Çarşamba, 16 Safer 1446 | 2024/08/21
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

Erdoğan, Yahudi Varlığını İşgal Etmekle Tehdit Edip Geri Çekiliyor!

  • Kategori Makaleler
  •   |  

El-Raye Gazetesi

Erdoğan, Yahudi Varlığını İşgal Etmekle Tehdit Edip Geri Çekiliyor!

Üstad Esad Mansur’un Kaleminden

Gazze savaşı, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve diğer İslam beldelerinin başındaki yöneticileri iki kat daha ifşa etti. Nitekim uzun zamandır Erdoğan’ın ateşli açıklamalarını manipüle ettiğini, bu açıklamalardan geri adım attığını ve eylemlerinin bu açıklamalara eşlik etmediğini açıkladık. Sonra böyle bir şey açıkladığını unutuyor, Yahudi varlığı ile uzlaşıyor, onlarla tamamen kesmediği ancak diplomatik temsilciliği ilişkilerini normalleştiriyor. Zira Yahudi varlığının Cumhurbaşkanı Herzog’u 9/03/2023’te cumhurbaşkanlığı sarayında kahramanlar ve imparatorlar gibi kabul ediyor ve Eylül 2023’te New York’ta Başbakan Netanyahu ile bir araya geliyor ve bir sonraki ay, yani Ekim 2023'te gâsıp varlığı ziyaret etme sözü veriyordu. Ancak 7 Ekim’de patlak veren Aksa Tufanı bunu engellemiş ve ziyaret iptal etmişti.

Yahudi varlığı on aydır Gazze’de katliamlar işlemeye devam ederken, Erdoğan Türkiye’nin düşmanla ilişkisini kesmediği halde gelmiş bir de onu tehdit ediyor; peki Erdoğan şöyle derken gerçekten ciddi miydi: “İsrail’in” şu anda Filistin’de yaptığını yapamaması için (ülkemizin) çok güçlü olması gerekir. Biz nasıl Karabağ’a girdiysek, nasıl Libya’ya girdiysek, bunun benzerini aynen onlara da yaparız. Yapmamak için hiçbir şey yok. Sadece biz güçlü olmalıyız ki bu adımları da ne yapalım, atalım.” (AA 29/7/2024)

Yahudi varlığını caydırmak isteyen biri, onunla tüm ilişkilerini geri dönülmez bir şekilde keser, ordusunu Suriye üzerinden gönderir, gemilerini Akdeniz üzerinden gönderir, Yahudi varlığını kuşatır ve Gazze’deki mücahitlere silah ve her türlü yaşam malzemeleri temin eder.

Her zamanki gibi tehditlerinden geri adım atmaya başladı ancak bu sefer hızlı bir şekilde, sadece iki gün sonra oldu! Zira Erdoğan, Ankara’da AK Parti İl Başkanları Toplantısı’nda şöyle dedi: “İsrail” Hitler’i gölgede bırakacak bir barbarlığa imza attı, Gazze dünyanın en büyük imha kampına dönüştü…Hitler, Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği’nin ittifakıyla, geç de olsa durdurulmuştu… Daha geç olmadan, bu soykırım, bu vahşet, bu barbarlık, insanlığın ittifakıyla artık derhal durdurulmalıdır.” (AA, 31/7/2024)

Dolayısıyla o, var olmayan hayali bir ittifaktan müdahale edip Filistin halkını kurtarmasını istiyor! Şayet Amerika ve Batılı ülkeleri kastediyorsa, bu ülkelerin hepsi Yahudi varlığını destekliyor ve sömürgeci savaşlarında, Afganistan ve Irak'a yönelik saldırılarında insanlık nedir bilmediler. Şayet Rusya ve Çin’i kastediyorsa, onlar da Batılı ülkeler gibi milyonlarca Müslüman’ı öldüren ve işkence eden, Filistin’i sadece kendi çıkarlarına hizmet ettiği sürece önemseyen, diğer Batılı ülkeler gibi Yahudi varlığını tanıyan ve ona baskı yapmak için en ufak bir eylemde bulunmayan iki cani ülkedir. Yani Erdoğan’ın başkanlığındaki Türkiye rejimi, bölgedeki normalleşen diğer tüm Arap rejimleri gibi, vahşi düşmanla normalleşerek onu desteklemeye devam ediyor.

