Geçen günlerde piyasaya sürülen "İslâmî Devlet Vehmi: İslamî Hareketlerin Endonezya'da Milliyetçilik Sınırlarını Aşarak Genişlemesi" kitabı, ne okunmaya, ne de reddiye verilmeye değer bir kitaptır. Zira iki sene süren akademik bir araştırma ürünü olduğu iddialarına rağmen akademik bir araştırma olmadığı ve objektif araştırmadan oldukça uzak olduğu vakıasını gizleyememiştir. Çünkü kitap, objektif bir tutum sergilemek yerine yazarları tarafından ortaya koyulan vehim, kin ve tahrik türleriyle doludur. Özellikle Hizb-ut Tahrir'e ilişkin hususlar içermesi olmak üzere bizleri, bu kitaba reddiye yazmaya sevk eden bunlardır ve aşağıdaki şekildedir:
1. Metedolojik Açıdan: Birincisi: Kaynaklar bakımından; bu kitap, Hizb-ut Tahrir'in resmî kitaplarını kaynak olarak almamıştır. Bilakis aldığı tek kaynak, "Endonezya'yı Şeriatla Kurtarın" kitapçığıdır ve sadece başlığına yer vermiştir. Bunun dışındakiler ise, Zeyno Baran'ın "Hizb-ut Tahrir, İslâmî Siyasî Bir İsyandır" kitabında ve Abid Hüseyin'in "İslâmiler" kitabında ulaştığı sonuçlara dayanan bu kitabın yazarlarının görüşleri ve Hizb-ut Tahrir'e yönelik tutumlarıdır. Bu yazarlar, Zeyno Baran'ın bir Yahudi olduğunu ya unutmuşlardır yada unutmuş gibidirler. Aynı şekilde Abid Hüseyin de Hizb-ut Tahrir hakkında uzman birisi değildir. Abid Hüseyin'in Hizb-ut Tahrir'in liderlerinden biri olduğu iddiası da yalandır ve güvenilir birisi olmadığı halde bundan maksat onun inanırlığını göstermektir. Dolayısıyla sırf bundan dolayı "İslâmî Devlet Vehmi" kitabının akademik bir kitap olmadığını ve objektiflikten uzak olduğunu açıklamamız yeterlidir. Binaenaleyh kitabın yazarlarının ulaştığı sonuçlar, sırf vehimlerden ibarettir. Zira bu kitap, başından sonuna kadar fitne, kışkırtma ve kinle doludur. Buradan da ortaya çıkmaktadır ki fitneye ve yanlış bilgilendirmeye teşvik ve tahrik etmek şeklinde belli bir maksatla telif edilmiştir.
İkincisi: Çıkarım Keyfiyeti: İçerisinde genel kıyas üslubu ile çıkarılan pek çok sonuç vardır. Zira Endonezya İslâm Daveti Yüksek Konseyi, Endonezya Mücahitler Konseyi, Adalet ve Refah Partisi ve Hizb-ut Tahrir gibi farklı cemaatlere ve örgütlere aynı nazarla bakmaktadır. Bu da bu kitabın yazarlarının bu hareketleri bilmediklerine dair bir kanıttır. Zira yazarları, başından beri Vahabicilik fikrinden korkutmaya kalkışmışlar ve anlayış olarak Vahabicilik fikriyle çelişen İslâmî örgütlerin tamamını Vahabicilik vasfıyla kıyas etmişlerdir. Bu da aynı zamanda düşünmede tamamen bir hatadır. Zira genel kıyas, daima doğru olmaz.
Üçüncüsü: Düşüncede tutarsızlık: Kitap, kapalı metin düşünme üslubuna saldırmasına rağmen yazarları, aynı zamanda Kur'ân nasslarını ve hadis-i şerifleri, diğer nassları göz ardı ederek mantıksal manalarıyla almışlardır. Mesela SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in, [أمرت أن أقاتل الناس حتى يقولوا لاإله إلا الله] "Lâ ilâhe illâAllah deyinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum" kavlinin kâfirlerle savaşmaya ilişkin bir emir anlamına gelmediğine dair yeni bir yorum getirmişlerdir.
Bu kitap içerik bakımından şunları arz etmiştir: Birincisi: İslâm, bir hoşgörüdür. Ancak ne gariptir ki yazarları, anlayış olarak Müslüman kardeşlerine muhalefet edip, karşı yanlış bilgilendirmelerde ve birtakım menfi suçlamalarda bulunarak onlara karşı hoşgörülü olmamaktadırlar. Onlar, Müslümanlara hoşgörülü olmazlarken gayr-i Müslimlerin gerçekte birer Müslüman oldukları gerekçesiyle onlara karşı hoşgörülü olmaya, dahası onlarla savaşılmasını emreden Kur'anî âyetler ile hadislerin, onların görüşleriyle örtüşecek derecede yeniden yorumlanmasının kaçınılmazlığına çağırmaktadırlar... İkincisi: Barış ve Barışçıl İslâm. Ancak kitabın yazarları, Müslümanların unuttuğu Haricilerin ve Vahabilerin tarihi gibi uzun bir zaman önce bitirilmiş olan bir fitneyi hortlatmaya çalışmaktadırlar.
Görünen o ki bu Vahabicilik meselesinden maksat, Vahabicilikle tanımlanan Nahda-tul Ulemâ Cemaati ve diğer örgütler arasında fitne çıkarmaktır. O halde arzettiği barışçıl İslâm'ın görüntüsü nerede kaldı? İzledikleri üsluplar ise Evs ve Hazreç'e cahiliye günlerine götüren savaş meselesini hatırlattığı andaki Yahudi şair Şâş İbn-u Kays'ın üsluplarını hatırlatmaktadır. Oysa gerçek barışı istemiş olsalardı elbette Halîfe Ömer İbn-u AbdulAzîz'in tutumunu sergilemeleri gerekirdi. Zira ona Sıffîn Muarekesi meselesi hakkında sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: "Bu, Allah'ın ellerimi ondan temiz tuttuğu kanlardır. Dolayısıyla dilimin onunla boyanmasını istemiyorum."
Üçüncüsü: Vehim, kin ve tahrik: Bu kitabın araştırma ürünü olduğu iddia edilmesine rağmen yazarları, vakıa ile vehim arasını ayırt edememişlerdir.
2. Yazarlar ve Kaynaklar Açısından: Abdurrahman Vahid'in onayladığı üzere bu kitap, Lib-ForAll kuruluşuna göre bir araştırma ürünüdür ve o, dünyada barış, özgürlük ve hoşgürü oluşturmak için çalıştığını iddia eden yetkin bir kurumdur. C. Holland Taylor ile birlikte Abdurrahman Vahid, onun kurucularından biridir. Ayrıca el-Hacc Ahmed Mustafâ Basrî, Prof. Dr. Ahmed Şafî Mearif, Prof. Dr. Emîn Abdullah, Prof. Dr. Ozomardî Azra, Prof. Dr. Nasır Ahmed Ebî Zeyd, Şeyh Musa Adamanî, Prof. Dr. Abdulmunîr Mulkân, Dr. Sukarado Rıynakt, onların danışmanı olarak Romo Franz Magnis Suseno; bunlar, liberal kimselerdir ve fiilen araştırmacı olanlarla birlikte, Maarif Institue, The Wahid Institue ve Tunggal Ika Bhineka Hareketi'in yayınladığı bu "İslâmî Devleti Vehmi" kitabını telif ettiler. Oysa Lib-ForAll Foundation'un merkezi Amerika'dadır ve dinî radikalizm olarak isimlendirdikleri şeyle savaşmak için 9.11 olaylarından sonra kurulmuştur. Bu kurumun Endonezya'daki adamlarının İsrail ile sıcak ilişkileri vardır ve bu saldırgan gasıp varlığın çıkarlarını müdafaa etmekdirler. Kaldı ki onlar, şeriata, kanunlarına ve onun için çalışan İslâmî cemaatlere karşı menfi tutumlarıyla tanınırlar.
Hizb-ut Tahrir, Endonezya açısından tehlikeli bir cemaattir şeklindeki ithamlarına gelince; bu, düpedüz bir iftiradır.
سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْأَلُونَ "Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir." [ez-Zuhruf 19]
Zira Hizb-ut Tahrir, Endonezyalı Müslümanları laiklik, liberalizm, kapitalizm, ve tüm yönlerindeki çağdaş sömürgecilik sonucundaki inhitattan ve inkırazdan kurtarmak amacıyla şeriatın ve Hilâfetin ikamesi için çalışmaktadır.
Bilakis onların yüklendikleri liberalizm ile laiklik, ülkenin dağılmasına, servetlerinin yağmalanmasına ve İslâmî değerlerinin yok olmasına yol açmıştır. Onlar, özgürlük adı altında sapık fırkaları desteklemekteler, kürtajın meşruluğunu savunmaktalar, resim yapılmasının ve çıplak resim çalışmalarının yasaklanmasına karşı çıkmaktalar, dahası bunun reklamına teşvik etmekteler, stratejik servetlerin yerli ve yabancı fertlerin sahipliğinde özelleştirilmesine destek vermektedirler. Dolayısıyla bu kimselerin fikirleri takibe alınmalıdır. Zira onlar, Endonezya'nın şeriat ile kurtulmasını engellemekteler ve laiklik ile sömürgecilik altında kalması için çalışmaktadırlar.
وَيَمْكُرُونَ وَيَمْكُرُ اللَّهُ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ "Onlar tuzak kurarlarken Allah da (onlara) tuzak kuruyordu. Şüphesiz Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır." [el-Enfâl 30]
Muhammed İsmâ'îl Yusanto
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Resmî Sözcüsü
Endonezya