- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
بسم الله الرحمن الرحيم
El-Raye Gazetesi
Mücrim Esad’ın Arap ve Türk Kapısı Üzerinden Geri Döndürülmesi… Bir Hançer Yarası ve Bir Müjdedir
Üstad Munir Nasır’ın Kaleminden
Mücrim Esad’ın Arap Birliği saflarına geri döndürülme sahnesi, Arap yöneticilerinin son yıllarda ayıplarını örtmek için kullandıkları incir yaprağını düşürmelerine neden olacak kadar utanç vericidir; nitekim buna, Türkiye rejimi ile Şam’daki mücrim rejim arasındaki normalleşme ve koordinasyon sahnesi de eşlik etti.
Bu sahne, “Suriye Halkının Dostları” olarak adlandırılan ve fasılları, 2011 yılının başlarında Şam devriminin patlak vermesiyle başlayıp çeşitli merhalelerden geçen ve bu rejimlerin mücrim rejimi siyasi olarak devirmek mümkün olmasa da askeri olarak devirme niyetinde olduklarını iddia etmeleriyle doruk noktasına ulaşan tiyatronun son perdesi sayılır.
Şam devrimi ve gidişatı üzerindeki sahneyi ve etkilerini okuyabilmek için Suriye dosyasındaki ana kontrolcünün gerçeğini kabul etmek gerekiyor; zira bir yandan aldatarak nüfuz ettiği uzun bir komplo süreci yoluyla diğer yandan da ülkelere Şam tiranına doğrudan destek sağlama fırsatı vermek yoluyla mücrim rejimi koruyan ve onun düşmesini engelleyen bizzat Amerika’dır.
Aldatıcının rolü, tüm komplo sahnelerinde en belirgin olanıydı; zira mücrim rejim için kırmızı çizgiler koyan, sonra da ne besleyen ne de açlığı gideren yaptırım uygulamak için bu çizgileri aşan Amerikan yöneticilerinin tantanalarıyla başlamış ve ülkenin yönetiminin meşruiyetinin tanınması ve Şam devriminden geriye kalanları ortadan kaldırmak amacıyla rejimle ilişkiye girilmesi yoluyla onun geri döndürülmesi için bir zamanlar “Suriye Halkının Dostları” olarak adlandırdığı kişilere yeşil yakmasıyla son bulmuştur.
Amerika, devrimin kararını kontrol etmek için türettiği araçlarının, Şam devrimine son kurşunu sıkmaya hazır olduğundan emin olduktan sonra bu adımı attı; işte sözde Ulusal Koalisyon, Türkiye rejiminin başını çektiği küstah normalleşme süreci hakkında tek kelime dahi etmeye cesaret edemediği gibi aynı şekilde hala Türkiye rejimini müttefik ve efendileri olarak tanımlamakta ısrar eden grupların liderleri, kendilerine dikte edilen normalleşme adımlarını uyguluyorlar.
Bütün bunlar, Amerika’nın işçilerini ve araçlarını, devrime düşük yaptırma ve onu öldürme yolunda pratik adımlar atmaları için sürüklemesine neden oldu; İşte 2016'dan bu yana Türkiye’nin devrime müdahalesi gerçeğini teyit etmeye yönelik peş peşe yaptığı açıklamaları; işte Arap Birliği, Amerika’nın bu adımlarının devrimcilerin kalplerine umutsuzluk ekeceğini ve onları teslim olmaya ve siyasi çözüm denen büyük uzlaşmaya hazırlayacağını düşünerek milyonların katilini ve namusların gaspçısını kabul etmek için kollarını açmıştır.
Burada ipleri Amerika tarafından örülen ve bunu Suriye’nin işlerine müdahale eden herkese dayatan bu zehirli çözümün hakikatinden bahsetmek gerekir; ister dostluk iddiasında bulunsunlar ister düşmanlık göstersinler, tüm ülkelerin siyasi çözümün uygulanması için çağrıda bulunduğunu ve grupların liderleriyle birlikte yapay muhalefetin de bunu yaptığını göreceksiniz; Arap Birliği’nin mücrim Esad’a ev sahipliği yaptıktan sonra teyit ettiği şey işte budur; zira mücrim rejimin geri dönüşünü teyit ederek siyasi çözümün uygulanmasına önemli ölçüde katkıda bulunmuştur.
İşte burada bizim için bu çözümün hakikati ortaya çıkıyor; dolayısıyla o, her bir tarafın kendi istediği gibi yorumlayacağı bir metin değil, aksine parametreleri açık net bir karardır; bazıları bunu gizlese de Suriye’deki çözümün, mücrimin, rejiminin, istihbarat servislerinin ve ordusunun hayatta kalması için olduğunu teyit ediyor. Geri kalan detaylara gelince; bunlar gözlere kum sermekten ve insanları sarmalama ve onları gerek bu çözümün gerekliliğine gerekse onun kabul edilip uygulanmasının gerekliliğine ikna etme çabasından başka bir şey değildir.
Allah’ın fazlı sayesinde bu çözüm, bugüne kadar dünya arzusuyla dinlerini satan, onun uygulanmasını isteyen veya sonuna kadar uygulayan aşağılık liderlerin dışında bir karşılık bulamadı. Şam halkı ve devrimcilerine gelince; onlar, devrimi sürdürmekten ve mücrimleri silip süpürmekten başka bir çözüm görmüyorlar; zira insanların, destekçilerin diktelerinden veya onların ucuz araçlarının korkutmalarından uzak bu şekilde hareket etmenin ve saflarını buna göre düzenlemenin gerekliliğini hissetmeye başlamaları işte bundan dolayıdır.
Her ne kadar Amerika, rejimi pekiştirmek ve onun tanınmasını dayatmak yoluyla Şam halkının teslim olmalarını ve mücrim rejimle uzlaşmaya hazır olmalarını amaçlasa da, Şam halkı bugün, kararlarını geri almaya oldukça yaklaşmışlar ve onlar için teslim olmak ise kamuslarından geri dönülmez şekilde çıkarılmış bir seçenek haline gelmiştir; onlar için geriye sadece, mücrim rejimi devirmeye yönelik çabalara öncülük eden ve bunlara yön veren siyasi ve bilinçli bir liderliğin etrafında Allah’ın ipine sımsıkı sarılmanın gerekliliğini idrak etmeleri kalmıştır.
Heyet Tahrir eş-Şam’ın istihbaratının, mücrim rejimin Arap Birliği’ne geri dönüşünü onayladığı aynı gün, devrim ve devrim halkına karşı kurulan tüm tuzakların bilincinde olan davet taşıyıcılarını hedef alan amansız bir kampanya başlatması şunu açıklıyor; davet taşıyıcıları ve onlarla birlikte Şam halkı, Şam devrimini ortadan kaldırmayı ve halkının fedakarlıklarını boşa çıkarmayı amaçlayan komploların geçmesinin karşısında duran aşılmaz bir engel haline gelmişlerdir; zira ülke, eğri çizgilerin yanına doğru yolu çizenlerden mahrum kalmadıkça komplolar asla geçemez.
Son olarak bilmemiz gerekir ki, rejimin geri döndürülmesi Şam halkının bağrındaki bir hançer yarası ve onlara ve şehitlerine bir ihanet olarak görülse de, ancak yıllar boyunca aldatmayı ve yalanı uygulayan bu rejimlerin hakikati de ifşa edilmiş oldu. Zira bugünden sonra hiç kimse bu rejimlere bağlanmasın ve onlardan zafer ve şeref beklemesin diye bunun olması gerekiyordu; çünkü onlara güvenmek zafere engel olup zaferin yolunun başlangıcı ise sadece Allah’ın ipine sarılmaktır. Zira Allah’ın nusreti, başkalarıyla ipleri koparan ve ipini sadece Allah’a bağlayan kimseye inecektir; Şam halkı ise buna, eskisinden daha yakın bir hale gelmiştir. Allahu Teala şöyle buyurmuştur: وَمَا جَعَلَهُ اللّٰهُ اِلَّا بُشْرٰى لَكُمْ وَلِتَطْمَئِنَّ قُلُوبُكُمْ بِه۪ۜ وَمَا النَّصْرُ اِلَّا مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ الْعَز۪يزِ الْحَك۪يمِۙ “Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bu sayede rahatlasın diye yaptı. Zafer, yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır.” [Al-i İmran 126]