Eğer çağrıda bulunduğu ittifakın bir parçası değilse, sözde insani ittifakın içinde ilk adım olarak insanlığın vahşi düşmanı Yahudi varlığı ile ilişkileri kesmekle kalmamalı, aksine ikinci adım olarak da tüm dünya ülkelerinden onunla ilişlerini kesmelerini talep etmelidir ancak doğru söylemiyor; tıpkı düşmana girmekle tehdit ettiğinde doğru söylemediği gibi. Zira tehditlerinden iki gün sonra geri adım attı. Şayet insanlığın bir numaralı düşmanı olan ve insanlığın düşmanı Filistin gaspçısına mutlak destek veren Amerika ile Türkiye toprakları üzerinde askeri ve istihbarat üsleri kurulmasına ilişkin anlaşmaları iptal etmez ve onun üslerini kapatmazsa o zaman doğru söylemiyor demektir.

Dağlık Karabağ'a ve Libya'ya Amerika'nın emirleri doğrultusunda müdahale etti. Rusya'yı Ermenileri savunmak için 1990'ların başında Dağlık Karabağ'ı işgal etmesi için savaşa soktuğu gibi ama bu sefer Amerika, anlamsız bir savaşa girmemek için tam tersini yaptı. Amerika, ajanı Zelenskiy'nin iktidara gelmesiyle Ukrayna'da Rusya’ya karşı bir savaş başlattı, çünkü Zelenskiy onu kışkırtmaya ve Ukrayna'nın doğusundaki yandaşlarına saldırılar düzenlemeye başladı.

Amerika'nın ajanı Hafter’i korumak için Libya’ya müdahale etti; zira Hafter’in güçlerinin konuşlandığı doğuya doğru ilerlemesini engellemek için Serrac hükümetine yardımlarını gösterdi.

Devrime darbe indirmek ve Suriye’de katliamlar işleyen ve hâlâ işlemeye devam eden ABD’nin ajanı Beşar Esad’ı korumak için Suriye’ye müdahale etti; şimdi de onu korkunç bir katil olarak nitelendirdikten sonra onunla uzlaşma çağrısında bulunmaya ve onunla görüşmek için can atmaya başladı! Beşar Esad, İranlı, onun yandaşları ve Rus müttefikleri Suriye’nin her köyünde ve şehrinde ikinci ve üçüncü Hama’yı gerçekleştirirlerken ona yönelik tüm tehditlerden ve Suriye halkına ikinci bir Hama’ya izin vermeyeceği şeklinde verdiği tüm sözlerinden geri adım attı…

Dolayısıyla Amerika ona Gazze’ye müdahale etme talimatı vermediği sürece müdahale etmesi pek olası değildir; nitekim Amerika’nın ona müdahale etme talimatı vermediği, bu yüzden tehdit edip geri çekildiği ve insanların duygularına hitap etmeye çalıştığı ortaya çıkıyor. Belki de Gazze’ye yönelik saldırılar durduktan sonra Türkiye’nin Amerika’nın belirlediği ve Yahudi varlığının razı olduğu belirli bir rol oynamasına izin verilecektir.

Bizim, diğer İslam beldelerin başındaki yöneticiler gibi Erdoğan’ın oyunları ifşa etmemiz, kişisel bir mesele, siyasi bir rekabet ya da ona karşıt bir kampta yer almak için değildir; aksine Allah’ın emrine icabet ederek hak sözü haykırmak ve cihadın en faziletlisi şerefine nail olmak için de bunu zalime karşı söylemek vacibini yerine getirmek içindir. Zira o,gerek Yahudi varlığıyla ilgili siyasi oyunlarıyla gerekse Suriye, Libya ve Azerbaycan’daki müdahaleleriyle Müslümanları her düzeyde manipüle etmekte, onları yanıltmakta ve onları hayal kırıklığına uğratmaktadır. Şimdi de Nijer, Mali ve Burkina Faso’daki ABD darbelerinden sonra ve ondan önce Afganistan’da, Türkiye’nin bazı ticari çıkarları ve iktidarda kalmak için kişisel çıkarları karşılığında ve aynı şekilde yönetimi Allah’ın indirdikleriyle hükmetmekten uzaklaştırması, küfür olan laikliği ve Allah’a kulluk etmekle savaşan ve insanlara istediklerini yapma özgürlükleri veren demokrasiyi tatbik edip propagandasını yapmada ısrar etmesi karşılığında, sömürgecinin çıkarlarını gerçekleştirmek için Amerika’nın yörüngesinde hareket etmektedir; dolayısıyla hiç kimse Allah’ın kutsalları ihlal edildiği için ceza veremediği gibi hiç kimsenin de onlara iyiliği emredip kötülükten sakındırma hakkı yoktur!

Bazı basit ve yüzeysel düşünen duygusal insanlar ona aldandılar ve tüm bunlara rağmen onu savundular! Ancak Gazze savaşı, incir yaprağını düşürüp Erdoğan’ı ve onun suçlu tiran Beşar Esad ile olan uzlaşmasını ifşa ettikten sonra bile katil bin Selman ve Rabia suçlusu Sisi ile barıştı; bundan sonra asıl olan,zalim, menfaatçi veya onun gibi sapkın birinin dışında ona aldanacak ve onu savunacak hiç kimsenin kalmamasıdır!

