- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
ZORLA ADAM KAÇIRMAK DEMOKRASİ VE BASKICI YÖNETİMİN DOĞAL SONUCUDUR
(Tercüme)
HABER
İçişlerine bağlı Federal Eğitim sorumlusu Devlet Bakanı Baligh Rahman 16 Ocak 2017 tarihinde Pencap ve İslamâbad’ta zorla kaçırılan beş kişi hakkındaki soruşturmayı görüşmek için senatoyu çağırdı. Bakan parlamentoda: “bu konu hakkında iyi haberler var” diyerek konuşmasına başlayarak şöyle devam etti: “önceki dört davanın soruşturması devam etmektedir ve bu davada Salman Haydar’ın davası da var. Fakat telefon kayıtları kontrol edilmesine rağmen bugüne kadar soruşturmada herhangi bir ilerleme olmadı’’ dedi. Senato başkanı Raza Rabbani ise: “şu ana kadar bir ilerleme olmaması çok korkutucudur. Halbuki onlara (kaybolanlara) karşı suçlamalar varsa bunlar kanun kapsamında ele alınmalıdır dedi.”
Ancak İçişleri Bakanı Nisar Ali Han 17 Ocak’ta kriz ilk patlak verdiğinde istihbarat birimleri ile temas halinde olduklarını ve yakında insan hakları aktivisti Dr. Salman Haydar’ı sağ salim bulmak için bir umut olduğunu açıklamıştı.
YORUM
Zorla kaçırılma (kaybolma) konusu, İnsan Hakları aktivisti ve Pakistan Kadınlar Üniversitesi profesörü Fatıma Jinnah’ın da kaçırılmasından sonra iktidar çevrelerinde yoğun bir şekilde ele alındı. Kaçırılma olayı büyük medya kuruluşlarını ve elektronik iletişim araçlarını harekete geçirdi. Aynı zamanda, sorun insan hakları alanında bir aktivistin kaçırılmasıdır. Uluslararası düzeyde bu son iki haftada dört kişinin kaçırıldığı tespit edilmişti. Batı medyası bu konuları ele aldı ve insan haklarının ihlal edildiğine yönelik çığlıklar atıp sert tepki verdi. Bunun neticesinde hükümet ve parlamento aktivistlerin ve kayıpların akıbetini bilmek ve hukuki sürecin normal seyrini alması için mahkemeye tepki verdi.
Siyasi aktivistlerin kaçırılması ile ilgili mevcut sistemin endişeleri timsah gözyaşlarından başka bir şey değildir. Çünkü rejim eylemcilerin haklarını umursamıyor, bu İslami aktivistlerin kaçırılması ile ilgili olaydaki sicilinde açıkça görülmektedir. Amerikan kuklası General Pervez Müşerref’in iktidara gelmesiyle birlikte Washington onu İslam ve Müslümanlara karşı kullandı. Rejim Afganistan’daki yabancı işgaline karşı çıkan mücahitlere, Amerika’nın bölgedeki egemenliğine karşı çıkanlara ve İslam’ın uygulanmasını talep edenlere karşı zorla kaçırma eylemi başlattı. Rejim, 11 Mayıs 2012’de güpe gündüz çocuklarının gözü önünde Hizb-ut Tahrir’in Pakistan Resmi Sözcüsü, elektrik mühendisi, beş çocuk babası Naveed Butt’un kaçırılması olayında parmağını dahi kıpırdatmadı. Rejim, efendileri endişelendiği için İslam’ın kalkınması için çalışanların ve sömürgecilerin planını ifşa edenlerin kaçırılması ile ilgili sessizliğini bozmuyor. Mevcut kâfir kanunlarına göre (demokrasi) “İslam davetçilerinin hiçbir hakkı yoktur hatta onlar için insan hakkı bile yoktur.’’ İslam dünyasında rejimler tarafından adam kaçırma olayları normal bir uygulama haline gelmiştir. Öyle ki İslam’a davet etmese bile beşerî kanunları tehdit ettiği için insanlar kaçırılıyorlar.
İslam Devleti demokrasinin aksine, ne polisiye ne de baskıcı bir devlettir. Fakat İslam, yöneticiyi İslam dışı yönetime sapmaması için muhasebeyi farz kılmaktadır. İslam’da Şeri hükümlere göre muhasebe edilen yönetici; adam kaçırma, işkence ve tacize yönelmez. İslam, yöneticiyi muhasebe hususunda insanlara geniş yetki vermiştir, hatta devlet tarafından muhasebe teşvik edilir. İslam’dan başka şeye davet eden fail hemen adalete teslim edilir. Allah’ın izniyle yakında kurulacak olan Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devleti’nin metodu böyle olacaktır. Hilafet Devleti İslam’la yönetimi sağlayacak ve siyasi kararların alındığı merkez olacaktır. Bundan dolayı mevcut baskıcı yönetimi ve tağutları ortadan kaldırılması için Pakistan’daki Müslümanların Hilafet projesini benimsemesi ve Hilafetin kurulması ve adaletin tesis edilmesi için çalışması kendilerine farzdır. ﷺ Rasulullah şöyle buyurdu:«لَا يَلْبَثُ الْجَوْرُ بَعْدِي إِلَّا قَلِيلًا حَتَّى يَطْلُعَ فَكُلَّمَا طَلَعَ مِنْ الْجَوْرِ شَيْءٌ ذَهَبَ مِنْ الْعَدْلِ مِثْلُهُ حَتَّى يُولَدَ فِي الْجَوْرِ مَنْ لَا يَعْرِفُ غَيْرَهُ ثُمَّ يَأْتِي اللَّهُ تَبَارَكَ وَتَعَالَى بِالْعَدْلِ فَكُلَّمَا جَاءَ مِنْ الْعَدْلِ شَيْءٌ ذَهَبَ مِنْ الْجَوْرِ مِثْلُهُ حَتَّى يُولَدَ فِي الْعَدْلِ مَنْ لَا يَعْرِفُ غَيْرَهُ»” Benden sonra zülüm fazla sürmeyip ortaya çıkar. Zulümden çıkan her bir şey bir o kadar adaleti alıp götürür. Hatta kendisinden başkasını tanımayan kimseler zulümle dolmuş bir dünyaya gözlerini açarlar. Daha sonra Allah adaleti getirir. Adaletten gelen her bir şey zulümden bir o kadarını alıp götürür. Hatta kendisinden başkasını tanımayan kimseler adaletle dolmuş bir dünyaya gözlerini açarlar.Diğer bir hadiste Rasulullah ﷺ şöyle buyurdu: «ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ، ثُمَّ سَكَتَ». “Sonra zorba diktatörlük olacaktır. Böylece Allah’ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra (yeniden) nübüvvet minhacı üzere [Râşidi] Hilafet olacaktır.”Sonra sustu.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi Adına
Şeyhzad Şeyh – Pakistan