Salı, 24 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/26
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
İslam Temelindeki Siyasi Bir Çalışma Şerî Bir Farz Olup Hayati Bir Gerekliliktir

بسم الله الرحمن الرحيم

İslam Temelindeki Siyasi Bir Çalışma Şerî Bir Farz Olup Hayati Bir Gerekliliktir

Siyaset her zaman aklı başında, muhlis ve iffetli olan insanları kamu malına girmekten uzaklaştıran bir araç olarak şekillenmiştir. Bu yüzden insanlara, siyasetin bataklığına saplanmasınlar ve onda yaygınlaşmış yozlaşmaya dalmasınlar diye siyasetten uzak durmaları tavsiye edilmektedir.

Siyasi ortamın, bizzat genel olarak yozlaşmış olduğu, ona egemen olan atmosferin dinden ve ahlaktan uzak olduğu, ona yozlaşmanın, faydacılığın ve saf çıkarların hâkim olduğu hususunda bir şüphe yoktur.

Ama siyasetten uzaklaşmak bir çözüm değildir. Nitekim pandemi krizinden çıkar çıkmaz o vakit hissetmeksizin virüse yenik düşmememiz için evlerimizde oturmamız gerektiği, bizim için en iyi yolun ellerin günde üç kez sabun ve suyla yıkamak olduğu söylenmiş ve o zaman bize, sağlık sisteminin kırılgan olduğu ve tedavi için minimum gereksinimleri karşılayamadığı açıklanmıştı. Ama işte biz, enflasyonun yükselmesi ve fiyatların pahalılaşması sonucunda boğucu ekonomik krizin olduğu ve çoğu insanın ciddi sıkıntı ve zorluk yaşamasıyla sonuçlandığı bu günlerde yaşıyoruz. Bir de buna, yolsuzluğu teşvik etmenin ve eşcinselliği ve ahlaki çürümeyi açıkça savunmanın bir sonucu olarak sosyal felaketleri eklediler. Kuşkusuz bu durumlar, yıkıcı komploların ve başarısız politikaların yanı sıra politikacıların ve iş adamlarının çıkarlarını insanların maslahatlarının önüne alan politikaların bir sonucudur.

Nitekim siyaset arenasını yozlaşmışlara bırakmanın, aklı başında insanlar siyasetten uzak dursalar bile sakin bir şekilde devam edebileceği vehminin büyük bir aldatmaca olduğu herkes tarafından açıklığa kavuşmuştur. İşte biz bu vehmin bedelini ödüyoruz. Yaşamın basit temel gereksinimleri (ev, yemek, okul, ulaşım, ilaç...) gibi şeylere erişim, toplumun yüzde onunu bile geçmeyen küçük bir yüzdesinin tekelinde olan bir husus olduğunda, işte o zaman ne kadar yanıltılmış olduğumuzu anlıyoruz. Çocuklarımızın akıllarını ve ahlaklarını korumak aileler için büyük bir endişe kaynağı olduğunda, durumun ciddiyetini öğreniyoruz.

Bugün siyasete girmek, fikrî bir lüks ya da seçkin bir eylem değil, neredeyse ayni bir farz haline gelmiştir. Zira herkesin üzerine çöreklenen yoksulluk, herkesi hedef alan yozlaşma ve herkesin omzuna yük olan ve her yönden etrafımızı saran kriz dağları herkesin, üzerimize uygulanan ekonomik, siyasî ve sosyal sistemler gibi bizi çevreleyen hususları, iç ve dış ilişkilerin üzerine inşa edilmesi gereken öncelikleri ve temelleri, yargı ve ceza sistemini, medyayı, siyasileri seçmenin ölçüsünü ve her şeyi ciddi bir şekilde yeniden düşünmesini gerektiriyor…

Şüphesiz bu iş basit değildir ve şüphesiz herkesin yapabileceği bir şey de değildir. Ancak öte yandan herkesin düşünür ve araştırmacı olmasına da gerek yoktur. Ama herkesten talep edilen, durumları inkâr etmeleri ve bu durumlara neden olan yozlaşmış suçlulardan derhal kurtulmaları, yarım kelimeyle bile olsa onları destek vermemeleri ve onların arasındaki samimiyeti talep eden ve etkili çözüm sağlama yeteneğine sahip olanların etrafında toplanmalarıdır. Nitekim Aleyhissalatu ve’s Selam şöyle buyurmuştur: إِذَا عُمِلَتْ الْخَطِيئَةُ فِي الْأَرْضِ، كَانَ مَنْ شَهِدَهَا فَكَرِهَهَا كَمَنْ غَابَ عَنْهَا، وَمَنْ غَابَ عَنْهَا فَرَضِيَهَا كَانَ كَمَنْ شَهِدَهَاYeryüzünde günah işlendiği (bir kötülük yapıldığı) zaman birisi ona şahit olur da çirkin görürse o kötülükten uzakta olan kişi gibidir. Kötülükten uzakta olup da ona razı olan ise ona şahit olan (birlikte olan) kimse gibidir.” [Albani Sahihu’l Cami, Hasendir.]