Aslında her bir samimi kişinin, elini, bu yöneticileri, onların sistemlerini ve anayasalarını devirip sömürgeci kafirle bağları kopararak ve Nübüvvet Minhacı üzere Hilafeti kurarak köklü bir değişim için çalışan muhlislerin ellerinin üzerine koyması, onlara katılması, onlarla birlikte çalışması, onları desteklemesi veya onlara yardım etmesidir; böylece o kişi için Allah’ın izniyle büyük bir ecir ve naim cenneti olacaktır.

Kaynak: El-Raye Gazetesi - 507. Sayı - 07/08/2024

Devamını oku...

Ürdün Rejimi, Yahudi Varlığını Korumadaki İşlevselliğini Teyit Ediyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

Ürdün Rejimi, Yahudi Varlığını Korumadaki İşlevselliğini Teyit Ediyor!

Haber:

Ürdün Kralı, Milli Güvenlik Konseyi’nin ilk toplantısına başkanlık ediyor. (El Kuds El Arabi, 8/8/2024)

Yorum:

Ürdün Kralı, 2022 yılında Ürdün Anayasası’nın 122. maddesi hükümleri uyarınca güvenlik, savunma ve dış politika ile ilgili üst düzey işleri yürütmek üzere Milli Güvenlik Konseyi’ni kurmuş ve bu konsey kurulduğu günden bu yana sadece şu anda toplanmıştır. Yahudilerin izzetli Gazze’deki halkımıza karşı işlediği katliamların üzerinden on aydan fazla bir zaman geçmesinin ardından, onların (Gazze halkının) kanları ve vücut parçaları, ümmetin bağrına çöreklenmiş Ruveybida rejimleri onlara yardım etmek için harekete geçirmedi.

Ancak Yahudi varlığının kininde ve suçlarında ısrar etmesinin, sadece varlığı savunmak için var olan alçak ve aşağılık yöneticilerden dolayı kendisini güvende hissetmesinin ve bu yöneticiler ile halkları arasında tam bir kopukluk yaşanmasının ardından İran ve bölgedeki kolları, Yahudi varlığının ısrar etmesiyle birlikte yüz suyunu koruyacak ve Amerika’ya hizmet etmede bir miktar etki sahibi olduğunu gösterecek bir tepki vermek zorunda kaldılar. Büyük bir ihtimalle bu tepki, ABD ile koordine edilip planlanacak ve Yahudi hükümetinin bölgenin alevlenmesine yol açabilecek pervasız davranışlarını kontrol etmek için ABD tarafından da onaylanacaktır; bu da onların Amerika’nın pençesinden ve hegemonyasında kurtulma şanslarının giderek artmasına neden olacaktır. Işte Ürdün Ulusal Güvenlik Konseyi’nin bu ilk toplantısı, rejimin işlevselliğini ve İslam’ın ve halkının düşmanlarının yanında durma konusundaki ısrarını teyit etmek içindir.

Bu Ruvaybida, Naşami Arap ordusundaki kardeşlerimizi zincire vurmakla ve Allahu Teala’nın, وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ Sizden din konusunda yardım istediklerinde yardıma icabet etmeniz sizin üzerinize vaciptir.” [Enfal-72] emri gereği izzetli Gazze’deki kardeşlerine yardım etmelerini engellemekle yetinmedi, Yahudi varlığına su, gıda, hatta ülkenin dört bir yanına konuşlanmış ABD üsleri aracılığıyla silah temin etmekle yetinmedi, bir sürece önce İran’ın eylemlerine karşı Yahudi varlığını savunmak için İran’ın saçma bir tepki vereceğini bildiğinden dolayı onun Yahudi varlığına attığı insansız hava araçlarını ve füzelerini düşürmekle yetinmedi, şimdi de gelmiş Batılı ülkelerin ve Yahudilerin kalplerinin korkuyla dolduğu bir zamanda bu toplantıyı yapıyor; bunu da Ürdün rejiminin onlarla aynı safta olduğunu ve askerlerimizin, subaylarımızın ve aslında tüm ümmetimizin düşünce ve duygularına açıkça meydan okuyarak Yahudi varlığının korunup kollanması ve Naşami Ürdün’ün onun savunulmasında kullanılması konusundaki işlevsel rolünü hâlâ sürdürdüğünü teyit etmek için yapıyor.

Ey Ürdün'deki halkımız: Artık kararınızı verin ve ordu içerisindeki kardeşleriniz, oğullarınız ve babalarınızla olan konuşmalarınızı yoğunlaştırın ki Allah’a, Rasulü’ne ve müminlere hainlik eden bu rejimle bağlarını koparsınlar.

