- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Trump’a Ateş Açılması, Batı'da Siyasetin Öldüğünün, Sistemin Çürüdüğünün Ve Demokrasisinin Kokuştuğunun Habercisidir!
Eski ABD Başkanı Donald Trump’a, Pensilvanya’daki bir kampanya mitinginde yaptığı konuşma sırasında ateş açılması, Amerikan demokrasisinin kanlı örüntüsünün ve tarihsel siyasi şiddetinin dışında bir olay değildir; zira siyasi suikastlar, Amerika’nın iç siyasetindeki ve keskin siyasi anlaşmazlıkları savmaya yönelik kanlı yöntemindeki asıl bir yaklaşımdır. Ancak mevcut siyasi şiddette yeni olan şey, onun hızlı bir şekilde büyümesi ve süreklilik arz etmesidir; zira Reuters’in bir raporu, Amerika Birleşik Devletleri’nin yetmişli yıllardan bu yana en kötü siyasi şiddet vakalarını yaşadığı sonucuna vardı ve rapora göre 2021’deki meşhur (Kongre Binası) Capitol saldırısından sonra 213 olay izlendi. Nitekim Amerikan tarihinde benzeri görülmemiş bir siyasi deprem oluşturun ikincisinin ciddiyetinin, tasarımının ve kışkırtmasının devlet başkanı tarafından olmasıydı; zira o gün başkan Trump destekçilerini teşvik edip kışkırtarak, “Ülkenizi nazikçe geri alamazsınız, zorla alırsınız, orada olun, olacaklar çılgınca olacak” demişti ve o gün Amerika’nın siyasi şiddetinin doruk noktasıydı. Dolayıyla mevcut Amerikan siyasi şiddetini öncekilerden farklı ve özel nitelikte kılan da işte budur.
ABD’deki mevcut siyasi şiddetin bu hızlı büyüme düzeyi ve sürekliliği, olgunun tarihsel açıklamasını yetersiz ve eksik bir hale getirmektedir; zira tarih, bazı Amerikan siyasi normlarını açıklasa da, ancak bu siyasi şiddetin hızla büyümesi ve sürekliliğinin yeni ve mevcut nedenleri ve motivasyonları hakkında bize hiçbir şey söylemez. Oysa bu düzeyde ve Batı’nın ilk demokrasisinin kalbinde yaşananların yansımaları, iç siyasetin ötesine geçerek uluslararası siyasete, güvenliğin ve sansasyonel teorilerinin ötesine geçerek siyasi şiddetin zirveye ulaşmasına ve kritik ve tehlikeli bir seviyeye varmasına neden olan Batı medeniyetinin ve siyasi krizinin derinliklerine kadar uzanmaktadır.
Sabit olan şu ki, bir felsefe, medeniyet ve sistemler olarak Batı’nın durumunun, aşırı bir çürüme durumuna ulaşması ve kokusunun çoğalıp taşması olup Amerika’nın durumu bunun en açık bir örneğidir; zira son dönemdeki silahlı siyasi şiddet, güvenlik zafiyetlerinin bir sonucu değildir ve güvenlik teorilerine başvurmak, siyasi partilerin yankılanan iflası, liderlerin yozlaşması, siyasetin ölümü, politikacıların kısırlığı ve ırkçı sağcı partilerin ve demagojik politikacıların parazitlerinin çoğalmasına ve büyümesiyle kokusu çoğalıp taşan siyasi krizin derinliğini gizlemek içindir; demokrasinin de kendi çıkarlarını elde etmek için onunla mücadele eden gerçek yöneticiler olan sermaye sahipleri sınıfları için bir ipotek ve kısıtlama olduğu skandalı ortaya çıkmıştır; nitekim bu yirmi yıl boyunca uyumsuzluk ve çelişki aşamasına ulaşan bu çıkarlar, siyasi araçların yetersiz kaldığı ve çatışan ve çelişkili kapitalist hedefleri karşılama ve gerçekleştirme konusunda aciz kaldığı zehirli bir çatışma doğurmuş, ardından siyasi ve kapitalist hedeflere ulaşmanın bir aracı olarak da fiziksel şiddete başvurulmuştur. Nitekim 2021 yılında Washington D.C.’deki Capitol binasına ve Kongre merkezine düzenlenen saldırı bu şiddetin doruk noktası olup bu da sistemin ve sistemlerin, toplumu örgütleme ve bireylerin ihtiyaçlarını karşılama konusundaki varoluş amacına ulaşamamasına ve iflasına atfedilmektedir; bununla birlikte fiziksel şiddet, toplumun ve bireylerin memnuniyetsizliklerini ve isyanlarını ifade etme aracı haline gelmiştir.
İflas ve siyasi başarısızlıkla dolu bu koşullar altında, son ateş açma olayı gerçekleşmiş olup bu silahlı siyasi şiddetin büyüyüp genişlemesi de muhtemeldir; zira Amerikan siyasi hayatındaki derin çatışmalar ve bununla birlikte rakibi ezmeye yönelik kışkırtıcı söylemler artmakta olup bu durum da iç savaşın eşiğinde olan bir ülke için ideal bir reçetedir. Nitekim bugün Amerikan toplumu, kapitalist sınıflar, siyasi tabaka ve halk düzeyinde keskin ve zehirli bir bölünme içinde yaşamakta olup Trump karşıtı bir Cumhuriyetçi aktivistin de şu şekilde ifade ettiği gibi herkes bunun küllerin altındaki bir kor olduğu konusunda hemfikirdir: “Eğer ülke daha önce barut fıçısı gibi değilse de şimdi öyledir.” Yine CNN, silahlı saldırı olayının ardından şunları söyledi: “Zaten derinden parçalanmışlığın acısını çeken ülkeyi şok etmiş olup bu, modern tarihinin en gergin dönemlerinden biriydi.” Ayrıca kamuoyu yoklamaları, silahlı şiddetin siyasi bir araç olarak yaygınlaşmasının ve yaygın kutuplaşmanın ulaştığı tehlikeli boyuta ve bununla birlikte Amerika’nın kanlı geçmişine ve çağdaş iç savaşa doğru kaymasına ilişkin artan korkulara işaret etmektedir.
Amerika’nın durumu, Batı'daki siyasi çürümenin ileri bir durumudur; zira toplumun ve devletin bölünmesi ve parçalanması, sistemin iflası, kapitalistlerin ve politikacıların yozlaşması ve çatışan çıkarlara sahip çeşitli kapitalist sınıfların ortaya çıkması, bu çatışan sınıfların her birinin toplumu, gruplarını, bireylerini ve devleti, sistemlerini, kurumlarını ve cihazlarını kendi amaçları ve çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışmasına neden olan oldukça zehirli ve patlayıcı bir karışım doğurmuş olup amaç rakibi sadece izole etmek ve etkisiz hale getirmek değil, aksine onu parçalayıp yok etmektir. Dolayısıyla kemik kırma politikası ve buna eşlik eden fiziksel şiddet, Amerika’da siyasi düzeydeki aşamanın bir başlığı haline geldi ve son silahlı saldırı da bunun salgılarından biridir.
Eski Amerikan başkanına Pensilvanya’daki bir seçim mitingi sırasında ateş açılması, Batı sistemini etkileyen yozlaşmanın derinliğini ve sistemlerinin iflasını ve kusurlarını hatırlatıyor; işte bakınız Batı’nın demokrasisinin pis kokusu yüzeye çıkmış olup bununla birlikte şiddete başvurmak, cinayete teşebbüs, suikast ve komplo, siyasi çatışma ve ezmenin bir maddesi ve çatışan kapitalist sınıfların çelişkili çıkarlarını yönlendiren araçları haline gelmiş olup bu da toplum ve devlet için felaket sonuçlar doğurmuştur.
Seküler kapitalist modelin küresel güç ve karar alma mekanizmaları üzerindeki hegemonyası ve kontrolü nedeniyle Batı’nın durumu daha da çürüyüp kokuşacak ve insani felaketle birlikte insanlık tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir trajedi ve cehennem salgılayacaktır. Nitekim son yıllarda bunun bazı göstergeleri, halkların daha ölümcül bir kapitalist despotluk ve vahşete maruz kalması, medeniyetin intiharına işaret eden değerler çürümesi, toplumları ve aileleri boğan yıkıcı toplumsal parçalanma, zehirli bencillik ve dar kişisel çıkarlar, kendi ırkçı örgütlerini ve partilerini salgılayan bir siyasi yozlaşma, sonra temel yaşam standartlarının tüm seviyelerini aşan yüksek fiyatlar nedeniyle yoksulluk ve fakirleşme, yeşil kuru her şeyi yiyip bitiren vergi toplama ateşi şeklinde ortaya çıkmıştır… Patlamayı kaçınılmaz kılan şey işte bu olup Batı ufkunun tıkanması ve Batılı bir alternatifin bulunmaması nedeniyle her türlü fiziksel şiddete başvurmak, gerilimin, kırgınlığın ve isyanın bir ifadesi haline gelmiştir.
İnsanlığı yıkımın ve yok oluşun eşiğine getiren bu büyük Batı felaketi karşısında siz Müslümanlar topluluğu için, şeri bir farz ve hayati ve insani bir gereklilik olarak İslam’ın Raşidi Hilafetini kurmak kaçınılmaz bir hale gelmiştir; bu da sizin ve insanlığın, kâfir Batı medeniyetinin ve onun yıkıcı sistemlerinin bu derin labirentinden kurtulması ve yeryüzünde adaletin, refahın ve güvenliğin sadece kendisiyle gerçekleşeceği Rabbani metodun pratik bir tercümesi olan İslami hayatınızın yeniden başlaması içindir; zira ancak bu ortaya çıktığında yeryüzü gölgesinde hayır barındıracak, gökyüzü indirmediği hiçbir damla bırakmayacak ve İslam yeryüzünde kök salacaktır.
فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدًى فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلَا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى * وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى
“Artık benden size hidayet geldiğinde, kim benim hidayetime uyarsa o sapmaz ve bedbaht olmaz. Kim de beni zikrimden yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz. » [Taha 123-124]
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Münâcî Muhammed