlar arasındadırlar. Allah’ım bizleri onlarla haşreyle ve bizleri onların ecirlerinden mahrum bırakma.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Memduh Ferec