Ey asker ve subaylardan oluşan kardeşlerimiz ve oğullarımız: Şunu çok iyi biliniz ki şayet siz olmasaydınız, bu rejim Allah'a ve Resulüne ihanetini sürdüremezdi; zira o, terazinin ayarının sizler olduğunuzu biliyor; işte bu yüzden de sizleri zincire vurarak gözetleyip duruyor. Ancak şunu çok iyi biliniz ki şüphesiz Allah sizinle beraberdir ve şayet amelinizi samimi olarak Kerim olan Allah’ın rızası için yaparsanız O amellerinizi asla eksiltmeyecektir. İşte yarışanlar ancak bunun için yarışsınlar.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Abdulilah Muhammed – Ürdün

Devamını oku...

İğrenç Bir İkiyüzlülük ve İçi Boş Bir Kınama!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber - Yorum

İğrenç Bir İkiyüzlülük ve İçi Boş Bir Kınama!

Haber:

Yahudi varlığının maliye bakanının, Gazze sakinlerinin açlıktan ölmeye terk etmenin haklı ve ahlaki olabileceği yönündeki açıklamalarına Arap ve uluslararası kınamalar. (Royanews, 08/08/2024)

Yorum:

Batı’nın ikiyüzlülüğü ve Müslüman ülkelerin başındaki zararlı yöneticilerin ihanetinin görüntüsü gizli değildi; ancak hiçbir zaman mübarek Aksa Tufanı operasyonundan sonra olduğu kadar bu net olmamıştı.Bugün tüm dünya, sömürgeci kafir Batılı ülkelerin ikiyüzlülüğüne ve yalanlarına tanıklık ediyor; zira bir yandan Gazze’deki çocukların parçalanan vücut parçalarından dolayı ağlar gibi yaparken diğer yandan da vahşi Yahudi varlığına vahşi bir şekilde öldürmeye ve yok etmeye devam etmesi için ihtiyaç duyduğu tüm silah ve teçhizatı temin ediyorlar, suçlunun Gazze halkının aç bırakılmasını haklı çıkaran açıklamasını kınıyorlar ve on aydan fazla bir süredir devam eden açlığa hiç aldırış etmiyorlar; peki bundan daha iğrenç ve daha açık bir ikiyüzlülük olabilir mi?!

Müslüman ülkelerin başındaki kötü ve korkak yöneticilere gelince; onları hiç sormayın; zira onların korkaklıklarının ve ajanlıklarının kokusu burunların direklerini sızlatıyor, ihmallerinin ve korkaklıklarının pisliği mideleri bulandırıyor; hatta gayrimüslimler bile sefaletimizin, aşağılanmamızın ve alçalmamızın sebebinin bu alçaklar yüzünden olduğunu anlamaya başladılar; hatta bu yöneticiler sadece Gazze’deki halkımıza yardım etmemekle yetinmediler, aksine aç kurtlar gibi onların üzerine üşüştürler, aynı zamanda düşmanlarına yardım ettiler ve onlara erzak ve yiyecek temin ettiler.

İçi boş kınamalarına ve bazılarının da tehdit ve tantanalarına rağmen ancak Haşim Gazze onları ifşa ettiği gibi onların ayıplarını ve sömürgeci kâfir Batı’nın mutant varlığını ve İslam ümmetinin kalbindeki ileri üssünü korumda onun bir uzantısı olduklarını ortaya çıkardı. Müslümanların kutsallarını kurtarmanın, onları birleştirmenin ve kelimelerini bir araya getirmenin tek yolu, Müslümanların önce bu Ruveybidaların tahtlarının üzerine yürümeleri, onları yıkmaları, onlardan ve onlardan sonra da Yahudilerden hiçbir iz bırakmamalarıdır.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Velid Belibel

Devamını oku...

Hafter, Amerika Adına Bölgeye Savaş İlan Etmeye mi Hazırlanıyor?

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Hafter, Amerika Adına Bölgeye Savaş İlan Etmeye mi Hazırlanıyor?

Haber:

Libya’nın batısında yer alan ve Cezayir sınırındaki Gadames şehri, Libyalı emekli General Halife Hafter’e bağlı güçlerin şehre doğru ilerlemesinin ardından artan bir güvenlik gerilimine tanık oluyor.

Batı Bölgesindeki Libya Ordusu Genelkurmay Başkanlığı, 08/08/2024 Perşembe günü, askeri birliklerinin hazır duruma getirildiğini duyurdu. Askeri bir kaynak, yerel medya organlarında yayınlanan basın açıklamalarında, Genelkurmay Başkan Yardımcısı Salah en-Nemruş’un Libya ordusunun tüm birimlerine, olası bir saldırıyı püskürtmek için hazırlık derecesini ve azami hazırlığı arttırmaları talimatı verdiğini söyledi.Kaynak, herhangi bir göreve atıfta bulunmadı veya tehlikenin doğası hakkında bir ayrıntı vermedi.

Çarşamba günü yerel basın organlarında, Perşembe günü Hafter güçlerinin Gadames şehrini ve Al-Dabdab sınır kapısını kontrol etmek için saldırı yapmasının beklendiği bildirildi ve şehre, ilki Barak eş-Şati ve ikincisi eş-Şuveyrif olmak üzere iki eksende saldırıya başlayacağına dikkat çekildi. (El Kuds El Arabi, 08/08/2024)

Yorum:

Gazze halkının Müslüman orduları kendilerini desteklemeye ve Yahudi varlığının savaş makinesiyle yol açtığı katliama son vermeye çağırdığı bir zamanda Hafter, mübarek topraklara sırtını dönüp ordusunu, Cezayir’le olan Dabdab sınır kapısını kontrol etmek için (Libya’nın Tunus ve Cezayir’le olan sınır üçgeninin yakınında ve ülkenin batı kesiminde olan) Gadames şehrine doğru harekete geçiriyor; bu da sadece (çatışmaya hazır olduğunu ilan eden) Dibeybe hükümetine karşı değil, aynı zamanda daha dün Sudan’daki fitne ateşini körükleyen ve Rus ve Türk oyuncuların varlığından faydalanan Amerika’nın uzun zamandır vekilleri ve ajanları aracılığıyla kuşatmaya çalıştığı bir bölgenin güvenliğini istikrarsızlaştırmaya yönelik savaş tamtamları çalmak anlamına geliyor.

Gadames, çölün incisi, gaz ve petrol açısından zengin stratejik bir bölge olup yer altında, dünyada eşi benzeri olmayan devasa bir rezervuar oluşturan muazzam bir su zenginliğine sahiptir; bunların hepsi, sınır ve hudut tanımayan ve paçavra ve renkli yırtıkları kutsallaştırmayan nevine münhasır jeolojik yapı içerisinde yer alan doğal kaynaklar; şüphesiz Allah, taşları ve nehirleriyle bu zenginliklerin, Libya, Tunus ve Cezayir gibi bu üç ülkeye yayılmasını istemiştir. Zira Allahu Teala şöyle buyurmuştur:وَإِنَّ مِنَ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الْأَنْهَارُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخْرُجُ مِنْهُ الْمَاءُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللهِ وَمَا اللهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَArtık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır. Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukardan aşağı yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.” [Bakara 74]

Sömürgecinin ortaya çıkardığı bölünmüşlük gerçekliğiyle, hatta bilimin mantığıyla çelişen bu geniş bölgenin herhangi bir parçasındaki bu kaynakların idaresi, aslında Gadames havzasına giderek daha fazla üşüşen sömürgeci kafirin ve onun petrol şirketlerinin kanunlarına terk edilmeyip alemlerin Rabbinin koymuş olduğu İslam’ın hükümlerine göre olmalıdır. Ancak ihanet sahibini terk etmeyi reddediyor; bu ise Gadames sınır bölgesini hedef alan yeni bir tırmanışla Ras Cedir Sınır kapısı ve Burc el-Hadra üzerinde uydurulmuş yeni gerilimleri artırmak içindir. Tüm bu eylemlerin amacı da Tunus’ta orduyu meşgul etmek, Afrika Sahel’deki darbeler ve Fas’ın ona yönelik çatışmaları gibi uydurma sorunlarla çevrili Cezayir’le gerginlik seviyesini yükseltmek, ardından da işgal altındaki Müslüman ülkelere her zamanki gibi Amerika’nın zehirli güvenlik çözümlerine kabul etmeye zorlamak içindir.

Binaenaleyh sömürgecinin türettiği ve yüzleri ne kadar değişirse değişsin vekalet yoluyla onun ajanlarının uyguladığı birikmiş krizlerin gerçekliğinden çıkmanın tek yolu, akide ve nizam olarak İslam ile silahlanmaktır; bu da Müslümanları birleştirmek, özellikle İsra ve Mirac toprakları olmak üzere Müslümanların gasp edilen topraklarını kurtarmak, servetleri sahiplerine geri vermek ve onları aralarında adil bir şekilde paylaştırmak için çalışan bir devletin olmasını gerektirir; bu da ancak Müslüman orduların ve onların sadık liderlerinin uyanmalarını ve İslami hayatına yeniden başlaması ve küfrün ümüğünü sıkması umuduyla ümmetin projesine destek vermelerini bekleyen Hizb-ut Tahrir’in küresel olarak çağrıda bulunduğu Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet Devleti’nin altında olacaktır.

O halde ordular, düşmanların tuzaklarına ve doğuda ve batıda İslam’ı ve Müslümanları pusuda beklemelerine karşı koymak, dünya ve ahiretin izzetine nail olmak ve Allah Subhanehu’nun vaadini ve Nebisi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Nübüvvet Minhacı üzere Raşidi Hilafet müjdesini gerçekleştirmek için İslam’ın askeri doktrinini benimsemeyecekler mi?وَلَيَنصُرَنَّ اللهُ مَن يَنصُرُهُ إِنَّ اللهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ Şüphe yok ki Allah, onlara yardım etmeye mutlak surette kadirdir.” [Hac 39]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Müh. Visam Atraş – Tunus

Devamını oku...

Tacikistan’da Ne Giymeliyiz: “Ulusal Kıyafetler Kataloğu” Sunuldu!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Tacikistan’da Ne Giymeliyiz: “Ulusal Kıyafetler Kataloğu” Sunuldu!

Haber:

Tacikistan Hükümeti Kadın ve Aile İşleri Komitesi, kız çocukların ve kadınların giymesi önerilen milli kıyafet modellerini sundu.Daha önce de komite, milli kıyafet projesinin ulusal gelenekleri ve modern gerçeklikleri dikkate alacağını belirtmişti. “Asya Plus’un” belirttiğine göre sadece kadınlar için değil, aksine bu sefer erkekler içinde (bir giyim) inşa edilecek.

Yorum:

Tacikistan hükümeti, on yılı aşkın bir süredir Tacikistan kadınlarına “belirli bir ulusal giyim modeli” dayatmaya çalışıyor.Tüm bu önlemlerin temel amacının, İslami giyim şeklini milli kıyafetlerle değiştirmeye çalışmak olduğu açıktır. Ayrıca, bu planların uygulanmasındaki ana araçlar Tacikistan Hükümeti Kadın ve Aile İşleri Komitesi, Din İşleri, Milli Gelenek, Merasim ve Tören Düzenleme Devlet Komitesi’nin yanı sıra Kültür Bakanlığı, Eğitim ve Bilim Bakanlığı ve Tacikistan Ulema Konseyi'dir.

Bu yıl 8 Mayıs’ta Tacikistan Parlamentosu, Temsilciler Meclisi’nin (alt kanat) “Tacikistan Cumhuriyeti'nde geleneklerin, törenlerin ve ritüellerin düzenlenmesine ilişkin” yasada bir değişiklik yaparak “ulusal kültüre yabancı kıyafetlerin ithalini, satışını ve kamuya açık yerlerde giyilmesini” ve “edgardak’ı” (çocukların Ramazan ve Kurban Bayramı kutlamaları) yasakladığını da hatırlatalım. Nitekim değişikliklerin kabul edilmesinin hemen ardından yürürlüğe bile girmeleri bile beklenmeden, ülke nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde, geleneksel İslami kıyafet giyen kadınlara yönelik baskınlar ve tutuklamalar başladı ve baskınlar, marketlerde, kliniklerde, hastanelerde, büyük şehirlerde ve sokaklarda da gerçekleşti.Öğrencilerin ve kamu çalışanlarının katılımıyla baskı da dahil olmak üzere baskınlar ve açıklayıcı görüşmeler yapmak üzere çalışma grupları düzenlendi. Baskınlar neredeyse üç hafta sürdü ve bu süre zarfında bölge sakinleri arasında bir öfke dalgası büyüdü ve sosyal medya ağlarındaki hararetli tartışmalar ve öfke ifadeleri hiç durmadı.19 Haziran’da Tacikistan Parlamentosu Mili Meclisi (üst kanat) “Gelenek ve Ritüellerin Düzenlenmesi” yasasında yapılan değişiklikleri onayladı ve 20 Haziran’da Tacikistan Devlet Başkanı’nın basın servisi, Devlet Başkanı’nın, “ulusal kültürün gerçek değerlerini korumayı, tören ve ritüeller sırasında batıl inançları, önyargıları, aşırılıkları ve savurganlıkları önlemeyi, Tacikistan halkının maneviyatını ve sosyo-ekonomik düzeyini yükseltmeyi, ayrıca çocuğun hak ve özgürlüklerini korumayı, çocukları insanlık ruhu, ulusal gurur ve ulusal ve evrensel değerlere saygı içinde eğitmeyi ve yetiştirmeyi hedefleyen” toplam 35 yasayı imzaladığını bildirdi.

Dünyanın dört bir yanından İslam alimlerinin ve vaizlerin Tacikistan rejiminin eylemlerini kınamalarının, hatta Afganistan’dan bazı tanınmış Farsça konuşan vaizlerin Rahmanov rejimine karşı “cihat” ilan etmelerinin ardından yetkililer durumu nasıl sakinleştireceklerini düşünmeye başladılar ve bunu yapmak için de hükümetin dini figürlerini devreye soktular. Bunun üzerine Tacikistan Ulema Konseyi Başkanı Said Makram Abdulkadirzadeh, sözde “yabancı kıyafetleri” yasaklayan yasa değişikliklerini destekledi ve milli kıyafetlerin de İslami standartlara uygun olması gerektiğini belirtti.Tacikistan Ulema Konseyi Başkanı o sırada şunları söyledi: “Tacik halkının kendi kıyafetleri var, Arap halkının kendi kıyafetleri var ve her milletin kendine has kıyafeti vardır; aynı zamanda şeriatın standartlarına da uyulmalıdır. Bu önemli, gerisi önemli değil, başkasının kıyafetlerini körü körüne takip edip taklit etmeye gerek yoktur.”Aynı zamanda baskınların aktif aşaması durduruldu ve bu da sonunda durumun bir miktar da olsa sakinleşmesine yol açtı.Ancak gözlemciler, rejimin teslim olmadığına, sadece taktiksel bir manevra yaptığına ve Tacikistan’da başörtüsünün nihai olarak yasaklanmasının zaman meselesi olduğuna inanıyorlar.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Muhammed Mansur

Devamını oku...

300 Günlük Soykırımdan Sonra: Avrupa Hâlâ Siyonist Katilleri Destekliyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

300 Günlük Soykırımdan Sonra: Avrupa Hâlâ Siyonist Katilleri Destekliyor!

Haber:

Bugünlerde Yahudi varlığı, sanki Filistin’de soykırım kampanyası yapılmıyormuş gibi Paris Olimpiyatlarına katılıyor. Hem de bu, BBC’nin haberine göre AB Dış İlişkiler Şefi Josep Borrell’in 13 Mart’ta BM Güvenlik Konseyi toplantısına katıldığında bu yönde şöyle bir açıklama yapmasına rağmen: “Şu anda hayatta kalmak için savaşan bir halkla karşı karşıyayız,” Ve şöyle ekledi: “Açlık bir savaş silahı olarak kullanılıyor; biz Ukrayna’da yaşananları kınarken, Gazze’de yaşananlar için de aynı kelimeleri kullanmak zorundayız.”

Ayrıca Borrell, 27 Mayıs’ta Yahudi varlığının Refah’taki çadırları bombalamasına cevaben şöyle bir tweet attı: “Refah’tan gelen İsrail saldırılarında aralarında küçük çocukların da bulunduğu düzinelerce yerinden edilmiş kişinin öldürüldüğüne dair haberler karşısında dehşete düştüm. Bunu en güçlü şekilde kınıyorum. Gazze’de güvenli bir yer yoktur. Bu saldırılar derhal durdurulmalıdır.”

Yorum:

Ancak Avrupa Birliği Dış İlişkiler Şefi’nin, Siyonistlerin Gazze’deki erkekleri, yaşlıları, kadınları ve çocukları aç bırakma ve öldürme politikasına ilişkin ulaştığı bu tespitler, Avrupa Birliği’nin Siyonist işgalle ilişkilerinin seyrinde bir değişikliğe yol açmadı.Şimdi 300 günden fazla süren soykırımın ardından, Avrupa’dan çocuk katillerine yönelik herhangi bir yaptırım görmüyoruz; aksine Avrupa, Siyonistlere yönelik sarsılmaz desteğini sürdürüyor ve Filistinlileri destekleyen protestoları sert bir şekilde bastırıyor.

Kınamalar sadece AB Dış İlişkiler şefinden gelmedi, aksine BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de Siyonistleri işledikleri iğrenç suçlar nedeniyle defalarca kınadı. Ayrıca Uluslararası Adalet Divanı da Siyonistlerin Batı Şeria’daki tüm yerleşimleri boşaltması ve Filistinlilere tazminat ödemesi gerektiğine dair karar verdi. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin de yakında Binyamin Netanyahu ve Yoav Galant'a karşı savaş suçları nedeniyle tutuklama emri çıkarması bekleniyor.

Bu gerçeklere rağmen Avrupa Siyonistlere silah ihraç etmeye devam ediyor ve bu da onu soykırımın suç ortağı haline getiriyor. Dolayısıyla soykırım, Kongo, Namibya, Amerika ve Avustralya’daki soykırımlarda gördüğümüz gibi sadece Avrupa’nın sömürgeci geçmişinin bir parçası değildir, hayır, aksine soykırım bugünkü Avrupa’nın da bir parçasıdır.