İslam bize, siyasetin insanların maslahatlarını gözetmek, onlara hizmet etmek ve onların işlerine göz kulak olmak olduğunu öğretmiştir. Şüphesiz siyaset, asil ve onurlu bir ameldir. Laiklerin tasvir ettikleri ve yaptıkları gibi yozlaşmış ve iğrenç bir amel değildir. Aksi taktirde Peygamberler onunla meşgul olmazlardı. Zira Aleyhissalatu ve’s Selam şöyle buyurmuştur: كَانَتْ بَنُو إسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمُ الأنْبِيَاءُ، كُلَّما هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ، وإنَّه لا نَبِيَّ بَعْدِي، وَسَتَكُونُ خُلَفَاءُ فَتَكْثُرُ، قالوا: فَما تَأْمُرُنَا؟ قالَ: فُوا ببَيْعَةِ الأوَّلِ، فَالأوَّلِ، وَأَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ، فإنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْİsrailoğulları, Nebiler tarafından siyaset ediliyordu (yönetiliyordu). Bir Nebi vefat edince, bir diğer Nebi ona halef oluyordu. Artık benden sonra Nebi yoktur. Halifeler olacak da çoğalacaklardır. Dediler ki: Öyleyse bize ne emredersiniz? Dedi ki: Önceki ilk biatınıza sadakat gösterin ve onlara haklarını verin. Muhakkak ki Allah, yönettikleri hakkında (ne yaptıklarını) onlara soracaktır.” [Albani Sahihu’l Cami]

Siyasi çalışmaya dahil olmanın şerî bir farz ve hayatî bir gereklilik olduğunu söylediğimizde, kesinlikle vakıayı pekiştirmek ve onu haklı çıkarmak için mevcut rejimler tarafından ortaya çıkarılan ve desteklenen siyasi partilere dahil olmayı kastetmediğimiz gibi daha önce başarısız olmuş bir rejime meşruiyet kazandırmaktan başka bir şey olmayan seçim oyununa katılmayı da kastetmiyoruz. Aksine devlet, onun cihazları ve çalışma metodu hakkında şeriattan kaynaklanan mütekamil ve pratik bir anlayış taşıyan ideolojik partilere dahil olmayı kastediyoruz. Böyle bir çalışma olmaksızın herhangi bir sonuç alınamayacaktır. Aksine çabalar tükenecek, zaman boşa harcanacak ve bundan sadece daha fazla trajedi ve sıkıntı hasat edilecektir.

Geçen yüzyılın ellili yıllarından itibaren Hizb-ut Tahrir, anayasadan başlayarak devletin çeşitli cihaz ve sistemlerine varıncaya kadar özellikle şerî hükümlerinden kaynaklanan açık ve kapsamlı bir devlet anlayışı hazırlamıştır. Bu kitaplar, Hizbin web sitelerinde mevcut olup isteyen oraya başvurabilir. Hizb-ut Tahrir ortaya çıkmasından bu yana hiç durmaksızın Müslümanları, kendi etrafında toplanmaya, İslami hayatı yeniden başlatmak, Müslümanları sömürgeciliğin tabiilerinin indirdiği kuyudan çekip çıkarmak ve onları on asırdan fazla bir süredir hak ettikleri liderlik konumuna geri getirmek için yorulmak bilmeyen çalışmasında kendisine destek vermeye davet etmektedir. Nitekim bu çalışma, Allah’ın fazlı sayesinde büyük mesafeler kat etmiş ve bugün neredeyse Rabat’tan Kuala Lumpur’a kadar caddeleri silip süpüren Müslümanlarda, Hilafet Devleti’nin varlığının önemine dair bir bilinç oluşmuştur.

Haydi o zaman dünyanın izzetine ve ahiretin saadetine gelin. Haydi o zaman size güzel ve mutlu bir hayat yaşatacak ve gerek sizleri gerekse onurlarınızı boş insanların saçmalıklardan koruyacak şeye gelin. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْEy iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasulü’nün çağrısına uyun.” [Enfal 24]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Muhammed Abdullah

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER