- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
İki İslam Beldesini Yöneten ve Yağmalayan İki İngiliz Subayıdır!
Haber:
İngiliz “The Guardian” Gazetesi, İsviçre’deki liderlerin ve yetkililerin banka hesaplarıyla ilgili bilgileri ortaya çıkaran bir soruşturmada Ürdün Kralı İkinci Abdullah’ın adının da yer aldığını duyurdu. Onlarca yabancı internet sitesi ve gazetenin katıldığı soruşturma, Ürdün Kralı’nın geçtiğimiz yıllarda İsviçre Bankası Credit Suisse’de altı hesaptan yararlandığını gösterdiğine işaret etti ve altı hesaptan sadece birinin, birkaç hafta önce 60. doğum gününü kutlayan Kral Abdullah’ın 224 milyon dolara sahip olduğunu gösterdiğine dikkat çekti.
İlgili bir haberde İngiliz hükümeti, geçen ay doksanlı yaşlarında vefat eden ve Ürdün Kralı’nın vaftiz babası olan Ortadoğu’nun en etkili İngiliz ordusu subaylarından Sir Eric Bennett’in ölümünün yasını tuttu. Ancak onun asıl etkisi, otuz yılını, Sultan Özel Kraliyet Konseyi’nin kurucusu ve İngiliz istihbaratının politikacıları, generalleri ve başkanlarından oluşan bir çete olan ve gece geç saatlerde Maskat’taki saraylardan birinde yıllık toplantılar yapan Sultanı Kâbus Bin Saîd’e gizlice danışmanlık yaparak geçirdiği Umman’da oldu. Bennett, 1958 yılında yeni kurulan Ürdün Hava Kuvvetleri’ne gitti ve Ürdün Kralı Hüseyin’e yakın bir hava danışmanı oldu, Kral Bennett’e sarı bir Ferrari ve nadir bulunan bir Breitling saati verdi ve onu ülkenin mevcut kralı oğlu Abdullah’ın vaftiz babası yaptı.
Yorum:
Ürdün Kralı İkinci Abdullah’ın dedesi Şerif Hüseyin ile birlikte Arap devrimine öncülük eden İngiliz subayı Arabistanlı Lawrence’ın, arkasında bu ümmet için kurnazlığını miras alacak ve İngiltere’nin onun vücudunun derinliklerine bir hançer sapladığını kanıtlayacak bir kişi dahi bırakmadan ülkesine döndüğünü sananlar yanılıyorlar; İngiltere, Araplardan en büyük hain Şerif Hüseyin ve Türklerden hain Mustafa Kemal’in yardımıyla Hilafet Devleti’ne komplo kurduktan, Osmanlı Hilafetini devirdikten ve onu parçalara ayırdıktan sonra, İngiltere her bir devletçiğin başına İngiliz Ordusundan veya İngiliz İstihbaratından (MI6) bir subay dikti; işte bu Ürdün Kralı Abdullah, zar zor Arapça konuşan ve İngiliz Kraliyet Askeri Koleji Sandhurst’tan ve İngiliz Ordusu’nun bir subayı olan Sir Eric Bennett’ın bölümünden mezun olan bir İngiliz subayıdır. Tabii ki Körfez yöneticileri ve onların oğulları da aynı şekildedir. Zira onlar da ya aynı İngiliz Askeri Koleji’nden ya da İngiliz askeri ve istihbarat kurumlarının birinden mezun olmuşlardır. Her kim – siyasi olarak ne kadar aptal olurlarsa olsunlar- Körfez ve Ürdün beldelerini siyasilerin yönettiğini düşünüyorsa, yanılıyor. Bilakis onlar, İngilizlerin askeri subayları veya muhbirleridirler. Dolayısıyla bu iki belde, İngilizlere göbekten bağlı askeri subayları yoluyla hala İngiliz askeri delegasyonunun vesayeti altındadır. Dolayısıyla İngilizlerin, bu subayların atalarının eliyle Hilafeti yıkmasından beri bu subayların İslam beldelerindeki görevi hiç değişmemiştir. Görevleri ise İslam ümmetinin İslam ile kalkınmasını engellemek ve ekmek peşinde koşsun ve onu bulmasın diye servetlerini yağmalamak ve onu fakirleştirmek için İslam ümmetine zulmetmek ve onu demir yumrukla yönetmektir. İşte bu, Sir Eric Bennett'in Umman’daki ve Sir İkinci Abdullah’ın Ürdün’deki rolünün bir özetidir. Bu nedenle Sir Eric’in Umman’da meydana gelen çeşitli ayaklanmaları ve devrimleri bastırmak için askeri güç kullanması hiç şaşırtıcı değildir. Aynı şekilde Kral Abdullah’ın fakir Ürdün halkını yağmalamaya çalışması ve tüm servetlerini İsviçre bankaları gibi Batılı güvenli limanlara yatırması da şaşırtıcı değildir.
İnsanı üzen şey ise, Ürdün’deki sözde Arap subaylarının, Haşimilerin soyundan geldiğini zannederek -ki Haşimiler ondan beridir- Glubb Paşa’nın soyundan gelen bir İngiliz subayına boyun eğmeleridir. Daha da üzücü olan ise, Amr İbn Âs’ın Umman’daki ordusunun içindeki subayların, kurnaz İngiliz subaylarından oluşan bir konseye boyun eğmeleridir. Dolayısıyla bu iki beldenin subayları için, bu ajan yöneticileri kaldırıp atmaları ve Nübüvvet Minhacı üzere İkinci Hilafet Devleti’ni kurması için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermeleri dışında bir intikam görmüyorum. Ancak bu şekilde İngiltere’ye, subaylarına ve ajanlarına tam bir cevap verilmiş olacaktır.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Bilal Muhacir – Pakistan