Ancak Batı’nın emperyalist hegemonyası, Allah’ın izniyle yakında tarihe karışacaktır. Zira bizler, Yahudi varlığının tamamen çöküşünden önceki son sarsıntılarına tanık oluyoruz. Ayrıca on yıllar boyunca kendisini “insan haklarını” kutlayan bir halk olarak pazarlayan Batı’nın yönettiği dünya düzeni, çocuk öldüren bir işgale verdiği sefil destek ve uluslararası kurumlarının altını oymasıyla ahlaki açıdan çökmüş durumdadır.

Dünyanın, Müslümanların hakim olduğu, adaleti ön planda tutacak ve Batı emperyalizmine son verecek bir dünya düzenine tanık olması, Allah’ın izniyle çok uzun sürmeyecektir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Teymullah Ebu Leben

Devamını oku...

Yahudiler Müslümanlara Saldırıyor!

  • Kategori Haber ve Yorum
  •   |  

Haber-Yorum

Yahudiler Müslümanlara Saldırıyor!

Haber:

Yahudiler Yemen’i, Gazze’yi, Lübnan’ı, Suriye’yi ve Tahran’ı bombalıyor...

Yorum:

Yahudiler İslam ümmetine saldırıyor ve izzetli Gazze’yi yerle bir ettikten sonra Lübnan, Yemen, Suriye, Tahran ve Irak gibi izzetli İslam beldeleri de vurmaya, bombalamaya ve yok etmeye başladılar ve sırada da kimin olduğunu bilmiyoruz!!

Bu ise İslam olduğunu iddia eden rejimlerin, Yahudi varlığını kökünden söküp denize atabilecek güce sahip orduları olan rejimlerin, gaspçı varlığa yiyecek ve sebze tedarik eden ve mübarek toprakları kurtarmak için orduları teşvik edenleri tutuklayan rejimlerin, Gazze’nin mücahid halkını kuşatan, onları aç bırakan, itibarlarını zedeleyen, onları Yahudilere ve Amerikalılara diz çöktürmeye çalışan rejimlerin ve Yemen’deki halkımızı bombalamak için hava sahalarını düşman uçaklarına açan rejimlerin gölgesinde meydana geliyor… Bu rejimlerin en iyileri, cafcaflı konuşmalar yapan, Osmanlı Hilafetinin ihtişamını hatırlatırken aynı zamanda Yahudi varlığı ile ticaret yapan ve bir diğeri de sömürgeciliğe, emperyalizme ve küresel Siyonizm'e direndiğini iddia ederken aynı zamanda gaspçı varlığın muhafızlarına gerçekleştirmeyi planladığı saldırılar hakkında “bilgi veren” ve ona “uygun zaman ve yerde” saldırılarla cevap vermeden önce Yahudi varlığını kendisini hazırlamaya bırakan kimseler olup bu da varlığın burnunun yere sürtünmesinden sonra olmuştur! Bu tür rejimler ümmeti yönetmeye ve ona liderlik etmeye ehil değillerdir; zira bu rejimler cehenneme sürülecek, bunun öncesinde de Allah’ın düşmanları olan düşman Yahudiler ve Amerikalılar tarafından zillete, aşağılanmaya, küfre, yoksulluğa ve yıkıma maruz kalacak olan rejimlerdir.

Ey izzetli ve ey Efendimiz Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِİmam bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur” kavline tabi olan İslam ümmeti; Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışın ve İslami hayatı yeniden başlatmak ve Nübüvvet Minhacı üzerine İkinci Raşidi Hilafeti kurarak ümmeti sömürgeci kafirlerden, Yahudilerden ve onların ajanlarından kurtarmak için ona yardım edin.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Abdulaziz Munîs - Kuveyt

Devamını oku...

Pakistan Vilayeti: Başbakan Neden Halka Karşı Dürüst Olmak istemiyor?!

  • Kategori Pakistan
  •   |  

Hizb-ut Tahrir/ Pakistan Vilayeti:
Başbakan Neden Halka Karşı Dürüst Olmak istemiyor?!

Başbakan, halkın bu yeni paketin maliyetini nasıl karşılamak zorunda kalacağı konusunda halka karşı neden dürüst olmak istemiyor?

#خلافت_نیا_عالمی_آرڈر

#Khilafah_New_World_Order

Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilayeti Medya Bürosu

12 Muharrem 1446 Hicri 18 Temmuz 2024 Miladi

Basın açıklamasını okumak için Tıklayınız

pakistan vilayeti

İlgili Bağlantılar:

E- mail: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.          WhatsApp: +967 713 645 449

pakistan vilayeti

Devamını oku...
Bu RSS beslemesine abone ol

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER